Köşe Yazıları

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ BİR ÜLKÜ İDEALİ ve ŞİİRİM

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ BİR ÜLKÜ İDEALİ ve ŞİİRİM

Türk milliyetçiliği her türlü ideolojik akımlar düşüncesinden değil ve bağımsızdır. Bir millet ülküsü milli bir düşünce sistemi olup ve Türk milletine bağlıdır. Türk milliyetçilikte en temel amaç milleti sevmek, onu geliştirip yükseltmek ülküsüdür. Bu nedenle sağcı, solcu, kapitalist, sosyalist olmaya gerek yoktur; milliyetçilik her türlü düşünce üstünde kutlu bir ülkü ve düşünce sistemi diyerek doğrusudur. Bir amaç ülküdür, çünkü milletini seven ve yükseltmek için neler yapılması gerektiği üstünde sürekli fikir üretmek zorundadır. Bir milletin gelişmesinin sonu olmadığı gibi ülkünün de sonu yoktur.

*

Türk milliyetçiliğinde milleti sevmek için neler yapılmalıdır? Millet mensuplarının kendi milletlerine hizmet için neler yapılmalı ve öncelikle milletinin geçmiş tarihini ve geleceğini bir plan içinde düşünerek iyi tanıtmaktır. İçinde yaşadığın milleti tanıtmak, böylece milletine mensup oldukları duygu ve bilgisini kazandırarak, milletin fertlerini küçük yaştan itibaren millet sevgisini sevdirmeli ve tarihiyle, kültürüyle, toprağıyla, havasıyla, suyuyla. Tanıtma işi, her yaşa göre en son ve en yeni usullerle yapılmalı ve teknolojinin son ürünleriyle, bilgisayar oyunlarıyla, filmlerle, müzikli oyunlarla. Küçük yaştan ileri yaşlara doğru kalite ile artırılmalıdır.

*

Türk milletini geliştirmek ve yükseltmek için neler yapılmalı, hedefi tüm millet fertlerini maddi ve manevi olarak çıkabilecekleri en yüksek seviyeye çıkartarak, milliyetçilik refah devletinin milli projesiyle her Türk’ün en iyi şekilde yaşamaya, en son imkânlara sahip olmaya hakkı var sayımıyla, her Türk’ün dünyayı gezip görmeye hakkına sahip olmasını sağlamaktır. Her Türk yurttaşı kültürel seviyede yükseltilmeli ve bilgi, sanat ve kültür açısından da yükselebileceği en son noktaya kadar gelmelidir.

*

Bir milletin bütün fertleri maddi ve manevi noktasından yükseltildi mi; gerisi zaten gelir. O zaman milletin fertlerinin geleceği endişe edecek değil yaşantısı garibanlık içinde, zillet içinde, karanlıklar içinde yaşamak istemezler; yaşadıkları çevreyi, köyü, kasabayı, şehri güzelleştirmek için çalışırlar. Bilime ve sanata değer verirler. Maddi ve manevi açıdan yükselen insanlar, kaba ve tembel olmazlar, hantal hareketlerden, kaba konuşmalardan hoşlanmazlar; böyle insanları önemli yerlere getirmezler. Maddi ve manevi açıdan yükselen insanların şiirleri şiir, romanları roman, filmleri film, müzikleri müzik olur; yaşadıkları yerler cennet olur. İşte böyle hedefleri olan insanlara milliyetçi denir. Demek ki milliyetçilik sevgidir, bir kalkınma ve yükselme ülküsüyle bu anlayış içinde olan, Türk milliyetçilerinin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün en temel arzularıdır. Umarım Türk milletini yönetecek geleceğe hazırlayacak, bu düşünce aydınlarıyla halkıyla bir bütünlük içinde yönetenler olur. Umut ışığıyla, sağlık, esenlikler dilerim.

 

OYUNLARI BOZMALI

Gönüller parçalandı gören gözler uyansın,

Çok geçmeden vakitte fenalıklar önlensin,

Vatana sevgi ahlakın çöküşüne bakılsın,

Bu gidişat karanlık acil durdurulmalı,

Çaresi tek vücutta oyunları bozulmalı.

*

Öncelik planları uşakları ileri sürdüler,

Maya tuttu sanarak milleti ayrıştırdılar,

Girip çıkan belirsiz ülkeyi karıştırdılar,

Bu gidiş karanlık açıl durdurulmalı,

Çare millet birliğiyle oyunlar bozulmalı.

*

İslam dini dediler dinsizliği yaydılar,

Din alimi diyerek fetvaları verdiler,

Örgüt, cemaat diyerek darbeler indirdiler,

Bu gidişat karanlık açıl durdurulmalı,

Türk milletin birliğiyle oyunlar bozulmalı.

*

İhanetler diz boyu bakarlar şaşkın,

Türk yurdu tehlike çevrenize bakın,

Yeniden diriliş için meşalenizi yakın,

Bu gidişat karanlık çözümü bulunmalı,

Türkün milli birliğiyle oyunlar bozulmalı.

