Köşe Yazıları

ENFLASYONU NELER ETKİLİYOR

ENFLASYONU NELER ETKİLİYOR

Son üç ayın enflasyon rakamlarına baktığımızda, enflasyon canavarının yavaş yavaş baş kaldırdığını görüyoruz.

2019 Aralık enflasyonu 11,84 olmuştu.

2020 yılı ocak enflasyonu ise 12,15 olarak gerçekleşti.2020 yılı şubat enflasyonu ise 12,37 olarak gerçekleşti.

Az da olsa bu yükselişin nerelerden kaynaklandığını araştırdık, özellikle sebze fiyatlarında çok yüksek artışlar gördük.

Alkolsüz içeceklerinde fiyatları artmıştı.

Eğitim ve sağlık hizmetlerindeki artışlar ise daha belirgin oranlardaydı.

Kazak, mont ve ayakkabılarda ise fiyatların düştüğüne tanık olduk.

Kısacası , enflasyon endeksinden yer alan  418maddeden, 146 adedinde, düşme görüldü.

24 maddenin fiyatlatrın da ise, artışlara rastlandı.

Bu yılın Şubat ayı ihracatı ise, geçen yıllara göre daha yüksek oldu.

Korona virüs nedeniyle Çin’de üretim düşünce, varil petrol fiyatlarında da, düşme görüldü.

Ayrıca, Suriye sınırındaki sıcak temaslar döviz fiyatlarını etkiledi.

Döviz ve altın fiyatlarındaki artışları, bir grup üretici ve esnafımızda, kendi çıkarları için kullanmaktan, kaçınmadı.

Mart ayı içinde yapacağımız diplomatik ve operasyonel ataklar, lehimize sonuçlandığı takdirde, dövizde çok hızlı bir düşme olmasını, bekliyoruz.

Dövizdeki bu hızlı düşüşün, gıda fiyatlarına ve özellikle emlak fiyatlarına da, önemli ölçüde yansımasını bekliyoruz.

Bu Mart ayının, ülkemiz açısından önemli bir mart ayı olacağını düşünüyoruz.

Enflasyondaki artma ve düşmeleri  sadece üretim, tüketim ve talep ile izah edemeyiz.

Dış politikadaki gerginlikler, sınır çizgisinde yapılan operasyonlar ve ülke içinde yaşanacak toplumsal olaylarda, enflasyonu  çok  yakından  etkilemektedir.

Günün Sözü

Paranın öldürdüğü ruh,

Kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır.

“welter scott”

 

Hepimiz Kendimizle Yüzleşmeliyiz

Hepimiz Kendimizle Yüzleşmeliyiz

Yaklaşık 40 yıl önce,Komutan Ateş  Paşa Suriye sınırından Hafız Esat’a seslenmiş ve terörist başı Abdullah Öcalan’ı teslim etmesini istemişti.

Hafız Esat Öcalan’ı teslim etmemişti ama Suriye’yi terk etmesine de engel olmamıştı.

Öcalan önce Yunanistan’a sığınmıştı.Biz Yunanistan’a baskı yapınca,yeni adresi İtalya olmuştu.

Orada da barınamamış ve Afrika’ya kaçmıştı ama devlet operasyonu ile paketlenmiş halde Türkiye’ye getirilmişti.Biz başta terör olmak üzerehiç bir konuda Suriye ile biraraya gelememiştik.Çünkü Suriye bir terör üretim merkezi gibiydi.

Hafız Esad’da oğul Esed’deülkesindeki  kalabalık Sünni Araplardan hoşnut değildi.

8 yıl önce başlayan iç savaşta Sünni Arapları yerlerinden sürmekti.İşte,sınırlarımıza yığılan yaklaşık 4 milyon sığınmacının çoğunluğu Sünni arap kökenlidir.İç savaşın başında iktidarın çok acele Suriyeli muhaliflerin yanında görülmesi yanlıştı.

(CHP)ninde Suriye’ye gidip Esed’e destek olmasıda daha büyük bir yanlıştı.

İç savaşın güya dışında kalmıştık ama sığınmacıların kapımıza yığılması hepimizin kimyasını bozmuştu.

Derken Alman Başbakanı Merkel ortaya çıktı.O dönemin başkanı olan Ahmet Davutoğlu ile yoğun görüşmeler yaptı.

