Köşe Yazıları

Amerika’yı Kim Cesaretlendiriyor

Amerika’yı Kim Cesaretlendiriyor

 

Amerika’nın, 15 Temmuz darbesinin sonuçlarından korktuğunu görüyoruz.

Çünkü bu darbe girişimi, 1960 ve 1980 darbelerine hiç benzemedi.

Yaklaşık 250 şehit verdik.

Meclis, Genelkurmay, Bakanlıklar ve Belediyeler bombalandı.

İşte bu yüzden Amerika’nın hedef saptırdığını ve papaz olayını vitrine çıkardığını görüyoruz.

Yavaş yavaş, kendisinin azmettirici, “FETÖ”nünde taşeron olduğu anlaşıldığı için, papazla birlikte diğer vatandaşlarımızı da serbest bırakın diyorlar.

Ve. Sıkıştığı dönemlerde (CHP)nin kendisine “asist” yapmasını bekliyorlar.

Aslında (CHP), Amerika azmettirici, FETÖ taşeron diyebilirse bu oyun biterdi.

Amerika ne döviz kuruyla oynayabilirdi ne de Kuzey Suriye sınırını kurcalayabilirdi.

Ama. Amerika FETÖ işbirliği bir kaset operasyonu ile, Kılıçtaroğlu’nu rehin aldı.

Bu tezgahı nasıl görebiliyoruz.

Çünkü, 15 Temmuz darbe girişimine, “FETÖ” Tiyatro demişti.

Kısa bir süre sonra Kılıçtaroğlu’da “Kontrollü Darbe” demeye başladı.

Muharrem İnce’de Amerika’ya gönderilen evraklar “Usulüne Uygun Değilmiş” açıklaması yapınca, o da, Amerika “FETÖ” ortaklığına destek vermiş oldu.

Kısacası, eylemleri ve söylemleri ile, “Yeni CHP” Amerikan zulmünün önünü açmaktadır.

Amerika, meydanlarda dolar “8-10 TL” olacak diyen Muharrem İnce’yi mahçup etmemiştir.

Sözün kısası, (CHP) içerisinde yaşanan Liderlik oyunu her ikisinin çöküşüyle sonuçlanacaktır.

Şimdi. Amerika’nın ve taşeronu “FETÖ”nun son kozu, halkı sokağa dökmek olacaktır.

Ama. Türk halkı gezi olaylarından da, 15 Temmuzdan’da, gereken dersleri almıştır.

 

Günün Sözü

Birisi sana kötülük ederse unut

Ama sen birine kötülük edersen, unutma

 

Futbolda Neler Oluyor

Futbolda Neler Oluyor

Türkiye, sözde stratejik ortağının ekonomik kumpası ile uğraşırken, süper lig maçları da başladı. Sezon başı olması ve Ağustos sıcağı, futbolun lezzetini engelliyor.

Sezona en hazır görünen takımın, Başakşehir olduğunda hemfikiriz. Tıkır tıkır pas yapan, takım oyununu en iyi uygulayan bu takımın, bu sene kupalardan en az birini kazanacağını, umuyoruz.

Başakşehir’i, karakterli futbolcuların, karakterli oyun oynadıkları bir kulüp olarak, tarif edebiliriz. Bu sene, Fatih Terim için zor bir sene olacağını, tahmin ediyoruz.

Geçen sezon ilk yarıda, on sekiz çizgisi civarında inanılmaz paslar yapan bir Galatasaray’ı bu sene göremiyoruz. Zaten Fatih Terim’de, böyle bir Galatasaray’ı gördüğü için, göreve gelmek için balıklama atlamıştı.

Yani, Tudor’un yarattığı mirasa konmuş oldu. Tudor’da, bir kısım fanatik taraftarın ve bazı önyargılı medya mensuplarının, eleştirileri yüzünden, ayrılmıştır.

Ama. İlahi adalete inanan biri olarak, benzer sıkıntıları bu sezon Fatih Terim’in de yaşayacağını seziyoruz. Fenerbahçe teknik direktörü ‘’cucu’’ nun, Fenerbahçe markasını taşımakta zorlanacağını sanıyoruz.

