Köşe Yazıları

Su Uyudu Dolar Uyumadı

Su Uyudu Dolar Uyumadı

Amerika Dolar silahıyla Arjantin’e saldırdı ve bir yılda (%109) artışla, Arjantin’i yerle bir etti.

(%76) artış ile Türkiye’yi de yaraladı.

Süper güç Rusya’ya bile, bir yılda yaşanan (%18) lik Dolar artışıyla, rahatsızlık verdi.

Güney Afrika’ya (%25) Hindistan’ı ise, (%12) kur artışıyla, krize soktu.

Amerika, itaat etmeyen ve kendisine karşı örgütlenen, Brezilya, Hindistan, G.Afrika ve Rusya’ya ekonomik savaş açmıştır.

Nato’dan ve (AB) den kopmak isteyen yeni ortaklıklar arayan Türkiye’yi ise, ekonomik baskı altına aldı.

Haftalardır, doları disiplin altına alamayan Türkiye (%17,75) olan politika fuizini, (%24) e çıkararak, Doları bir ölçüde aşağıya çekmeyi, başardı.

Ekonomik dengeler, çok hassastırlar.

Biraz tansiyon hastalığına, biraz da psikolojik rahatsızlıklara, benzerler.

Her fırsatta ve her ortamda tartışmak, dengeleri bozar.

Hele uzmanları suçlamak, bir anda elde edilen kazanımların kaybedilmesine sebep olur.

Ekonomik düzen, ahbap çavuş ve akrabalık ilişkilerinden, hoşlanmaz .

Liyakat kelimesi, tam bu işin uzmanları içindir.

Gerçek uzman, amirinin emrini değil, ekonominin gereğini, yerine getirir.

Cumhurbaşkanımız bu faiz artışı ve büyüme hızı konusuna çok karışırsa, hem ekonomiye, hem de hazinenin başındaki yakınına zarar verir.

Geçtiğimiz üç aydaki (5,2) lik büyüme ise, sanayiden değil, turizmden gelmiştir.

Ama, (2018) in son üç ayındaki büyümenin, (3) ün altında olacağını göreceğiz.

Çünkü,  ithalat ağırlıklı büyüme, döviz konusunda alınan tedbirler sonucunda gerilemeye başlayacaktır.

Yani, yeterli döviz kaynaklarınız yoksa hem düşük dövizi hem de yüksek büyümeyi bir arada yaşayamayız.

Eğer, dövizdeki artışı kontrol altına almak istiyorsak, ithalat ağırlıklı büyümeyi, soğutmalıyız.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Ağılda oğlak doğunca,

Derede otu biter.    “K.MAHMUT”

 

 

12 Eylül’ün Ardından

12 Eylül’ün Ardından

12 Eylül darbesi öncesinde, hem sağ görüşlü hem de sol görüşlü öğrenciler, aynı odaklar tarafından desteklenmişti. Ve kanlı eylemlere dönüşecek biçimde kışkırtılmıştı.

Solun yükselmesi Amerika’yı korkutmuştu, sağın yükselmesi ile asker kesimi ve büyük patronları, ürkütmüştü.

Darbe konseyi, bir taşta iki kuş vurmuş, idamlar bile, bir sağdan bir soldan olacak şekilde, gerçekleştirilmişti.

Peki. 12 Eylül darbesi sonrasında neler olmuştu.

Meclis ve siyasi partiler kapatılmıştı.

1 milyon 683 kişi fişlenmişti.

650 bin kişi göz altına alınmıştı.

517 idam kararı verilmiş, 50 kişi idam edilmişti.

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılmıştı.

171 kişinin, işkenceden öldüğü belgelenmişti.

23 bin dernek, kapatılmıştı.

31 gazeteci cezaevine girmişti.

300 gazeteci saldırıya uğramıştı.

3 gazeteci silahla öldürülmüştü.

Cezaevlerinde, 299 kişi ölmüştü.

14 kişi açlık grevinde, ölmüştü.

