Köşe Yazıları

BİLANÇO!

BİLANÇO!

Yazı başlığıma bakıp da az buçuk ekonomiden anlayan biri olarak, elime hesap makinesi, kalem – kağıt alarak, inceden inceye matematiksel hesaplara daldığımı zannetmeyin.

Bilançoyu bu kez ağustos ayı üzerine yaptım. Hani şu şirazemizin kaydığı, dudak ucu gülümsemelerimizin pek az, üzüntülerimizin ise yığınlarca olduğu 2021 yılının ağustos ayı.

Elime vazgeçilmezim olan Türk kahvemi alarak, oturduğum iskelemde, bir yandan yemyeşil dereyi seyre dalarken, diğer yandan zihnimden; “Nasıl bir aydı yaşadığımız!” diye geçirmeden duramadım.

Hemen sonra aklımdan ayın kriminolojisi geçiverdi. Hatta aklım şöyle dursun, gözümün önünden bir bir akıp geçti koskoca ayın olayları…

Yangınla başlayan,  yazın sözde en güzel en canlı mevsimi olan ağustos, güzellikten ziyade kurum serpti bu kez yüreklerimize; kapkara, isli, alev topu gibi…

Onunla birlikte gelen iç münakaşalar, çekişmeler, sürtüşmeler, sataşmalar… Ülke kor ateşlerde yanarken bile her nedense, bir türlü bitiremediğimiz, yıllardır hızını alamayan ağız dalaşları devam etti.

Hâl böyle olunca bu kez halk olarak daha da sıkıldık, bıktık, bunaldık ve üzüldük.

Kasabın et derdinde koyununsa can derdinde olması içimizi hepten burktu!

Yangın olayının ateşi henüz yüreklerimizde küllenmemişken, aldığımız şehit ve gazi haberleri, diğer ülkeler 5′ er 10′ ar “lütfen” kabul ederken, bizim yüzlercesini vatan toprağına aldığımız mülteci akını ve bir türlü bitmek bilmeyen kadın cinayetleri, pandemide şiddeti zirve yapan vefatlar, her geçen gün artan pahalılık ve bunun karşısında cebimizde eriyip giden paramız, intiharlar, aile içi şiddet haberleri, hayvan dostlara yapılan zulümler, vs. vs…

Her yeni aya yeni umutlarla girme azmi ve isteği içinde olan bizler için bırakın taze umutlara yelken açmayı, mevcudun üstüne olumsuz birşeylerin sürekli  ekleniyor olması psikolojik olarak darma duman olmamıza yol açtı.

Bana göre ağustos ayının en sevindirici, yüz güldüren gündemi, uluslararası platformda yapılan spor müsabakalarında sporcularımızın başarı kazanmasıdır.

Sayelerinde bir parça moral bulduk.

Tabii bir de geçtiğimiz ayı Türk milleti için özel kılan, milli birlik duygumuzu şaha kaldıran bir tarih var ki, o tarih için umutlu olmaya değer…Ve o tarihin heybeti, geçtiğimiz ayı el üstünde tutmamıza da değer.

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI için her şeye değer…

Önümüzdeki ayların geçmiş aylardan aydınlık olması dileğimle.

Esen kalın.

BİTCOİN MERAKI YENİDEN HORTLADI

BİTCOİN MERAKI YENİDEN HORTLADI

Bir süre önce 28 yaşındaki bir kişi 391 bin ortağını dolandırmış ve 2 milyar liralık vurgun yapmıştı.

Bu vurgundan sonra halkımızın Bitcoin alım satımından kaçacağını düşünmüştük.

Ama Bitcoin’in dış ülkelerdeki Babaları Bitcoin alışverişini canlı tutmayı becerdi.

Ve finans piyasalarına baktığımızda,Bitcoin merakının yeniden tırmandığını gördük.

Bitcoin’in 14 Mayıs

tarihinden sonra ilk kez 50 bin Dolar seviyelerine kadar ulaştığını öğrendik.

Bu ara, döviz ve altın fiatları da düşünce bu işin tezgahtarlarının, Bitcoin’i yeniden vitrine çıkardıklarını, düşündük.

Ek olarak piyasadaki Bitcoin altında bir sıkıntı olduğu taktirde, Bitcoin fiatlarının 80 bin Dolara kadar yükseleceğini duyduk.

