Köşe Yazıları

Zengin ülkenin fakir çocuklarıyız biz..

Zengin ülkenin fakir çocuklarıyız biz..

Malumunuz son iki aydır seçim çalışmalarım nedeniyle yazamıyorum, oysa öyle güzel an’lar anılar birikiyor ki içimde gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir hazine misali.

Dün mahalle ziyaretlerinde Kurşunlu vardı.

Gençliğimin ilk uzun süre açık kamp anılarını Kurşunlu’da yaşadım ben.

Anne babası maliyeci bir çocuk olarak babamın isteği olan dağ kampçılığından sıkılan annem o kısacık yaz tatillerinde artık bir deniz turizmi yaşamak istemiş olmalı ki babam o yıllarda karayollarına ait işletmeciliği olan kamptan bir baraka kiralamış, her sabah gün doğumu ile yola çıkıp Defterdarlık’taki görevinin başına gitmiş, her akşam sabahtan annemin eline verdiği istediklerini almış olarak kampa dönmüş, zaman içinde kalp komşuluğumuzdan dostluğa dönüşen ilişkilerde keyifli masalar kurulmuş, sıcak samimi sohbetler usul usul mırıldanılan şarkılar eşliğinde yemekler yenilmiş, biz gençler bu onlardan faydalanıp izin koparmış o zamanlar belki de tek nitelikli işletme olan Papağan’a kadar yürüyüp dondurma almış, aceleci ve çabuk adımlarla o gençliğin ilk yürek çarptıran heyecanlarıyla kampa dönmüş olurduk.

İşte dün tam kampın civarında Kurşunlu beldesi su ürünleri r kooperatifi diye geçen mekanda soluklanıyoruz.

Başkanı yeni göreve gelmiş pırıl pırıl idealist bir genç, hayırlı olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Ardından her deniz yaz macerası olan çocuk gibi geçmişe dönüyorum.

O zamanlar olan balık bolluğu yanlış yönetimler sonucu elbirliği ile yok ettiğimiz su ürünlerimiz ilk kez tanıştığımız müsilaj (ki ekosistemi tehdit eden denizlerdeki canlılara  ve biyoçeşitliliğe olumsuz etkileri olan bir çevre felaketidir) çevre kirliliği üzerine sıkı bir sohbete giriyoruz Gemlik’in ilk Kadın Belediye Başkan adayı olmaz sıfatına sahip olan bendenizi   beynim daha çok dişil çalıştığı için kamp anılarına götürüyor. Sabah balıkçı teknelerinin kıyıya pat pat pat diye yanaştığı teknelerden babam hafta sonu günü ilk ışıklarıyla sahile yanaşan balıkçılara adeta koşar adım gider, henüz tekne içinde hareketli olan balıklardan bir tepsi dolusu alır, gün boyunca ve gece gelecek konutlar için leziz menüler hazırlayıp uzayıp giden sohbetlerle yerdik…

O zamanlar balık kur bazında  işlem görmediği için olsa gerek, tepsilerle alınan balık da balıkçılar için 1 kilo niteliğindeydi.

Hafifçe gülümserken yakalıyorum kendimi.

Masadakilerine anlatıyorum acil önlem alınması üzerine bir fikir birliği oluşturuyoruz.

Böyle giderse çocuklarımız ütopik bir canlı gibi anlatacaklar balığı.

31 yıldır  Kumla’da yazlığı olan bir kadın olarak 3 sene önce Çınaraltı Çay Bahçesinin önüne gelen tezgahta kırmızı Mercan görünce heyecanlanmış balıkçıdan “Eskiden çok çıkardı şimdi yok, dolayısıyla bilen ve isteyen de yok” sözlerini duyunca üzülmüş bütün kasayı balıkçının verdiği küçük bir meblağa satın almış siteye dönmüştüm.

Kalabalık bir siteyiz biz…

Komşularımı çok severim onlar da beni..

Almıştım da… Oldukça pullu olan bu balığı uzun zamandır yememiştim, dolayısıyla nasıl temizleneceğini de bilmiyordum üstelikte bir kasa!

Sağ olsun yardımıma Sevgi ve Cemile teyze yetişiyor, bir çırpıda hallediveriyorlar beni geçmiş anılarımla bırakıp.  “Şimdi pek çıkmıyor” diyor genç başkan çocukluğumun tüm güzellikleri gibi balık kültürümüzde yok oluyor.