Merkel’in derdi savaşın ve akan kanın durması değildi.Avrupa’lılar sınırdaki göçmen nüfustan korkuyordu.Bize serbest dolaşım vaat ettiler ve kaçan göçmenlerin geri kabulünü imzalattılar.

Davutoğlu “Merkel ile Kayserili pazarlığı yaptık”dedi ama kazığı yiyen yine biz olmuştuk.

Neticede bizi göçmen polisi yaptılar.Vize vaatlerinide yerine getirmediler.

Bizim derdimiz  hiçbir zaman Suriye’nin toprağında ve petrolünde olmadı.Bizim derdimiz Suriye sınırımıza yığılan ve ülkemizin içine yayılan Suriye’li sığınmacılardan kurtulmaktır.Geç  te olsa Avrupa kapılarını açtık ve ilk anda yaklaşık yüz bin sığınmacıyı (AB)ülkeleri ile tanıştırdık.

Amacımız kaos yaratmak değil sorumluluğu paylaşmaktır.

Günün sözü;

Sözler,tutulmak için verilir.

“swift”

 

“GEÇEN PERŞEMBE AKŞAM HABERİ SURİYE İDLİB’TEN REJİM GÜÇLERİ VE RUSYA TARAFINDAN KALLEŞ SALDIRISI ŞEHİT ASKERİMİZ VE ŞİİR’İM”

“GEÇEN PERŞEMBE AKŞAM HABERİ SURİYE İDLİB’TEN REJİM GÜÇLERİ

VE RUSYA TARAFINDAN KALLEŞ SALDIRISI ŞEHİT ASKERİMİZ VE ŞİİR’İM”

Şu şunda açıklama, falandan bu açıklama geldi,  olana bakmak, boş işlerle hiç kulak vermemek gerek sadece şehitlerimize yanmak. Her Türk evladı gibi içime kor ateş düşmüş, nasıl söndüre bileceğimi bilmiyorum. Bir o kadar da millet olarak içine düşürüldüğümüz tehlikelere yanıyorum. Perşembe gecesinin akşam saatleri, Akşam 22 haberlerini izlerken,” İdlib’ten “ Türk askerlerine Rusya destekli, Suriye uçakları tarafından yapılan hain saldırı ve çok sayıda şehit yaralılarımızın olduğu haberlerini öğrendiğimde büyük bir şok yaşadım, yüreğimde kor ateşin yandığını hissettim; yaşanan gelişmeleri yakından takip ederek, Mehmetçiğin sıkıntılarını, karşılaştığı zorlukları bire bir haber kaynaklardan dinledim, yapılan yanlışlara bakarak kalemimle deftere yazdım, öğreniyorum ama milletin morali daha fazla bozulmasın, askerimizin yüksek direnci düşmesin diye dua ediyordum.  O, anki beynimdeki düşüncemle böyle bir felaket haberine hazırlıklı olmama rağmen şok geçirdim. Mübarek Kandil gecesi dua ediyordum gerçek olmasın diye. Saatler geçiyor haber kaynaklarımdan peşi sıra acı haberler gelmeye devam ediyor. Televizyonumda açık tuttuğum kanalda saat 23 kadar öğrenebildiğim tek şey sarayda toplanan güvenlik zirvesiydi. Birden kırmızı “son dakika habere diye” ekranda kendini gösterdi. “Eyvah acı haber geliyor” derken bir de ne göreyim? Suriye rejimine ait şu kadar güç etkisiz hale getirilmiş, bu kadar bu, şu kadar da şu vurulmuş. Yine başlamışlardı millet psikolojisini düşürme taktiğiyle algı operasyonları! Biz onlara çok zarar verdik o yüzden çok şehit verdik, gibi benzetmeler söylemler olurken, kafalarında saklanan hain saldırıda, şehitlerimiz her halde.

Bir ara sosyal medyaya haberler düştü, Televizyonda seyrettiğim haberciler, uzman yüzlerin halinden belliydi. Kıvırtıp duruyorlardı. Her zamanki gibi iktidarın algıları doğrultusunda yorumlarına devam ediyorlardı. ABD’ye, NATO’ya, AB’ye seslenip yardım isteniyor, Gecenin ilerleyen saatlerinde, Hatay Valisi ekranlarda göründü. Acı haberleri verme Vali beye yıkılmıştı. Savunma Bakanlığı’nın yapması gereken açıklamalar ona bırakılmıştı. Canlı yayın yapan vali beye. Peyde pey şehitlerimizi öğrendik ama kim vurdu nasıl vuruldu konusunda bilgiye sahip olamadık. Uzmanılar, tahminlerle hükümetin hatalarını kurtarmaya çalışıp durdular. Gece yarısı hareketli saatler. İktidar mensupları, ABD, NATO ve AB’nin kapısından haber bekledi. Trump’tan destek tweetleri geldi gelecek. Ne ABD’den ne Trump’dan 2 satır tweet gelmedi. AB’den bir cılız ses, NATO’dan buruk ses ve Türkiye’ye güya destek açıklaması yaptı. Hepsi o kadar!