Bu haberleri duyan küçük yatırımcılar, varını yoğunu Bitcoin’e yatıracaklar.

Spekülatürler bir anda ellerindeki Bitcoin’i bozdurunca, Bitcoin fiatları, dip fiat olan 29 bin Dolara kadar düşecek. Olan yine, küçük yatırımcıya olacaktır.

Macera arayan küçük yatırımcıkarı, nasılda gaza getiriyorlar değil mi ?

Çok ve çabuk kazanmayı seven maceracı yatırımcılarımız, böyle para tuzakları konusunda, yeterli bilgi ve donanıma sahip değiller.

Digital finansman ve digital para konudunda yeterli tecrübeleri yoktur.

Ayrıca, kumarı andıran bu sistemin hukuki bir alt yapısıda oluşmuş değildir.

Zengin kesim, Bitcoin alım satımını para kazanmaktan ziyade, merak için yapıyor.

Kısa zamanda çok kazanmak isteyen maceracı küçük yatırımcı ise, darbe yiyince büyük acı çekiyor.

Elindekileri kaybediyor, geleceğini riske atıyor.

Halkımızın kumarı andıran bu tür mali oyunlardan uzak durmasını diliyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

Parayı köleniz yapın yoksa efendiniz olur.

“B.Shaw”

AĞUSTOS’TA ZAFER HAFTASI

AĞUSTOS’TA ZAFER HAFTASI

Tarihi zaferler konusunda, Ağustos ayının Türk toplumu için, büyük önemi vardır.
26 Ağustosta başlayan ve 30 Ağustosta sonuçlanan zafer haftasında, Yunanlıları geldikleri yere göndermiştik.
Girne’den Lefke ve Magosa’ya yaptığımız sıçrama harekatı da, Ağustos ayına rastlamıştı.
Geri dönüp baktığımızda kurtuluş savaşında mücadele ettiğimiz düşmanlarda, bugün her fırsatta düşmanlıklarını gösterenlerin, aynı milletler topluluğu olduğunu, göreceğiz.
Bu saldırgan topluluğa, sadece haçlılar grubu demek, eksik kalacaktır.
9Bu saldırgan grup, aynı zamanda ırkçıdır ve sömürücüdür. Irkçılığın beterini Bosna’da görmüştük.
Sömürgecilik heveslerinin ise, Doğu Akdeniz konusunda yeniden kabardığını hissettik. Nitekim, petrol beklentisi nedeni öyle binlerce kilometre uzaktakilerin bile, Doğu Akdeniz’e yığıldığını gördük.
30 Ağustos zaferini kutlarken, aleyhimize kullanılacak projelere karşı, hazırlıklı olmalıyız.
Bu ırkçı ve sömürücü zihniyetin, en etkili silahı işbirlikcilerdir.

İşbirlikciler, bu saldırgan zihniyete cesaret ve destek vermekten uzak durmalıdır.
Kabil havalimanın da uçak bekleyen, Afganistan’lı iş birlikcilerin konumunu, doğru analiz etmeliyiz.
Ve Afganistan’da olup biteni iyi anlamalıyız.
Kurtuluş savaşımızda, bölünmekten, hatta yok olmaktan kurtulmuştuk.
Kanlı mücadele sonunda, bağımsılığımızı kazanmıştık.
Şimdi de benzer bir proje ile karşı karşıyayız.
Öncelikle, birlik ve bütünlüğümüzü, muhafaza etmeliyiz.
Böyle mücadelelerde, iktidarda olsak, muhalefette de olsak birlik olmalıyız. Bu yolda verilen savaşta, siyasi hesaplar yapılmaz.

GÜNÜN SÖZÜ
Eline, diline, beline sahip ol.

İncinsen de incitme.
“Hacı Bektaşi Veli”

GAMSIZIM!

GAMSIZIM!

 

Akşam saatini epeyce geçmiş vakit…Neredeyse geceye kavuşmakta gün.