Allah’tan belediye başkan adaylığımla birlikte çok güzel bir ekiple yola çıktım fikirlerime, isteklerimi hedeflerime,  yaşanmışlıklarıma çok büyük destekçiler.

Zaten projelerimize ayrıntılı bir biçimde yön veren düşünceler kaplıyor hepimizi.

Kalkmak üzereyken bir yer tarifinin içinde gençliğimin o günlerinde ben de yeri olmayan ama 2-3 sene önce hakkında bir yazı okuduğum Rahibeler Okulu ile ilgili yer bilgisi geliyor. “500 metre ileride” diyorlar…

Ekibimden ricam üzerine rotamızı öncelikle o yöne çeviriyorlar.

Birkaç dakika içinde denizle arasında yalnızca 5 metre olan bu kültür hazinesindeyiz.

Sözde alınmış güvenlik önlemleri olan tel örgü ile çevrili alana açık olan tel örgülü kapıdan giriyoruz.

Sizin içiniz sızlar mı bu tür mekanlara girdiğinizde bilmem, ama benim sızlıyor… o

Otlarla bürünmüş çitle çevrili alanda ayağımın altında bir yazı olduğunu fark ettiğimde burnumun direği sızlıyor…

Binlerce yıllık bir tarihin yaşanmışlığın üstüne basmak buruk bir hüzün veriyor. Sahip çıkamadığımız bir tarihsel mirasımız var bizim yürek sızlatan.

Siz hiç Yunanistan Akropol’e gittiniz mi?

Hani bütün dünyaya ışıltılı büyüleyici pazarladıkları o tarihsel alana. Ben gittim….

Efes’in 50’de biri etmeyecek kadar küçük antik kenti dünyanın en muhteşem, en görkemli, en büyük, hazinesi gibi tanıtan Yunanlılara hayran kaldım.

Benim ülkem baştan başa Akropol diye düşünmüştüm o an .

Ve Mevlana gelmişti aklıma ..

Kör için elmas da bir cam da / Sana bakan göz kör ise / Kendini camdan sanma… der bir beyitinde.

Tarih zengini körler ülkesiyiz biz ya da kralın çıplak olduğunu bilip görüp kral çıplak diyemeyecek kadar yalan yaşıyoruz.

1993 yılında ortaya çıkarılan 2015 yılında ise tüm protokol çalışmaları rövöle ve restitisyon projeleri hazırlanmasına rağmen hiçbir girişimde bulunulmayan Hagios Aberkios manastırı 1652 yılına kadar kullanılmış Bursa’nın en eski manastırlarından biri olma özelliğini koruyor.

İçeri girdiğimde denize 5 metre olan bahçeye girmiş, kaya üzerinde çilingir sofrası kurmuş iki erkek ters ters bakıyor babalarının mekanlarına ayak basmışım gibi.

Yanımda medya danışmanım Ercan var; geliş kapısında da Dinçer ve Mustafa başkanım.

“Tinerci yatağı oldu” dedikleri için olsa gerek adım adım yanımdalar. Ercan’dan fotoğraf almasını rica ediyorum, kısa bir video çekiyoruz.

Felakete karşın IX yüzyıldan kalma bu yapının ayakta kalışı da ayrı bir mimarlık örneği olsa gerek.

Deprem değil yok eden, yerle bir eden, kontrolsüz ve direnişi olmayan yapılarımız!

Görmek isteyen için 500 metrelik 2 ziyaret arasında denizcilik, Su ürünleri, balıkçılık, tarih hazinesi, kültürel miras gibi geniş kapsamlı konularda nice deneğime sahip oturuyoruz.

Şimdi ellerindeki imkanlarla Gemlik’e büyük vaatlerde bulunan belediye başkan adayı arkadaşlarıma sesleniyorum; Benim 500 metre arasında sayfalarla yazabileceklerimi sizler belediye başkanlıklarınız sırasında görmediniz mi???

Ya da bakarken. “Elmas” olarak nitelendirmediniz mi??

Muharrem İnce’nin bir sözü aklıma geliyor aklıma.

Zengin ülkenin fakir çocuklarıyız biz!

Bakış açımızı değiştirmediğimiz, belediyeciliği rant kapısı gördüğümüz sürece…

Partililer Sahaya İndiler

Partililer Sahaya İndiler

Yerel seçimler yaklaşırken, tüm partililer sahadaki yerini almaya başladılar.

Ayrıca, dar alanda yeni ortaklıklar, kurulmaya başlandı.