*

Turan birliği kurulsun insin ovalarına,

Bozkurtlar baş olsun turan ordularına,

Mazluma huzur zalime korku salına,

Bu gidişat karanlık çözümü bulunmalı,

Türkün milli birliğiyle oyunları bozulmalı.

*

Yolunda ışığı bilim, aydınlansın seması,

Cehaleti ezerek rüzgâr yeli olması,

Türk’ün bilim şanını dünyaya göstermeli,

Bu gidişat karanlık çözümü bulunmalı,

Türk dünyası birliğiyle oyunları bozulmalı.

*

Der Mehmet hak, adalet verilsin,

Dünyada Türkün şanı tekrar duyulsun,

Zalime korku mazlumun ahı kalmasın,

Bu gidişat karanlık çözümü bulunmalı,

Türkün Turan birliğiyle oyunları bozulmalı.

  1. T: 15.01.2022

TATİL MODU…

TATİL MODU…

 

 

Bir süredir haberleri takip etmiyorum. Okumuyorum, izlemiyorum.

 

Hatta dünyadan ve ülkeden bi’ haber olmak için adeta çaba harcıyorum!

 

Bunun için, gazetelerin ve haber sitelerinin son haberlerini anında bildiren telefonun dınklama sesini tamamen kapattım mesela.

T.V’dan uzak yaşayan bendeniz, olur da elim kumandanın aç-kapa tuşuna değerse diye, orada da kanalı TLC veya Netflix olarak ayarlamakta buldum çareyi mesela…

 

Hasılı; istemiyorum! Ne haber izlemek ne de olan bitenler hakkında bilgi sahibi olmak falan istemiyorum.

 

Çok fazla farkındalık çok fazla düşünceyi getirdiği için beraberinde ve ben de sorumluluk sahibi bir birey olarak artık ince ince düşünmek istemediğim için boş verdim gerçek dünyanın gerçek ve can sıkıcı olaylarını.

 

Böyle güzel!

Böyle güzelim!

 

Siz buna ister kafayı kuma gömmek deyin, isterseniz duyarsızlık deyin. Adı, kılıfı ne olursa olsun temmuzun sıcak geçen günlerinde ruhumun özgürlüğünü seçerek, umursamama hakkımı kullanıyorum gerçek alemin düzenini.

 

Ve genelde Şile’ nin kuytu koylarındaki sessizliğime bürünüp, zamanın burada akıp geçmesine izin veriyorum.

 

Sakin, huzurlu, mülayim…

Sorunsuz, kaygısız, yalın.

 

Altıma çekiverdiğim şortum ya da şalvar pantolonumla, ayağıma takıverdiğim şıp şıp terliklerimle…

 

Değmeyin keyfime…

 

Ne kadar daha bu modda yaşarım bilmiyorum ama, sonbaharda ayyuka çıkacağı düşünülen salgınla ilgili kara haberler gelesiye ve bununla birlikte zaten berbat olan ekonominin insanları daha da yaşayamayacakları hale getireceği o güne kadar bu modda kalmaya istekliyim.

 

İçinde olduğum huzurun sizi de sarması dileğimle,

 

 

Esen kalın.

“15 TEMMUZ’UN ÖZETİ VE ŞİİR’İM”

“15 TEMMUZ’UN ÖZETİ VE ŞİİR’İM”

