Köşe Yazıları

Terör Destekçisi Amerika

Terör Destekçisi Amerika

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerde, “251 şehidimizin katili pensilvanya’dadır” dedi.

Bu örgüt, pensilvanya’dan 160 ükleye terör ihraç etmektedir diyerek, bir bakıma Amerika’yı terör destekçisi olarak, ilan etti.

Herkesi teröre destek vermekle suçlayan ve bir çok ülkeyi de bu suçlama ile haraca bağlayan Amerika’nın ipliğini pazara çıkardı.

Ayrıca, Rusya, Çin, İran, Fransa, İngiltere ve Almanya “Özel Amaçlı” bir mekanizma ile, İran ile ticaret yapacaklarını açıklayarak, Amerika’nın İran’a koyduğu anbargoyu, dikkate almadıklarını gösterdiler.

Türkiye, zaten İran ile ticaretini kesmeyeceğini, açıklamıştı.

Bu ki önemli gelişme, Amerika’nın yalnızlaşmaya başladığını göstermiştir.

Aslında, Amerika’nın tutuklu rahibi vitrinde tutmasının sebebi, Türkiye’nin uluslar arası hamlelerini, kesmek içindir.

Ama, iki yüzlü Amerika, Erdoğan’ın bu gerçekleri (BM) kürsüsünden ilan etmesinin önüne geçemedi.

Şimdi, Amerika ve FETÖ ilişkisini, uluslar arası mahkemeye taşımanın zamanıdır.

Çünkü, 15 Temmuz darbe girişiminde, dökülen kan vardır.

15 Temmuz, ne 27 Mayıs’la ne de 12 Eylül’le mukayese edilemez.

Amerika şu anda, terörün azmettiricisi ve teröristin koruyucusu konumundadır.

Cumhurbaşkan’ı Erdoğan bu gerçeği (BM) kürsüsünden anlatma fırsatını iyi kullanmıştır.

Amerika’nın , İran’daki vejimi bahane göstererek, İran’da bir iç savaş başlatmanın, peşinde olduğunu biliyoruz.

Önyargılı bir siyasetle, İran’a başlattığı anbargoyu, diğer büyük devletler tanımayınca, bahaneyi değiştirmiştir.

İran’ı bitirmedikçe Suyriye’den çıkmayacağım demek ortadoğudan hiç çıkmayacağım demektir.

Peki Amerika’nın amacı nedir?  Tüm dünya enerji kaynaklarına sahip olmak istiyor.

Bu istediğini de, gizlemek istemiyor.

Hem, enerji kaynaklarını teslim edeceksin hemde her konuda sınırsız itaat edeceksin.

Kısacası, Amerika en büyük terörist olma yoluna girmiştir.

 

Günün Sözü

Öğrenmek pahalıdır ama,

Cehalet ondanda pahalıdır. “ H. Clausen”

Gemlik Zeytini Festivalinin Medya Boyutu

Gemlik Zeytini Festivalinin Medya Boyutu

Gemlik Zeytini Festivalimizin dördüncüsünü bu yıl düzenledik.

Festivalin artılarına zaten değinmiştik de, asıl amacı olan festivalin ve zeytinin tanıtılması açısından katkısını düşündüğümüzde, amacımıza ulaştık mı?

Bu yıl dördüncüsü yapıldığına göre, acemiliğin açıklaması olamaz…

Olsa olsa yaşananlar kasıt olur.

*

A Haber’de çeşitli zamanlarda haber olduk. (50 bin TL’lik bütçe karşılığında)

Diğer medya bizlere fazla yer de vermedi. Zaten işin doğasına aykırı bir kanala 50 bin TL verirken, diğerinden karşılıksız yayın beklenemez.

GTSO ve Başkanı Paşa Ağdemir önemli bir adım atarak TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu Gemlik’e getirdi. Hisarcıklıoğlu’nun Bursa’daki diğer programları tüm kanallarda yer alırken, Gemlik’ten görüntülere pek yer verilmedi. Genel anlamda da basit kaldı.  Sebebi Kent Konseyi karar vericilerinin bilgisizliği ve dinlememekteki ısrarlarından kaynaklı…

Hani şahısları tanımasam, kendilerinin fotoğraf karesine girdi, selfie yayınladılar, ”diğerlerine ne lüzumu var” diye düşündüler diyeceğim ama… Desem mi ki?

