Köşe Yazıları

Gemlik’te Cinayet Zanlısı Tutuklandı

Gemlik’te Cinayet Zanlısı Tutuklandı

Gemlik’te dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda yaralanan ve hayatını kaybeden Erol Tolar’ın katil zanlısı sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak ceza evine gönderildi.
Yaşanan kavga olayının ardından birisi ağır 3 kişiyi çeşitli yerlerinden yaralayan zanlı Mustafa T. Olayın ardından ilçe emniyet müdürlüğü asayiş bürosu ekipleri tarafından gözaltına alındı. Orhangazi devlet hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen ve ilçe emniyet müdürlüğüne götürülen zanlı işlemlerinin tamamlanmasının ardından Gemlik adliyesine sevk edildi.
Geniş güvenlik önlemleri altında nöbetçi savcıya ifade veren ve tutuklanması istemiyle hakim karşısına çıkartılan zanlı tutuklanarak Bursa ceza evine gönderildi.
Bilindiği gibi önceki akşam geç saatlerde Perşembe pazarı bölgesinde meydana gelen olayda, yeğenleri ile kavga eden Mustafa T. İle yeğenlerinin arasına giren Erol Tolar ağır yaralanmış olay sonrası kaldırıldığı Gemlik Devlet hastanesinde hayatını kaybetmişti. Olayda yaralana diğer iki kişi ise yapılan tedavilerinin ardından taburcu edilirken, olaya ilişkin soruşturma sürdürülüyor.

ANKARA İLE HASBIHAL…

ANKARA İLE HASBIHAL…

Ankara’dayım…
Aslında bu kent sessizce seyre dalmak istediğim bir kent. Ancak buraya geliş amacımın bir düğün töreni olduğu düşünülürse sessizce köşeye çekilmenin mümkün olmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek! Hele ki düğünün başrol oyuncusu kardeşiniz olursa.

Hemen söylemeliyim ki bu durum şikayetçi olmamdan ziyade bana kıvanç ve mutluluk veren bir durum. Sessizce köşeye çekilip Başkent’imiz ile hasbihal etmek istememin sebebine gelince; Ankara’ nın hatıra defterimdeki yeri! Bugün beni ben yapan şehirdir kendileri. Beni hayata ilk hazırlayan, hayatla tanıştıran şehir. Çocukluğumun ve ergenliğe geçişimin mimarı olan şehir. Tahtını ne yaşadığım Istanbul’ a bıraktı ne de kökümün uzandığı Ege’ye. Öyle ya, çocukluk yılları değil midir bizi biz yapan? O zamanların anıları değil midir belleğimizden hiç çıkmayan?

İşte, Ankara’ nın da böyle derin bir yer etmişliği vardır yüreğimde. Bu şehirde yaşadığım her salisemi sevdim; devrin zorluklarını, o zamanın imkanlarının darlığını ve kıtlığını, çocuk saflığı ile yaşadığım dostlukları, aile gibi olduğumuz komşulukları, şehirden neredeyse bir saat uzak olan okulumu, zamanın bıçkın ve ana gibi-baba gibi kol kanat geren idealist öğretmenlerini, o dönemdeki insanların saflığını, dürüstlüğünü, samimiyetini…Hasılı, özlemini duyduğum bu duyguları bana yaşatan Ankara’ yı çok sevdim. Hep sevdim…

Sırf bu sebeplerden dolayı bile başbaşa kalarak içimizdekileri birbirimize dökebileceğimiz sessizliği hak ediyor bu şehir.

Kim bilir bütün bunların yanında belki de sevgimin esas nedeni başkadır! Salt çocukluğumun ayak izlerinin bende bıraktığı hoş anıların dışında belki de Ata’ m burada uyuduğu içindir.

Evet, kuvvetle muhtemel durum böyle olmalı! Aksi halde şehrin girişindeki Ankara tabelasını görür görmez Ata’ ma manevi saygı duruşunda bulunup, zihnimden hayır dua ederek minnetimi sunmazdım. Bir yandan kalbim cız ederken bir yandan da onun kanatları altında olduğumu bildiğim güven duygum arşa çıkmazdı.

Ankara’ya her gelişimde, o mavi beyaz tabelanın yanından her es geçişimde durup durduk yere duygu seline kapılıyor olmazdım.