İmamoğlu İstanbul ittifakı derken, Bozbey Bursa ittifakı için uğraşmaya başladılar.

Mustafa Bozbey önce Deva, Dem ve Gelecek Partilerini ziyaret etmişti.

Daha sonrada Demokrat Parti, Vatan Partisi ve Saadet Partisi yetkilileri ile görüştü.

Seçim öncesinde Mudanya’dan da ilginç haberler geliyor.

İyi Parti, Mudanya’dan eski (ANAP) lı Belediye Başkanı Erol Demirhisar’ı aday olarak gösterdi.

Mudanya’da, Ak Parti, (CHP) ve İyi Parti mücadelesine tanık olacağız.

Mustafa Kemal Paşa’da eski (ANAP) lı bakan Şükrü Erdem, (CHP) adayı olarak yarışa katıldı.

Burada da çetin bir yarışma izleyeceğiz.

Sedat Yalçın meşale gösterisi altında Yeniden Refah Adayı oldu.

Ak ;Parti Osmangazi Belediye Başkan Adayı Mustafa Dindar, Ak Partili 33 eski milletvekiline “vefa yemeği” verdi.

Partilerin “sokak çalışmaları da “ devam ediyor.

Yeniden Refah Partisi, Fomara meydanında bir “Tanıtım Çadırı” kurdu.

Mustafa Bozbey’in ve Erkan Aydın’ın seçim otobüsleri, Fomara meydanında dolanıyorlar.

Bu seçimlerde, eski ANAP ve eski Refah partili adaylara çok ilgi olduğunu gördük.

Kazasız, belasız ve adaletli bir seçim süreci diliyoruz.

Günün Sözü:

Bir olalım, iri olalım, diri olalım…

“Hacı Bektaş”

 

Gemlik Osmangazi Nilüfer Seçimi

Gemlik Osmangazi Nilüfer Seçimi

31 Mart seçimlerinde, Bursa’nın Osmangazi, Gemlik ve Nilüfer ilçelerinde, çok çekişmeli seçimlere tanık olacağız.

Osmangazi ilçesi, çok karmaşık bir nüfus yapısına sahiptir.

Bu ilçe halkının önceliği ekonomidir.

İdeoloji, kimlik ve inanç faktörü ikinci plandadır.

Birkaç yıl önce, boş duran dükkan ve dairelerin fiyatları milyonlara ulaşmıştır.

Bu kalabalık ilçenin seçim sonuçları, Büyükşehir Belediye Başkanını da etkileyecektir.

Dördüncü kez aday olan Mustafa DÜNDAR ile, ikinci kez aday olan Erkan AYDIN  arasında çekişmeli bir yarış içindeyiz.

İyi Partinin Büyükşehir adayı Selçuk TÜRKOĞLU, Osmangazi ilçesinden aday gösterilseydi, büyük bir sürpriz yaşayabilirdik.

İnegöl ve Yıldırımdan gelecek büyük destek, Alinur AKTAŞ’ın şansını arttıracaktır.

Yeniden Refah Partisinin, müstakil aday gösterme konusundaki hamlesini takdir ediyoruz.

Artık Büyükşehir pazarlıkları içerisinde görmek istemiyoruz.

İyi partinin başına gelenlerden ders almasını diliyoruz.

Nilüfer Belediyesinde,(CHP) için “çantada keklik” olmaktan çıkmıştır.

Gemlik’teki seçimler hep 100 metre yarışı gibi olmuştur.

Kazanan parti hep çok küçük oy farkı ile kazanmıştır.

31 Mart seçimlerinde de öyle olacaktır. Seçmen iç kavga yaşayan partiye oy vermez. Bu defa şans AK partiye gülecektir.

Günün Sözü

Eline, beline, diline sahip ol.                                                                                                                                                                       İncinsen bile incitme.

“Hacı Bektaş Veli”

 

Seçim Haberleri

Seçim Haberleri

31 Mart seçimlerinde geniş tabanlı ortaklıklar olmayacak.

Aslında seçmen, küçük partilerde ülke çapındaki oy potansiyellerini merak etmeye başladı.

Fatih Erbakan’ın tek başına seçimlere girmekte kararlı olduğunu görüyoruz.

Fatih Erbakan’a 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim sonuçlarından umutlandı.

Yeniden Refah Partisinin Türkiye çapında oy potansiyelini bilmek istiyorlar.

Ak Parti ve MHP ortaklığı ufak tefek pürüzlere rağmen devam ediyor.