Her nedense Israrla çalıştıkları organizatör (bu yıl firması değişmiş olsa da, kişi aynı) festival öncesinde herhangi bir medya ziyareti yapmadı. Kimseyi bilgilendirmedi. Bursa’nın Gemlik’e en uzak yerleşim yeri olan Mustafa Kemalpaşa ilçesinin bilmem hangi köyünde traktör tanıtımı yapan firmanın bile onlarca kez arandığı bizler, Gemlik Zeytini Festivalini neredeyse % 0.01 izleyicisi olan bir haber kanalının 8 saniyelik haber önü reklamında gördük. Aslında Dört yıldır görev yapan ve festivali organize ettiği düşünülen Organizatörler, Gemlik Medyasını da yok saydı. Herhangi birini doğrudan ziyaret ederek ne bilgilendirdiler, ne de programdan haber verdiler. Belediye tarafından hazırlatılan bültenler olmasa, bizler bile bilmeyecektik…

Genel olarak haber değerini bile sorgulamamız gerekirdi de, konu Gemlik olunca, hepimiz festival sonuna kadar sessiz kaldık.

*

Medya konusunda uzun yıllardır yaptığımız uyarılara rağmen, konseyimiz anlamamakta ısrar etti, ediyor.  Atatepe tesislerinde son gece ve son dakikada düzenlenen lansman programında da  hazırlıksız oldukları belliydi aslında. Sonrasında da bizleri şaşırtmadı. Önemli maliyetine rağmen,  medyada istediğimiz sesi getiremedik. Gemlik’in zeytinine yer verdiremedik…

Akıllarda bir kaç soru işareti kaldı;

1- Festivalin amacı ülke gündemine getirmekse, medya kısmı 4 yıldır neden acemice yapılıyor? Gemlik Medyası neden ısrarla dışlanıyor. Burada aslında bir kasıt kokusu sezmiyorda değiliz. Nedeni ile ilgili çeşitli duyumlarımız olmasına rağmen hala sessizliğimizi korumaya bir süre daha devam edeceğiz.

2- Ülke gündemine gelemeyeceksek, neden bu kadar ciddi bütçe ayrılıyor? Ulusal tv lere binlerce liralık reklam bütçesi ayrılırken,  Gemlik’i geçtik, bölgede yayın yapan onlarca gazete ve tv kanalı neden uygulama dışı bırakılıyor.

3- Basit programlarda bile Belediyeyi aramak zorunda kalıyorsak, Kent Konseyi festivalin neresinde?

4- Şimdi sormak lazım Festivali düzenlemek için, gerçekten Kent Konseyine ihtiyaç var mı?

Suriye Politikasını İç Siyasete Bulaştırmayalım

Suriye Politikasını İç Siyasete Bulaştırmayalım

Suriye’de çıkan iç savaşın başlangıcında, Esad’a muhalif grupla birlikte, İstanbul’da toplantı düzenledik.

Halbuki, Rusya’nın geçmiş yıllardan beri, Esad’a destek verdiğini biliyorduk.

İran’ında Suriye’deki Sünni kesime mesafeli durduğunu biliyorduk.

Kim ne derse desin, suriye’deki iç savaşın erken tarafı olarak, önemli bir diplomatik hata, yapmıştık.

Zaman içinde, bu hatayı anladığına ve o dönemde sorumluluk alan tüm yetkililerin, tasfiye edildiğine tanık olduk.

Savaşın başlangıcındaki hatası nedeniyle Ak partiyi suçlayan (CHP) yeni bir göç dalgasını önlemek için yapılan Afrin, Membiç ve İdlip operasyonlarına karşı çıkarak, oda farklı bir diplomatik hata yapmıştır.

Sınır ötesi harekatlardaki mecburi yetin bilinmesine rağmen, Afrin’de, Membiç’te ve İdlip’te ne işimiz var demek, yeni bir göç dalgasına, sessiz kalmak demektir.

Gelecekte iktidar olmak isteyen bir muhalelet, ülkenin dış politikasının önünü tıkamaktan kaçınır.

Ve, halkı bunaltacak siyasi oyunlara, bulaşmaz.

