Köşe Yazıları

(CHP) nin Gölge Kabinesi

(CHP) nin Gölge Kabinesi

 

Kılıçdaroğlu Genel Başkanlık yaptığı dönem de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, ailesini ve sarayı hedef almıştı.

Altılı masayı kurmayı planladığı için, din ile ve dindar kesimle uğraşmayı, tercih etmedi.

Hatta, geçmişte yapılan hatalı uygulamalardan dolayı, muhafazakar ve dindar kesimden, helallik istedi.

Özgür Özel ise, göreve gelir gelmez eski fabrika ayarlarına dönmüştür.

Laiklik hassasiyetini, yeniden gündeme getirmiştir.

Kuran kurslarının, çağdaş olmadığını söyledi.

Anadolu da yılbaşını kutlayan bir “Anadolu müslümanlığından”, bahsetti.

Özgür Özel’in bu görüşleri (CHP)nin altılı masadaki küçük ortaklardan vazgeçtiğini, göstermektedir.

(CHP) diğer iki ortak olan İyi Parti ve (HDP) den vazgeçemez.

Seçimlerden sonra, İyi Parti ile ilişkilerini rölantiye alsa bile (HDP) den asla vazgeçemez.

Çünkü, yeni dönemde (CHP) sokak muhalefetini tercih edecektir.

Sokak muhalefetinde, (HDP) ye muhtaçtır.

Özgür Özel, 15 Genel Başkan yardımcısının görev aldığı, bir “gölge kabine” kurduğunu, açıklamıştır.

Ama Özgür Özel, hem İmamoğlu’nun hemde büro açacağı söylenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, takibi altında olacaktır.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Bir yengece doğru yürümesini,

Asla öğretemezsin.

“Aristo”

(CHP)nin Yeni Yol Haritası

(CHP)nin Yeni Yol Haritası

 

CHP’ de, 13 yıl Genel Başkanlık yapan Kılıçdaroğlu, son seçim yenilgisinden sonra, koltuğu Özgür Özel’e kaptırdı.

 

Ama devir teslim töreninde, “şimdilik” demekten, kendinin alamadı.

 

Çünkü, Kılıçdaroğlu (CHP) tabanında öfkeli, agresif, kimlik ve mezhep konusunda kendisine çok bağlı, bir kitle yaratmıştır.

 

Kılıçdaroğlu gelecekte, parti yönetimlerinde görev almasa bile, görev alacak yönetimlerin oluşmasında, etkili olacaktır.

 

Taban ve parti yönetimi, Kılıçdaroğlu’nun bazen hakaretlere varan, çok öfkeli çıkışlarına, alışmıştır.

 

Bu bakımdan, ılımlı görünen ve polemik yapmayı seven, Özgür Özel’e alışmakta zorlanacaktır.

 

Ama partinin yakın gelecekteki esas lideri, İmamoğlu olacaktır.

 

İmamoğlu belediye başkan adaylarının tespitinde, çok etkili olacaktır.

 

Ayrıca İmamoğlu ve Akşener ikilisi, özel bir ittifak için olacaklardır.

 

İmamoğlu ve Akşener ikilisi için artık küçük partilerin ve altılı masanın, önemi kalmamıştır.

 

İmamoğlu, Akşener’in isteklerini kabul edecektir.

 

Akşener de, bu yeni ortaklığa destek veren, (HDP) yi görmezden gelecektir.

 

Altılı masa döneminde, masaya oturmasa da en etkili parti (HDP) idi.

 

Özgür Özel döneminde ise ana ortak iyi parti olacaktır.

 

Kısacası, yeni (CHP) yönetiminin yeni yol haritası İmamoğlu tarafından, çizilecektir.

 

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Zalimlere isyan etmek.

Tanrıya itaat etmektir.

 

“Jefferson”

BUGÜN 10 KASIM

BUGÜN 10 KASIM

Bugün 10 Kasım, Atatürk’ü anma günümüz.

Bugün Atatürk’ün, bağımsızlığa verdiği önemden bahsedeceğiz.