Velhasıl; bu seyahatimde anladım ki beni Ankara’ ya tutku ve özlemle bağlayan ne çocukluğumun izleri ne eski dostluklar ne de o yıllardan hafızama yadigar kalan acı tatlı anılar… Ne o ne şu ne de bu…

Ankara güzelse tek sebebi sensin Ata’m.

En derin saygı ve minnetimle…

Esen kalın.

Bursaspor Alt yapıya dönmeli

Bursaspor Alt yapıya dönmeli

Bursaspor geçen sezon başında yaptığı 17 transferle, Bir gövde gösterisi yapmıştı.

Şimdi bu yabancı futbolculardan nasıl kurtulacağını düşünüyor.

Bir bölümün mukavelesi 2022 Haziran ayında bitiyor.

Bir bölümün mukavelesi ise 2023 Haziran ayına kadar uzuyor.

2,liğe düşen Bursaspor’un, Kurallara göre yabancı futbolcu oynatamayacağını biliyoruz.

Bursaspor küme düştüğü için, Bu yabancı futbolcular ayrılma hakkını da, kazanıyorlar.

Ama bir çoğunun önemli miktarda alacakları var.

Bazılalarının  alacaklarının ödenmesi için, Türkiye Futbol Federasyonuna müracaat ettiklerini de duymuştuk.

Bursaspor’un 1 Milyar borcu olduğununu ve Çok sınırlı kaynağı bulunduğunu da biliyoruz.

Kısacası borçlar küme düşme üzüntüsünü bile unutturdu.

O zaman yeni dönemde yeni arayışlara girmememiz lazım.

Yeni tedbirler almamız lazım.

Bu sene Vakıfköy kökenli gençlere, şans vermemiz lazım.

Zaten ilk denememizi, son oynadığımız Menemen spor maçında yaptık.

Ayrıca bursa kökenli iş adamlarımızın, Bursaspor’da sorumluluk almaktan kaçındıklarını,hissediyoruz.

Bir milyar borcu olduğu söylenen Bursaspor’un Transfer tahtası açamayacağını da anlıyoruz.

Bu yüzden çareyi Vakıfköy alt yapıda görüyoruz.

Böyle bir genç takımdan, Şampiyonluk beklemeden,nereye kadar gidebileceğini görmeliyiz.

Ayrıca bu sezon Büyükşehir Belediyesinin, Bursaspor’a daha sıkı sarılmasını istiyoruz.

Yabancı futbolcular aldık başaramadık.

Kiralık futbolcu ile kazanamadık.

Elimizde ki cevher futbolcuları sattık.

Ekonomik krizi aşamadık.

Şimdi elimizde bir tek Vakfıköy alt yapısı kozu kaldı bunu denemeliyiz.

Günün Sözü

Dayanmak kaderi yenmez

“Campbell”

 

 

Çağımızın silahları Aşı, Enerji ve Buğday

Çağımızın silahları Aşı, Enerji ve Buğday

2020 yılının mart ayında, Her yüz yılda bir yaşana,Salgın bir hastalıkla tanıştık.

Koruma tedbirleri ile ve ilaçlarla, Salgın hızını kesemedik.

Aşı bulunana kadar, Milyona varan insan kaybı yaşadık.

Aşı bulununca rahatladık.

Aşının gerektiğinde, Bir silah kadar stratejik bir unsur olduğunu, anladık.

Salgın hastalık beslenme alışkanlıklarımızı da değiştirdi.

Üretmek kadar, Stoklamak ve tedarik yollarını kullanmanın da, Önemli olduğunu anladık.

Tam salgın hastalıktan kurtulduk derken, Bu defa yakınımız da Rusya-Ukrayna savaşı patladı.

Savaş sürecinde, Enerjinin ne kadar stratejik bir madde olduğunu anladık.

Savaşan iki komşumuz, Ukrayna ve Rusya, En büyük buğday satıcılarıydı.

Ayrıca yağ konusunda da, Ukrayna’nın en önemli alıcısı olmuştuk.

Savaş nedeniyle, Yağ yüklü gemileri, Ukrayna limanlarından çıkartmakta zorlanmıştık.

Salgın hastalık ikinci plana düşmüştü.

Artık enerji temini, Yağ sevkiyatı ve buğday ithalatı ön plana çıkmıştı.

Savaş kısa zamanda duracak gibi değildi.

Buğday üretimimizi inceledik.