Yeni Başkan Ali Koç’un, Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için mi geldiğini, yoksa bir sivil toplum örgütü etkinliğinde olan, Fenerbahçe taraftarı için mi geldiğini, anlayamadık.

Büyük umutlarla transfer edilen ve babasına da komisyon ödenen Ayew’in, oyun sırasında zorlandığını, görüyoruz. Neymar gibi sık sık kendini yere attığını, izliyoruz.

Benfica maçından sonra 40 milyon Auro’yu kaybeden Fenerbahçe’nin, soyunma odasında ‘’Cocu’’ tarafından kutlanmasına, şaşırdık.

Bursaspor Fenerbahçe maçında gayretliydi. Karakterli oynadı. Eğer o maç Kadıköyde oynanmasaydı, Bursaspor son dakika penaltı kazanırdı.

Bize göre, Bursaspor’un bu seneki en büyük transferi Samet Hocadır. Samet hocanın Bursaspor’u olabilecek en iyi yere taşıyacağına eminiz.

Beşiktaş’ta ise Fikret Orman ile Şenol Güneş arasında, tehlikeli göndermelere tanık oluyoruz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Biri sana, kötülük ederse unut.

Ama sen birine kötülük edersen, unutma.

‘’Halil Cibran’’

 

Rahibi Bırakmak İşi Halletmez   

Rahibi Bırakmak İşi Halletmez

 

Amerika ile ilişkilerimiz, rahibi göndersek de düzelmez. Peki. İki yıldan beri tutuklu olan rahip, neden şimdi Amerika’nın aklına geldi.

Çünkü. Türkiye İran ve Rusya ile yakınlaştı. Çin’in, Hindistan’ın ve Güney Afrika’nın da içinde olduğu, bir ortaklığın kapısı aralandı.

Ve. 250 şehit verdiğimiz darbe girişiminde, Amerika’nın rolü sorgulanmaya başlandı. Türkiye, kendisine silah vermeyen ama (P.K.K) ya tırlar dolusu silah veren Amerika’ya karşı, Rusya’dan füze almaya başladı.

Ve. Türkiye Kuzey Suriye’de kukla bir üs kurmaya çalışan, Amerika’ya geçit vermedi. Azdırılan kurlara karşı taviz verirsek, yukarıda belirttiğimiz anlaşmazlıklar içinde, itaat istenecektir.

Rahip özel seçilmiş bir bahanedir. Bir din adamı vitrine çıkarılarak,251 şehidin azmettiricisi olan Amerika, kendini gizlemeye çalışacaktır.

Aslında 15 Temmuz gecesi, İncirlik’te darbeye destek veren Amerikalı üst rütbeli subaylar da, takibe alınmalıdır. Hapse atılmasa bile, bu Amerikalı subayların isimleri, yargı dosyalarına girmelidir.

Bu ekonomik savaşta, Başkanı da damadı da eleştirebileceğimiz noktalar olabilir. Ama. Kurlar artarken, bu ekonomik olayı siyasete bulaştırmak yanlıştır.

Sebebini bile bile bunu yönetime bağlamak, haksızlıktır. Önce, Amerika’ya karşı dik durmalıyız. Sonra da, ekonomi yönetimindeki hatalarımızı, tartışmalıyız.

Amerika ilk kez, 250 şehitli bir darbe de, suçüstü yakalanmıştır. Bronson’da bu darben faal bir üyesidir. Pensilvanya’daki ‘’FETÖ’’ de bu darbenin önemli bir taşeronudur.

Bu iki ajan tipindeki din adamı, yargıdan ceza aldığı takdirde, azmettirici Amerika’nın da teröristlere destek olduğu ispatlanacaktır.

Tüm dünyada, demokrasi için çaba gösterdiğini söyleyen Amerika, bir anlamda terörist besleyen ve kullanan ülke konumuna, düşecektir.