Mustafa Kemal Paşa ilçesinin MHP’ye bırakılmasına Ak Partili başkan tepki gösterdi.

Ama Recep Altepe ve Mustafa Varank Ak Partili başkanı ikna ettiler.

Mecliste grup kuran Saadet ve Gelecek partisinin Bursa’da ortaklık kuramadığını öğrendik.

Saadet Partisinin Gemlik adayı Ahmet Vakkas Yıldız oldu.

Bursa Osmangazi ilçesinde CHP adayı Erkan Aydın ile Ak Partili Mustafa Dündar arasında büyük çekişme yaşanacağını göreceğiz.

Millet İttifakının dağılması Ak Parti adayı Refik Yılmaz’ın şansını artırdı.

Dem partisinin Gemlik’te CHP’ye destek vermesi, CHP’nin kazanması için yeterli olmayacak.

Bu yerel seçimlerde Gemlik seçmeninin önceliği kentsel dönüşüm projeleri olacaktır.

Gemlik seçmeni Ak Partili ve CHP’li son iki belediye başkanının uygulamalarına oy verecek.

Günün Sözü;

Hiç kimse senden iyi değildir.

Ama sen, ortaya bir şey koymazsan,

Sen de hiç kimseden iyi değilsin.

“D.Laired”

 

Ak Parti Adayı Refik Yılmaz

Ak Parti Adayı Refik Yılmaz

2019 yılındaki yerel seçimlerde Bursa Büyükşehir Belediyesi, Ak Parti’nin de CHP’ nin de gözdesiydi.

Bursa seçmeni Ak partiyi tercih edince CHP Büyükşehirlerdeki başarı zincirine Bursa’yı ekleyemedi.

2024 seçimlerinde ise CHP nin önderlik ettiği millet ittifakı çözüldü.

Bu durumda Gemlik’ten Ak parti adayı olan Refik Yılmaz’ın kazanma şansı arttı.

Belediye başkanlığını kazandığı takdirde Refik Yılmaz’ın kentsel dönüşüme büyük önem vereceğine inanıyoruz.

Geçmişte yaptığı sosyal konutlar nedeniyle “Gemlik dağa taşınıyor” diye yıpratılmıştı.

Deprem uzmanı Naci Görür Gemlik için “oturduğu yer kumul, Alüvyal dolgu ve deniz kumu ile dolu” Gemlik muhakkak taşınmalıdır dedi.

Bu açıklamalarla Refik Yılmaz’ı haklı çıkardı.

Kentsel dönüşüm konusunda Bakan Mehmet Haseki gibi Refik Yılmaz’ında çok hassas olduğunu biliyoruz.

Zaten yeni dönemde Belediyelerin en öncelikli görevinin kentsel dönüşüm uygulamaları olacağını göreceğiz.

Çünkü yurdumuzun her bölgesinden neredeyse her gün deprem haberleri alıyoruz.

İstanbul ve Bursa’nın her an büyük depremle birlikte anıldığını duyuyoruz.

Bir an önce kentsel dönüşüme başlayarak “yorgun binalardan” kurtulmalıyız.

Günün Sözü:

Kardeşlerimi Allah yarattı,

Fakat dostlarımı ben buldum.

“Goethe”

24 Ocak 1980’de Ekonominin Dini Değişmişti

24 Ocak 1980’de Ekonominin Dini Değişmişti

24 Ocak 1980 de ekonominin dini değişmişti.

(24 Ocak 1980) e kadar toplumu devleti ve ekonomiyi etkileyen tüm fiyatları devlet tespit ediyordu.

Akaryakıt faiz ve döviz fiyatları devletin kontrolü altındaydı.

Temel ürünlerin taban ve tavan fiyatlarını da devlet belirliyordu.

24 Ocakla birlikte devlet tekelindeki ekonomik yapı serbest piyasa ekonomisine dönüşmüştü.

Ayrıca yüksek maliyetle mal ve hizmet üreten kamu kurumlarının özelleştirilmesine karar verilmişti.

İşte küresel güçlerin desteklediği bu ekonomi modelinin Türkiye’deki mimarı Turgut Özal olmuştur.

Özal bu değişimi Ekrem Pakdemirli, Hasan Celal Güzel, hüsnü Doğan, Adnan Kahveci, Işın Çelebi ve Vehbir Dinçerlerle birlikte yaptı.

Rahmetli Özal çekirdek kadro ile çalışmayı becermişti.

Ayrıca bürokrasiyi tedirgin etmekten uzak durmuştu.