43 kişinin, intihar sonucunda öldüğü açıklanmıştı.

İdam edilen 50 kişiden 18 adedi solcu, 8 adedi ülkücü gençlerden olmuştu.

Genç bir ülkücünün yaşı büyütülmüş ve ondan sonra asılmıştı.

15 Temmuz darbe girişimi ise, bir halk direnci ile önlendi.

Her fırsatta demokrasi aşığı pozları veren (chp), 251 şehitin ve binlerce gazinin olduğu 15 Temmuz darbe girişimine “kontrollü darbe” diyerek, bu harekatini itibarsızlaştırmaya, çalışmıştır.

Meclisin, Genel kurmayın ve sivil halkın bombalanmasını görmezden gelip, darbecileri temizlemek için çıkarılan olağan üstü hale, “sivil darbe” yakıştırmasında bulunmuştu.

Seçmenden umudunu kesen siyasi partiler, iç ve dış odaklar tarafından ortaklaşa planlanan, anti demokratik eylemlerle, görevdeki iktidarların düşmesini, beklerler.

İşte (CHP) üst yönetiminin kamuoyuna verdiği görüntü budur.

Projesi ve halk desteği olmayan partiler, nefret hakaret ve itibarsızlaştırma üzerinden, siyaset yapmaya mecbur kalırlar.

Yaşadığımız bu özel dönemde, dış politikada ve özellikle terörle mücadele konusunda, (chp) den milli bir göstermesini beklemekteyiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlar, tecrübeleri oranında değil.

Tecrübelerden aldıkları dersler,

Oranında olgundurlar. “B.SHAW”

 

 

 

 

 

Zeytin Festivali Ve Başkan Adayları

Zeytin Festivali Ve Başkan Adayları

Bir taraftan Gemlik Zeytini Festivalini takip ederken diğer taraftan da Gemlik Belediye başkanı adaylarının isimlerini okuyoruz.

Önce festivali ile ilgili notlarımızı aktaralım. Dördüncü Gemlik Zeytin Festivali’nin bu defaki en ilgi çekici konusu Rıfat Hisarcıklıoğlu oldu. İbrahim Akıt’a ait zeytinlikte, ikram edilen sucuk ekmek ile, 5000 kişiye verilen sabah kahvaltısı, çok sempatik ikram oldu.

Arda Türkmen’in ünlü bir aşçı olarak, Gemlik zeytini tavsiye etmesinin en az Profesörler kadar etkili olduğunu düşünüyoruz. Tabii, 33 çocuğun topluca sünnet edilmesine de renkli bir etkinlik olarak kabul ediyoruz. Yunanistan heyetine gösterilen ilgi de her iki tarafın yöneticilerine güzel bir mesaj olmuştur.

Gemlik’te, bu uluslararası festival yapılırken kulislerde yeni başkan adaylarının ismi de yankılandı. Mevcut başkan Refik Yılmaz’ın yaptığı hizmetler bakımından her kesimden destek aldığını görüyoruz. Özellikle deprem tehlikesi ve deprem evleri projesi konusunda verdiği mücadelenin, Gemlik sınırını aştığını düşünüyoruz. Refik Yılmaz’ın bu tecrübelerini, rahatça Büyükşehir’e aktaracağına inanıyoruz. Geçmişte 24 Haziran seçimlerinden önce, Büyükşehir için en uygun adayın Hakan Çavuşoğlu olduğunu yazmıştık. Şayet bu alternatif olmayacaksa, Bursa Büyükşehir’e hukukçu, toplu konut bürokrasisinde tecrübeli ve takipçi kişiliği nedeniyle Refik Yılmaz’ı uygun görüyoruz.