Sorumluluk duygum gereği sizlere bu yazının yetişmesi için alelacele açtım ekranı, geçtim klavye başına…

 

Nasıl bir yorgunluk peyda olmuşsa üzerime…Klavyenin tuşları kendi kendine hareket etse de yazıverse şu yazıyı diyorum. İstemediğimden değil! Gündemin nahoşluğunun ağırlığı altında ezilen düşüncelerimin, “Ne yazsam da bir nebze de olsa yüreklere dokunsam” telaşından.

 

Belki de ilk defa gamsız olmak istediğim bir durum içindeyim. Hatta belki biraz da duyarsız olmak istediğim…

 

Hiçbir gerçekliği yazmak istemiyor canım. Ne delta varyantını ne vefatların yükselen sayılarını ne de üst üste yapılan uyarıları…

 

Hatta aşı üzerine olup biten tartışmaları ve gelişmeleri bile duymazdan gelmek istiyorum.

 

Heveslerimi kursağımda bırakan hiçbir olumsuz haberi çekim alanımdan içeri almak istemediğim dakikalardayım.

 

Gamsız olmak duygusunu iliklerime kadar hissetmeyi ve mümkünse bir süre oralarda hapsetmeyi istiyorum.

 

Geleceğe dair plansız, amaçsız, hedefsiz olmak istiyorum. Sadece kendim için değil, bunu hepimiz için istiyorum. Yani, aydınlık ve kaygısız bir gelecek… Çuval dolusu pandemi kurallarının olmadığı bir dünya ve birbirlerini yiyen insanların çekişmelerinden arınmış, ince hesapların yapılmadığı bir yeryüzü…

 

Çok mu şey istiyorum?

 

İnanıyorum ki bu soruma cevabınız: “Hayır, çok şey istemiyorsun” olacaktır. Çünkü aynı gemideyiz hepimiz! Biliyorum ki ara ara sizler de gamsızlığın yüreklerinize çöreklenmesine izin vermek istiyorsunuz.

 

Şu dakikada, hemen şimdi, siz de gamsız olmanın- olabilmenin- verdiği rahatlıkla yaslanın arkanıza ve: “Dünya yansa eski hasır umurumda değil!” dercesine koparın kendinizi bu dünyanın gerçekliğinden.

 

En azından köşe yazımın son noktasına gelesiye kadar yapın bunu!

 

Bir yazılık süreçte hepimiz, hep beraber gamsız olalım. Ne dersiniz?

 

Esen kalın.

30 AĞUSTOS ZAFERİNİN ÖNEMİ VE ŞİİR’İM

30 AĞUSTOS ZAFERİNİN ÖNEMİ VE ŞİİR’İM

Türk ordusu fırsatçı ve işgalci, Yunan ordusuna karşı Türkün yurdunu savunmasında verdiği başarılı mücadelesi, 26 Ağustos-9 Eylül 1922 arasında gerçekleştirdiği genel taarruza, Başkomutanlık Büyük Meydan Muharebesi Taarruzu adıyla, şanıyla anlamlandırarak adı verilir. Dumlupınar Meydan Muharebesi ise bu taarruz sırasında 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da bilinen meydan savaşıdır. Büyük Türk ordusunun zaferiyle kazanılan ve Yunan ordusunu tam anlamıyla bozguna uğratan ve her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı adıyla kutlanan şanlı zaferdir.

*

Bu taarruz, Yunan işgal kuvvetlerini Anadolu topraklarından atmak için 26 Ağustos 1922 sabahı başlatılarak, başarıyla ilerleyen Türk ordusu ve Büyük Taarruz sırasında, 30 Ağustos’ta Atatürk’ün bizzat yönettiği “Dumlupınar Meydan Muharebesi” ile Türk askeri kesin bir zafer kazanarak, Yunan ordusunu bozguna uğrattığı zaferdir. Bu azimli mücadelenin önünde duramayan, Yunan ordusu İzmir’e doğru kaçmaya başlar ve takip edilerek işgal altındaki şehirler tek tek kurtarılarak, düşmanı 9 Eylül 1922’de İzmir’den denize dökülerek, Milli Mücadele zaferle sonuçlandırılır.