Türk milleti üzerine planlanmış cumhuriyet tarihinde büyük bir ihanet ve hain projenin adı. Türk milleti inanç kutsalına önem verdiği, İslam’a hizmet görünümünde Fetö denilen terörist ve ortakları çok iyi gizlenerek ve yetiştirilerek, Diyanet’in içine yerleştirilmiş ağlayan sızlayan taraf toplayan kurnaz bir maşa büyük planın; Siyonist hareketidir. Fetö’nün dedeleri, Irandan, Bitlis’e Bitlis’ten Erzurum’un, Pasinler ilçesi, Korucuk köyüne de yerleşerek din âlimi görünümlü Baba Ramız den olma, Anne Rabin den doğma 1938 dünyaya gelerek babası bir Ermeni soylu, Annesi Yahudi asıllı olması gelişen, bu durum bakılırsa aslına bağlı hizmet etmesi tesadüf olamaz. Bu anlamda plan senaryo başlıyor hafız olur, diyanete sızıyor, vaiz veriyor, mevkiler alıyor, işveren olur holdingler kuruluyor, eğitimci oluyor ,yüksek teknolojili okullar kuruluyor, İslam dini üzerinden fetvalar veriliyor, dar gelirli insanların gönüllü ve ileri derecede zekalı çocukları ellerinden alınıyor; kendine bağlı tapan kadrolar oluşturuluyor.
*
Devletin tüm kurumlarının yönetimine üst düzeyde kadrolar yerleştiriliyor ve siyaset içinde aktif rol alıyor! Yönetiyor ve aktif dış destekle Türkiye’ye plan içinde yön veriyor ve 2002 den sonra gücüne güç katıyor. Bu öyle bir hal alıyor ki! Devletin vatansever görevli evlatları dahi sırasıyla kumpas iftiralarıyla söküp atılıyor. Bir nevi; dış güçler ve iç hizmetçilerin istediği haline getiriliyor ve bu gidişat geç anlaşılsa da tehlike varlıkları yok olma gidişatı olunca sözde çökertme taktiği yapılmaya başlanıyor. Bu fetö terörü bunun farkına vararak, iç ve dış ağababalarının talimatlarıyla 15 Temmuz terör hareket uygulanması kararı alınarak katliam ve kalleş uygulamaları başlatıyor.
*
Diyanet’e bu konuda çok görev düşüyor. Çünkü… 15 Temmuz darbe girişimi. Fetö örgütlenmesinin, dini söylemlerin birçoğu rüyalar üzerinden kurgulama hareketi olmasıyla belli kesimlerden taraf oluşturmuş oluyor. Türk milletinin kalbine ise içimizdeki, ‘din alimi, şeyh, gavs, mürşit, ilahiyatçı profesör, başkan’ gibi sıfatlarla hitap edilen kişiler aracılığıyla girerek 1950’li yılların başından bugüne barış, kardeşlik, hoşgörü, aynı yaratıcıya iman gibi başlıklarla Yahudi ve Hıristiyanlara ‘rahmet’ himmet, nazarı ile bakan ve bu bakışı, Müslümanlara itikat olarak aşılamak isteyen bahsettiğim kimlikli kişiler, her iktidar döneminde el üstünde tutulmuştur. Bunların ilk örneği Said Nursi’dir. Menderes, devletin bütün imkanlarını adeta emrine seferber etmiştir. Onun talebesi ve misyonunu temsilcisi Fetö olması ve ne istediler de vermedik, iradesi hepimizin malumudur.
*
Bu konuların geçmişte gözden kaçar ama o isimler kadar siyasetçiler tarafından el üstünde tutulan daha nice isimler, tarikatlar, cemaatler, vakıflar vardı. Örneğin bu ülkede birileri çıkıp diyenler oldu ‘Kuran’daki (Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındaki) kıssalar Allah’ın sözü olamaz, Muhammed yazdı’ dedi. Siyonistlerin, Türk Milleti üzerine kurguladıkları planları madde madde bilindiği halde önemle, Başta Diyanet işlerinde Başkanı ve ilgili yetkililer. Neden ilgisizdiler veya siyaset tarafından yetkisiz, ilgisiz mi bırakıldılar. Fakat unuttukları bir şey var! O’da Türkün geçmiş tarihinden ders almamışlar ki! Türk milleti 15 Temmuz gecesi ülkesinin sokaklarında büyük mücadelesini vererek devletinin tüm kurumlarını toplayıp tekrar yönetim makamlarına oturtuyor, 250 şehit ve ekonomik zararlarla, binlerce gazi vererek tüm dünya emperyalistlerine onları maşası terör örgütlerine haykırdı dedi ki? Çanakkale geçilmez dedik geçemediniz. Şimdi yine haykırıyoruz Türkün vatanı bölünmez, bayrağı inmez, indirmeye kalkan eller kırılır, kirli oyun planlarınız batsın diyerek, Rabbim bu asil millete bir daha; bu çirkef vahşeti yaşatmasın ve tüm şehirlimize Allah’tan rahmet, Gazilerimize sıhhat, Türk milletine huzur, birlik içinde yükselmesini muzaffer eylesin.

15 TEMMUZ İHANETİ
Hoca efendi deyip pazarlayanlar,
Ağlayınca ilaç gibi yutturanlar,
Fikirleri doğrudur elde tutanlar,
Türk yurdu yıkmak kolay mı sandınız.
*
Ecnebi Fetö’yü âlim tutturanlar,
Hasta fırıldağa göz yumanlar,
İslam’a fitne fesat sokanlar,
Bu milleti kolay lokmamı sandınız.
*
Oyunlar kurdun fitne yuvasından,
Talimat aldın içten dışardan,
Tarihi oldu on beş temmuz’ dan,
Bu vatanı satmak kolay mı sandınız.
*
Üzerine yüründü bu hainlerin,
Kaçacak delik bulamadı farelerin,
Yine destanı yazıldı ecdadımın,
Bu yurda ihanet kolay’ mı sandınız.
*
Hastalığı yaymış sinsi mikroplar,
Teneke lehimiyle nakil edenler,
Türk ayrıldı gayrı sananlar,
Türkün vatanını satmak kolay’ mı sandınız.
*
Yıllarca ipleri emrinde tutan,
İhanet ortaklı içimizde geçinen,
Yalan fetvalarla aldandık diyen,
Türk bayrağını indirmek kolay’ mı sandınız.
*
Ağladın yalanınla belanı buldun,
Yıllarca aklınla uşaklık ettin,
Ağaç oldum diyerek orman’ mı sandın,
Bu milleti çökertmek kolay mı sandınız.
*
Mehmet der soysuz ortaya çıktın,
İnsanlıktan çıkmış kinini kustun,
Ömrünce şeytanla arkadaş oldun,
15 Temmuz ihaneti unutmak mı sandınız.
Y.T: 14.07.2018
Şair- Yazar Karlı Dadaşı .
Mehmet KANTAR.