Şayet büyükşehir adaylığı olmaz ise, Refik Yılmaz’ın bir çok adaya rağmen yine tartışılmaz AK Parti Gemlik adayı olacağını hissediyoruz. Hep söylüyorum, bu sene Gemlik’e de Bursa Büyükşehir’e de hukuk kökenli takipçi ve müteahhitlerle mücadeleden yılmayan bir başkan gerekiyor. Döviz kurları arttı, projeler gecikmeye uğradı, işte bu yüzden hem maliyetler değişti hem de, mütahitlerin fiyat farkı hakkı doğdu. Bu ihtilaflarla boğuşmayı göze alan, müteahhitle bir araya gelmekten kaçınmayan, başkan adayı gerekiyor. Bu gibi işleri sadece hukuk müşavirlerine bırakmak, yetmez. Başkanlarında hukuk kökenli olması, Belediyelerin lehine olacaktır.

Bizden söylemesi, bizden önermesi.

 

Günün Sözü

Çok konuşmayın,

Herkesin gözünden düşersiniz.

“Hz. Ali”

Rusya ve İran Dostluğunu Test Ediyoruz

Rusya ve İran Dostluğunu Test Ediyoruz

 

Suriye’de her ülkenin ayrı bir hesabı var. Esad’ın ise, Amerika ile Rusya’nın arasına sıkıştığını görüyoruz.

Rusya Lazkiye’de etkinliğini arttırarak, doğu Akdeniz’de yer almak istiyor.

Amerika ise Esad’ın Rusya’dan kopmasını istiyor ve Esad’ın 10 yıl daha Suriye’nin başında kalmasını, teklif ediyor.

İran’ın derdi ise Suriye’de mezhep ayrımcılığının, canlı tutmaktır.

Erdoğan’ın derdinin ise 3,5 milyonluk yeni bir göç dalgasından kurtulmak olduğunu biliyoruz.

Çözüm teklif eden (CHP)nin amacı ise, Esad’la görüşmeyi vitrine koyarak Erdoğan’ı çıldırtmaktır.

Amerika ve Fransa ise ikide birde “gaz kullanılacak” diyerek gaz kullanmanın yolunu açmak istiyorlar.

Sonra, gaz kullanıldı diyerek “leş kargaları” gibi kaosun düğmesine basmak niyetindeler.

Eğer biz Afrin operasyonunu yapmasaydık, Kuzey Suriye sınırlarımız modern bir terör koridoru haline dönüşecekti.

Peki. Son yapılan Türkiye, İran ve Rusya zirvesi niçin verimli olamadı.

Çünkü, her iki ortağımızda bize Afrin harekatında ortaklık eden muhalif “ÖSO” ordusunun terörist olarak kabul ediyorlar.

Çünkü her ikisinin de, rejim yanlısı ve Esad destekçisi olduğunu biliyoruz.

Peki böyle karmaşık bir kaos ortamında, nasıl bir tavır sergilemeliyiz.

Öncelikle İdlip’ten gelebilecek bir göç için arzulu olmadığımızı açık bir şekilde ifade etmeliyiz.

Birinci göç dalgasındaki, yüksek derecedeki merhamet gösterisine son vermeliyiz.

Büyükşehirle yaşadığımız Suriyeli göçmen provakasyonlarını hatırlamalıyız.

Amerika ve Rusya arasındaki Lazkiye rekabetinin büyük bir katliama dönüşmesini istemiyoruz.

Aslında, son İdlip krizinin, Rusya ve İran açısından bir “Dostluk Testi” olacağını göreceğiz.

Muhalefetten ise, iktidarı kızdırmak ve iktidarı zor duruma düşürmek yerine, yararlı projeler bekliyoruz.

 

Günün Sözü

Bir siyasetçi gelecek seçimi,

Bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür.