Bugün Atatürk’ün, hayata geçirdiği devrimleri, konuşacağız.

Bugün, Atatürk’ün devlet adamı yönünü, hatırlayacağız.

Bizler, eğitim hayatımızda ve kamu görevi yaptığımız dönemlerde, pek çok defa, Atatürk’ü anma törenlerine katılmıştık.

Bizim dönemimizde, Atatürk sevgisi hiç bir zaman, ayrışma veya çatışma nedeni, olmamıştır.

Uzlaştığımız tek, Atatürk’te birleşmişti.

Atatürk, hepimizin ortak paydasıydı.

Farklı görüşlerde olsak bile, Atatürk’ün değerini, siyaseten kullanmak, aklımızdan bile geçmemişti.

Hiç birimiz, birbirimize Atatürk ismi üzerinden, güç gösterisi yapma gereği, duymamıştık.

Ortak değerimizi, çıkar için kullanmaktan ve o değerin arkasına saklanmaktan, kaçınmıştık.

O günün şartlarıyla, Anıtkabir’i ziyaret edememiştik.

Ama, ona karşı duyduğumuz minneti, dualarımızla onun ruhuna göndermiştik.

Atatürk’ün değerini ve yaptığı hizmetlerin önemini o günlerin koşullarına göre, değerlendirmeliyiz.

Atatürk’ü kutsal bir değer gibi değil, bir milli kahraman gibi görmeliyiz.

Yapmış olduğu hizmetlerin büyüklüğünü, o zaman daha iyi anlarız.

Hepimizin ortak değeri olan Atatürk’ü, her 10 Kasımda hem minnet duygularımızla, hem de içten dualarımızla, anmayı sürdürmeliyiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Zafer, “Zafer Benimdir” diyebilenindir.

“ATATÜRK”

Din Savaşları Ve Sebebi

Din Savaşları Ve Sebebi

Yüce tanrımız, kutsal kitapları, neden toplumlara göndermiştir.

-Sapkınlıklardan vazgeçsinler diye.

-Barış içerisinde yaşasınlar diye.

-Verdiğim nimetleri eşit olarak paylaşsınlar diye.

Ama hiç bir toplum, yüce tanrının emirlerine uymamıştır.

Kendi içlerinde bile, bölünmüş ve acımasız savaşlar yaşamışlardır.

Bu savaşların en önemli sebebi de, mezhep ayrılıkları olmuştur.

Mezhep savaşlarının en kanlı örneği, 1572 yılında Fransa’da yaşanmıştı.

Katolik Fransızlar, binlerce protestanı öldürmüştür.

Bu mezhep savaşından sonra, papa çok memnun kaldığını açıklamıştı.

Ve katliam sonrasında, coşkulu törenler düzenlenmişti.

Bu günlerde de din ve mezhep savaşlarının en acımasız yüzünü, İsrail ve Filistin arasında yaşanan, savaşta görmekteyiz.

Amerika’da bir hristiyan ayininde, evanjelist mezhepli bir papaz, şunları söyledi.

”İsrail tanrının seçilmiş topluluğudur. Kıyamete yakın, tanrı ne washington’a ne de berlin’e inecektir. Tanrı, Kudüs’e inecektir. İsrail’e yardımı keserseniz, tanrı da Amerika’ya yardımı kesecektir” demiştir.

Amerika başkanı Biden’de ”Ben siyanistim. Bunun için illa yahudi olmama gerek yoktur” demişti.

Amerika’da, 80 milyonla 130 milyon üyesi olduğu söylenen, bu yeni evanjelist mezhebinin, gözü dünyadaki kaynaklardandır.

Amerika ve Batı toplumları, 1928 yılında dünya üretiminin, %84,2 sinde hakimdi.

Bu oran 1980 yılında, %57 ye kadar düşmüştü.

Bu rakamlar, engelli düşünür Huntington’un rakamlarıdır.

Amerika ve Batıda, üretim düştükçe ve işsizlik arttıkça, yeni savaş alanları yaratılacaktır.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Ekmeğinizi bölüşün ama, aynı lokmayı

Dişlemeye kalkmayın.