Acı gecede saray suskun. Bakan efendiler sessiz. Atıp tutanlar, keyfi yerinde olanlar, erkenden uykuya dalmış. Millet ise acısından uyuyamıyordu. Sabahı zor sabah ettik! Rusya’dan peş peşe gelen küstah açıklamalarla acılarımız daha yükseldi. Bir de ne görelim? Savunma Bakanı ile komutanlar sınırımızın sıfır noktasına gitmiş. Pozlu hareketli fotoğraflar, algı etme alışkanlıklarından vazgeçmediler. Bu arada boğazlarımızdan füze yüklü Rus savaş gemileri geçti Akdeniz’e inmek için. Dost, Putin’e bir jest olsun diye herhalde geçirildi, Suriye’de, Türk askerine haince saldıran Suriye rejimine daha çok destek olsun diye mi acaba? Sınırın sıfır noktasında incelemelerde bulunan savunma bakanı ve komutanların fotoğraflarına bakınca. Tayyip Erdoğan daha dün “savaş” dememiş miydi? Anayasal olarak savaşta emir komuta Genelkurmay Başkanı’na geçer. Eski bir Genelkurmay Başkanı olmasına rağmen askeri birliklerimize emir komuta yetkisi nasıl olur bilmem? Şu andaki Genelkurmay Başkanı’mızın ismi bile duyulmadı. Neden? Anında bir karar çıkar güya misilleme yapılıyor. Suriyeli mültecilere Avrupa’ya gitmeleri için yol verilmiş. Ekranlarda gün boyu, karadan ve denizden yola çıkarılanlar seyreltildi. İçlerinde acaba kaç Suriyeli vardı? Adamlar, Türkiye’deki rahat ve beleş ortamı bırakıp gitmezler. Gitseler de onları sınır kapılarında Yunan ve Bulgar askerinin beklediğini, sokmayacaklarını bilmiyorlar’ mı? Biliyorlar ve gitmezler ve ülkemizin siyasi iktidarına Türk milletinin çoğunluk sesi der ki! Bu Suriyeli göçmeler içinde 800 binin üstünde eli silah tutan gençler var; Bu gençleri belirli askeri eğitimle tecrübe kazandırarak, Suriye milli ordusuna katarak ülkeleri için dikta rejime karşı savaşsınlar. Uluslararası haklılıklarını ortaya koysunlar, vatanlarına sahip çıkmış olurlar ve Türk milletinin kınalı kuzuları tehlikelere düşmemiş olur. Tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Gariban ocaklara ateş düşmesin, Gazilerimize şifa, acılı ailelere sabır. Türk milletinin başı sağ olsun. “ AMİN”

SURİYE’DE ŞEHİT DÜŞEN MEHMETLERİME

Yüreğimiz yandı ocaklar söndü

Suriye’de şehit düşen Mehmetlerime!

Uşak Esat’ın kanlı yüzüydü

Suriye’de şehit düşen Mehmetlerime!

*

Analar gelinler ağlar ocaklarında

Yavruların boynu bükük kollarda

Şehitlere tekbir baba ocaklarında

Yürekler yaralı şehit Mehmetler ime!

*

Suriye toprağında tuzak kuruldu

Kanlı devletler besleyip durdu

İnsanlık dramı zirvede oldu

Suriye tuzağı şehit Mehmetlerime!

*

Atılan bombalar parçalanan bedenler

Acı feryatlarla ölen çocuklar

Dünya insanlığı neden görmezler

Suriye’de şehit olan Mehmetlerime!

*

Yüreğimde öfkem dilimde nida

Kahrol, Rusya, Amerika uşaklarına

İşgalci, Siyonizm gücü tuzaklarına

Suriye’de oyun şehit Mehmetlerime!

*

İnsanlık adına Mehmetçik orada

İmzalar atıldı muhatap olanlarla

Aldatma tuzak hepsi bunlarda

Suriye tuzağı şehit Mehmetlerime!