Bursaspor, İnegölspor Ve Bir Anı

Bursaspor, İnegölspor Ve Bir Anı

Bursaspor 2. Lige düştü.

Geçen sezon en fazla süre alan 9 futbolcusu Bursaspor’dan koptu.

Randıman alamadığı yabancı transferler nedeniyle bir de borçlu duruma düştü.

Bu sezon alt yapı ağırlıklı bir kadro kurmak zorunda kalacaklar.

Önümüzdeki sezon beyaz grupta İnegölspor’la beraber oynayacaklar.

Yıllar önce Bursa amatör ligde İnegöl idman yurdu ile oynamıştık.

Şimdi 2.ligde İnegölspor ile 1.lige terfi etme mücadelesi yapacaklar.

Bu rastlantı bana 1950’li ve 1960’lı yılların Bursa anlatür kümesini hatırlattı.

Ben de 1961-1962 ve 1962-1963 sezonlarında Bursa amatör liginde yer alan Merinospor’da  oynamıştım.

Bursa amatör liginde oynayan İnegöl idman yurdu takımından çok ünlü futbolcular yetişmişti.

Boylu poslu sol açık Hıfzı Fenerbahçe’ye transfer olmuştu.

Hıfzı gibi sol açık oynayan Zeynel Ankara Gençler birliğine transfer olmuştu.

Fuleli kuşu stiliyle rüzgarın oğlu ismi verilen Zeynel kurnerden direkt attığı güllerle meşhur olmuştu.

Daha sonra sahneye İsmail Arca çıkmıştı.

İsmail Arca döneminin en kaliteli standart hattı olmuştu.

Eskişehirspor ve Milli takımda kaptanlık yapmıştı.

O dönemde bursa havagücünün santforu Fevzi Zemzem de askerliği bitince Göztepe’ye transfer olmuş ve o sene gol krallığı tacını da takmıştı.

Havagücü’nün sol hatı İskender’i ise Altay kapmıştı.

O dönemde Gemlik Sümerspor’da çok güçlüydü.

Neyir ve Coşkun kardeşleri Altınordu transfer etmişti.

İşte 2.lig Beyaz grupta oynayacağımız İnegölspor ile böyle bir futbol geçmişimiz vardır.

Sonunda tarih tekerrür etmiştir.

Kader yaklaşık 60 yıl sonra Bursaspor’la  İnegölspor’u 2.lig beyaz grupta buluşturmuştur.

İki takımımız içinde en iyisinin olmasını diliyoruz.

 

Günün Sözü

“Başarı tatlıdır ama ter kokar.”

Ananim

 

Nato Ortaklığı İçinde Mücadeleye Devam

Nato Ortaklığı İçinde Mücadeleye Devam

Finlandiya ve İsveç’in Nato üyeliği talebinin Türkiye’nin ve tosuna takılması hayırsız ortaklarımızın bizi daha iyi anlamasına sebep oldu.

Demokrasi insan hakları ve özgürlük konusunda ahkam kesen bu iki Ülke Rusya korkusundan tıpış tıpış Nato’nun kapısına geldiler.

Türkiye’nin bu iki ülkenin nato üyeliğine direnişi ise hem Amerika’ya ve hem de Almanya’ya  bir ikaz olmuştur.

Aslında atom bombasıyla yüz bin kişiyi öldüren Amerika’yı Japonya’dan tanıyorduk şehit verdiğimiz Kore savaşlarında daha da yakınlaşmıştık.

Vietnam savaşında ise Amerika’nın çirkin yüzünü görmüş olduk.

Ama son 30 yıl içerisinde Almanya’yı da daha iyi tanıdık.

Almanya’nın ırkçılık ve terörle mücadele konusunda Türkiye’ye karşı düşmanca davranışlar sergilediğini gördük.

Suriye ve Irak sınırındaki teröristlerin Almanya’nın desteği sayesinde ayakta kaldıklarını anladık.

Güneydoğuda ki patriotları terörle mücadele kullanmayalım diye söktüklerini öğrendik.

Her hafta sonlarında bir çok Alman şehrinde terör örgütlerinin planlı gösterilerini gördükçe bu örgütlerin kimlerden cesaret aldıklarını daha iyi anladık.

Sonuçta hayırsız ortağımız Amerika terör örgütlerini silah ve mühimmatla beslemiştir.

Almanya ise özgürlük ve demokrasi ambalajıyla bu dini ve siyasi örgütlerin canlı kalmasını sağlamıştır.

Aslında Türkiye bu iki hayırsız ortağından gördüğü düşmanlığın acısını İsveç ve Finlandiya dan çıkarmıştır.

Bu vesile ile ilk kez bir nato uzlaşma tutanağına terör örgütlerinin de isimlerini sokmuş olduk.

Ve bazı örgüt üyelerinin teslimini şart koştuk.