“F. Clarce”

İLİM – AMEL – İHLAS

İLİM – AMEL – İHLAS

Dinimiz İslamın üç tane cüzü vardır. 1. İlim, 2. Amel, 3. İhlas
İslamın hakikatinin gerçekleşmesi için bu üç cüzün gerçekleşmesi lazımdır. Bu üç cüz gerçekleşmezse islamın hakikatı gerçekleşmez. İslamın hakikatı gerçekleşmezse dünya ve ahiret sadetinin fevkinde olan Allah’ın (c.c.) rızası tehâkkuk etmez !
1-) İlim ;
Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ilk gelen Ayeti “Seni yaratan Rabbinin ismiyle oku” yani ey müslüman ! Cahil kalma “cehalet âlâvezni rezalet” cahillik rezillik veznindendir. Cahil kimse rezil kimsedir.
Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellem;
“İlim talep etmek müslüman erkek ve müslüman kadına farzdır”
Allah’u Te’ala’nın (c.c.) en çok sevdiği sıfat ilim sıfatıdır.
“Ya Davut ben alimim ve her alimi severim”
2-) Amel ;
Bildiğini hayata geçirmek. Bilmekten maksat zaten amel olmalıdır. Yoksa sadece kuru kuru bilgi çok bir şeye yaramayabilir. Mesla dişin ağrıyor sen de ilacını biliyorsun sadece bilmek dişin ağrısını geçirmez. Bileceksin bir de kullanacaksın ki fayda görebilesin. Alimin süsü bildiği ile amel etmesidir.hakiki alimler bildiği ile amel edenlerdir. Cenab-ı Hak (c.c.) bildiği ile amel etmeyenlere sitem ile buyuruyor ki ;
“Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz ?”(Saff – 2)
3- İhlas ;
Allah için yapmak. Bileceksin, yapacaksın bir de Allah (c.c.) için yapacaksın. Desinlerden, görsünlerden, işitsinlerden, beğensinlerden uzak bir şekilde sırf Allah (c.c.) için. Çünkü kimsenin cehennemi yok, cenneti yok. Cennet de cehennem de Mevlanın (c.c.). öyleyse hepsini O’nun (c.c.) için yapmalıyız.
İhlas, kul ile Mevla (c.c.) arasında bir nurdur ki, onu ne bir melek bilir yazsın, ne şeytan bilir kaydırsın, ne de bir heva gelir bozsun.söyleye ne güzel söylemiş ;
“Güvenme zamana ahir zamandır,
Amelinde ihlas yok halin yamandır,
Aldatır seni dünyanın yalaz ziyneti,
Seni kurtaracak tek şey kâmil imandır”
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor;
“Amelsiz ilim meyvesiz ağaca benzer”
Peygamberimiz (s.a.v.) bu Hadis-i Şerifinde ilmi ağaca, ameli meyveye, ihlas da meyvenin olgunlaşmasına benzetmektedir. Meyve olmadan olgunlaşma olmaz, ağaç omadan meyve olmaz. İlim olmadan amel doğru olmaz. İhlas olmasada amel olgunlaşmayan meyve gibi olur.

Kur’an-ı Kerimde Nahl suresinde ;
“Muhakkak sizin için sağılan hayvanlarda ibretler vardır. O hayvanın karnında kan ile fışkı arasından size halis süt çıkarıyoruz”
O hayvanın karnında kan ile fışkı arasından, ama sütte ne kan ne de kanın kokusu var. ne fışkı ne de fışkının kokusu, ne de rengi var. İşte Mevlamızda (c.c.) nefis ve şeytan arasından halis ibadet istiyor. Nasıl ki biz karışık süt içmediğimiz gibi Mevlamız da (c.c.) .karışık ibadeti kabul etmiyor.
İhlasın zıttı Riyadır. Riya ; Görsünler, beğensinler, konuşsunlar. Riya, tek başına iken ibadette tembellik. İnsanlar içinde iken ibadette coşku, amele övgü.
Allah (c.c.) cümlemizi muhafaza etsin. Rabbim (c.c.) cümlemizi ilim,amel ihlas ile doldursun, taştırsın, kemâle erdirsin. Amin…
Selam ve dua ile…
Fi emanillah (Allah’a emanet)…

Başkan Adayları Sahada

Başkan Adayları Sahada

Görevdeki Belediye Başkanları, her türlü etkinliği kutlayarak, tanıtım ataklarına başladılar.