‘Halil CİBRAN’

 

Bizimkiler Ve Ötekiler

Bizimkiler Ve Ötekiler

 

Bu iki kelimenin içindeki tahrip gücü, en güçlü patlayıcıdan bile, daha etkilidir.

Bu kelimeler, bölünmeyi çağrıştıran, ‘gaddar’ kelimelerdir.

Bu iki grup, kılık ve kimlik değiştirerek, her dönem karşımıza çıkmıştır.

Bizimkiler ve ötekiler kamplaşması, hem ekonomiye hem de sosyal yaşamımıza, kan kaybettirmiştir.

Bu kamplaşmadan karlı çıkanlar, ülke ekonomisinde ve yönetiminde etkin olan, güçlü azınlık olmuştur.

Sürekli gerginlik, bu küçük ama etkin azınlığın, işine gelmiştir.

Bu güçlü azınlığın, yönetim anlayışı ‘böl ve yönet’ sistemidir.

Bunlar, her iki tarafı da desteklemiş ve gerginliğin daha da artmasını, sağlamışlardır.

Ukrayna ile Rusya savaşında olduğu gibi, Filistin ile İsrail savaşında da, iki taraf olduk.

Küresel sermaye etkisinde olanlarla, milliyetçi muhafazakar kesimi, ortak bir noktada buluşturamadık.

Filistin ve İsrail savaşında, tarafsız olamayız.

Çünkü, hem ırk savaşı, hem de din savaşı ile karşı karşıyayız.

Bebekleri öldürenlere ve hastane bombalayanlara karşı, sessiz kalamayız.

Katliam yapanlara destek olanlara da, tepki göstermeliyiz.

İşte böyle bir zamanda, ‘bizimkiler ve ötekiler’ kamplaşmasından, kurtulmalıyız.

Bizi bölmeye niyetlenenlere, cesaret vermekten kaçınmalıyız.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Ben kalpleri kırarak değil.

Kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.

 

‘ATATÜRK’

Cumhuriyetimiz 100 Yaşında

Cumhuriyetimiz 100 Yaşında

2023 yılında 100.yılını coşkuyla kutluyoruz.

Cumhuriyet yönetimi, ayrıcalıklı sınıfların ülke idaresindeki etkisini, ortadan kaldırmıştır.

Cumhuriyet, devlet sisteminin beton kolonlarını, temsil etmektedir.

Kurumları vardır, kuralları vardır.

Cumhuriyet yönetimleri, zaman içinde sadece devletin değil, vatandaşlarında hakların olduğunu anlamıştır.

İşte bu anlayışı Cumhuriyeti, demokrasi ile tanıştırmıştır.

Cumhuriyetimizin, henüz demokrasinin erdemleri ile yeteri kadar, buluşturamadık.

Ama insan hakları, özgürlükler ve katılımcılık konusunda, önemli adımlar attık.

Geçtiğimiz yüzyıl içinde, önemli mesafeler aldık.

İnançlarımızdan geleneklerimizden ve kanunlarımızdan kopmadan, bir arada yaşamayı öğrendik.

Pek çok sosyal konuda çağdaşlık taslayan ülkelerden geri kalmadığımızı gösterdik.

100.yılını kutladığımız cumhuriyetimizin, kıymetini bilelim.

Yıpranmasına izin vermeyelim.

Dini cumhuriyet örneklerinden, uzak duralım.

Küreselce ve bölücü odakları, cesaretlendirmeyelim.

Onların tuzaklarına, düşmeyelim.

Otoriter cumhuriyetçi ve darbeci zihniyetli macera perestlere, fırsat vermeyelim.

Bir asırlık cumhuriyetimizim, insan hakları, özgürlükler ve katılımcılık çıtasını, yükseltelim.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Eğer yürüdüğünüz yolda bir engel yoksa.

O yol sizi hiç bir yere götürmez.