Bu süreçte Türkiye epeyce zorlanacak, ama çok yakın gelecekte Amerika büyük prestij kaybedecektir.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Kendinizle barışana kadar,

Sahip olduklarınızdan,

Hoşnut olamazsınız.

‘’D. Mutman’’

…KURBAN…

…KURBAN…

Kurban, sözlükte yaklaşmak, Allah’a (c.c.) yaklaşmayı, Allah (c.c.) yolunda malların feda edileceğini, Allah’a (c.c.) teslimiyeti ve şükrü ifade eder. Kurban, muayyen bir zamanda muayyen bir hayvanı ibadet maksadı ile usulüne uygun kesmek demektir.

Yüce dinimiz fakir ile zenginin, komşu ile komşunun arasında dengeyi sağlayan ve sosyal adaletin gerçekleşmesine dayanak olan vecibelerden birisi olan kurban hicretin 2. Yılında Ümmed-i Muhammed’e meşru kılınmıştır.

Kevser Sure’sinin 2. Ayetinde ;

“Rabbin için namaz kıl”

Bedeni ibadetlerin en büyüğü namazdır. İmandan sonra ilk sorulacağımız soru namazdır. Namaz sorusunu kolay geçen kişinin diğer sualleri de kolay geçer.namaz sorgusunda takılan kişi soruları inceden inceye incelenir.

Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellem ;

“Namaz nurdur” buyuruyor.

Namazı gerektiği gibi kılan kişinin namazı nur olarak gökyüzüne çıkar, gök kapıları açılır, sahibine duacı olur ve der ki ; “Ya Rabbi bu kulun beni muhafaza ettiği gibi Sen onu muhafaza et”

Her kim de namazı hakkıyla kılmassa o namaz da gökyüzüne yükselir ama gök kapıları ona açılmaz. O zaman o namaz sahibine şöyle beddua eder ; “Ya Rabbi kulun beni zayi ettiği gibi Sen de onu zayi et”

Evet Kevser Sure’sinin 2. Ayetinde

“Rabbin için namaz kıl, kurban kes” 

Allah (c.c.) rızası için, Allah’ın (c.c.) ismiyle, besmeleye, tekbirlerle kurban kes. Yapılan araştırmalara göre besmelesiz kesilen hayvanın eti daha çabuk bozulup, lezzeti de az oluyormuş. Zaten bile bile besmelesiz kesilen hayvanın eti yenmez haramdır.

Kurban kesmek, müslüman, akıllı, buluğa ermiş, mukim ve zengin olanlara hanefi mezhebine göre kurban kesmek vacib, maliki, şafii mezheplerine göre ise sünnet-i müekkededir. Şartlar kendisine haiz olup da kurban kesmeyenler hakkında büyük tehtitler vardır.

Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor ;

“Kimin hali vakti yerinde olup da kurban kurban kesmesse ister yahudi olarak ölsün ister hıristiyan olarak”

Başka bir rivayette ;

“Kimin hali vakti yerinde olup da kurban kesmesse bizim namazgahımıza yaklaşmasın”

Kurban ibadeti başından sonuna kadar hep bizlere sevap kazandıran bir ibadettir. Hz. Ali kerremallahu vecheden rivayet ediliyor ;

“ Kim kurban kesmek için evinden çıkarsa attığı her adıma karşılık 10 sevabverilir, 10 tane günahı silinir, 10 derece yükseltilir. Kurban almak için konuştuğu zaman her konuşması “sübhanallah” gibi tesbih sevabı olur. Parasını öderken her lirasına 700 sevap verilir. Kurbanı kesmek için yere yatırıldığı zaman yerde ve gökte herşey onun için af ve istiğfar eder. Kurbanın kanı akarken her damlasına karşıık allah 10 tane melek yaratır ve melekler kıyamet sabahına kadar o kişi için istiğfar dilerler. Eti tasim edilirken her bir lokmalık ete karşılık İsmail peygamberin torunlarından bir köleyi azad etmiş gibi savab verilir”

Bir kurban bayramında sevgi peygamberinin Hz. Aişe (r.anha) annemize ;