*

30 Ağustos kısaca özeti bilgisi, bu büyük zaferin ayrıntıları; Türk ordusu, Yunan ordusunu 13 Eylül 1921’deki Sakarya Zaferinde büyük bir bozguna uğratması, Yunan kuvvetlerini, Eskişehir-Afyon hattına kadar takip edilmesi ve o dönemdeki, Türk ordusu hem sayı hem de imkânlar bakımından, Yunan ordusuna kesin darbeyi indirebilecek güçte olmaması düşünülerek, mevsim de kışa yaklaşmakta olduğundan kısa zaman askıya alarak ve büyük taarruza önemli ve ciddi hazırlığı yaparak daha uygun görmüşler.

 

*

 

Yunana destek olan Devletler.Bir taraftan, Sevr‘i gerçekleştirebilmek için taşeron olarak kullandıkları Yunan ordusundan ümitlerini kesen, İtilaf Devletleri ise sözde barış planları yaparak Türkiye’yi anlaşma zeminine çekmek istiyorlar. Bu nedenle 22 ve 26 Mart 1922’de her iki tarafa da mütareke teklifinde bulundular. Yunanın işine gelmesi, toparlanma fırsatı verecek olması düşüncesiyle, bu teklifi Yunanlar hemen kabul etsi, fakat Türkiye prensip olarak barıştan yana olmakla birlikte, mütareke için öncelikle Anadolu’nun boşaltılmasını şart koşması, Sevr hedefi yer alan İtilaf Devletleri ise bu şartı kabul etmediler. Bu esnada, Türk ordusunun taarruz için hazırlıkları tüm hızıyla devam etmekte ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa,  Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile 27 Temmuz akşamı Akşehir’de yaptığı görüşmede, 15 Ağustos‘a kadar taarruz hazırlıklarının tamamlanması, dikkat çekmemek için 28 Temmuz günü yapılacak bir futbol maçı vesilesiyle diğer komutanlar da Akşehir’e çağırılarak, Taarruzun bütün ayrıntıları görüşülerek kararını verirler.

*

Beklenen gün gelerek , Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 sabahı Türk ordusunun topçu ateşiyle başlar. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşalarla birlikte savaşı yönetmek üzere Kocatepe’den idaresi yapılırken ,Yunan cephesi, taarruzun ilk günü yarıldı ve ertesi gün Afyon kurtarıldı. Düşman kuvvetlerinin büyük bir bölümü 30 Ağustos’ta kuşatıldı ve burada gerçekleşen, Dumlupınar Meydan Muharebesi sonucunda düşmanın ana kuvvetleri imha edilerek pek çok esir alınmasıyla esir alınanlar arasında, Yunan Başkomutanı Trikopis’de bulunmaktaydı. Yunan ordusu 5 gün gibi kısa bir sürede bozguna uğratılmış ve perişan olan düşmanın toparlanmasına fırsat vermeyerek, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül 1922’de tarihe önemli olan O Emri vererek “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, İleri, İleri der!” Türk ordusu, İzmir’e doğru hızla kaçan, Yunan ordusunu takip eder ve Yunan kuvvetleri, geri çekilme sırasında geçtiği bütün yerleri yakıp yıkarak sivil halkı katlederek, bu amaçla, yerli Rum ve Ermenilerden oluşan ve tahrip taburları kurarak bu katliamları yaptırırlar.

*

Yunan ordusunu takip eden Türk kuvvetleri, 1 Eylül 1922 de Uşak’a girer. Sırasıyla Eskişehir, Nazilli, Balıkesir, Bilecik, Aydın,  Manisa ve 8 Eylülde bu iller Yunan işgalinden kurtarılarak ve sonunda Türk süvarileri, 9 Eylül sabahında İzmir’e girer ve bir gün sonra 10 Eylül’de Bursa kurtarılır. Bu büyük taarruz ’un başarıyla sonuçlanmasının ardından Anadolu’da Yunan askerinden temizlenmiş olur. Ancak, Trakya hâlen işgal altındadır.