*

Evlat hasreti tüter burnunda

Yüreklerde kor ateş yandıkça

Güvenme iblisin osuna busuna

Ocakları matem şehit Mehmetlerime!

*

Ülkemi yönetenlere çağrıdır benden

Aklınla, ilmini donat sofralarından

Kendin üretirsen kes göbeğinden

Suriye bedel şehit Mehmetlerime!

SON ÜÇ MAÇTA 7 KAYIP PUAN

SON ÜÇ MAÇTA 7 KAYIP PUAN

Son iki maçta ard arda 5 puan kaybedince dördüncü sıraya gerilemiştik.

Açık ara lider Hatay spor ile son haftalarda çıkış yapan Adana Demir Spor berabere kalınca bize yeni bir şans doğmuştu.

İşte İstanbul’da Ümraniye spor maçına böyle bir ortamda çıktık.

Ama Ümraniye spor ile berabere kaldık.

Bu arada Erzurum sporda Menemen spor engelini  aştı.

Kalan dokuz maçımıza bakınca ilk ikiye girme şansımızı pek göremiyoruz.

Keçiören gücü ve Giresunspor deplansmanlarımız kolay geçmeyecektir.

Üstelik son maçımızı da Hatay’da oynayacağız.

Özer öyle bir zamanda ceza aldı ki adeta sezonu kapatmış oldu.

Ağabey pozisyonunda eski futbolcumuz Volkan Şen’i alsaydık daha farklı yerde olabilirdik.

Adana Demir spor birinci ligin en çok gol atan takımı ve en çok pozisyona giren takımı haline geldi.

Önümüzde İstanbul spor Balıkesir ve Bolu spor maçları var.

Bu üç maçta galip gelemezz ise daha sonraki Keçiören ve Giresunspor maçlarını hiç geçemeyiz.

Bursaspor yönetim kurulunun son dokuz haftalık maraton için acil tedbirler alması gerekiyor.

Hakem hatalarına kafayı takarsak, play off şansımızı bile kaybedebiliriz.

Artık kış şartları bitti sayılır.

Fizik olarak güçlü olan genç kadro için çok iyi bir ortam var.

Gençlere daha çok şans tanımalıyız.

İlk iki mücadelesi takımı strese soktu.

Biz ilk altı diyelim ama ilk ikiyi de bir tarafta tutalım.

Bu sezon ağabey futbolcularla genç yıldızlarımızı harmanlayamadık.

Bu arada sarı ve kırmızı kart görme konusunda takımımıza eğitim verelim.

Öncelikle de ağabey futbolcuları eğitelim.

 

Günün sözü;

Çok şanslı olmamı, çok çalışmama bağlıyorum. “Jefferson”

 

 

Halk pazarı, hâl pazarı !

Halk pazarı, hâl pazarı !

 

Perşembe gecesinden beri sanki gök kubbe üzerimize olanca kederini yağdırmış gibiyiz hepimiz! Haklı olarak.

 

Hepimiz derken tabii ki insan olan, başkalarının acılarını paylaşabilen insanlardan bahsediyorum. Her ne olursa olsun istifini bozmayanlardan değil!

 

Bu hafta şehitlerimizin kaybıyla gümbürdedi yine hayatlarımız. Yıldırım çarpmışa döndük. Keder, acı ve hüzün bırakmıyor bir türlü yakamızı. Belli ki ülkenin kaderinin fena yazıldığı bir dönemden geçiyoruz ulus olarak.

 

Yazı başlığıma gelince;

Bizim burada her cumartesi halk pazarı kurulur. Bölgenin en büyük pazarı. Tabir yerindeyse, her cumartesi yıkılır buraları!. Sadece yakın mahalle insanları değil, diğer komşu semtlerden de bir sürü ziyaretçisi olur cumartesi pazarının.

 

Bu kalabalığın olduğu yerde gürültüyü,  pazar coşkusunu ve insan koşturmacalarını tahmin edersiniz. Cümbür cemaat toplaşır pazar yerinde millet.

 

Gel gelelim bu hafta cumartesi pazarı farklıydı! Sıradışı bir sessizlik…Ne ürününü satmak için avaz avaz bağıran satıcılar ( ki hepsini de seviyor ve sayıyorum bu çok emek gerektiren mesleği yaptıkları için) ne de pazarın içinde dolaşan halktan çıt çıkmıyordu. Müthiş bir sessizlik hakimdi caddeleri kaplayan pazar yerinde.