“Ey Aişe ! kalk kurbanının başında dur. Çünkü kurbandan yere damlayacak ilk damla ile Allah geçmiş bütün günahlarını bağışlar”  Hz. Aişe (r.anha) vaildemiz sorar ; “Ey Allah’ın elçisi, bu bana mı hastır yoksa bütün müslümanlara mı?” Efendimiz aleyhisselam “Hem sana hem bütün müslümanlara”

On iki aydır sene,

Kurban bayramı geldi gene,

Kurbanı almak için pazarlara koşalım,

Bu vazifeyi yapmak için can-ı gönülden coşalım…

Selam ve dua ile… Fi emanillah (Allah’a emanet)…

Acil Eylem Planı Gerekiyor

Acil Eylem Planı Gerekiyor

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamaları, “Acil eylem planından” ziyade, orta ve uzun vadeli maliye politikalarını yansıtıyordu.

Aslında halkın beklentisi, azdırılan doların bir an önce, dizginlenmesiydi.

Eski bir ekonomi maliye mezunu olarak, ilk önce bazı ithalat kalemlerini durdururdum.

İki ünlü akıllı telefon için yaklaşık 13 milyar dolar ödenmiştir.

İkinci olarak, bazı Avrupa ve Dünya seyahat turlarına kısıtlama getirirdim.

Hatta bir süre için, Umre seyahatlerini bile disiplin altına alırdım.

Çünkü yurt dışına ve özellikle terör örgütlerine para desteğinin, bu yollarla yapıldığını tahmin ediyorum.

Ve (%11) lere kadar çıktığı için, çok övündüğümüz büyüme hızını (%3)lere düşürürdüm.

Eğer büyüme ithalat ağırlıklı olarak gerçekleşiyorsa, önemli ölçüde dövize ihtiyaç duyulacaktır.

Cari açık yıllık 60 Milyar Doları buluyorsa, yapılacak ilk iş ithal ağırlıklı üretimi yavaşlatmaktır.

Ayrıca, Başkanımız Erdoğan kadar faizden ürkmezdim.

Çünkü, faize çok baskı yaparsak, buradan kayan paranın dövize kaçması ekonominin en önemli gerçeğidir.

Dik duruşu nedeniyle Başkan Erdoğan’ın Amerika’nın hedefinde olduğunu biliyoruz.

Sayın Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması Erdoğan ve Devlet düşmanlarına çok önemli bir kez verilmiştir.

Dövizin sadece ekonomiden değil psikolojik ortamdan da, etkilenmediğini iyi biliriz.

Dövizle oynayan fırsatçılar, hem ülke ekonomisi ile oynarken, hem de Erdoğan ailesini yıpratıyorlar.

Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye’nin başında olması nedeniyle, fırsatçılar bir taşla iki kuş vuruyorlar.

Dik duruşunu desteklediğimiz Başkan Erdoğan’ın, bu dengeleri yeniden kuracağını düşünüyoruz.

 

Günün Sözü

Bir önyargıyı yok etmek.

Atomu parçalamaktan daha zordur.

“Einstein”