*

Yunanı kollayan, İtilaf Devletleri araya girerek ateşkes görüşmeleri istemeleri ve 3 Ekim 1922’de Mudanya’da görüşmeler başlayarak ateşli tartışmaların yaşandığı görüşmelerin ardından, 11 Ekim günü Mudanya Mütarekesi imzalanır. Ateşkes Antlaşması’na göre 15 Ekim’den itibaren çatışmalar durması, Yunanlılar 15 gün içinde Doğu Trakya’yı boşaltmaları ve 30 gün zarfında Trakya Türk memurlarına devredilmesi ve Mudanya Mütarekesi ile Türk İstiklal Savaşı’nın Türk zaferiyle sonuçlandığını gösteren ilk diplomatik ve siyasi belgenin de  başarıyla imzalanarak sonuç alınmasıdır. Allah bir daha o acı günleri Türk Milletine yaşatmasın, tüm terör belalarını ve Afatları başımızdan def eylesin ve Tüm şehitlerimize minnetle saygılar ve ruhları şad mekanları cennet olsun ve sağlıklı olalım, sağlıklı düşünelim…

 

 

30 AĞUSTOS ZAFERİ

Eğilmez Türkün başı vatandır aşkı,

Biz zafere inandık kurduk cumhuriyeti.

*

Dumlupınar muharebesi kıvılcımı parlayan süngülerdi,

Allah. Allah nidasıyla inleyen meydandı.

*

 

Gök kubbeden aydınlık yolları açıldı,

Ufuklarda al bayrağa semasında saçıldı.

*

Dağdan dağa yürüyen şanlı askeriydi,

Vahşi canavarlardan vatanını kurtardı.

*

Başlarda dumanlı gözlerden çıkan şimşekti,

Tek aşkımız hürriyet bağrımız yanıktı.

*

Dumlupınar da yükselen ses zaferin naralarıydı,

Türkün başı eğilmez tüm dünya bildirdi.

*

Tarih yazdı Türkün komutanı erleri,

30 Ağustos zaferi kurtulan cumhuriyeti.

Y.T:20/ 06/ 2018

SWAP ANLAŞMALARI DOLARI ÇÖKERTECEK

SWAP ANLAŞMALARI DOLARI ÇÖKERTECEK

 

Amerika “petrol-dolar” ticaret sistemi ile tüm finans sistemini kontrol altına aldı.

Para akladı diyerek, Deuche Bank’ı cezalandırdı.

Türkiye diklendi diyerek, “Halk Bank’a kumpas kurdu.

Bizde yavaş yavaş Dolar’la ticaretin dışında, alternatifler aramaya başladık.

Katar’la, Çin’le ve Güney Kore ile ” Swap” anlaşmaları yapmaya başladık.

Doğalgaz alımında da Rusya ile benzer anlaşma yaptık.

Swap kapsamındaki iki ülke karşılıklı ithalat ve ihracat yapacak.

Bu ortak ticarette, iki ülkenin para biçimleri geçerli olacaktır.

Ülkeler Dolarlarla ticaretten kaçtıkça, hem Doların gücü zayıflayacak, hem de Pentagon’un etkinliği azalacaktır.

Amerika, Irak ve Afganistan’da yaşadığı demokrasi ne zimmetinden sonra, tüm dünyada güven ve itibar kaybına uğrayacaktır.

Bu gün gündemde, 20 yıldan beri kullandığı Afganistan’lı yandaşlarını, uçakla kaçırmayı bile beceremeyen bir Amerika vardır.

Kabil havaalanın da yaşananları  tüm dünya ülkeleri nefret ve ibretle izlemiştir.

Eğer  Amerika petrol şirketinde ki ağırlığını da kaybederse, petrolünde dolar kıskacından kurtulacağına tanık olacağız.

Başkan BİDEN’İN yeni dünya düzenini yönetecek kapasitede ve sağlıkta olduğunu sanmıyoruz.

Dedeağaç ve Girit’te Amerika’ya üs kurma yetkisi veren Yunanistan yanlış zamanda yanlış ülke ile iş tutmasının, zararını görecektir.

Komşularına da zarar verecek ve komşularının da güvenini kaybedecektir.

Aslında bizde, gerek Afganistan’da olanlardan gerekse sınırlarımızda yaşananlardan, ders çıkarmalıyız.

Son yıllarda Dolar bağımlılığından bir nebze kurtulmak için, yaptığımız Swap anlaşmaları çok önemli adımlardır.

Şimdi Amerika’nın içimizden yandaş bulmasından kaçınmalıyız.

Muhalefet olarak da ortak tavır alma yollarını, denemeliyiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir.

“Hacı Bektaş Veli”

BURSA SPOR’DA ERKEN AYRILIK

BURSA SPOR’DA ERKEN AYRILIK

Bursa Spor yeni sezona beraberlikle girdi.