Hatta sabah uyandığımda sessizlikten dolayı pazarın bile kurulmadığını düşündüm bir an.

 

Gerçek olan şuydu; pazar kurulmuştu kurulmasına ama kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.  Herkes sanki hep bir ağızdan sözleşmiş gibiydi ‘ sessizliğe dair ‘…

 

Pazar yerine gelen vatandaş usulca alışverişini yapıp sıyrılıp gidiyordu. Pazarın emektarları ise ” ekmek parası derdine buradayız yoksa tezgah açacak ne gücümüz ne de gönlümüz var” der gibiydi. Belli ki şehitlerimiz kolumuzu kanadımızı kırmış, belimizi büküvermişti.

 

Halk pazarı halk pazarı olmaktan çıkmış,  hâl pazarına” dönmüştü bu cumartesi! Evet, yine iğne atsan yere düşmez ve yine birbirine çarpmadan yürünmezdi pazar yeri sokaklarında. Pazarcılar ise boşalan kasalarının yerine yenilerini tezgah üstüne koyma telâşındaydı yine.

…ama bu kez derin bir sessizlikle, büyük bir saygıyla!

 

Sanki herkes bir bütün olup sözleşmiş, anlaşmış, ağız birliği etmişcesine…

 

Yitirdiğimiz canların etkisi kimsede derman bırakmamıştı belli ki. Nasıl bıraksın ki? Acının biri de bini de bir ! Kanayan yara aynı yara.

 

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, ulusumuza baş sağlığı diliyorum.

 

Virüs mü- Biyolojik Silah mı?

Virüs mü- Biyolojik Silah mı?

Çin`i alt üst eden Korona virüs salgını, şimdilik üç bin kişinin canını aldı.

Üstelik, dünya ticaretini de, durdurdu.

Yeni ipek yolunun, Liderliğine aday olan, Çin ekonomisini, yıktı geçti.

Çin`de üretim durunca, petrol fiyatları da, inişe geçti.

Kısacası, Amerika`ya rakip olan veya Amerika ile dolaşan her ülke, büyük zarar gördü.

Bu virüs, şimdilik 36 ülke de boy gösterdi.

Bu ölümcül virüsün, tüm dünyaya yayılacağından çekiniyoruz.

Acaba bu virüs, bir biyolojik savaş silahı mıdır diye, düşünmeden edemiyoruz.

Çünkü, yakın geçmişte büyük ülkelerin ve dev holdinglerin patronları, bu dünyanın kaynakları artık bu dünya nüfusunu kaldırmaz, demişlerdi.

Önce, Irak ile insan savaşını başlattılar. 8 yıl süren bu savaşta, milyonun üzerinde insanın kanını akıttılar.

İran`a da, Irak`a da milyarlarca dolarlık silah satmaktan, bıkmadılar.

8 yıl önce, bu savaşı Suriye`ye sıçınttılar. Şimdi Libya`yı da, bölmeye karar verdiler.

Bizi de, 8 yıldan beri, sınırlarımız da ki sığınmacılarla, rearkaja aldılar.

Esed, düşman gibi gördüğü, kendi halkının sunni kısmını, uçak saldırıları ile, göçe zorlamaktan bıkmadı.

Bu mezhepçi sürgün, bizi de bunalttı.

Katliamcı ve işgalci bu ülkeler, belki de savaş stratejilerini de, değiştirdiler.

On dolarlık bir virüsle, dev gibi ekonomisi olan, koca Çin`i kımıldayamaz hale, getirdiler.

Çin`in yükselişinden ve ipek yoluna olan ilgisinden, rahatsız oldular.

Virüs`ün önce Çin`de daha sonra da İran`da, görülmesi, çok manidardır.

Kim Amerika ile, kavgalı ise, virüsü orada görüyoruz.

Bu benzerlik, bir stratejik hamleden midir, yoksa bir tesadüf müdür, çok yakında öğreneceğiz.

Bu odakların, demokrat mı, yoksa insanlık düşmanı mı olduğunu, anlayacağız.

Günün Sözü

Öğrendikten ve sevdikten sonra, daha çok acı çekeceksiniz.

Hayat tesadüflerle güzel!

Hayat tesadüflerle güzel!

 

Bir öyle bir böyle seyreden yurdun netameli hava durumu gibi olan ruh halimle aldım kalemi elime bu kez; sizlere bir haftalık süreçte yaşadıklarımı anlatmak için.