Amerika, Muhalefetimizin Çökmesini İstemez

Amerika, Muhalefetimizin Çökmesini İstemez

Amerika Döviz kurlarıyla neden oynuyor. Çünkü, Türkiye’deki ekonomik muhalefet ile siyasi muhalefetin çöktüğünü gördü.
Henüz, Başkan Erdoğan ile hesabı bitmediği için bu iki muhalefetin kendine gelmesini istedi. (CHP) deki kavganın, bölünmeye doğru gittiğini hissetti.
Destek verdiği Kılıçtaroğlu’nun düşmek üzere olduğunu, gördü. Ayrıca büyük özenle takip ettiği, Akşener projesinin çökmek üzere olduğunu, anladı.
Ve. Döviz ile oynamakta uzman içteki ve dıştaki ekonomik ajanlarını, devreye sokarak, döviz fiyatlarında hissedilir bir tırmanma yaratmayı, becerdi.
Ve. Birkaç haftadan beri, kendi içindeki savaş ile uğraşan (CHP) ye, nefes alma imkanı verdi. Nitekim ekranlarda rahip krizini tartışan her (CHP) li konuşmacının, her fırsatta konuyu döviz artışlarına bağladığına, tanık olduk.
Artık. Amerika, İran’da yaşanacak ekonomik ve toplumsal Kaosun, Türkiye’ye kaymasını planlamaktadır.
Şimdi, Türkiye’de yakaladığı, siyasi ve ekonomik muhalefeti, zamanı gelince kullanmayı bekleyecektir. Bu bakımdan, Türkiye’deki özellikle siyasi muhalefeti, yalnız bırakamaz.
Nitekim, (CHP) deki olağanüstü kongre tehlikesinin kalktığını görünce, heyetler arası müzakerenin, önünü açmıştır. Amerika Türkiye’nin de Mısır gibi, Suudi Arabistan gibi, diz çökmesini istiyor.
İsrail ile birlikte çalışmasını istiyor. F-400 krizi bahane, esas hedefi Türkiye ile Rusya’yı, birbirine düşman haline getirmek istiyor.
Türkiye’nin, Çin ile birlikte görünmesi ve Çin’den kredi alması, Amerika’yı çıldırtmıştır. Menderes hükümetinin yıkılma sebebi, Sovyet Rusya’dan alınmak istenen, kredi yüzündendir.
Erdoğan başkan oldukça ve Ak Parti MHP iktidarı devam ettikçe, biz Amerika ile itiş kakıştan kurtulamayız. Amerika (HDP) gibi, (CHP) ve İyi Partiyi de, kendisine yakın görüyor.
Ama. (CHP) ve özellikle iyi Parti tabanını, hiç tanımıyor. İşte bu yüzden, kriz denemelerinde başarılı olamıyor.

GÜNÜN SÖZÜ
Nefret,
Yüreksizlerin korktukları zaman
Duydukları bir öç alma isteğidir.
‘’B.Shaw’’



Büyükşehir’e Nasıl Bir Aday Lazım

Büyükşehir’e Nasıl Bir Aday Lazım

Yerel seçim öncesi Ak Parti de bir döneme tanık oluyoruz. Hakan Çavuşoğlu ile Mustafa Esgin’in bu hareketli dönemin önderleri olduğunu, görüyoruz.

İyi Partide, tüm yurt genelinde olduğu gibi, Bursa teşkilatlarında da, derin bir sessizlik var. Yerel seçimlerde yaşanacak bir hezimel, iyi partiyi de çözülmeye götürecektir.

Meral Akşener, kendi kurduğu partinin aldığı oyların altında kalınca, bu projeden kendisine, iş çıkmayacağını iyice anlamıştır.

(CHP) de ise meselenin sadece olağanüstü kurultay olmadığını, parti dibindeki dalganın, (CHP) yi birkaç parçaya bölmeye niyetlendiğini, biliyoruz.

Nitekim, (CHP) li Mudanya Belediye Başkanının, yeniden adaylıya hazır olduğunu açıklaması, bu çok başlı ve çok sesli dönemin, en belirgin habercisi olmuştur.

İşte böyle bir siyasi ortamda, belediye başkan adaylarının isimlerini de duyuyoruz. Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz’ın ‘’hizmet atakları’’ ile anıldığını, okuyoruz.

Büyükşehir için Faruk Çelik, Sedat Yalçın ve Mustafa Dündar isimlerine rastlıyoruz. Alinur Aktaş için devam edecek diyenleri de, görüyoruz.

Aslında, son 16 yıl içinde, Bursa Büyükşehir’de yapılan yatırımların, seçmenin ‘’içine sinmediğini’’ de, biliyoruz.

Kent Meydanının arzu edilen gibi olmadığını, Doğanbey apartmanlarının ülke çapında en kötü yapılaşma olduğunu, yeni stadyumun da sporseverlere ‘’sempatik’’ gelmediğini, duyuyoruz.

Okulların açılmasına kısa bir süre kalmasına rağmen, Bursa ray terminal hattının devreye giremediğine, üzülüyoruz.