Belki de bu kayıp, Bursa spor’un geleceği için hayırlı oldu.

Başkan yardımcısı Emin ADANUR’UN, maç sonrası imalı bir twet atması ve Mustafa Er hocanın hemen istifa etmesi, her iki tarafında birbirlerini benimsemediğini ortaya çıkardı.

Aslında bu ayrılığın henüz işin başında olduğu, Bursa Spor’un hayrına oldu.

Mustafa hoca, mükemmel bir alt yapı hocasıydı.

Ama saha kenarındaki duruşu ve beden dili, Bursa Spor armasına taşımakta zorlandığını gösteriyordu.

Alt yapıdan birlikte (A) takımına getirdiği futbolcularla, samimi ve güvene dayalı bir iletişim kuramadı.

Almanya’ya giden Ali AKMAN’IN bu sene Bursa Spor’da kalması için, beklediğimiz ağırlığını koyamadı.

Genç sporculara, süre vereme ve oyundan alma konularında, gerçekçi olamadı.

Duygusal kararları ilehem futbolcuları hem de taraftarı çok şaşırttı.

Profesyonel futbol geçmişi olan biri olarak, Mustafa hocayı, süper lig için gereken heyecanda, sorumlulukta ve istekte göremedik.

Ama Mustafa hocayı, istifaya zorlayan twet’i de, şık bulmadık.

Doğru olan, gerginlik yaşanmadan alınacak bir yönetim kararı ile, sonuca ulaşmaktır.

Bursa Spor süper lig ve kupa şampiyonlukları yaşamış, marka bir takımdır.

Bir divan kurulu vardır.

Bir yönetim ve kulüp sözcüsü vardır.

Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin fikirlerini, twetlerde değil, yönetim kurulu kararlarında, görmek isteriz.

Mevcut yönetim kurulunun, nasıl bir mali yapı teslim aldığını biliyoruz.

Ayrıca, bu güne kadar yaptıkları mali ve idari fedakarlıkların farkındayız.

Ama kararlarımızı fevri olmadan ve alınganlık göstermeden almalıyız.

Büyük Bursa Spor yönetimine de, bu yakışır.

GÜNÜN SÖZÜ

Az ile mutluluk, çok ile didişmekten iyidir.

“B. Franklin”

HANGİSİ DOĞRU?

HANGİSİ DOĞRU?

Gün geçmiyor ki bir haber haftayı bulmadan birkaç kez evrim geçirmesin!

Sabah beyaz olan, günün akşamında kara olmasın! Bugün var olan, yarın yok olmasın!
Yıllar geçti ama bizler hâlâ alışamadık, bir öyle bir böyle yapılan açıklamaların değişkenliğine! Halbuki kanıksamış olmalıyız artık bu durumu!

Şifreli konuşmalarımı bir yana bırakıp hemen sadede geliyorum…

Hatırlarsanız geçen haftaki köşe yazımda Esra Erol’ un sunduğu ve içeriğinin on para etmediği, sadece program yapımcısıyla, sunucusunun cukka! yapmasını sağlayan ne idüğü belirsiz program ile cinayet-aile içi şiddet gibi konuların işlendiği diğer gündüz kuşağı programlarının yayından kaldırılması için RTÜK’ nun çalışmalara başladığı haberini köşeme taşımıştım.

Hatta bu girişiminden dolayı ben ve benim gibi, bu tarz programların topluma bir şey kazandırmasından ziyade, ahlak temasını yerle bir ettiğini düşünenler RTÜK’ nu ayakta alkışlamıştık.
Son sözlerim özellikle Esra Erol’un sunduğu program için. Zira realite bazlı ve cinayetlerin gizemini çözmek için yayınlanan programlarda, konuların pek çoğunun yargıda olduğu konusuna değinmekle yetinmiştim.

Amma velakin sevincimiz çok uzun sürmedi! Hevesimiz kursağımızda kaldı!

Zira benim geçen haftaki dumanı hâlâ üzerinde tütmekte olan köşe yazımın üzerine RTÜK’ ten açıklama geldi.

Tam bir hayal kırıklığı! Büyük bir hüsran!