Ve büyük patronların her alanda önünü açmıştı.

Yaklaşık 40 yıl önce devreye giren bu modelin başta enerji olmak üzere birçok alanda patronları tekel konumuna soktuğunu görüyoruz.

Aslında serbest piyasa ekonomisinin rekabet kuralları ile birlikte uygulanması gerekir.

Rekabet kurallarının çalışmadığı bir ortamda serbest piyasa ekonomi uygulamak halkı soymak demektir.

Şu anda Türkiye’de yapılan ekonomik uygulama budur.

Zengin çok zengin olmuş, fakir daha da fukaralaşmış.

Günün Sözü:

Zafere ilave edilecek yegane süs, tevazudur.

“Ouclos”

Batıda Ve Bizde Laiklik

Batıda Ve Bizde Laiklik

Laiklik konusunda bizde olduğu gibi batı toplumunda da sıkıntılı dönemler yaşanmıştır.

Mesela 1177 yılında aforoz edilen bir kral Papa’nın önünde diz çöktürülerek af dilemek zorunda kalmıştı.

1535 yılında ise her türlü kitabın basımında “Kiliseler Birliğinden” izin almak gerekiyordu.

1572 yılında Fransa’da büyük bir katliam yaşanmıştı.

Binlerce protestodan öldürülmüştü.

Bu katliamdan sonra papa memnun kaldığını açıklamıştı.

Ve coşkulu törenler düzenlenmişti.

Bizde Sivas, Kahramanmaraş ve Başbağlar katliamlarını yaşamıştık.

Batı toplumu bu çatışma alanını önemli ölçüde halletti.

Öncelikle eğitime ağırlık verdi.

İnançla ilgili farklılıkları tartışmaktan korkmadı.

Kutsal değerleri acımasızca kutlamaktan kaçındı.

En önemlisi din ile siyaseti birbirinden ayırmayı becerdi.

Biz ise dinimizi her alanda kutlamaktan vazgeçmedik.

Kominizme karşı, silah olarak kullandık.

Bir dönem dinimizi gelişmemize engel gibi gördük.

Bir dönem nefret ve itibarsızlaştırma siyasetini denerdik.

Toplum bu proje tutmayınca yine “hassas laiklik” üzerinden siyaset yapmaya başladık.

Bir siyasi lider 54 ülkeye yerleşmiş bir islam dini var iken “Anadolu Müslümanlığı” tarzı bir islamiyetten bahsetmekten kaçınmadı.

Bir diğerimiz Cuma namazı çıkışlarında mikrofonların karşısında konuşma yapma alışkanlığından vazgeçmedi.

Siyasetçiler olarak projeleri konuşmak yerine dini figürleri kullanmaya devam edersek ortak akılda buluşamayız.

Günün Sözü:

Bilimsiz din kör, Dinsiz bilim ise, topaldır.

“Albert Einstain”

 

 

 

Ankara’nın Havası Nasıl Düzelir

Ankara’nın Havası Nasıl Düzelir

Ankara’nın havası kurşun gibidir.

Son derece ağırdır.

Gergindir, bunaltıcıdır.

Söz ettiğimiz hava siyasal ve kamusal havadır.

Bende bu havayı 1968 ile 1991 yılları arasında yaşamıştım.

Ekonomi ve Maliye eğitimi almış bir kamu daire başkanı olarak siyaset bürokrasi ve iş dünyası arasında yaşanan itiş kakışlara bende tanık olmuştum.

İstanbul’da nasıl bir “patronlar sınıfı” varsa Ankara’da da “patronlar bürokrasi sınıfı” vardır.

Ara sıra “siyasi patronlar sınıfı” devreye girse de egemenlik her zaman “bürokrat patronların” elindedir.

Patron bürokrasi sınıfın en büyük kozu 65 yaş avantajıdır.

Yani 45 yaşlarında kritik bir kamu kadrosunu eline geçiren bürokrat, 20 sene bürokratik iktidara sahip demektir.

Ankara’da kamu kurumlarında ve yabancı elçiliklerdeki resepsiyonlar patron bürokratların kulis alanlarıdır.

Yurt içindeki etkinliklerin sürdürürken yabancı ülkelere mesaj vermeyi de ihmal etmezler.

Ele geçirdikleri gücün daha da gelişmesi ve gelecek kadrolara iletilmesi için çaba gösterirler.

İstanbul’daki patron sınıfı ise bürokrat patronlar ile iyi geçinmeye özen gösterirler.