Alinur AKTAŞ, raylı sistemin terminal hattındaki aksamasını ikinci ulaşım indirimi ile aşmaya çalışıyor.

24 Haziran seçimlerinden sonra, her konuda sahada gözüken Alinur Aktaş’ın son dnemde İznik’e ağırlık verdiğini görüyoruz.

Hakan Çavuşoğlu ve Mustafa Esgin’de, “ağabey” konumundalar.

(CHP)nin Bursa bayramlaşmasında, kurultay gerginliğinin izlerine rastladık.

Önce imza veren, sonrada imzasını geri alan Erkan Aydın’a, bayramlaşmada rastlamadık.

Mustafa Bozbey gibi efsane başkanda bayramlaşmada yoktu.

İyi partiyi kurmak için yırtınan kesimin etkinliğininde, heyecanının da kalmadığını görüyoruz.

Akşener, teşkilatın tüm il ve ilçe başkanlarından istifa etmelerini istedi.

Akşener’in bu talebi, zaten birbirlerine pamuk ipliği ile bağlı olan İYİ Partiyi tamamen çözecektir.

Akşener’in kapısında yalvaranların yerel seçimlerden sonra ne yapacaklarını merak ediyoruz.

(MHP)nin yerel seçimlerde de ittifak istemesini, normal karşılıyoruz.

Ve. Birkaç seçim sonra, Milliyetçi kesimin güçlü bir partiye kavuşacağını hissediyoruz.

Yaşadığımız bu konjektörde, güçlü bir Milliyetçi parti ile tanışmamız süpriz sayılmaz.

  1. Uluslararası Gemlik Zeytin Festivalinin, yerel siyaseti de yönlendireceğini göreceğiz.

Tanıtım konusunda başarılı bulduğumuz Başkan Refik Yılmaz’ın bu festivali hem Gemlik’in hem de kendisinin siyasi geleceği için, yararlı bir şekilde kullanacağına inanıyoruz.

8 Eylül’de Kemal Akıt zeytin bahçesindeki etkinlik ile “sucuk ekmek” ikramını çok sempatik bulduk.

Bu festivale Ankara’nın ilgisini çekmek ve Gemlik ilçesinde yaşanan büyük değişimi gelen yetkililere göstermek, Gemlik’inde Başkan Refik Yılmaz’ında lehine olacaktır.

Unutmayalım, çağımız letişim çağıdır ve algı operasyonları çağıdır.

 

Günün Sözü

Vicdan denen şey,

Birinin bizi gözlediğini

İhtar eden şeydir.

 

Ekonomik Krizi Nasıl Aşarız

Ekonomik Krizi Nasıl Aşarız

Ekonominin en önemli aktörleri, döviz, faiz ve enflasyondur.

Bu aktörlerin oranları düşük ve birbirine yakın ise, ekonomide istikrar olur.

Mesela, Mayıs/2013 ayındaki gezi parkı eylemleri sırasında,

Faiz Oranı: %4

Enflasyon: %5 düzeyindeydi.

Son bir yıl içinde ise, dengeler bozuldu.

En önemli etken, Amerika’nın başlattığı, çok yönlü saldırıydı.

Ama. (%11) lere ulaşan yüksek büyümede, dış ticaret açığının büyümesine, neden olmuştu.

İthal ağırlıklı büyüme, döviz açığını arttırdı.

İş dünyasının dövize olan aşırı talebi de, döviz kurlarını çıldırttı.

İşte bu sıkıntılı dönemde devreye giren Amerika, döviz kurlarını tırmandırdı.

Peki. Son bir yıl içinde, ekonomik rakamlar ne duruma geldi.

2017 Ağustos ayındaki yıllık enflasyon, (%10,68) iken, 2018 Ağustos ayındaki enflasyon (%17,90) a ulaştı.

(%12) düzeyindeki faizler ise, (%24,47) seviyesine tırmandı.

Peki. Bu tırmanmayı nasıl durduracağız. Önce, büyüme hedefini, (%3) seviyelerine düşürmeliyiz.