Seçmenin oy verirken, büyük fotoğrafa baktığını biliriz.

Ülkenin varlığı ve bütünlüğü söz konusu ise, soğunın fiyatından ve dövizin artmasından etkilenmez.

Sözün kısası; seçmen suriye’deki iç savaşın başlangıcında, Davut oğlu’nun aceleci hamlelerini de unutmaz.

Sınır ötesi harekatlar sırasında, (CHP) nin engelleyici tavırlarınıda, gözden kaçırmaz.

Türk seçmeni, sandıkta hata yapmaz. Oy verirken, Muharrem İnce’ye (%30) oy vererek, değişimden yana olduğunu göstermekten, kaçınmaz.

Erdoğan’a (%52) oy verirken Ak Partiye (%42) oy vererek, Ak Parti’ye sarı kart göstermekten, çekinmez.

Seçmen, Cumhurbaşkanı adaylarından bir sorunu olmadığını ama, iki büyük partinin kendisine çeki düzen vermesi gerektiğine, işaret etmiştir.

(CHP), başka güçlerin iktidarı devirmesini beklemek yerine, değişerek iktidarı sandıkta devirmeyi, amaçlaması, gerekmektedir.

Demokrasi ve adalet yürüyüşü yapanların, bu yolları denemesi şarttır.,

 

Günün Sözü

İlim, servetten daha kıymetlidir,

Çünkü serveti sen korursun

Halbuki ilim seni korur.

“Hz.Ali

Başkan Yılmaz Televizyonda

Başkan Yılmaz Televizyonda

Geçtiğimiz Cuma akşamı, Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz’ı Olay Televizyonun da izledik.

1400 toplu konutun inşa edileceği tepeden yapılan yayın, çok ilgi çekiciydi.

Başkan Refik Yılmaz’ın, 1400 konutun kabulu, inşaatı ve ödeme planı ile ilgili verdiği bilgiler, tüm belediye Başkanlıkları için, bir ders niteliğindeydi.

Önümüzdeki dönemde yaşanabilecek, bir sıkı para politikası düşünülerek, 1400 konutun etap devreye sokulması, planlanmıştır.

1400 konutun yapımının bir kaç mütahide yayılmasıda, konutların tamamlanması konusunda, bir tedbir mahiyetinde idi.

Her hafta, temel atılacak sloganı ise, Belediye yönetimini diri tutacak bir proje gibiydi.

Kışın on bin, yazın yüz bin nüfusla Kumla için düşünülen “Dere Projeside”, merak uyandırdı.

Belediye Başkanı Refik Yılmaz , Cuma gecesi, yaklaşık yedi yıldan beri yaptığı yatırımlarıda , anlatma fırsatı buldu.

Geçmişte, beklide Türkiye’nin en güçlü ve şiddetli Belediye muhaleleti ile çalışan Başkan Yılmaz’ın, yaşadığı bu tecrübelerden çok yararlandığını, hissettik.

Yaptığı hizmetleri, son derece rahat ve kendinden emin olarak anlatan Refik Yılmaz’ın, geçmişteki gergin günleri, geride bıraktığını gördük.

Bir büyük şehir Belediye Başkanını, yaptığı “büyük yatırımlarla” anarız.

Hala bitirilemeyen yeni stadyumun, aceleye getirilen kent meydanının, bir kaç kez proje değişikliğine uğrayan stadyum meydanının ve bir kaç aydan beri duran, metronun Terminal ayağının, Bursa’lı seçmenin içine sinmediğini, biliyoruz.

Bu bakımdan, hangi partiden olursa olsun, Büyükşehir’e bir başkan adayı seçerken takipçi olmasını isteriz.

Böyle bir ekonamik kriz ortamında, müteahitlerle mücadeleden çekinmeyerek, hukukçu bir aday olmasını isteriz.

Toplu konut ve şehir düzenlemesinde, tecrübeli bir başkan olmasını, dileriz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Çok konuşmayın,

Herkezin gözünden düşersiniz.

“Hz Ali”

 

Ezberleri Bozma Zamanı

Ezberleri Bozma Zamanı

Artık, özellikle dış politikadaki ezberlerimizi bozmalıyız.

Geçmişte,  Amerika ve Nato en has ortağımızdı.