Finlandiya ve İsveç ile yatığımız müzakereler sırasında gösterdiğimiz direnç ve uzlaşma metnine yazılan maddeler olumlu bulunmuştur.

Eğer Amerika ve özellikle Almanya terör örgütlerine silah olarak toplumsal ve siyasal olarak destek vermeye devam ettikleri taktirde benzer tepkileri onlara da göstermeliyiz.

Kısaca nato içinde kalarak hayırsız ortaklarımızla mücadelemize devam etmeliyiz.

 

Günün Sözü

“Aşk ile nefret bizim elimizde değildir.”

Çehov

 

 

 

MAYMUN ÇİÇEĞİ

MAYMUN ÇİÇEĞİ

 

Anladık!

Virüs çağında yaşıyoruz.

Anladık!

Bir nevi biyolojik savaşların başladığı bir çağa giriş yapmış bulunmaktayız.

Yaklaşık üç senedir dünya insanlarının belleğine nerdeyse kazınmaya çalışılan bu algı operasyonunu anlamamak için anlağı kıt olmamız lazım. Şükür ki değiliz ve algılayabiliyoruz.

 

Anlamadığım şu; 1970′ lerden beri var olan Maymun Çiçeği virüsü nasıl oluyor da tam da bu vakitlerde Avrupa’yı etkisi altına alarak nihayetinde ülkemize de ulaşma cüretini gösteriyor!

 

Yanlış okumadınız; 1970′ lerden beri var. Peki o tarihten bu tarihe var olan bir virüs niye şimdi dünyayı tehdit eder hale geliyor?

 

Yooo, kimse bana globalleşen dünyadan, hava yollarının gelişerek bu virüslerin daha hızlı yayılmasına sebep olduğundan falan bahsetmesin. Zira, merkezinin Afrika (Kongo Cumhuriyeti) olduğu söylenen Maymun Çiçeği virüsünün yayılmasına sebep sırf hava yolu şirketleri olamaz! Yani hızlı, rahat ve kolay ulaşım olduğu için insanların seyahat tercihlerinin hava yolları olması ve bunun virüslerin yayılma hızında bir numaralı faktör olduğuna kimse beni inandıramaz. Bunun böyle olduğuna inandırmaya çalışanlara ’70 lerden bu yana Afrika ülkelerine uçuşlar yapıldığını hatırlatmakta fayda görüyorum!

 

Nedeni niçini her neyse ne…8,5 milyar insan olarak biz anlayacağımızı anladık! Tamam, kabul biyolojik savaşlar çağında yaşıyoruz.

 

Hazır bahsi geçmişken ve İstanbul’ da bu virüse yakalandığı söylenen 37 yaşındaki vatandaşımızın bilgisi yetkililer tarafından kamuoyuna duyurulmuşken, Maymun Çiçeği virüsünün semptomlarını da burada yazmayı boynuma borç biliyorum; yüksek ateş, baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrısı ve şişlik. Ateş arttıkça vücutta bir kızarıklık ve kaşıntı olduğunu da eklemekte fayda var. Enfeksiyonun vücuttaki yaşama süresi ise 14 ile 21 gün arası imiş.

 

Bu köşe sağlık köşesi olmamasına rağmen elim değmişken tedavisinden ve diğer detaylardan da bahsederek, şayet bu virüsle karşılaşan okurlar olursa neyi nasıl yapacaklarını da bilmelerini isterim.

 

Maymun çiçeği virüsü hastalık bulaşmış bir kişiyle yakın temas kurulduğunda sıçrama yapıyormuş. Veya bazı hayvan türleri ile temas edildiğinde ya da üzerinde virüs bulunan yatak örtüsü ve kıyafet türlerinden bulaşabiliyormuş.

 

Peki, maymun çiçeği ölümcül mü? Bu virüs, çiçek hastalığı semptomları ile örtüştüğünden genelde hafif geçse de vakt-i zamanında Batı Afrika’ da ölüme sebebiyet verdiğine dair bilgiler virüsün kıdemli dosyasına işlenmiş.

 

Hazır bu kadar bahsetmişken tedavi yöntemini de söyleyerek yüreklere bir nebze su serpmek isterim. Zira uzmanların yaptığı açıklamalara göre maymun çiçeği virüsü çiçek hastalığına karşı geliştirilen aşılar ile tedavi edilebiliyormuş. Ve diğer yandan antiviral ilaçların kullanımı ile de atlatılabiliyormuş.

 

Kıssadan hisse; madem biyolojik bir çağda yaşıyoruz, o halde herkes üzerine düşeni yapmalı ve virüslere karşı daha uyanık olmalı!

 

Sağlıkla ve esen kalın.

Yunanistan’ın Alması Gereken Dersler

Yunanistan’ın Alması Gereken Dersler

Rahmetli babamız Hayrettin Gürçay 1914 yılında Yunanistan’ın Preveze şehrinde doğmuştu.

Dedemiz Osman Gürçay kazandığımız preveze deniz zaferine atfen babamızın adını Hayrettin koymuştu.