İhtiyacımız 25 milyon ton, Üretimimiz ise,

18 milyon ton civarıydı.

Yani 7 milyon ton açığımız vardı.

Buğday ithalatımızın ( %95 )ini, Rusya ve Ukrayna’dan yapıyorduk.

Savaş nedeniyle, Özellikle Ukrayna’da ekim yapılamamıştı.

Çin’in , buğday stokladığını duyduk.

Hindistan’ın , buğday ihracatını durdurduğunu, öğrendik.

Artık ülkelerin yeni silahları Aşı,enerji ve buğday olmuştur.

Günün Sözü

Fırsat adamın kapısını iki kere çalar

“chamfort”

 

SİESTA …

SİESTA …

 

“Merhaba…

 

Sizlerin karşısına Selin Işıl adı altında  yine ve yeni bir projeyle çıkmış olmanın gururuyla yazıyorum bu satırları…

 

Ekip arkadaşlarım ile birlikte, keyifle okuyacağınız, hem bilgileneceğiniz hem de hoş vakit geçireceğiniz bir dergi nasıl olmalı diye haftalarca yaptığımız beyin fırtınasının sonucu ortaya çıktı SİESTA.

 

Her biri alanında uzman, deneyimli ve bilgili kadromuzun özenli kaleminden dökülen satırlardan sayfa tasarımındaki görsel şölene kadar tüm detaylarını ince eleyip sık dokuduğumuz dergimiz, sizin karşınıza çıkana kadar defalarca içerik ve şekil değiştirdi.

 

Aldığımız yorum ve eleştirilerle son haline getirdiğimiz SİESTA nihayetinde içimize sindi ve artık sizlerin karşısında ‘görücüye çıkmaya’ hazır.

 

Sayfalarımızda turizmden modaya, sağlıktan astrolojiye, salon sporlarından güzellik sırlarına kadar pek çok farklı konuda özgün içerik bulacaksınız.

 

Bu sayımızda sevgili Ayşenur Yazıcı ile cilt lekelerinden kurtulmanın yollarını öğrenecek, Fatma’nın kalemiyle yeni moda trendlerini, İsmail’den triatlonu, Yasin’in gözünden gitmediğiniz, gezmediğiniz yerleri keşfedeceksiniz.

 

Bununla yetinmeyeceğiz elbette…”

 

Bir süredir heyecanım dorukta idi! İnsanı motive eden, coşku yaratan duyguları seviyorum. Hatta sevmekle kalmıyor, bana böylesine adrenalin yaşatan projeler için resmen aranıyorum!

 

SİESTA by SELİN IŞIL aylık dergisi de bu projelerden biri oldu benim için. Her ay bu heyecanın peşinden gidecek olmak da ayrı bir keyif…

 

Anlayacağınız bu günlerde mutluluktan dört köşeyim! Yazımın girişinde okuduğunuz, tırnak içine alınmış olan -Merhaba- hitaplı satırları Mayıs 2022′ de ilk sayısı çıkmış olan SİESTA by SELİN IŞIL dergi okurlarına hitaben yazdım.

 

Nasıl yazmayayım ki! Dört başı mamur bir dergi düşünün; okurken keyif veren, bilgilendiren, eğlendiren, öğreten, tanıtan …

52 sayfalık derginin sadece 3-5 değil, neredeyse her konu başlığında herkesin kendince birşeyler bulabileceği bir dergi…

Bir de üstüne böyle bir dergiye adınızın eşlik ettiğini düşünün…Kulağa hoş geliyor değil mi?

 

Adıyla mütenasip olan SİESTA, bütün okurlarına hayattan kısa bir mola aldıracak ender dergilerden biri.

 

Hangimizin buna ihtiyacı yok ki?

 

İşinin ehli uzmanlarca yazılmış, ele alınmış ve resmedilmiş birbirinden farklı ve güzel konu başlıklarının yer aldığı SİESTA by SELİN IŞIL dergisi Haziran 2022′ de ikinci sayısı için kollarını sıvamışken, şimdiden aldığımız övgü ve beğeni dolu sözler hem beni hem dergi ekibini daha iyisini yapmak için coşturdu bile…

 

İŞARET MEDYA YAYIN GRUBU altında; KUZEYİN SESİ, YANKI GAZETESİ, İŞARET GAZETESİ ve İŞARET TV. ‘ nın yanında yeni çocuğumuz olarak doğan SİESTA by SELİN IŞIL, tıpkı diğer yayın organlarımız gibi daha yolun başında iken koşmaya başladı.