Sovyet Rusya ise en büyük düşmanımızdı.

Ama, Amerika’nın başta P.K.K ve FETÖ olmak üzere, bütün terör örgütlerinin en büyük azmettiricisi olduğu kanıtlanınca, artık Amerika ve Nato en büyük düşmanımız olmuştur.ç

Ortadoğu ve Suriye politikaların da, bize destek veren Rusya’da, en önemli dostumuz konumuna gelmiştir.

Dış politikamızdaki en önemli ezberi de, bozmuş olduk.

Yıllardır, İslam ortak pazarı ve İslamı ordusu kurmak için, çabalayıp durmuştuk.

Ama Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirliklerinin, bir Amerikan uşağı olduklarını görünce, İslam Birliğinin ne kadar rüf bir birlik olduğunu, anladık.

Artık, İslam ortak pazarı ve İslam ordusu kurulması konusundaki, ezberimiz bozulmuştur.

Ne İslam Ortak Pazarından, ne de İslam ordusundan, ne bize, ne de diğer İslam ülkelerine, gelecek bir istikbal yoktur.

Bir de sonucunu görmemize rağmen hala ısrar ettiğimiz, ezberler var.

Mesela, 40 yıldan beri kapısında bekletildiğimiz, Avrupa Birliğine   girmek için sergilediğimiz politikalardan vazgeçmeliyiz.

Son politik gelişmelerden, Avrupa Birliğinin küresel politikalarda, liderlik yapacak çapta olmadığını, gördük.

İngiltere gibi ayrılmasakta, bize önerilen “stratejik ortaklık” teklifini, iyi değerlendirmeliyiz.

Bize, gümrük Birliği uygulamalarında avantaj veren, Rusya, Çin,Hindistan,İran,Brezilya ve Güney Afrika ülkeleri ile özel ortaklıklarımıza engel olmayan, bir stratejik ortaklığın (AB) üyeliğinden çok daha yararlı olacağını, düşünüyoruz.

Tam üyelik , tam üyelik diye, durmadan ismi edeceğimize, birde bu seçeneği düşünmeliyiz.

Bir de Suriye konusunda bizim bile tam inanmadığımız, ezberimiz var.

Hep, “Suriye’nin toprak bütünlüğünün yanındayız” diyoruz.

Aslında, Suriye’nin paramparça olduğunu en iyi biz biliyoruz.

Esad’ı Suriye’nin başında görmek istemiyoruz, diyoruz.

Ama Esad’ın Rusya ve Amerika tarafından kullanıldığını da görüyoruz.

Dış politikada isteklerimizin olamayacağını anlayınca ısrar etmekten vazgeçmeliyiz.

Zaman içinde Rusya ile dost, Nato ile düşman olacak noktaya geldikten sonra, dış politikada ezberi bozulacak hiçbir konu, kalmamıştır.

Avrupa Birliği ile yapılacak stratejik ortaklık anlaşması, bizi (AB) ye yaklaştıracak ve en büyük düşman olan Amerika’nın, düşmanca planlarını bozacaktır.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Hedefsiz hayat,

Kaza ve kadere boyun eğmektir.

Silame.

 

 