Yıllar sonra bize de babamızın doğduğu toprakları görmek nasip olmuştu.

Bende Gemlik Rumeli Derneğinin düzenlediği seyahate katılarak Yunanistan’a gitmiştim.

Otobüsle seyahat ettiğimiz için Gümülcine, İskeçe, kavala, Selanik ve Atina’yı görmüştük.

Gemlik’in kardeş şehri olarak seçtiği Neo-Kios kasabasında ağırlanmıştık.

Seyahatimiz boyunca hangi bölgede Türk ve Müslüman olduğunu cami minarelerinden anlamıştık.

İskeçe’de ki çift şerefeli cami tüm kafilenin dikkatini çekmişti.

Anadolu’yu gezdiğimizde ise Sinop’ta Diyojen’in izine rastlıyoruz.

Trabzon’da ki Sümela manastırını da özenle koruyoruz.

Türkiye ve Yunanistan’ın savaş ve barış ile harmanlanmış bir ortak tarihe sahip olduklarını biliyoruz.

Savaşmaya mecbur kaldığımız dönemlerde Yunanistan’ın nasıl tahrik edildiğini ve nasıl yalnız bırakıldığını ibretle hatırlıyoruz.

Son aylarda Yunanistan’ın geçirdiği bu acı tecrübeleri unuttuğunu görüyoruz.

Ve Ukrayna liderinin düştüğü yanlıştan ders çıkaramadıklarını anlıyoruz.

Komşumuz Yunanistan yakınımızdaki savaşın uzamasını ve yayılmasını isteyenlerin olduğunu bilmesi lazım.

Ukrayna liderinin küresel güçler tarafından nasıl kullanıldığını görmesi lazım.

Yunanistan liderinin Amerikan kogresinde almış olduğu 37 alkış rüyasından uyanması lazım.

Yunanistan’ın bir anda 9 Amerikan üssü ile kuşatıldığını görmesi lazım.

Biz Yunanistan ile hem Trakya da hem de Ege denizinden çok yakın iki komşuyuz.

On bin kilometre uzaktaki hayırsız dostlardan ikimize de hayır gelmez.

Ukrayna savaşı başta Yunanistan olmak üzere herkese ders olmalıdır.

Günün Sözü

“Alçak gönüllülük kendi gerçek değerini anlamaktır.”

Anadole Fraure

 

 

 

 

“SİYASİ PARTİLERDE HEDEF KİTLE İLK DEFA OY KULLANACAK GENÇLER ve ŞİİRİM”

“SİYASİ PARTİLERDE HEDEF KİTLE İLK DEFA OY KULLANACAK GENÇLER ve ŞİİRİM”