 

Köşe yazılarımdan beni takip eden değerli okurlarımla SİESTA’ nın keyif veren sayfalarında da buluşmayı dileyerek derginin web sitesi adresini şuracığa iliştiriyorum;

www.siestaturkiye.com

 

Hayatın hepinize, hepimize umut, sevgi ve huzurla mola verdirtmesi dileğimle,

 

Esen kalın.

Hayırsız  Ortak Nato Hakkında

Hayırsız  Ortak Nato Hakkında

Yaklaşık 70 seneden beri Nato üyesiyiz.

Hem de bedel ödemiş ve Kore’de yüzlerce subayımız şehit vermiş bir üyeyiz.

Ayrıca Afganistan’da Somali’de ve parçalanmış Yugoslavya’nın Bazı bölgelerinde, Nato adına sorumluluklar almış bir üyeyiz.

Ama bu güne kadar, Nato’dan hiçbir hayırlı destek görmedik.

Nato üyesi olmamız nedeniyle,Yıllarca Sovyetler birliği sınırında,

Nato bekçiliği yaptık.

Nato’dan kovulan darbeci Yunanistan’ın, Tekrar geri alınması için rıza gösterdik.

Bizim onayımızla yeniden Nato’ya kabul edilen Yunanistan, Terör örgütlerinin geçiş terminali haline geldi.

Dost bildiğimiz Almanya, P.K.K ve Y.P.G. Mitinglerinin merkez üssü haline geldi.

Fransa’nın tutumununda Almanya’dan farklı olmadığını gördük.

Amerika’nın Irak ve Suriye sınırlarında, Bölücü terör örgütlerine,  Hem silah hem de para yardımı yaptığına, Tanık olduk.

Bütün bu olumsuzluklar, Bizim de ortak olduğumuz Nato’dan kaynaklanmaktadır.

Hani bir söz vardır.

Böyle bir ortağınız ve dostunuz varsa,Düşmana gerek yoktur diye.

Hayırsız dostumuz olan Nato, Bir adım daha ileri gitmiştir.

Artık düşman gibi davranmaya başladılar.

Mevcut yönetimin, Finlandiya ve İsveç’in, Nato üyeliğine soğuk bakmasına katılıyoruz.

Ayrıca yeni Nato üyeliği konusunda ve Nato’nun genişlemesi konusunda, Rusya’nın hassasiyetini de biliyoruz.

Finlandiya ve İsveç’e karşı mesafeli tutumumuzun, Ukrayna başkanına da ders olmasını diliyoruz.

Aslında Nato üyeliğimiz devam etse de, Veya herhangi bir nedenle sonlansa da,Komşumuz Rusya ile stratejik ve enerji Ortaklıklarımıza devam etmeliyiz.

Günün Sözü

Bir çok arkadaşlarımız olabilir

Ancak dostlarımız azdır.

“H.Johnsan”

 

 

19 Mayıs 1919’da ilk adım

19 Mayıs 1919’da ilk adım

Genç Türkiye Cumhuriyet’inin kurulması için, İlk adım 19 Mayıs 1919 tarihinde, Samsun’da atılmıştır.

Bu tarihi adım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e nasip olmuştur.

Ardından bu kurtuluş projesinin gerçekleşmesi için, Anadolu’ya geçilmiştir.

Atatürk Samsun, Erzurum ve Sivas’ta yapmış olduğu toplantılarda,

Anadolu halkının, Kurtuluş savaşına hazır olduğuna inanmıştır.

Anadolu hattında bu güveni boşa çıkarmamıştır.

Ve Urfa’da Maraş’ta Antep’te Erzurum’da  , destanlar yazmıştır.

Maraş’a “Kahraman”,

Urfa’ya “Şanlı”

Antep’e “gazi”

Unvanlarının verilmesi bu sebeptendir.

Çocuğun annesiz kalabilir ama vatansız kalmasın diyen Nene Hatun, Sadece İnönü ve Sakarya savaşlarından ibaret olmadığını öğrenmeliyiz.

19 Mayıs sadece gençlik ve spor bayramı değildir.

Bağımsız Türkiye projesi için, İlk adımın atıldığı gündür.

Anadolu halkının uyandığı ve kendi gücünün farkına vardığı  gündür.