 

Sanıldığı gibi ruh halimin öyle böyle olması psikolojimin bozukluğundan falan değil aksine, dolu dizgin geçen İzmir maceramdan sonra ertesi gün arkasına yapışan İstanbul imza günümün verdiği yoğunluk ve yorgunluktan.

 

…ama değer miydi derseniz , ” değerdi ” derim. Güzel miydi diye soracak olursanız ” hem de nasıl ” derim.

 

Sebebine gelince; yine onlarca insanın gönül teline dokunmanın mutluluğu var içimde.  Onlarca yeni insan, yeni yüz, yeni ve farklı muhabbetler ve bir o kadar değişken hayat hikayeleri!

Bu koşturmacaların bende yarattığı yorgunluğu üzerimden çekip alan da işte bu “yenileşme halleri”.  Her bir insanda, her bir farklı mekânda ve her yeni hayat hikayesinde gözlemlediğim, tecrübe edindiğim, bana ” vay be ne hayatlar var” dedirten olaolağanüstü bir koşturmaca benimki.

 

Insana insanı öğreten yine insanoğlu değil mi zaten?

 

İzmir etkinliklerimin güzel gitmesinin yanısıra orada yaşadığım tesadüfi dost karşılaşması da geçtiğimiz günleri daha da hoş kıldı benim için .  Düşünsenize başka bir şehirde iki dost ve üstelik ikisi de birbirinden habersiz, ayrı şehirlerin insanıyken aynı şehirde (İzmir’de), bu da yetmezmiş gibi aynı restoranda karşılaşıyor!.

 

“Dünya küçük ” dedikleri bu olsa gerek. Ben İstanbul’da o ise Kocaeli’de yaşayan iki dost olarak bırakın aylardır ortak zeminde buluşmayı, denk getirip vakit bulup bir “alo” diyebilirsek birbirimize kendimizi mutlu sayan insanlarız biz.

Hal böyle olunca, çölde susuz kalmış bedeviler gibi sarıldık birbirimize İZMİR’in orta yerinde. Bir yemeklik sohbetimizden sonra en kısa zamanda buluşmak dileğiyle ayrıldık .  O günüme anlam katan en güzel tesadüftü bu.

Dilerim siz de bir yerde, sevdiğiniz bir insanla rastlaşıp bu güzel duygunun tadına varırsınız bir gün.

 

Her zaman ki rutinim haline gelen imza günlerim, konferans veya diğer programlarımdan bahsedip konuyu sizin için sıkıcı hale getirmeden, dönüş yolunda, uçakta  beni gerçekten kızdıran (aslında sadece beni değil duyarlı herkesi kızdıran) bir durumdan bahsetmeden geçemeyeceğim.

 

Uçak yolculuğu yapanlarınız bilir ki uçağa bir el çantanız bir de minik bagajınızla girme hakkınız vardır. Gel gör ki son bir kaç yıldır işin tadını iyice kaçıran hava yolu şirketleri yeri geldiğinde üç valiziyle birden yolcunun uçağa girişine izin vermesiyle uçak içinde oluşan kaosun, beklemenin, stresin ve çantanız için yer arama telaşının farkında bile değiller!

 

Mevsimin kış olduğunu düşünürsek bir de bunlara eklenen aba gibi kalın mantolar, paltolar, montlar da eklenince uçak koridorunda dolmuş bekleyen yolcu modunda beklemeniz kaçınılmaz oluyor!

 

Ben ve benim gibi bu halden şikayetçi olan halk adına şuna bir düzenleme getiren olsa da her seferinde yaşanan bu sinir harbinden kurtulsak.

 

Umarım bu şikayetimi duyan, okuyan, gören birileri olur da bir sonraki uçak yolculuğumda aynı durumla karşılaşmak zorunda kalmam, kalmayız…

 

Yaşamın güzelliklerini var gücünüzle görmeye çalışacağınız bir hafta olsun.

 

Dostça ve esen kalın…

 

Erzurumspor`u Geçemedik

Erzurumspor`u Geçemedik

Bu hafta, birinciliğin en önemli maçını, Erzurumspor`la oynadık.

Aslında bu mevsimde, Erzurum`da maç yapmak misafir takım için, büyük zorluktur.

Havanın soğukluğu ve rakımın yüksekliği, misafir takımı olumsuz etkiler.

İşte bu şartlar altında oynadığımız maçta, Erzurumspor`a yenildik.