‘B.Shaw’

Statükonun Kıskacından Kurtulamadık

Statükonun Kıskacından Kurtulamadık

Genellikle sistemdeki tıkanmaların kabahatini ‘statükoya’ yükleriz.

Her fırsatta, bu statükodan kurtulmalıyız diye, yakınırız.

Peki, nedir bu statüko.

Statüko, genişlemiş ve hantallaşmış bir sistem demektir.

Değişimi de, gençleştirme hamlesinde karşıdır.

Bu düzenin yedek parçaları ise, Türkiye’den başka, hiç bir ülkede yoktur.

Bu sistem de, tüm memuriyetleri boyunca, Anayasa mahkemesi üyeliği yapmış olanları bile, görmüştük.

Hala, yedi dönem milletvekili seçilmiş, siyasetçiler var,

Bir partili çıkıp da, 3 defa seçilen milletvekili, bir daha seçilmesin demiyor

Çünkü bir gün gelecek, değişiklik isteyen de statükonun zırhına ihtiyaç duyacaktır.

Bu zırhla korunan, bir siyasetçiyi ve ünvanlı bir bürokratı, kolay kolay mahkeme huzuruna

çıkaramayız.

Çünkü, statükodan beslenen kesimler, güçlü köşeleri tutmuştur.

Mesela, defalarca seçim kaybetmiş bir Genel Başkanı, teşkilat bırakmak istemiyor.

Çünkü teşkilat ve Genel Başkan arasındaki bağ, et ve tırnak gibidir.

Başkan ayrılmak istese bile, teşkilat bırakmak istemez.

Çünkü aralarında, siyasi ve ticari çıkarlar vardır.

Parti teşkilatlarında ve kamu kurumlarında, kadrolaşma hasedi vardır.

Hemşehrilik ve mezhep bağları, vardır.

İşte bu sebeplerden dolayı, statükonun kıskacından, kurtulamayız.

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

Ne kadar yüksekte olursan ol.

Yasalar senden de yüksektir.

‘Thomas Föller’

Petrol Sevgisi – İnsan Sevgisi

Petrol Sevgisi – İnsan Sevgisi

Bir gram petrol, ”bir gram kandan daha kıymetlidir” diyen zihniyet, Doğu Akdenize demir attı.

Demokrasi getirdik diyerek, ırak yönetimini deviren ve ırak petrollerine el koyan bu zihniyet, daha bereketli bir alan buldu.

Şimdi Doğu Akdenizde, Ege Denizinde ve Karadenizde yerleşmeye başladı.

Önce Yunanistan’da, 9 askeri üs kurdu.

Şimdi de, İsrail kıyılarında uçak gemilerini, yerleştirdi.

Amerika, İsrail’in Çin ile birlikte hazırladığı ortak liman projesinden, dolayı rahatsız olmuştur.

Uçak gemilerini, israil sahillerine hem destek vermek için, hemde israil yönetimini uyarmak için, göndermiştir.

Amerika karadenizde petrol arayan ve sonunda doğalgaz yataklarına ulaşan Türkiye’den avanta alamamıştır.

Ama kuzey suriye’de teröristlerle birlikte çalışarak, Türkiye’yi çok rahatsız etmiştir.

Deniz gücünü göstermek için, Doğu Akdenizde arama yapan gemilerimize, çok yakınlaşarak, sataşma girişiminde, bulunmuştur.

Peki, ortağını bölmek isteyenler ve her alanda sataşmaktan çekinmeyen, bu Amerika’yı, kim durduracaktır.

Rusya durduramaz, çünkü Ukrayna savaşı ile meşguldür.

Enerjisi ve savunma gücü olmayan Avrupa Birliği ise, küme düşmüştür.

Çin ise, aşırı derecede sessiz ve çekimserdir.

Amerika’nın rakibi, kendisi olacaktır.

Irkçılık ve eyaletler arasındaki uyumsuzluklar, Amerika’yı çökertecektir.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Hayat uzun bir insanlık dersidir.

