Köşe Yazıları

Cumhuriyet Bayramının Ardından

Cumhuriyet Bayramının Ardından

Cumhuriyet yönetimi, hanedanlık gibi ayrıcalıklı sınıfların, ülke idaresindeki etkisini ortadan kaldırdı.

Getirdiği kurallar ve kurumlarla, halkımız tarafından, en kısa zamanda benimsendi.

Zaman içinde insan haklarının, özgürlüklerin ve katılımcılığın önemi de, anlaşıldı ve Cumhuriyetimiz, demokrasi kulvarına  girdi.

Zaman zaman bazı otoriter güçler, demokrasiye ara verdirmek isteseler de, bu arızalı süreçler uzun sürmedi ve başarılı olamadı.

Cumhuriyet döneminde, ekonomik ve toplumsal alanlarda, Bursa’nın da kazanımları oldu.

Büyük önder Atatürk’ün, en çok ziyaret ettiği şehirlerden biride, Bursa’ydı.

Atatürk tam 17 kez, Bursa’yı ziyaret etti dönemin en önemli fabrikaları, Bursa ‘da kuruldu.

Merinos, İpek iş ve Sunğ ipek Fabrikaları, ekonomik açıdan, Bursa’ya hayat verdi.

(1930)’lu yılların sonlarında, Tekstil üretimi çok önemliydi.

Atatürk’ün emri ile bir çok öğrenci, tekstil eğitimi için, İngiltere’ye gönderilmişti.

Merinos fabrikası ve İpek İş Fabrikalarının ünü, Türkiye dışına taşmıştı.

Ben dahil, pek çok Bursa’lıya, Merinos Fabrikasının ekmeği nasip oldu.

Bütün bu imkanlar 29 Ekim 1923 yılında kabul edilen, Cumhuriyet rejimi tarafından getirilen, kurumlar ve kurallar ile, sağlanmıştı.

Cumhuriyet sadece hanedan rejiminden  kurtulmak değildi, bir sistemdi, aşdı ve işdi.

Cumhuriyet, son günleri dönemiyle, bir tatil değil, bir bayramdır.

Yönetim sistemi, değişmiştir.

Toplumsal ve siyasal yapılar, değişmiştir.

İşte bu bayram, böyle bir bayramdır.

Hepinize kutlu olsun.

Günün Sözü: Eğer yürüdüğünüz yolda, bir engel yoksa, o yol sizi hiçbir engel yoksa, o yol sizi, hiçbir yere götüremez.”B. Shaw”

 

Adana Ve Soçi Mutabakatları

Adana Ve Soçi Mutabakatları

Yaklaşık  20 yıl önce, üst rütbeli bir komutanımız, Suriye sınırında “ateşli bir konuşma, yapmıştı.

Sınırdaki bu restimizden sonra, terörist başı Öcalan’ın, Suriye’yi terk ettiğini duymuştuk.

Durumun ciddiyetini kavrayan Esad rejimi, bizimle “Adana’da mutabakatını” yapmaya, mecbur kalmıştı.

Adana mutabakatında, şunlar yazılıydı.

Suriye’den kaçan yada kaçırılan, Abdullah Öcalan bir daha Suriye’ye, geri dönmeyecekti.

Yurtdışındaki P.K.K unsurlarını da, Suriye’ye gelmeyecekti.

Suriye topraklarındaki, (P.K.K) kampları da, kullanılmayacaktı.

Tutuklu bulunan P.K.K kamplarında, kullanılmayacaktı.

Tutuklu bulunan P.K.K üyelerinin listesi, Türkiye’ye verilecekti.

P.K.K ‘nın Suriye’de Eğitim kampı kurmasına ve ticari faaliyet bulunmasına, izin verilmeyecekti.

Silah ve lojistik sağlamasına, müsaade edilmeyecekti.

20 Ekim 1998 tarihinde, imzalanan “Adana Mutabakatına” göre, kağıt üzerindeki tüm garantiler, alınmıştı.

Aslında, kağıt üzerinde önemli tavizler, almıştık.

Ama uygulama da başarı sağlayamadık konunun içinde, bir dönem Sovyet Rusya vardı.