Bürokrat patronlar birbirlerine kızdıkları ve birbirlerini kıskandıkları zaman kriz yaşarlar.

Ama özlük haklarına ve sosyal haklarını bir saldırı anında hemen birleşirler.

Geçmişte iki güvenlik gücümüz arasında bir itiş kakış yaşanmıştı.

Bir gün ise iki önemli yargı kurumu arasında bir kriz yaşanmaktadır.

Bu türlü krizleri önlemenin tek yolu güçlü kadrolarda “görev yapma sürelerinin” kısaltılmasıdır.

İşte o zaman Ankara’nın havası düzelir.

Günün Sözü:

Yumuşak olma ezilirsin,

Sert olma kırılırsın.

“Victor Hugo”

Seçim Kulisler

Seçim Kulisler

Kuzey Irak’tan gelen şehit haberleri seçim atmosferini de etkiledi.

Bu yüzden bazı aday açıklama programları iptal edildi.

Ama siyasi kulisler devam ediyor.

Bu günlerde siyasi kulislerde en çok konuşulan isim İyi Parti Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı, Selçuk Türkoğlu oldu.

Kamu görevi ve Sendika Başkanlığı yaptığı dönemlerde meydanlarda yaptığı konuşmalarla, çok dikkat çekmişti.

Selçuk Türkoğlu 31 Mart seçimlerinde başkan seçilmese bile başkanın belirlenmesinde önemli rol oynayacaktır.

İyi Partinin seçimlere kendi adayı ile girmesi (CHP) adayı Mustafa Bozbey’in şansını azaltmıştır.

Alinur Aktaş,(%40) düzeyinde bir oy oranına ulaşamasa bile yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecektir.

Geçmişte (CHP) ye kazandıran İyi Parti bu defa kaybettiren parti olacaktır.

Bursa’da ilçe Belediye Başkan adayları da belli olmaya başladı.

Eski (CHP) Milletvekili Erkan Aydın, Osmangazi adayı olarak, Çetin Çoklar ise Orhangazi adayı çaktırtır.

Açıklanacak Zafer partisi de seçim çalışmaları yapıyor.

Zafer Partisinin seçim öncelikleri şunlar;

-Sığınmacılara kaynak ayırmayacaklar.

-İş yeri ruhsatı vermeyecekler, verilen ruhsatları iptal edecekler.

-Sığınmacıları her mahalleye ve tesise sokmayacaklar.

Ümit Özdağ’ın yerel seçim projeleri de böyle.

Günün Sözü:

Fırsat, adamın kapısını iki kere çalmaz.

“Chamfort”

Seçim Öncesi Partilerin Durumu

Seçim Öncesi Partilerin Durumu

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde 30 Büyükşehir, 51 il, 922 ilçe ve 390 belde belediye başkanını seçeceğiz.

Tabi her seçmen kendi şehrinde ilan edilecek Belediye Başkan adaylarını merak ediyor.

Ayrıca İstanbul ve Ankara için ilan edilecek başkan adayları da tüm seçmenlerin ortak merakıdır.

Bu arada Ak Partinin Bursa Büyükşehir Belediyesi adaylığı da Alinur Aktaş’a nasip olmuştur.

Bursa’daki Başkanlık mücadelesi Ak parti, (CHP) ve İyi Parti arasında olacaktır.

İyi Parti adayı olan Selçuk Türkoğlu’nun Sivil Toplum örgütlerindeki çalışmalarından tanıyoruz.

Sokaklarda ve meydanlarda etkili olacağını biliyoruz.

Kendisi başkan olamasa bile Alinur Aktaş’ın başkan olmasını kolaylaştıracaktır.

İyi Parti ile yollarını ayıran (CHP) ye , (DEM) partisinden desteği yetmeyecektir.

Ak Parti de geçmişte yakaladığı oy oranlarını bulamayacaktır.

Bu seçimlerde düşük oranlı ve çok partiye dağılmış seçim istatistikleri ile karşılayacağız.

Seçmen henüz istediği bulamadı.

Parti mi daha önemli aday mı daha önemli sorusunun cevabını Bursa’da bulacağız.

Seçmen tek başına seçimlere katılma cesareti gösteren Fatih Erbakan’a ilgi duydu.

Dünya’da milliyetçiliğin yükseldiği bir dönemde “benzer hamleyi” (MHP)den de bekliyoruz.

Günün Sözü:

İyiliği gizli yapanlar, Tanrıya inananlardır.

“Balzac”