‘Isarrie’

Krizleri Fırsata Çevirmek

Krizleri Fırsata Çevirmek

Çağımızda en büyük hüner, ”Kriz yönetme kabiliyetidir.”

Krizin içinde, uzun süredir bekleyen ve kapanmayan hesaplar vardır.

Krizin içinde, açık arama ve açıkları kullanma, hedefi vardır.

Krizin içinde, şantaj vardır.

Krizin içinde, şeytanın bile aklına gelmeyecek, çıkar hesapları vardır.

Böyle bir tablodan en az zararla çıkmak için, önce olayları gerçekçi biçimde, analiz etmek gerekir ve panik olmamak gerekir.

Aslında, savaşın yayılmasını önlemek bahanesi ile, israil’e uçak gemileri gönderen Amerika, neyi amaçlamıştır.

Çin devleti ile, ortaklaşa stratejik liman inşaatına karar veren israil’in bu işbirliğinden, hoşlanmamıştır.

Ve uçak gemileri çıkarması ile, uyarıda bulunmuştur.

Ayrıca pek çok konuda, kendisine direnç gösteren, Türkiye ‘yede gözdağı vermeyi, denemiştir.

Amerika’nın ana hedefi, büyük bir askeri güç ile, ortadoğu ve akdeniz bölgesinde, kalıcı olmaktır.

Zaten, Yunanistan’a 9 askeri üs kurarak, Ege denizi gözetim altına, almıştır.

Ege denizinde ve Doğu Akdeniz de, yeni enerji kaynakları olduğunu bilen Amerika, bu bölgeden kolay kolay ayrılmaz.

Amerika, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Karadeniz ve kafkaslarda çıkacak her krizi, fırsata çevirmeyi amaçlamaktadır.

Ukrayna ile Rusya savaşında, Ukrayna harabeye dönmüş, Rusya yıpranmış, ama Amerika savunma sanayi, kazanmıştır.

Filistin ile İsrail savaşında da, benzer senaryo uygulanmaktadır.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Suçu toplum hazırlar, suçlu işler.

”Buchle”

Kendimizle Uğraşmayı Bırakalım

Kendimizle Uğraşmayı Bırakalım

Yaklaşık 50 yıldan beri, amansız bir savaş içindeyiz.

Rakibimiz kim diye sormayın kendimiziz.

Kendi kendimizle didişmek, sanki ulusal bir hedefimiz haline, gelmiştir.

Her dönem, bir düşman icat ettik, hiç istikrardan yana olmadık.

Kriz ortamları yaratmaya bayıldık.

Sürekli, düzenimizi bozacak sorunlar arayıp durduk.

Ortalıkta hiç bir sorun görünmediği zaman bile, sorunlar icat ettik.

Bir dönem, sol görüşlüleri sakıncalı ilan ettik.

Dindar kesimi baştacı ettik.

Siyasi konjektör değişti.

Solcuları omuzlarda taşıdık.

Dindarları ise, potansiyel tehlikeli ilan ettik.

Bu karmaşık düzenden, çıkar sağlayan çevreleri, bir türlü görmek istemedik.

Çıkarcı düzene itiraz edenlere, hemen bir kulp taktık.

Geçmişte kominist demiştik, şimdi ise vatan haini damgasını vurduk.

Sosyal medya devreye girer girmez, hemen organize olduk.

Yalan, nefret, saptırma ve itibarsızlaştırma yorumlarında, tavan yaptık.

Kutuplaşma huyumuz, devleti de, vatandaşımızı da yormuştur.

İki yanımızda çok tehlikeli ve yayılmaya müsait bir savaş ile karşı karşıyayız.

Artık birbirimizle uğraşmak yerine bu konularla uğraşmalıyız.

Savaşları değil arka plandaki odakları, görmeliyiz.

Bizi dışlayan ırkçı ve bölücü ortaklıklardan, kurtulmalıyız.

Çok kutuplu, bu bozuk dünya düzeninde kendimize uygun bir ortaklık, bulmalıyız.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Kelimeler, insanların kullandığı en güçlü haplardır.

‘Kipling’