Silah desteğiyle ve siyasi destekle Avrupa birliği, hep içindeydi.

Tüm dünyada, enerji tekelini bırakmak istemeyen Amerika, zaten 1990 yılında, Irak’ı gelmişti.

Kısacası, 8 yıl önce hem Türkiye hem de Suriye, arasındaki büyük aktörlerin yanlış yönlendirmeleri  ile, yanlış kulvara girdiler.

Bizim Suriye’nin, topraklarında ve enerji kaynaklarında, gözümüz yoktur.

Ama Esad’ın, mezhep konusundaki hatalı tercihlerini, düşman tarafı olarak değil, yakın komşu olarak, anlatmalıydık.

Sonunda, kanlı geçen 8 yıl sonra, Rusya’nın arabuluculuğu altında “Soçi”’de, toplandık.

Yaptığımız protokolde, biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü, karşı tarafta “Türkiye’nin Milli Güvenliğinin korunmasını, teyit ettik.

Suriye ile, sınır komşusuyuz  birbirimizi sevmek zorunda değiliz, ama karşılıklı menfaatlerimizi  korumak zorundayız.

Günün Sözü: Tatlı dil her kapıyı açan, sihirli bir anahtardır.”Montaigne”

 

Bursaspor Uçurumdan Döndü

Bursaspor Uçurumdan Döndü

Geçen sezonun son maçlarında, Bursaspor küme düşmekten kurtulmaya çalışırken, Ümraniyespor ve Hatayspor ‘da, süper lige çıkmaya, çalışıyordu.

İşte bu Ümraniyespor, bu hafta Bursa’da rakibimiz oldu.

Ümraniyespor, Bursa’ya lider olarak geldi bizde, masada, silinen  üç puanımızın, sıkıntısını yaşıyorduk.

Maçın  hemen başında, bir fırsat kaçırdık ve oyunun hakimiyetini Ümraniye’ye verdik erken bir gol yedik.

İkinçi bir yarı, her şey düzelir diye umarken, ard arda, yüzde – yüz iki golden, kurtulduk.

Üstelik birde kırmızı kart yedik.

Bu maç elden gidiyor diye telaşlanırken, Burak kapacak değişikliği, Bursaspor’u ipten aldı.

Son on dakika içinde, ard arda attığımız iki golle, galibiyeti yakaladık.

Sadece gençlerle oynadığımız maçlarda, hızlı oynamak ile telaşlı oynamayı karıştırıyorduk.

Ve Bursaspor’a lider nitelikli, ağabeylerin gerektiğini, yazmıştık.

Ancak, derbi niteliği taşıyan maçlarda, takıma monte ettiğimiz ağabeylerin, hızımızı düşürdüğünü görüyoruz.

Ağabey konumundaki Selçuk  Şahin’in, rakibimize asist olan geri pası, gol ile sonuçlansaydı, Bursaspor’un maçı çevirmesi imkansız olacaktı.

Birinci Ligde mücadele etmek, süper ligde mücadele etmekten daha zordur.

Hakemlerin maçlara etki oranı, daha yüksektir.

Ümraniyespor maçında , Bursaspor’un mağlup iken iki dakika içinde geri dönüşü, bir mucize gibidir.

Bu mucize, Bursaspor’un masa başında haksız alınan, üç puanın telafisi içindir.

Ama lig maratonunda, her maç için bir mucize beklemeliyiz.

Bursaspor’un bu maratondaki en büyük avantajı genç kadrosudur.

Bu genç kadroyu ekonomik ve akıllı kullanmak ise teknik kadronun işidir.

Günün Sözü: Güzel söz söyleme sanatı varsa, güzel anlama ve dinleme sanatı da vardır.”Epiktetos”

 

Harekatımız Dengeleri  Oturttu

Harekatımız Dengeleri  Oturttu

Barış pınar harekatımız Suriye’deki dengeleri  yeniden düzenledi.

Bu harekat Amerika’nın kof bir dev olduğunu, ortaya koydu her istediğini tehdit ve şantajla elde etmeye çalışan Amerika, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerden sonra, itibar kaybetti.