Süperlig’in Beşinci Haftası

Süperlig’in Beşinci Haftası

Süperlig’in beşinci haftasında, ilginç istatistiklere rastladık.
Beş maçın, dördünü kazanan ve toplamda on dört gol atan Galatasaray’ın liderlik koltuğuna oturduğunu gördük.
Ama Galatasaray’ın gerçek gücünü, bu hafta başlayacak şampiyonlar liginde oynarken göreceğiz.
Fenerbahçe’nin ise, beş maç sonunda, beş gol attığını ve altı gol yediğini, şaşkınlıkla not ediyoruz.
Beş maçta, üç yenilgi alan ve attığından fazla gol yiyen Fenerbahçe, tarihinin en kötü istatisliğine imza atmış oluyor.
Beşiktaş’ın ise futboldan çok mali disiplin ile uğraştığını görüyoruz.
Bursaspor ise, oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla henüz taraftarın istediği çizgiye ulaşamadı.
Ama bu sene çalışkan ve mücadele eden, bir Bursaspor izliyoruz.
Beş maçta dört gol atan Bursaspor da, gol yollarında sıkıntı görülüyor.
Hepimizi memnun eden tek şey, en çok alt yapıdan gelen futbolcunun, Bursaspor’da olmasıdır.
Samet hocanın, görevli olduğu dönem içinde, pek çok genç futbolcuya omuz vereceğini, göreceğiz.
Aslında en büyük transferin alt yapıdan gelen genç futbolcular, olduğuna inanıyoruz.
Bursaspor bu konuda, tüm Türkiye’ye en güzel örnek olmuştur.
Trabzonspor ise, bir iyi bir kötü sonuçla, istikrarsız bir görüntü veriyor.
Bülent Korkmaz’ın aşıladığı Antalyaspor’un canlı ve agresif futbolunu ilgi ile izliyoruz.
Henüz beşinci haftada olmamıza rağmen, Erzurumspor’un henüz süperligde oynayacak kıvamda olmadığını şimdiden görüyoruz.
Başakşehir ise, bildiğimiz gibi yoluna devam ediyor.
Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin Avrupa maçlarında hırpalanması halinde Başakşehir’in vitrine çıkacağını göreceğiz.
Saha içinde ve saha kenarında hala buluğ çağında bir çocuk gibi davrana Emre’nin de artık futbol macerasına nokta koymasını öneriyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ
Ne kadar yaşadığımız değil
Nasıl yaşadığımız önemlidir
“Balley”

Su Uyudu Dolar Uyumadı

Su Uyudu Dolar Uyumadı

Amerika Dolar silahıyla Arjantin’e saldırdı ve bir yılda (%109) artışla, Arjantin’i yerle bir etti.

(%76) artış ile Türkiye’yi de yaraladı.

Süper güç Rusya’ya bile, bir yılda yaşanan (%18) lik Dolar artışıyla, rahatsızlık verdi.

Güney Afrika’ya (%25) Hindistan’ı ise, (%12) kur artışıyla, krize soktu.

Amerika, itaat etmeyen ve kendisine karşı örgütlenen, Brezilya, Hindistan, G.Afrika ve Rusya’ya ekonomik savaş açmıştır.

Nato’dan ve (AB) den kopmak isteyen yeni ortaklıklar arayan Türkiye’yi ise, ekonomik baskı altına aldı.

Haftalardır, doları disiplin altına alamayan Türkiye (%17,75) olan politika fuizini, (%24) e çıkararak, Doları bir ölçüde aşağıya çekmeyi, başardı.

Ekonomik dengeler, çok hassastırlar.

Biraz tansiyon hastalığına, biraz da psikolojik rahatsızlıklara, benzerler.

Her fırsatta ve her ortamda tartışmak, dengeleri bozar.

Hele uzmanları suçlamak, bir anda elde edilen kazanımların kaybedilmesine sebep olur.

Ekonomik düzen, ahbap çavuş ve akrabalık ilişkilerinden, hoşlanmaz .

Liyakat kelimesi, tam bu işin uzmanları içindir.

Gerçek uzman, amirinin emrini değil, ekonominin gereğini, yerine getirir.

Cumhurbaşkanımız bu faiz artışı ve büyüme hızı konusuna çok karışırsa, hem ekonomiye, hem de hazinenin başındaki yakınına zarar verir.

Geçtiğimiz üç aydaki (5,2) lik büyüme ise, sanayiden değil, turizmden gelmiştir.

Ama, (2018) in son üç ayındaki büyümenin, (3) ün altında olacağını göreceğiz.

Çünkü,  ithalat ağırlıklı büyüme, döviz konusunda alınan tedbirler sonucunda gerilemeye başlayacaktır.

Yani, yeterli döviz kaynaklarınız yoksa hem düşük dövizi hem de yüksek büyümeyi bir arada yaşayamayız.

Eğer, dövizdeki artışı kontrol altına almak istiyorsak, ithalat ağırlıklı büyümeyi, soğutmalıyız.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Ağılda oğlak doğunca,

Derede otu biter.    “K.MAHMUT”

 

 

12 Eylül’ün Ardından

12 Eylül’ün Ardından

12 Eylül darbesi öncesinde, hem sağ görüşlü hem de sol görüşlü öğrenciler, aynı odaklar tarafından desteklenmişti. Ve kanlı eylemlere dönüşecek biçimde kışkırtılmıştı.