Aslında bu yenilgi, puan cetvelindeki pozisyonumuzu, değiştirmedi.

Maç berabere devam ederken, direkten dönen şutumuz, maçın kırılma anı oldu.

Bu hafta, ilginç sonuçlara tanık olduk.

Eskişehir spor, kendi evinde Hatayspor`a yenildi.

Ama. Hedefimiz ilk iki arasına girip, direkt olarak süper lige çıkmak, olmalıdır.

Çünkü ‘play-off’ maçlarında, sadece güzel oyun yetmez.

Muhtemel hakem hataları ve bölgecilik, ‘play-off’ maçlarındaki sonuçlara, tesir eder.

Bu bakımdan, işimizi şansa bırakamayız.

İlk iki için, rakibimizin Erzurumspor olacağını, düşünüyorum.

Artık, kart görme alışkanlığımıza, son vermeliyiz.

Hakeme hakaret ettiği için, 5 maç ceza alan Özer, takımın kimyasını bozmuştur.

Bu arada, Erzurum deplasmanından dönüşte, kaza geçiren taraftarımıza ve Bursaspor camiasına, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Günün Sözü

Kalem, aklın dilidir.

“ÇİN DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKÜ’NE NEDEN ZULÜM ASİMİLE YAPAR”? ve(ŞİİR’İM)

“ÇİN DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKÜ’NE NEDEN ZULÜM ASİMİLE YAPAR”? ve(ŞİİR’İM)

             Doğu Türkistan Asya’nın tam ortasında olması, sebebiyle stratejik bir öneme sahiptir.            Türklerin en eski yerleşme alanlarından, biri olan Doğu Türkistan’ı Türk Dünyası’nın diğer ülkelerinden ayırt etmek mümkün değil ve Doğu Türkistan’ın milattan önce Saka devletinin hudutları içinde olduğunu bilmekte. Aynı şekilde, Hun Türkleri ve Büyük Göktürk İmparatorluğunun’ da hudutları içinde yer alıyordu. Göktürklerin içindeki Türk boylarından Uygur’lar 744’te Orhun nehri kıyısındaki! Ordu balık şehrinde müstakil bir Uygur devleti kurdular. İkinci bir devleti, Turfan merkez olmak üzere yeni bir Uygur devleti kurdular. 856’da Mengli Kağan “Alp Kutluk Bilge” unvanı ile Uygur Kağanı olarak bilinmekte ve Türkün ana yurdu Doğu Türkistan’dır.

               Doğu Türkistan bölgesinde araştırmacıların, tespitlerine göre yer altı ve yer üstü kaynakları zengin. Bu kaynaklar başta katı ve sıvı enerji, kömür rezervi 1 trilyon 50 milyar ton, 66 adet altın yatağı mevcuttur. Doğu Türkistan’ın güneyindeki, Tarım Havzasındaki petrol yataklarındaki, rezerv 18 milyar ton olarak tespit edilmiş. Doğu Türkistan’ın Coğrafyası, 1.828.418 kilometre kare büyüklüğündedir. Bu Türk yurdu, dünya Türklerinin en eski topraklarından birisidir. Doğu Türkistan’ın etrafı dağlarla çevrili. ( Altay Dağı, Tanrı Dağı ve Koyunlu Dağı ) ibarettir. Doğu Türkistan’da 320’den fazla nehir vardır. Bunların en büyükleri Tarım Deryası, İli Iratış, Manas, Ulun gür, Karaşiler nehirleridir. Ülkede 100’den fazla göl vardır. Bunlardan Sayrım Gölü deniz seviyesinden 2070 metre yüksekliğinde, 454 kilometre kare büyüklüğünde; Buğdan Gölü 1980 metre yüksekliğinde ve 5 kilometre kare büyüklüğündedir. Dünyanın büyük çöllerinden birisi olan, Taklam akan çölü ve zengin su kaynakları tarım ve hayvancılık yapılmasındaki, alanlar verimliliği kızıl Çin, vahşeti! Bu kaynakların istilası içindir.