Günümüzde çıkan haberler veya yapılan açıklamalar jet hızıyla yalanlandığı veya değiştiği için ve açıkçası haber alma kanallarını artık çok temiz bulmadığım için yapılan bu açıklama ne derece doğru, bundan emin olmamakla birlikte RTÜK’ nun konuyla ilgili yaptığı son açıklamanın kısa cümlelerini sizinle de paylaşmak istiyorum;

“Böyle bir hazırlık yok. Olması da mümkün değil. Çünkü böyle 2 program var Türkiye’ de. Yayınlayan da tek bir kanal! Bu kanal da RTÜK’ nun dokunulmazlar listesinin birinci sırasındaki ATV.”

Böyle demiş RTÜK üyesi İlhan Taşçı.
Ben okuduğum haberin yalancısıyım! Gerçi geçen hafta da haberlerde arz-ı endam ettiği için kaleme almıştım bu konuyu ama neyse!

Burası Türkiye…
Güzel ülkem…
“Herşey mümkün!” diyerek daha fazla ruhumun kirlenmesine izin vermiyor ve vatan toprağında az buçuk kalan, sayılı orman arazileri içinde yer alan yanıbaşımdaki yeşil dünyada orman yürüyüşüme çıkıyorum.

Esen kalın.

AFGANİSTAN  ve  IRAK’TA AMERİKAN DOSTLUĞU

AFGANİSTAN  ve  IRAK’TA AMERİKAN DOSTLUĞU

Her şey 11 Eylül 2001 yılında, Amerika’da ki ikiz kulelerin vurulmasıyla başlamıştı.

Amerika hemen suçluyu ilan etmiş ve El Kaide’ye yardım ettiği gerekçesi ile Afganistan’ı işgal etmişti.

Ve Amerika’nın bu işgali sonucunda Taliban yönetimi son bulmuştu.

Afganistan’ı terk etmek zorunda bırakılan Taliban ise, Pakistan’daki Tura Bora dağlarına sığınmıştı. Geçen 20 yıl içinde, Amerika ve NATO güçleri ile savaşan Taliban Afganistan’ı yeniden işgal etti.

Bu kuşatma adeta, Amerika ile Taliban arasındaki bir devir teslim işlemi gibiydi.

Amerika Afganistan’a, demokrasi götürmek ve İslami yönetim kurmak isteyen Taliban’dan kurtarmak için gitmişti.

Ama demokrasi yerine, kan ve gözyaşı getirmişti.

20 yıl sonra ise, Afganistan’ı 50 medrese öğrencisi tarafından kurulan Taliban yönetimine teslim etti. Ve arkasına bile bakmadan,

Afganistan’ı terk edip gitti.

Oradaki yandaşlarını da Taliban yönetiminin kucağına bıraktı.

Aslında, biz bu filmi Irak’ta da görmüştük.

Irak halkına da, demokrasi vadetmişti. Saddam rejimini devirmiş ve Irak petrollerini kontrol altına almıştı.

Amerika’nın, Irak’taki bu demokrasi oyunu da, milyonu bulan insanların ölümüne sebep olmuştur. Amerika işgal planlarını yaparken, hep içerideki iş birlikçilerini kullandı.

Son zamanlarda, biz de Amerika ile ilişkilerimizde, benzer noktaya geldik.

Afganistan ve ırak olayları, iktidar partilerine de, muhalefet partilerine de ders olmalıdır.

Siyasi partilerimiz, sadece Türk seçmenin dostluğuna ve gücüne güvenmelidir.

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan,

hizmetçi arıyor demektir.

“CENAP ŞAHABETTİN”

TÜRKÜ , KÜRDÜ BÜYÜK TÜRK MİLLETİDİR ? “ŞİİR’İM”

TÜRKÜ , KÜRDÜ BÜYÜK TÜRK MİLLETİDİR ? “ŞİİR’İM”