Bursa Merkez Belediyelerde, takipçi atak ve canlı bir hizmet anlayışına tanık olamadığımız için, endişe duyuyoruz.

Peki. Nasıl bir Büyükşehir Belediye Başkanı görmek isteriz. Doğanbey konutları konusunda radikal ve cesur kararlar almaktan kaçınmayacak, bir başkan istiyoruz.

Yeni stadyum ve Bursarayın tabiî ki, kesin hesapları ve kati kabulü konusunda, deneyimli, cesur ve ‘’hukuk kökenli’’ bir başkan görmek istiyoruz.

Bu zor görevleri becerebilmek için, bürokrasiyi, yargıyı ve bakanlıkları tanıyan bir başkan görmek istiyoruz.

Bu sorumlulukların hakkından geleceğine inandığımız, Refik Yılmaz’ı öneriyoruz.

 

Günün Sözü

Yarınlar,

Yorgun ve bezgin kimselere değil.

Rahatını terk edebilen,

Gayretli insanlara aittir.

‘’Cicero’’



…TOPLUM HASTALIĞI…

TOPLUM HASTALIĞI…

 

Bir memleketti top ile tüfek ile yıkmadan önce şu dört şey yapılırsa o memleket manen zaten yıkılmıştır. Top atmaya, tüfek sıkmaya gerek kalmamıştır.

1-) Bilgiyi yıkın ;

Cahil bir topluluk yıkılmaya mecburdur. Peygamberimiz sallallhu aleyhi ve sellem ;

“Öküzlerin kuyruklarına tutunan toplum helak olur”

Yani, sadece ziraat yapan dünya, teknolojisini takip etmeyen memleket bir gün öküzünü de, tarlasını da, kendisini de, vatanını da kayıp eder. Bilgi yıkmak için bilgi sahibi insanları, alimleri bitirmek ve insanlala alimler arasına soğukluk sokmak lazım. Hoca, alim denildiği zaman döven, kaba, saba, bir insan tiplemesi zihinlerde canlanması için az çaba sarf edilmedi bu memlekette. Halbuki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ;

“Kim bir alim ile iki saat beraber olursa veya onunla iki lokma yerse veya ondan iki kelime dinlerse veya onunla iki adım atarsa Allah ona iki cennet verir, her cennet iki bu dünya kadardır.”

Başka bir Hadis-i Şerif ‘de ise ;

“Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki, fakihlerden ve alimlerden kaçacaklar. Allah da onları üç bela ile imtihan edecek. 1- Kazandıklarından bereket kalkacak. 2- Allah onlara zalim bir sultan musallat eder, 3-Dünyadan imansız gitmesine sebep olabilir. (Allah muhafaza).

2-) Parayı öldürün ;

Paranın değeri kalmasın, insanların alım gücü zayıflasın. Bir Hadis-i Şerif’de Allah Rasulü (s.a.v.) Sahabeye hitabda şöyle buyuruyor;

“Bugün siz Rabbiniz tarafından beyyine (ayıklık üzerinesiniz). İyiliği emreden, kötülükten neyh eder, Allah yolunda cihat edersiniz. Sonra iki tane şarhoşluk zuhur edecek. Biri cahillik sarhoşluğu diğeri ise yaşama sevgisinin sarhoşluğu. Bu halinizden döndürüleceksiniz. İyiliği emretmeyeceksiniz, kötülükten neyh etmeyeceksiniz, Allah yolunda cihat etmeyeceksiniz. Böyle bir günde kitap ve sünnet ile kayim olana elli sıddık ecri vardır.” Sahabe sordular; “Bizim sıddıklarımızın sevabı mı ? Onların sıddıklarının sevabı mı?” Cevaben ise ;

“Sizden olan sıddıkların sevabı vardır”

Cehalet sarhoşluğu, geçim derdi sarhoşluğu kaplamıştır şimdi insanlığı. Bunlar şarabın sarhoşluğundan daha beterdir. Şarabın sarhoşluğu kendi kendine gider. Bunların sarhoşluğu ise cehalete ilim lazım ki gitsin.