Çünkü, ithalat ağırlıklı yüksek büyüme, dış ticaret açığımızı arttırıyorsa, büyüme hızımızı düşürmeliyiz.

Büyük yatırımlar için, yeni bir öncelik listesi hazırlamalıyız. Ekonomimizi kontrollü bir soğumaya almalıyız.

Bu kararı bir siyasi yenilgi olarak değil, ekonominin gereği olarak, kabul etmeliyiz.

Cumhurbaşkanımızın, faize çok karşı olduğunu ve her dönem yüksek büyüme hızı arzu etkisini ,biliyoruz .

İstikrarlı dönemler de ,biz de kendisine katılırız.Ama şimdi bir tedavi dönemine  gireceğiz .İşte böyle bir dönemde,çok radikal ekonomik kararlar alacak ve aldığı kararlar sırasında kimseyi işine karıştırmayacak, ekonomistlere ihtiyaç vardır.

Hazine ve Maliye Bakanımız Cumhurbaşkanımıza  olan yakınlığı nedeniyle ,faiz ve büyüme hızı konusunda bağımsız karar almakla zorlanacaktır.

Bize göre ,yeni ekonomik savaşta alınacak ilk dönemin yeni ve cesur bir ekonomik kadroyu göreve getirmek olduğunu önermek isteriz.

 

Günün sözü

Kendinizle barışana kadar ,

Sahip olduklarınızdan ,

Hoşnut olmazsını.

“D.Mutman “

 

Futbolda Neler Oluyor?

Futbolda Neler Oluyor?

Amerika, İdlip’teki 4 milyon kişinin bombalanarak Türkiye sınırını zorlamasının hesabını yaparken biz birazda futbola dönelim.

Süper Lige Fenerbahçe’nin çok kötü, Beşiktaş’ın ise yorgun başladığını görüyoruz.

Fenerbahçe Benfica’ya yenilerek, hem Şampiyonlar liginde oynama şansını, hemde 40 milyon Avro’yu kullanma şansını kaybetti.

Galatasaray ise, Fenerbahçe’nin kaybettiği parayı kazandığı gibi, çok iyi bir grupta oynama şansını da elde etti.

Galatasaray, geçen yıl Beşiktaş’ın birinci olduğu gruba benzer bir grupla eşleşti.

İnşallah, Galatasaray’ında Beşiktaş’ta olduğu gibi bu grubu birinci bitirmesini temenni ederiz.

Beşiktaş bu sene üç eleme maçı oynadığı için doğru dürüst tatil yapamadı.

Ama. Biraz zorlansa da, gruplara kalmayı başardı.

UEFA kupasında Belçika takımları ülke takımlarımızın ortak rakipleri oldular.

Beşiktaş’ı bu sene Kuzey Avrupa’da yani İsveç ve Norveç’te seyredeceğiz.

Dünya kupasında İsveç’i güçlü gördüğümüzü söylemeliyiz.

Fenerbahçe’nin kısmetine orta Avrupa ve eski Yugoslav takımları düştü.

Başakşehir’in rakipleri arasında bu kupaların tecrübeli takımları olduğunu görüyoruz.

Aslında, tüm takımlarımızın her iki kupada da şanslı kuralar çektiğine tanık olduk.

Futbol heyecanı kısa bir süre için olsa da hepimizi Suriye gerginliğinden ve döviz huzursuzluğundan koparmış oldu.

Şunu unutmayalım, bu kadar önemli bir bölgede çok önemli ve stratejik topraklara sahip isek, bu gerginlikleri yaşamak kaderimizdir.

Çünkü, tarihi İpek yolunun en önemli istasyonundayız.

Boğazlara sahibiz.

Dünya enerji merkezinin köprüsüyüz.

Lider ülkelerin takibindeyiz.

Her lider ülke bizi yanında görmek istiyorsa, bu sıkıntılara ve baskılara alışmalıyız.

Yapmamız gereken tek şey iktidar olarak ve muhalefet olarak birlik ve beraberlik içinde olmaktır.