Ve Dünya’da da, bölgede de Rusya’nın liderliğinin, önünü açmış oldu.

Harekata 120 gün ara vermenin, şifresi, 22 Ekim de Putin ve Erdoğan’ın Rusya’da yapacakları toplantıda çözülecektir.

Çünkü Rusya, Suriye’deki varlığı ile, Esad’ın sığındığı devlet olmuştur.

Rusya aynı zamanda, Ortadoğu ve Dünya politikasında, Türkiye’nin stratejik ortağıdır.

Rusya bu özelliği nedeniyle, Suriye krizinin çözümünde, anahtar ülke konumundadır.

Aslında açıktan olmasa da, Türkiye ile Esad arasındaki bulucusu konumundadır.

Artık Türkiye Esad ile görüşmeli önerisinin, bir önemi yoktur.

Çünkü Rusya, her iki ülkenin de, arasında ve yakınındadır.

Bizim Barış Pınarı Harekatımız, masada yer alacak ülkeleri, yeniden belirlemiştir.

Masada yer alacak ülkelerin , önem sırasını da yeniden puanlamıştır.

Bu harekat, Avrupa Birliğinin de, göründüğü kadar güçlü olmadığını, kanıtlamıştır.

Savunma gücü olmayan (AB) nin, önemli liderlerinin karizmaları çizilmiştir.

Bir yıl önceki Merkel ile, bugünkü Merkel’in, hem birlik ülkeleri, hem de dünya ülkeleri üzerindeki önemi, yok denilecek düzeye, gerilemiştir.

Artık, İtalya ve İspanya sırasından ülke haline dönüşmüştür.

İngiltere ve Fransa’da, güç kaybetmiştir.

Yaşadığımız çoğrafya, bizi çok üzmüştür. Ama  askeri alanda ve politik kulvarda, gelişmemizi sağlamıştır.

Türkiye, “Nato”nun hem kızdığı, hem de asla vazgeçemeyeceği bir ülke haline gelmiştir.

Günün Sözü: Sevmek insanın kendi kendini, aşmasıdır.”

 

Büyük Şehirde Büyük Dönüşüm

Büyük Şehirde Büyük Dönüşüm

Bursa Büyük Şehir Belediyesi, 7 büyük mahalleyi içine alan, büyük bir dönüşüm projesi gerçekleştirmek istiyor.

Proje kapsamında, Sırameşeler, Alemdar, Soğanlı, Gazi Akdemir, Fatih,Yeşilova, ve Altınova mahallleri bulunuyor.

Bu büyük dönüşüm projesi 32 bin kişiyi, 5 bin binayı ve 16 bin bağımsız bölümü, ilgilendiriyor.

Bu proje, gerçek bir dönüşüm projesidir.

Daha önce bu mahallelerde oturan kişiler, dönüşüm projeleri bittikten sonra, zemin artı 6 katlı yeni binalarında, oturacaklar. Büyükşehir başkanımız, büyük projelerde çok atak bir tavır içinde görünmesinde, bu dönüşüm projesinde, çok aktif bir çalışma içinde, olmak zorundadır.

Büyükşehir  Başkanımızın el attığı bu altı eski mahallenin acil olarak, kentsel dönüşüme ihtiyacı vardır.

Bu mahalleler, ovaya yakındır ve binaların çoğunluğu, eski yapılardır.

Büyük depremin ayak seslerinin duyulduğu bu dönemde, Gemlik Belediyesinde dönüşüm konusunda, somut projeler ortaya cıkması gerekmektedir.

Tek bir binayı bulmak ve yıkıp yeniden yapmak, bir dönüşüm projesi değildir. Gemlik içinde, sıkıntılı binaların bulunduğu alanları bulmak ve işlemleri başlatmak gerekmektedir.

Ve dönüşüm için, inşaat ve imar işlerinde, tecrübeli bir kadro kurmak şarttır.

5.8’lik deprem, çürük binaları ve yumuşak zeminleri, tekrar gündeme getirmiştir.

Gemlik Belediyemizin, kültür ve sanat konusunda, Nilüfer Belediyesini örnek alması, uygun olmuştur.