             Doğu Türkistan’a sınır ülkeler, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Cumhuriyetleri ile Pakistan, Hindistan, Kaşmir, Tibet, Moğolistan ve Çin ülkelerine komşudur. Bunun içindir ki! Doğu Türkistan’ın jeopolitik önemi büyüktür. Bu ülkelerle Doğu Türkistan’ın kara yolu bağlantısını sağlamak çok kolaydır. Tarihi İpek Yolu’nun önemi günümüzde ilgi alanı içindedir. Dünya Türklüğünün ana yurdu doğu Türkistan bugün sözde hür dünya ülkeleri, emperyalist Çin. 30 milyon Uygur Müslüman, Türkü dünya insanlığı gözü önünde zorla asimile yoluyla yok ediliyor. Dünya ülkeleri yönetimi ve Türkiye Müslüman ülkeler, Çin’in zalimliğini görmezken, sessiz kalınıyor. Bu vahşeti izliyor. Kızıl Çin amacı, Doğu Türkistan’ın zengin topraklarını istila ederek, bu enerji kaynakları kanla beslenen, kızıl emperyalist sistemini yürütme ve güç dengesini sağlaması aynı zamanda hür dünya ülkelerine, totaliter rejim sisteminin güç gösterisidir.

GÖK BAYRAK EBEDİ DALGALANSIN BENİM.

Türkün öz yurdu doğu Türkistan’ım,

İşkence soykırım can veren benim.

Vatanım, bayrağım, toprağım, esirim,

Çin zalimin zulmüne uğrayan benim.

*

Doğu Türkistan hiç dinmedi gözyaşı,

Oluk oluk aktı şehitler kanı,

Turan ellide unutma gard’ aş bizleri,

Kızıl Çin ebedi düşmanım benim.

*

 Kendi öz yurdumla çöl oldum,

Bahçem sarardı soldu renkli gülerim,  

Adım Türk, Müslüman olmak sucum,

Çin vampiri ezeli düşmanım benim.

*

Müslüman âlemi kopmuş geçmiş kendinden,

Türk dünyası şaşkın bakar içinden,

Zalim Çin çekmiş seti başından,

Kavim gard’ aş duy sesimi benim.

*

Mehmet derki yurdumu kimse silemez,

Çin zalimine mazlumun ahları kalmaz,

Yeni bir diriliş destanı yazacağız,

Gök bayrak ebedi dalgalansın benim.

Sayıştay Mudanya Belediyesini Akladı

Sayıştay Mudanya Belediyesini Akladı

Mudanya Belediyesinin, son altı yılına ait hesap ve işlemlerinin, Sayıştay tarafından denetlendiğini ve yapılan iş ve işlemlerin, kanunlara uygun olduğunu öğrendik.

Muhalefet kanadında  ki bir Belediyenin, Sayıştay denetiminden tertemiz çıkması, önemli bir olaydır. Bir ara, arşivimi taradım.

Geçmiş yıllarda iktidar ve muhalefetteki Belediyelerin, (1521) adedi için, suç duyurusunda bulunduğunu, gördüm.

Ak Partili: 599 Belediye

(CHP)li: 454 Belediye

(MHP)li: 231 Belediye

(BDP)li: 96 Belediye

Diğer: 141 Belediye

Bu araştırmanın, (HDP) kurulmadan önce, (BDP) dönemine ait olduğunu, anladım.

Sayıştay denetimleri, geçmiş yıllara ait denetimlerdir.

Mevcut işlemleri, istisnalar dışında durdurmazlar.

Ama. Sonra ki seneler için, bir ikaz niteliğindedir.

Sayıştay denetimleri, sadece yolsuzluklar için, değildir.

Her bir işlemin, usulüne ve hukuka göre yapılmasını da, içerir.

Her fırsat da, her kurumu acımasızca eleştiriyorsak, böyle bir ortamda muhalefetteki bir Belediyenin, tertemiz çıkmasını da, desteklemekteyiz.

Denetimler, sadece mali bütçeler için, yapılmaz.

Belediyenin iş ve işlemleri de, gözden geçirilir.

Ülke gündeminin ve Büyükşehir gündeminin, yoğun olduğu bir dönem de, bu olumlu tablonun, arada kaybolmasına, izin vermeyiz.

Diğer Belediyelerin Sayıştay raporları açıklanmadıkça, Mudanya Belediyesinin aldığı sonucu, daha iyi anlayacağız.

Aslında, Başkan Hayri Türkyılmaz`ın çocuklarına bırakacağı, en büyük miras budur.

Yaşamını, görevinden sonra da, Başkanlık yaptığı ilçe de sürdürecek yöneticiler için, en büyük zenginlik, alınan bu güzel sonuçlardır.

Günün Sözü:

‘Ülkemi ailemden çok severim, ama. İnsanlığıda, ülkeme değişmem.’ (Fenelon)