Atatürk,23 Nisan’ı çocuklara, 19 Mayıs’ı gençlere armağan etmiştir.

Genç Cumhuriyet’imizde, Türk halkına emanet edilmiştir.

Atatürk’ün bu hedefinin, Genç Cumhuriyet’imizin onuncu yılında,

Başarı ile gerçekleştirdiğini görmüştük.

Ama yaşadığımız bu dönemde Birlik ve beraberliğimizin Zannedildiği görüyoruz.

Her konuda kutuplaştığımıza,tanık oluyoruz.

Bize emanet edilen vatanımızı korumamız için, Gereken özeni göstermediğimizi hissediyoruz.

Kurtuluş savaşı ruhunu,yeniden yakalamalıyız.

Günün Sözü

Gerçek çizmelerini giyerken

Yalan bütün dünyayı dolaşır.

“Spurgeon”

 

 

 

 

UZAKTAN SEYREDENLERE SELAM OLSUN!

UZAKTAN SEYREDENLERE SELAM OLSUN!

Yarım asırlık ömrümde çok insan tanıdım.

Kimi gözümün içine baka baka yalan söyledi,
Kimi kendini kurnaz sanarak uyanıklık yaptığını düşündü.
Kimisi kendini zeki zannederek beni ayakta uyuttuğu yanılgısına düştü,
Kiminin içi başka dışı başka oldu!
Kimi ise şeytani örtüsüne büründüğü rol ile iyilik meleği imişçesine davrandı,
Kimi masum ve şirin görüntüsünün altındaki yılanlığının ardına saklandı!

Hayatımdan gelip geçen ve hatta bazılarının halen var olarak, beni sadece uzaktan izlemelerine izin verdiğim insanların hepsinin de tek bir ortak noktası var; ruhları ve niyetleri temizlenemeyecek kadar kötü, çirkin ve kirliler…

Sahte, yapmacık, sinsi ve içten pazarlıklılar…

Perdenin önünde oldukları insanla, perdenin ardındaki insanın başkalığı bu tip insanlara karşı daima gardımı alarak yaşamama sebep oldu.

Kime, neyi, ne kadar yutturduklarını gördükçe bu tarz insanlara karşı olan nefretim daha da arttı.

Nefreti yüreğime yakıştırmazken, insan silüetinde dolaşan ve belden aşağı vurma metoduyla kalleşçe yaşayan bu insanlara karşı olan nefretime gem vuramamak da benim zayıflığım olmalı!

Lakin, bu minvaldeki karakterlerin MIR MIR, -sözüm ona- sakin, şirin ve akıllı uslu görüntüleri altındaki niyetlerini sezince nefret duymamak ve onlardan uzak durmamak pek mümkün olmuyor!

Uzak demişken, bu tip insanların bazılarıyla bir sebeple bağlantınızı asla koparamayacak durumdaysanız, onlara karşı alınacak en doğru önlem onları yaşam alanınızdan, sizden, çevrenizden uzak tutmaktır. Yani aranıza mesafe koymaktır!

“Mesafeli olmanın en iyi yani budur; kararlarını sorgulayamazlar, düşüncelerini yargılayamazlar ve sen izin vermedikçe hayatına dahil olamazlar” alıntısındaki gibi, sizi hak etmeyen insanların hayatınızda var olmalarına izin vermeyin. Bırakın, sizi durdukları, layık oldukları mevkiiden izlesinler…

William James’ in de bunu teyit edercesine söylediği gibi, “Bir insana verilecek en korkunç ceza, onun varlığını kabul etmemektedir”. Zira bazılarıyla kaliteli iletişim kurabilmenin tek yolu, onlarla araya mesafe koymaktan geçer. Bu sözün altına imza atan Azra Kohen’ e katılmamak mümkün değil.

-Miş, – Mış gibi yaparak yaşayan ama asla duygu ve düşüncelerinde dürüst olmadığından emin olduğunuz insanlara karşı alınacak en güzel tedbir budur. Ruhları ve karakterleri örümcek bağlamış bu insanların sizi uzaktan seyretmelerine müsaade edin. Edin ki, kirli niyetleri, kurum bağlamış sahte sözcükleri ve ikiyüzlü tavırlarına bu vesileyle belki bir parça olumlu katkı sağlamış olur ve aynı zamanda onlara karşı kendinizi korumuş olursunuz.