 

Günün Sözü

Hiç kimse senden iyi değildir.

Ama, sen

Ortaya bir şey koymazsan,

Sende hiç kimseden iyi değilsin.

“D. Laired”

 

 

(Eski CHP) ile (Yeni CHP) Farkı

(Eski CHP) ile (Yeni CHP) Farkı

 

1968 yıllarında tanıdığım (CHP) ile, halen izlediğimiz (CHP) ile ilgli, farkları yazacağım.

1968 yılı sonlarında, Ankara’da Azot Genel Müdürlüğünde göreve başlamıştım.

Aynı tarihlerde Ankara Başkent İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine’de yazıldım.

27 yaşlarında, 1968 kuşağı ile birlikte öğrencilik yaptım.

Ankara’yı tanımaya çalışırken, Amerika Büyük Elçisi Commer’in makam aracının “ÖDTÜ”de yakıldığını duymuştuk.

Ayrıca, Deniz Gezmiş ve bazı arkadaşlarının, “ODTÜ”nün bir bölümünde kaldığını öğrenmiştik.

Erdal İnönü’de, bir ara “ODTÜ” rektörlüğü yapmıştı.

Kısa bir zaman sonra rahmetli İsmet İnönü’de “Ortanın Solu” tezini ortaya atmıştı.

Rahmetli Demirel’de “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” diyerek İnönü’nün önünü tıkamıştı.

O günlerde tespit ettiğimiz tavır (CHP) nin Amerika’ya karşı olduğuydu.

Ayrıca, bizimde bağlı olduğumuz (Petrol-İş), sağduyulu sol bir sendikaydı.

Demekki (CHP), yani eski (CHP), Amerika’ya karşı ve emekten yanaydı.

Bu günkü (CHP)’nin başındaki liserin Amerikan-FETÖ ortak yapımı bir kasetle göreve geldiğini bilmeyenimiz kalmadı.

FETÖ ve P.K.K konusunda Amerika ile bugünkü (CHP) arasında, bir söylem farkının kalmadığını görüyoruz.

Geçmişte, hiçbir (CHP)’li adaya, Amerika’dan destek telefonu gelmemiştir.

Geçmişte (CHP)’yi baskı altında almak isteyen Jonson, İsmet İnönü’den ağzının payını, almıştı.

Eski (CHP)’liler, yapılan devalüosyonlardan sonr<a, Dolar’ın fiyatı artınca, çok ağır eleştiriler yapmışlardı.

Ama. Hiç biri Dolar artarken fırsatçı görüntü vermemişti.

Hiç biri, 8-10 Liraya çıkacak diye ekonomiye olumsuz katkı vermemişti.

İşte. İki (CHP) arasındaki fark budur.

Eski (CHP) Amerika’ya karşıdır.

Ve. Emeğin en önde gelen destekçisidir.

Yeni (CHP) ise , Amerika’ya ve “FETÖ”ye, kaset kumpası ile rehin kalmıştır.

Eski (CHP) ile Yeni (CHP) benzetmesine polemik diyenler bu yazıyı okumalıdır.

 

Günün Sözü

Başkalarının bizi kızdıran tarafları,

Kendimizi anlamamıza yol açar.

“Jung”