“Eeee canım şimdi herkez herşey, biliyor” Eb-u cehil’e ‘Eb-u cehil’ (cehaletin babası) lakabını Efendimiz (s.a.v.) takmıştır. Halbuki Eb-u cehil, cahil değildi. Müşrikler ona ‘Ebu-l Hakem (hakimlerin babası) derlerdi. Ama o bilgi seni Yaratanına götürmüyorsa, vahiy ile Kur’an ile teyyitlemiyorsa o ilim nâkıstır, noksandır, faydası azdır. Geçim derdi sarhoşluğu da kanaat olsun ki gitsin.

3-) Tüketimi hızlandırın ;

Koca koca alışveriş merkezleri, hiç ihtiyacı olmayan şeyleri almak, eskimeden yıpranmadan bir yenisini almak, bir üst modelini..vs.

Adam mazot almak için giriyor tesise, cebinde 20 tane banka kartı, hiç birinde bir lira limit kalmamış, pompacıya montunu bırakıyor. Bu ne hal ? Öyle bir hale geldik ki kazanmadığımız paraları harcar olduk.

Birisi anlatıyor, tuza ihtiyaç var. Tuz almak için girmiş bir alış veriş merkezine, bir şey alacağına üç tane şey alıp çıkmış.

4-) Milli ve manevi değerleri sarsın ;

İnsanımızı ayakta tutan şeylerdir milli ve manevi değerlerimiz. Bunlar sarsılırsa toplumu ayakta tutan güç sarsılmış ve yıkılmaya yüz tutmuş demektir. Bizim için bayrağımız önemlidir, vatanımız önemlidir, ezanımız önemlidir, camimiz önemlidir, neferlerimiz, kışlalarımız, hastanelerimiz önemlidir, namusumuz, mukaddesatımız çok önemlidir.

Selam ve dua ile… Fi emanillah (Allah’a emanet)…



Amerika’yı Adalete Teslim Etmeliyiz

Amerika’yı Adalete Teslim Etmeliyiz

 

Trump’un rahip krizini planlı olarak tırmandırdığına eminiz.

Çünkü, kasım ayında ara seçimler vardır.

Ve. Katolik ve Evangelist gruplardan destek gelmesi lazımdır.

Ayrıca, uygulamayı düşündüğü yaptırımlarla, “FETÖ”nün iadesi konusunda, Türkiye’nin cesaretini kırmayı amaçlamıştır.

Ama. Amerika’nın “Hem suçlu, Hem de güçlü” şeklindeki tavrı, Türkiye’ye hamle yapma şansı vermiştir.

Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sırasında verdiği şehitler ve gaziler nedeniyle bu konuyu uluslararası mahkemeye taşıma yollarını aramalıdır.

Çünkü, Amerika’nın “FETÖ” darbe girişiminde azmettirici rolünde olduğu bellidir.

Pensilvanya’da, Amerika’nın bir ofisi gibi çalışan FETÖ örgütüde bu darbe girişiminin taşeronu olarak kullanılmıştır.

Aslında, FETÖ’nün iadesi konusunda Amerika’nın işi ağırdan almasının sebebi, bizim muhalefet kanadımızın, tutumundandır.

Kılıçtaroğlu’nun her fırsatta, “Kontrollü Darbe” diyerek bu darbe girişimini sulandırması, Amerika’yı cesaretlendirmiştir. Ayrıca nefret ve itibarsızlaştırmadan beslenen, bir kesim seçmeni darbe yanlısı konumuna getirmiştir.

Muharrem İnce bile, Amerika’ya yollanan evrakların konumunu saptırarak Amerika’nın politikalarına alet olmuştur.

Peki. Biz ne yapmalıyız.

Bir kere, FETÖ ile ve PKK ile mücadelede iktidar ve muhalefet olarak birlikte çalışmalıyız.

Önemli liderler ile birebir çatışmayı iyi beceren, Başkan Erdoğan’a destek olmalıyız.

Bir ara, Erdoğan’a kafayı takan Alman Başbakan’ı Merkel’in ne kadar yıprandığını hatırlamalıyız.