Türk siyasetinin alışılmış söylemleri devam ederek biat taktiği bağlamında olması ve gelişen dünya gerçeklerine bir plan içinde bakış acıları yetersizliğinin devamıdır.
İktidar söylemi AKP 20 yaşında olan gençler bizim iktidarımızın gençleri ve o gençleri umudu biz olacağız diyor.
CHP helal-aşacağız özgür olacağız birlikte yöneteceğiz sözleri ve bize gelin’ diyor.
İyi Parti biz yeni partiyiz farklıyız ve gurup toplantılarında kürsüden gençleri konuşturuyor.
Sadet Partisi video çekimleri ve benzeri aktiviteler sunarak bize oyunuzu verin derler.
Diğer partilerin söylem benzerlikleri aynı çok farklılıkları yok.
*
HDP Denilen PKK uzantısı ülke partisi olamadı ve bu ülkenin birinci derece yurttaşı olan Kürt genç kardeşlerimizi halan Emperyalizmin güdümüne sokarak, bölücü siyaset yaparak alet etmeye çalışması ve Türk vatanın bölünmesi için uşaklık yapıyor.
*
Fakat tüm bu siyasi partilerden farklı ses çıkaran ülke gündemine oturan dış ve iç konularda çözüm ve tehlikeleri gören Zafer Partisi Genel Başkanı, Prof. Dr Sayın Ümit Özdağ çıkışları ülke kamuoyunda özellikle gençler bazında dikkat çekerek katılım ve taraf oluşturuyor.
*
Tüm bu cabalar önümüzdeki seçimlerin sonucunu gençler belirleyecek ve 7 buçuk milyona yakın genç ilk kez oy kullanacak.
Gelişen dünyada hızlı değişimleri görmemezlikten gelen ülkenin iktidarı ve muhalefeti çağın değişimindeki algılar, araçlar, davranışlar, bilgi teknolojilerine göz yumarak gecen yılların siyaset anlayışlarını devam ettirirler ve Liderliklerinin koltuklarını sağlama alma mantığıyla devam ederler. Bu mantık (Z ) kuşağı gençlerinden ne kadar haberdarlar ve isteklerinden, kaygılarından haberdarlar mı? Çözüm somut planları ne bilmek isterler.
*
Bu gençliği, bu siyaset anlayışı veya kendi kafalarında çizdikleri profile göre mi yönlendirmek istiyorlar veya kendi yararına, devlet ve millet yararına kazanılmış bireyler olmasında ülke geleceğine faydalı gençlik olmaları için hedef kitle olmaları için değer verirler. Düne ve bugüne bakınca, soruların cevabı maalesef olumsuz ve dünden bugüne ülkemiz siyaseti gençleri hep araç olarak kullanmış, kendilerine kalkan yapmış hatta bazen tehdit olarak bile görmüştür.
*
Bu genç nesil her konuyu sorguluyor. Bu gençlik parti ideoloji saplantısı, taraftarı olmak yerine ortak paydalar arayan ve parti, ideolojileri, sosyal yapıyı, kişiler üzerinden inançlar üzerinden kısacası her şeyi sorgulayabilen bir noktaya gelmesi konusunda ve özellikle ‘Y’ ve ‘Z’ kuşağı gençliği, siyaset, ekonomi, milli ve manevi değerler gibi bütün başlıklarda hayata, bugüne, yarına bakışı farklı değerlerden bakarak tartışarak, geleceğini yorumluyor.
*
Bu gençliğin başta istekleri ülkeyi dürüst yönetim insanca yaşayan bir toplum diyor. Milli ve üreten istikrarlı bir ekonomi ve adaletli paylaşım diyor. Güçlü devlet tok karın, dik, baş ve yarınlara güvenle bakmak diyor. Bu gençlik, mesleklerine uygun işlerde çalışmak, işsiz olma endişesi olmadan insanca yaşamak diyor, Başta ülkeyi yöneten iktidar ve siyasilerin kendilerini anlamadığını ve sorunlarına çözüm getirmek için yeterince çaba göstermediğini düşünüyor, yarınlara umutla bakamadığı endişeleri hissini görüyor.
*
Üniversite mezunu gençlerin ve 18-24 yaş gençlerin ortalama gelecekten kaygısı ve güvensizliğini görerek, yurt dışına gitmek çalışmak isteyenler oluyor. Bu gençler değer verilerek ciddiye alınmak ve söz sahibi olmak istiyor. Muhatap olunmasını istiyorlar ve boş laflar istemiyorlar.
*
Bu gençlik bu ülkenin en önemli değerleri ; Ey siyasi liderler gençliğe değer vermezseniz ülkenin geleceğini karartırsınız ve bu ülke geleceğini heba etmeyin ve gençler sizleri ayrım yapmadan vatan sevdalısı değer veren gerçek manada liyakatli bilge siyasi lider etrafında birleşin ve muhatap olun ve siyasete sizler yön verin ve sizlerin gelecekte zafer ışığını parlatın ve sağlık, esenlikler dileğimdir.
ALDIĞIN NEFES GELECEĞE UMUDUN OLSUN
Bak kendine savrulma rüzgâra yele,
Gönülde güzellik daima umudun olsun.
Bahçede kokusu başka güzel güllerde,
Gören gözlere benzer umudun olsun.
*
Emin olasın kendin yolunda yürürsen,
Sevgi, saygıyla beslen geleceğin dolsun,
Sende anlamlı tebessüm güzel gülüşün,
Yüreğinde sevgi manası umudun olsun.
*
Mevsimler içinde ayları günü zamanı,
Çeşmeden akan suyun berrak akanı,
Bak kendine kalsın sende güzelliği,
Sevgin duygu köprüsü umudun olsun.
*
Karanlıkta kalma solmasın gül yüzün,
İçinde sevda varlığına değmesin hüzün,
Geçenin yıldızları ayından alasın ışığın,
Bedende üşüyen hayaller umudun olsun,
*
Sıcak çölde kalırsan yağmurun olasın,
Çağlayan çaylar gibi bereketi saçsın,
Düşlerinde gül yüzlü hayali görünsün,
Aldığın nefes geleceğe umudun olsun.
Y.T: 06.07.2017

DEVLET KURUMLARINDA VE ÖZEL SEKTÖR ÜST YÖNETİMLERİN UYGULADIĞI ZAMAN MODASI MOBBİNG: (ŞİİRİM.)

DEVLET KURUMLARINDA VE ÖZEL SEKTÖR ÜST YÖNETİMLERİN UYGULADIĞI ZAMAN MODASI MOBBİNG: (ŞİİRİM.)