FESADA (BOZUKLUĞA) SEBEB 5 MESELE

FESADA (BOZUKLUĞA) SEBEB 5 MESELE

1-) Niyetlerin Bozulması ;
Niyet ; insanın içindeki maksat, kasıt. Yapılan ameller de maksadın Allah (c.c.) rızası için olması lazım. Bu maksadın Rızalullahın dışına çıktığında niyet bozulmuş, desinlere, beğensinlere, görsünlere döndüğünde aslını kaybetmiş olur.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir Hadis-i Şeriflerinde buyuruyorlar ki ;
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkez yaptığı işin karşışılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah ve Resulünü sevmek onlara hicret etmekse eline geçecek sevab da Allah ve Resulüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.”
Bu hadisi şöyle bir misalle daha iyi anlayabiliriz.
Mekke’den üç kişi aynı anda Medine’ye doğru yola çıkıyorlar. Bunlar yol arkadaşı oldular. Bu üç kişinin zahmeti, tehlikesi, soğuğu, sıcağı, aynı. Yani görünen kısımda aynı. Görünmeyen kısım yani iç niyet farklı. Birinin niyeti “Allah Resulü Medine gitti ben de O’nun için gidiyorum” . Öbürünün niyeti, “müslümanlar Medine’ye gittiler, ticaret orada hareketlenecek, para kazanacaksak Medine’ye gitmek lazım” Diğerinin niyeti, “evleneceğim hanım Medine’ye gitti, ben de oraya gidersem evlenebilirim”. Şimdi burada ameller aynı fakat mukafatlar neye göre ?. İçindeki taşığı niyetine göre.
Her şey içindekine göre değer kazanır. Bir elbise içindekine göre değerlidir, bir çanta içindekine göre değerlidir, bir küp içindekine göre değerlidir…vs. Altın varsa ona göre, bbal varsa ona göre, sirke varsa ona göre, pislik varsa ona göre

2-) İnsanların Bedenleri Şehvetlerine Rehin Olması ;
İnsanın bedeni devamlı nefsin ve şehvetin istekleri peşine koşması. Eller, ayaklar, gözler, kalp Allah’ın (cc.) bize emanetidir. Emanetleri de yerli yerinde kullanmak lazım. Gözü veren Allah (c.c.), görmesini veren de allah (c.c.) . o zaman Allah’ın (c.c.) verdiği gözle, Allah’ın (c.c.) görme kuvvetiyle Allah’ın (c.c.) istedği yere bakıp Allah’ın (c.c.) istemediği yere bakmamak lazım.
O peygamberden sonra bir takım kötü zürriyetler meydana geldiler. Namzaı zayi ettiler, şehvetlerinin, nefislerinin isteklerine uydular. Bunlar pek yakında gayya kuyusuna atılacaklar.

3-) Ecel Çok Yakın Olmakla Beraber Uzun Emel ;
Her gelecek yakındır kaidesince ecelimiz de çok yakındır ama insanoğlu ölüme bu kadar yakınkenkaç ay, sene sonrasına planlar ve proğramlar var. “Emekli olunca şurada oturacağım, şu işi yapacağım” Belki de emekli olmadan rahmetli olup, kabirdesin ne malum ? Uleme ne buyurmuş;
“Ölümü burnunuzun üstüne koyun, baktığınız her yere onunla bakın ve hazırlıklı olun”
İmam-ı Rabbani Hz. (k.s.) buyuruyor ki ;
“Vakit keskin bir kılıç gibidir, hayatımızdan devamlı kesiyor”

4-) Mahlukatın Rızasına Hâlikin Rızasına Tercih ;
Toplum, mahalle, sokak, apartman, annem, babam, hanım, çocuklarım benden memnun olsun da, beni yaratan, yediren, içiren, Rabbim razı oluyor mu ? Olmuyor mu? Hiç dikkat etmemek.
Aslında yapacağımız bir işi elimizde iki tane mizan (ölçü) olacak. Bunlardan birisi “bu yapacağım işi sol tarafımdaki melek mi yazacak yoksa sağ tarafımdaki melek mi yazacak ?” Sağ tarafımdaki melek yazacak diyorsan yapacak, ama sol tarafımdaki melek yazacak diyorsan yapmayacaksın. İkinci mizan (ölçü), “benim bu yapacağım işi Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem yapar mıydı, yapmaz mıydı?” yapardı diyorsan yap, yapmazdı diyorsan yapma !ne güzel iki tane mizan (ölçü)…

5-) Kendi Hevalarına Tabi olacak Peygamber’in (s.a.v.) Hevasını Bırakacak ;

Selam ve dua ile…

Fi emanillah (Allah’a emanet)…