Türk’ü Kürdü Büyük Türk Milletidir. Herkes böyle bilmelidir. Türk-Kürt ayrımı olamaz. Diyarbakır’dan, Trabzon’a. Kars’tan Edirne’ye. Hepsi bu ülkenin evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına, Türk Milleti denir. Bu şahane ülkede binlerce yıl kardeşçe yaşayan, Türk ve Kürtlerin aynı soydan geldikleri hep tartışılagelmiştir. Soyumuzda, kimliğimizde ortak kurduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizdir ve Vatanımız Bayrağımızdır. Ey’’’ Emperyalist fırsatçıları içten ve dıştan zaman, zaman bu konuları gündeme getirilip tartışılmasını sağlamaya çalışırlar. Asıl konu Kürtler üzerinden oyunlarını ve hedefleri var olan, BOP oyununda, Kürtlere ayrı bir devlet sözü verilerek, başka bir devletin inşası olan ( İsrail’e ) çalışılıyorlar da, ondandır.
*
Değerli Kürt kardeşim; Bu oyunları çok oynuyorlar bilirsin; Bak İran’a yaşayan Kürt vatandaşına devletin kademelerinde memur görevine getiriyorlar mı ? “Hayır” ve O ülkede yaşayan Kürtler İran’la savaşıyorlar mı ! “Hayır “ Irakta Halep olaylarında kimyasal gazla katlettiler bizler kahrolduk, Saddam’la savaştınız mı ! “Hayır” Suriye tarihinde, Baba Esat ve Oğlu Esat sizleri resmi vatandaş olarak kabul etti mi ! “Hayır” Esatlarla savaştınız mı ! “ Hayır “ Güzel kardeşlerim sizde bilirsiniz ki sebepler sizin üzerinizden emperyalist devletler. İsrail denilen sözde devletinin başta güvenliğini ve bu coğrafya’ ya yerleşmesini hedeflerler ve bu konuda oyunlarını bozan engel ülkemiz, Türkiye ve bizler Türk Milletidir.
*
Türkiye vatandaşıyla kuruluşu amacı renkleri aynı eşit şartlarda kurulan ve kurucuları olan , Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve vatana bedel ödeyen sizlerin , bizlerin şehitleri, hukukun üstünlüğü , adaleti ve özgür vatandaş eşitliğiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Anlaşılsın bu ülkede devletin, Cumhur Başkanı ,Başbakanı, üst düzey yönetim kadrolarında hep sen varsın ve Kürt kardeşlerimiz oldu, olmaz diye bir şey yok ve böyle bir ülkemizin varlığı olduğu halde neden kendin, Türk milletine karşı oyuncu maşa olarak terörist olarak ilan edersin ey PKK denilen terörist grupları ve benzerleri sizi vahşiler. Kürdün ismini dahi ağzınıza almayın, ölümünüzü de toprak dahi kabul etmez zavallı uşaklar.
*
Kürt kardeşlerimizin üzerinden, bu oyunlarla uşaklıktan vaz geçmezseniz başta vatan sevdalı Kürt kardeşlerimiz sizi lanetleyerek tükürükleriyle boğarlar böyle bilesiniz ve bu ülke Kürdün Laz’ın, Çerkez’in, her rengin; yeter ki , Vana, Bayrağa, Devletine, Milletine, değer verdiği ortak değerlerine bağlı olması ve bağlı kalmasıdır . Hepimize yeter ve artar. Doğru yönetim milli devlet olma ve vatandaşın karnı tok, başı dik, geleceğinden endişe duymayan ve bilinçli tehlikeleri gören yurttaş olmak ve güçlü devlet olmaktır. Sevgi, Saygılarımla… Hoşça kalın, Sağlıklı olun…
TÜRKÜN GÜCÜNÜ YIKAMAZSINIZ HAİNLER
Güzel ülkemin ormanlarını yaksanız da,
Türk’e diz çöktüremezsiniz caniler.
İçimize fitne ateşi yaksanız da,
Türkün birliğini yıkamazsınız hainler.
*
Bu topraklarda şehitlerdir kanımız,
Her gencimizde tazedir fidanımız,
Akacaksa yeşildir bedende rengimiz,
Türkün birliğini yıkamazsınız zalimler.
*
Nice zorlukları birlikte aşmışız,
Ağaç olduk ormanlara taşmışız,
Her güçlüğü ezerek geçmişiz,
Türkün kardeşliğini bozamasınız hainler.
*
Ülkemin her yerine yeteriz,
Ormanına, dağına, bağına sahibiz,
Tedbir bizden taktir Allah’ımız,
Türkün gücünü yıkamazsınız hainler.
Y.T:02.08.2021