Mobbing net tarifine bakalım: Bir iş yerinde kendileri gibi olmayan, çalışan kişiye veya kişilere karşı aynı iş yerinde bulunan bir veya birden çok kişi tarafından uygulanan yıldırma yöntemidir.
*
Misalleri psikolojik baskı, taciz, şiddet, düşmanca tutum, özel yaşamının eleştirme, çalışma ortamının diğer çalışma arkadaşlarından ayrı tutulması, izole edilmesi, arkasından kötü konuşmalar, dini ve siyasi, görüşlerinden dolayı dışlanması, gülünç durumlara düşürülüp dalga konusu edilmesi, yürüyüş tarzı, sesi, hareketleri taklit edilerek alay konusu yapılması, cinsel imalarda bulunulması, sözlerine sürekli sorgulama meselesi yapılması vs. Net manada işyerinde yıldırılarak şahsın psikolojisini sorun haline getirilerek kendiliğinden istifa etmesini veya dengesiz diye iş akdinin feshi oluşturma yolarıdır.
*
Bugünlerde başta devlet kamu kurumlarında (Hasta hanelerde) Özel sektörde, üst düzey yöneticilerin yandaşlarıyla dolaylı uygulandığı görülmektedir. Bu konuya ilişkin yasal düzenlemeler var? İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda da bulunmaktadır. (TCK m. 84, intihara yönlendirme suçu) TCK m.( 86-87, kasten yaralama suçu) (TCK m. 96 Eziyet sucu) Fakat uygulamada maalesef yoktur.
*
Mobbing mağdurunun üzerine çok gidilmesi ve psikolojik çöküntüye uğratılması neticesinde, intihara kadar, gitmesi, gerek psikolojik gerek fiziksel bütünlüğünü bozma noktasına erişirse kasten yaralama yapma durumuyla insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarla gerçekleşmesiyle insanı egolar hırsına insanlık dışı yollara iterek harcanması yapanlar için önemli suçtur.
*
Acilen ilgili kurumlar tarafından araştırılsın, millet ve insan onuru adına önlemler alınsın. Çalışan her kademe arasında alttakiler ve üstekiler ayrımı yapılmasın ve çalışanlara dürüstçe görev paylaşımları yapılıp uygulanırsa iş güveni verimli hale dönüşür. Mutlu yarınlar, huzurlu çalışmalar, bol kazançlar dileklerdir.
ZALİM DÜNYADAN
Lezzeti kalmadı yaşanan hayatın,
Yüzlerde sahte dostluklar bitkin,
Yoksullar yerde varlıklı yüksekten
Yaşam çekilmiyor zalim dünyada.
*
Gündüzü başka karanlık geceler,
Binerler sırtına dost görünürler,
Umutlarım çalınır ziyan edenler,
Zorluğa dayanılmıyor zalim dünyada.
*
Bakarım yüzlerde birikmiş keder,
Bedenler çökmüş oluşmuşsa heder,
Yaşanılan hayat ölümden beter,
Bedeli ödetir zalim dünyada.
*
Yaşlandım giderim kalmadı takat,
Yakamı bırakmaz fırtınalı hayat
Yaşamak bıktırır eylerse sakat,
Yaşlılık çekilmiyor zalim dünyada.
*
Der Mehmet kurtuluş mahşerde,
Başlayan yolculuk vakti gelince,
Ettiğini geçerler yazılır defterine,
Sonsuzluk kurtuluştur zalim dünyadan.
Y.T : 09.05.2022

Önce İnsanlık Sonra Siyaset

Önce İnsanlık Sonra Siyaset

Ünlü bir düşünür “İnsanlığı tanımak, insanları teker teker tanımaktan daha kolaydır” demiş.

Çok doğru söylemiş gerçekten insanoğlunun kainatta keşfedemediği bir şey kalmadı.

Ama hala kendini keşfedemedi.

Belki beden olarak keşfetti.

Ama ruh olarak keşfedemedi.

Beynimizi ve kalbimizi yenileyebiliyoruz.

Ama içindeki düşünce merkezini bulamıyoruz.

Merhamet duygularını göremiyoruz.

Kalbimizdeki kin ve nefret duygularını kontrol edemiyoruz.

Birbirimizi bir türlü sevemiyoruz.

Birbirimize bir türlü güvenemiyoruz.

Yanı başımızda yaşanan savaştan ders çıkaramıyoruz.

Her sene bu aylarda ortaya çıkan orman yangınları sadece ağaçları ve hayvanları değil hepimizin ciğerlerini de yakıyor.

Ormanları korumak sadece görevli personelin değil tüm halkımızın da görevidir.

Bu bilince erişmeliyiz.

En hayati konularda bile yardımlaşmayı seçmiyoruz.

Kamplaşmayı tercih ediyoruz.

Gergin ortamı daha fazla germekten kaçınmıyoruz.

Rüzgarın da etkisiyle yangın tırmanırken birbirimizi suçlamaktan geri kalmıyoruz.

Her konuyu siyasallaştırıyoruz.

Her olayı seçim malzemesi yapmaktan geri kalmıyoruz.

Korona salgını ve yakınımızda yaşanan savaş hepimizi bencilleştirdi.

İnsanlar arasındaki yardımlaşmayı kaldırdı.

Bencilliğimiz kemikleştikçe hepimiz gaddarlaştık.

Toplum olarak kutuplaştık.

Ve hepimiz bir ölçüde kendi alanımızda çıkarcı ve fırsatçı bir birey olduk.

Ülkenin en önemli konularında bile birbirimize düşüyoruz.

Çare bulmak ve destek olmak yerine birbirimizin açığını aramaya çalışıyoruz.

Günün Sözü

“Affedebilirim ama unutmam demek.

Affedemeyeceğim demenin başka bir şeklidir.”

H.S Becker