Solun yükselmesi Amerika’yı korkutmuştu, sağın yükselmesi ile asker kesimi ve büyük patronları, ürkütmüştü.

Darbe konseyi, bir taşta iki kuş vurmuş, idamlar bile, bir sağdan bir soldan olacak şekilde, gerçekleştirilmişti.

Peki. 12 Eylül darbesi sonrasında neler olmuştu.

Meclis ve siyasi partiler kapatılmıştı.

1 milyon 683 kişi fişlenmişti.

650 bin kişi göz altına alınmıştı.

517 idam kararı verilmiş, 50 kişi idam edilmişti.

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılmıştı.

171 kişinin, işkenceden öldüğü belgelenmişti.

23 bin dernek, kapatılmıştı.

31 gazeteci cezaevine girmişti.

300 gazeteci saldırıya uğramıştı.

3 gazeteci silahla öldürülmüştü.

Cezaevlerinde, 299 kişi ölmüştü.

14 kişi açlık grevinde, ölmüştü.

43 kişinin, intihar sonucunda öldüğü açıklanmıştı.

İdam edilen 50 kişiden 18 adedi solcu, 8 adedi ülkücü gençlerden olmuştu.

Genç bir ülkücünün yaşı büyütülmüş ve ondan sonra asılmıştı.

15 Temmuz darbe girişimi ise, bir halk direnci ile önlendi.

Her fırsatta demokrasi aşığı pozları veren (chp), 251 şehitin ve binlerce gazinin olduğu 15 Temmuz darbe girişimine “kontrollü darbe” diyerek, bu harekatini itibarsızlaştırmaya, çalışmıştır.

Meclisin, Genel kurmayın ve sivil halkın bombalanmasını görmezden gelip, darbecileri temizlemek için çıkarılan olağan üstü hale, “sivil darbe” yakıştırmasında bulunmuştu.

Seçmenden umudunu kesen siyasi partiler, iç ve dış odaklar tarafından ortaklaşa planlanan, anti demokratik eylemlerle, görevdeki iktidarların düşmesini, beklerler.

İşte (CHP) üst yönetiminin kamuoyuna verdiği görüntü budur.

Projesi ve halk desteği olmayan partiler, nefret hakaret ve itibarsızlaştırma üzerinden, siyaset yapmaya mecbur kalırlar.

Yaşadığımız bu özel dönemde, dış politikada ve özellikle terörle mücadele konusunda, (chp) den milli bir göstermesini beklemekteyiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlar, tecrübeleri oranında değil.

Tecrübelerden aldıkları dersler,

Oranında olgundurlar. “B.SHAW”

 

 

 

 

 

Zeytin Festivali Ve Başkan Adayları

Zeytin Festivali Ve Başkan Adayları

Bir taraftan Gemlik Zeytini Festivalini takip ederken diğer taraftan da Gemlik Belediye başkanı adaylarının isimlerini okuyoruz.

Önce festivali ile ilgili notlarımızı aktaralım. Dördüncü Gemlik Zeytin Festivali’nin bu defaki en ilgi çekici konusu Rıfat Hisarcıklıoğlu oldu. İbrahim Akıt’a ait zeytinlikte, ikram edilen sucuk ekmek ile, 5000 kişiye verilen sabah kahvaltısı, çok sempatik ikram oldu.

Arda Türkmen’in ünlü bir aşçı olarak, Gemlik zeytini tavsiye etmesinin en az Profesörler kadar etkili olduğunu düşünüyoruz. Tabii, 33 çocuğun topluca sünnet edilmesine de renkli bir etkinlik olarak kabul ediyoruz. Yunanistan heyetine gösterilen ilgi de her iki tarafın yöneticilerine güzel bir mesaj olmuştur.

Gemlik’te, bu uluslararası festival yapılırken kulislerde yeni başkan adaylarının ismi de yankılandı. Mevcut başkan Refik Yılmaz’ın yaptığı hizmetler bakımından her kesimden destek aldığını görüyoruz. Özellikle deprem tehlikesi ve deprem evleri projesi konusunda verdiği mücadelenin, Gemlik sınırını aştığını düşünüyoruz. Refik Yılmaz’ın bu tecrübelerini, rahatça Büyükşehir’e aktaracağına inanıyoruz. Geçmişte 24 Haziran seçimlerinden önce, Büyükşehir için en uygun adayın Hakan Çavuşoğlu olduğunu yazmıştık. Şayet bu alternatif olmayacaksa, Bursa Büyükşehir’e hukukçu, toplu konut bürokrasisinde tecrübeli ve takipçi kişiliği nedeniyle Refik Yılmaz’ı uygun görüyoruz.