İşte o Merkel, Eylül ayında Putin ve Çin başkanı ile, İstanbul’da olacaktır.

Bu toplantı, Amerika ile yaşadığımız psikolojik ve ekonomik savaş sırasında bize en büyük moral olacaktır.

Darbe azmettiricisi olarak, Amerika’ya uluslararası mahkemede dava açsak bu konjonktürde hiç bir ülkeden itiraz gelmez.

O zaman, 15 Temmuz gecesi “FETÖ” ye İncirlik’ten destek veren Amerikalı subaylardan başlamalıyız.

Lider ülke olarak rol alacak isek ortak gibi görünen ama en büyük hainliği yapan ülkelere karşı, tavır koymak zorundayız.

Böyle bir tavır, şımarmak veya kabadayılık yapmak değildir.

Amaç hakkımızı korumak ve kendimizi ezdirmemektir.

 

Günün Sözü

Başkalarının bizi kızdıran tarafları

Kendimizi anlamamıza yol açar

“Jung”



BRICS NEDİR?

BRICS NEDİR?

Açıklayalım.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) terimi, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır.
BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brasil, Russia, India, China, South Africa). BRICS ülkeleri hızlı bir gelişim içerisindedirler ve 2050 dünyasında önemli konumları bulunacaktır.
Avustrakya dışında dünyadaki bütün kıtalarında en önemli ülkeleri tarafından kurulmuş, dev bir ortaklıktır.
Yakın bir gelecekte bu birliğin altıncı ortağı Türkiye olacaktır.
Türkiye’nin bu kurulışa girmesi Çin’ideGüney Afrika’yıda Ortadoğuya komşu yapacaktır.
Başkan Erdoğan’ın bu toplantıya katılması ile Rahip krizinin aynı anda patlaması tesadüf değildir.
Erdoğan’ın yeni ortak arayışı Amerika’yı çıldırtmıştır.
Peki.Nato ile ortaklığımız ne olacaktır.
Artık Nato’nun bir ortağımız olmadığını bizi parçalamak ve yutmak amacında olduğunu iyice anladık.
Bize demokrat olmalısınız diyen bu Nato’nun yaşadığımız bütün askeri darbelerde rolü olduğunu anladık.
Artık 15 Temmuzun azmettiricisinin Amerika, taşeronunda FETÖ örgütü olduğunu çok iyi biliyoruz.
Hele bize paramızla silah satmayıp, terör örgütü (YPG)’ye binlerce tır dolusu bedavaya hafif makinalı tüfek,füze,roket,ağır silahlar,zırhlı araçlar verdiğini öğrenince bize bu ortaklıktan hayır gelmeyeceğini geçte olsa iyice anlamış olduk.
Amerika artık sadece bizim değil tüm dünyanın baş belası olmuştur.
Ortaklığın devamı için bizi oyalaması inandırıcı değildir.
Ayrıca bizi 40 yıldan beri kapıda bekleten 3-5 yıllık beklemeden sonra Bosna-Hersek ve Hırvatistan’ı bile tam üye yapan bu hiçlikten bize hayır gelmeyeceğini anladık.
Terörle ilgili tarifinizi değiştirin diyerek 40 yıllık teröristleri hürriyet savaşçıları sınıfına sokmalarına izin veremeyiz.
İşine gelmediği zaman demokrasiyi askıya alan Amerika ve AB ile artık yolun sonuna geldik.
Devlet böyle önemli bir virajı dönerken muhalefet partilerimiz kendi içlerinde çatışma yaşıyorlar.
İşte işin esas üzücü tarafı budur.
Devlet yeni ortaklık peşinde koşarken Nato ve AB muhalefet edip çengel atmaktan geri durmayacaktır.

Günün Sözü
Yirmi yaşında yakışıklı, otuz yaşında güçlü, kırk yaşında zengin, elli yaşında akıllı olmayan insan, hiçbir zaman yakışıklı, güçlü, zengin ve akıllı olamaz.
“George Herbert”