Hayatınızın sizi gerçekten seven ve size değer veren insanlarla çevrilmesi dileğimle,

Esen kalın.

Ligde kalma mücadelemiz sürüyor

Ligde kalma mücadelemiz sürüyor

Manisaspor deplasmanından galibiyetle dönen Bursaspor,Ardından Ümraniye sporu’da yenince

Tüm şehir halkı olarak umutlandık.

Ayrıca ,puan cetvelinde yakınımızda bulunan,Kocaelispor ve Altınordu’da puan kaybedince

Bu haftanın en kazançlı takımı haline geldik.

Şimdi Kocaelispor ile aynı puandayız.

Altınordu ise, bizden bir puan daha yukarıda bulunuyor.

Böyle kritik durumlarda, averaj durumu bile, Önemli hale geliyor.

Biz , bu iki takımdan everaj olarak daha iyi durumdayız.

Ayrıca Denizlispor’a yenilen Menemen spor, Küme düştü dersek yanlış olmaz.

Biz bu Pazar günü, Deplasmanda Samsun spor ile oynayacağız.

Samsun spor’ un, “Play-Off” hattına girmek istediğini biliyoruz.

Biz ,ise ligde kalmak için, Samsun spor maçını mutlaka kazanmalıyız.

Bu Pazar gününün bir önemli maçıda, Eyüp spor ile Kocaelispor arasında oynanacaktır.

“Play- Off” hattının sonunda yer alan.

Eyüps por,yerini korumaya amaçlayacaktır.

Kocaelispor ise, Eyüp spor’u  yenerek ,ligde kalmayı hedeflemektedir.

Küme düşme hattının bir “tık”üstünde yer alan Bolu spor ise, Ankaragücü deplasmanına gidecektir.

Bolu spor, ligin son haftasında ise, Evinde kritik konumda olan Altınordu ile maç yapacaktır.

Ard arda, iki kritik maç kaybedecek bir Bursaspor’da tehlikeli bölgeye inebilir.

Biz ligin son haftasında, biraz daha rahatız.

Küme düşmüş olan menemen spor ile oynayacağız.

Eğer Ümraniye spor maçında, Son saniyeye kadar sergileyeceğimiz mücadeleyi, Samsun’da da sürdürürsek, galibiyetle dönebiliriz.

Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesecek noktadayız.

Günün Sözü

Yaş da aşk gibidir,saklanamaz.

“Thomes Dekker”

 

ZAMANLA YARIŞMAK!

ZAMANLA YARIŞMAK!

 

 

1 Nisan

23 Nisan

Hıdırellez

Bayram…

 

Şu bir ayı biraz geçkin dönemde tarihsel olarak üzerine birşeyler karalamak istediğim ama bir türlü yazamadığım tarihler ve günlerdir bunlar.

 

Zaman mı bizi kovalıyor yoksa biz mi onu yakalamakta gecikiyoruz bilmiyorum ama zamanın süratle avuçlarımızın arasından, hemen yanıbaşımızdan koştura koştura geçtiği kesin.

 

Yeni bir haftanın başlamasıyla bitmesinin bir olduğu günlerden geçiyorum…

 

Son birkaç aydır her ne kadar programlı yaşarsam yaşayayım, ne kadar plan yaparsam yapayım bu günün işinin yarına devrettiği bir dönem bu dönem benim için.

 

Sanki herşeyi hızlandırılmış bir şekilde yaşıyor, bazı şeyleri ise bir gözüm görüp diğeri görmüyor! Bende mi bir tuhaflık var, yoksa yaptığım gündelik planlarda mı diye meraklanıp sorduğum bir kaç eş dost da aynı dertten muzdarip olunca, zamanın bizi kovaladığına kanaat getirdim.

 

AN’ ı yakalayıp AN’ da kalmayı seven biri olarak ve hatta sırf bu konuya dair yakın geçmişte bu köşede yazı döşenmiş biri olarak, koşan zaman diliminin içinde AN’ ı bile yakalamanın mümkün olmadığını fark ettiğim bahar günlerindeyim…

 

Haldır huldur koşturmacayla geçen haftaların ardından gelecek olan ve sere serpe dinlenebileceğimi umduğum sıcak yaz günlerini şimdiden iple çekiyorum.

 

Ve tabii ki gelecek zamanın getireceği güzel günleri de hasretle bekliyorum.

 

Esen kalın.