Şayet büyükşehir adaylığı olmaz ise, Refik Yılmaz’ın bir çok adaya rağmen yine tartışılmaz AK Parti Gemlik adayı olacağını hissediyoruz. Hep söylüyorum, bu sene Gemlik’e de Bursa Büyükşehir’e de hukuk kökenli takipçi ve müteahhitlerle mücadeleden yılmayan bir başkan gerekiyor. Döviz kurları arttı, projeler gecikmeye uğradı, işte bu yüzden hem maliyetler değişti hem de, mütahitlerin fiyat farkı hakkı doğdu. Bu ihtilaflarla boğuşmayı göze alan, müteahhitle bir araya gelmekten kaçınmayan, başkan adayı gerekiyor. Bu gibi işleri sadece hukuk müşavirlerine bırakmak, yetmez. Başkanlarında hukuk kökenli olması, Belediyelerin lehine olacaktır.

Bizden söylemesi, bizden önermesi.

 

Günün Sözü

Çok konuşmayın,

Herkesin gözünden düşersiniz.

“Hz. Ali”

Rusya ve İran Dostluğunu Test Ediyoruz

Rusya ve İran Dostluğunu Test Ediyoruz

 

Suriye’de her ülkenin ayrı bir hesabı var. Esad’ın ise, Amerika ile Rusya’nın arasına sıkıştığını görüyoruz.

Rusya Lazkiye’de etkinliğini arttırarak, doğu Akdeniz’de yer almak istiyor.

Amerika ise Esad’ın Rusya’dan kopmasını istiyor ve Esad’ın 10 yıl daha Suriye’nin başında kalmasını, teklif ediyor.

İran’ın derdi ise Suriye’de mezhep ayrımcılığının, canlı tutmaktır.

Erdoğan’ın derdinin ise 3,5 milyonluk yeni bir göç dalgasından kurtulmak olduğunu biliyoruz.

Çözüm teklif eden (CHP)nin amacı ise, Esad’la görüşmeyi vitrine koyarak Erdoğan’ı çıldırtmaktır.

Amerika ve Fransa ise ikide birde “gaz kullanılacak” diyerek gaz kullanmanın yolunu açmak istiyorlar.

Sonra, gaz kullanıldı diyerek “leş kargaları” gibi kaosun düğmesine basmak niyetindeler.

Eğer biz Afrin operasyonunu yapmasaydık, Kuzey Suriye sınırlarımız modern bir terör koridoru haline dönüşecekti.

Peki. Son yapılan Türkiye, İran ve Rusya zirvesi niçin verimli olamadı.

Çünkü, her iki ortağımızda bize Afrin harekatında ortaklık eden muhalif “ÖSO” ordusunun terörist olarak kabul ediyorlar.

Çünkü her ikisinin de, rejim yanlısı ve Esad destekçisi olduğunu biliyoruz.

Peki böyle karmaşık bir kaos ortamında, nasıl bir tavır sergilemeliyiz.

Öncelikle İdlip’ten gelebilecek bir göç için arzulu olmadığımızı açık bir şekilde ifade etmeliyiz.

Birinci göç dalgasındaki, yüksek derecedeki merhamet gösterisine son vermeliyiz.

Büyükşehirle yaşadığımız Suriyeli göçmen provakasyonlarını hatırlamalıyız.

Amerika ve Rusya arasındaki Lazkiye rekabetinin büyük bir katliama dönüşmesini istemiyoruz.

Aslında, son İdlip krizinin, Rusya ve İran açısından bir “Dostluk Testi” olacağını göreceğiz.

Muhalefetten ise, iktidarı kızdırmak ve iktidarı zor duruma düşürmek yerine, yararlı projeler bekliyoruz.

 

Günün Sözü

Bir siyasetçi gelecek seçimi,

Bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür.

“F. Clarce”