Ama Nilüfer Belediyesi tarafından, kültür ve sanat konusunda yakalanan başarının, kentsel dönüşümde de yakalanıp yakalanmadığını, incelemek gerekir.

Bu konuda en güzel örnek, Büyükşehirin 6 mahalleyi kapsayan, kentsel dönüşüm projesidir.

Burada, inşaat kadrosu ve imar kadrosu kadar, hukukcu personelede, ihtiyaç olacaktır.

Gönüllü olanlarla el sıkışılır, ihtilaf halinde ise hukuk devreye girer.

Günün Sözü: Barışı korumanın, en iyi yolu, savaşa hazır olmaktır.”Washington”

 

4  TARAFI   FAYLARLA  ÇEVRİLİ  MARMARA BÖLGESİ

4  TARAFI   FAYLARLA  ÇEVRİLİ  MARMARA BÖLGESİ

Jeofizik Mühendisi Süleyman Gündoğdu Yazdı…

‘DEPREM VE GEMLİK’ başlıklı ilk yazımda deprem ve fayın tanımlarından, KAF (Kuzey Anadolu Fayı)’dan ve bu konulara bağlı olarak Gemlik’in depremselliğinden bahsetmiştim. Ayrıca; deprem olmadan önce ne gibi hazırlıklar yapmalıyız, kamu kurum ve kuruluşlarına ne gibi görevler düşmekte, yapı denetimi konusunda sıkıntılar neler gibi konulara değinmiştim. İlk yazıdaki amaç; Gemlik insanına deprem konusunda nasıl bir coğrafyada yaşadığını göstermek ve buna bağlı olarak Gemlik’in zemin özellikleri hakkında halkı biraz da olsa bilgi sahibi yapmaktı. Bu konuda ne kadar yardımcı olduk bilinmez fakat; şurası kesin Gemlik bir deprem bölgesi ve uzun zamandır Gemlik’te büyük çaplı bir kırılma meydana gelmedi. Bu sebepten dolayı deprem konusunda hazırlıklı olmalıyız. Gemlik ve civarında ne zaman deprem olur, depremin büyüklüğü kaç olur gibi soruların cevapları elbette ki bilinemez, fakat  depremlerin tekrarlanma periyotlarına bakarak ve deprem istatistiği açısından yorumlar yapılarak tahmin edilebilir. Eğer; birisi çıkıp geleceğe dair depremin tarihini ve büyüklüğünü söylerse bilin ki bilimden uzaktır ve itibar etmeyiniz.

 

Asıl konumuza gelirsek eğer; Gemlik deprem bölgesi bunu biliyoruz fakat; Gemlik’in çevresi ne durumda? Gemlik’in çevresi derken bir bütün olarak Marmara Bölgesi ne durumda?  Marmara Denizi’nin bir ucunda meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki Silivri Depremi bile bizi ne derece ürküttü bunu hepimiz gördük. Keza geçenlerde meydana gelen 4.1 büyüklüğündeki  Yalova-Çınarcık Depremi aynı şekilde Gemlik’te korkuya sebep oldu.

 

Marmara Bölgesi ve Marmara Denizi yoğun deprem faaliyetlerinin görüldüğü ve sismotektonik özellikleri bakımından aktif bir bölgedir. Marmara Bölgesi’nin ana yapısını oluşturan KAF (Kuzey Anadolu Fayı) sismolojik-sismotektonik özellikleri iyi bilinen dünyanın en önemli doğrultu atımlı faylarından birisidir ve Türkiye’nin de en önemli tektonik unsurlarından birisini oluşturmaktadır.

 

Marmara Bölgesi’nde yapılan sismik çalışmalar ve elde edilen sismolojik veriler ışığında deprem riski yüksek 2 bölge dikkat çekmektedir. 1.Bölge; Batı Marmara’da Mürefte-Şarköy-Güzelköy-Tekirdağ açıkları KAF (Kuzey Anadolu Fayı )’ın kuzey ana kolu üzerinde 70±10 kilometrelik fay parçası olup, üretebileceği depremin büyüklüğü ortalama 7.0±0.1dir. 2.bölge ise; İznik Gölü’nün güneyinden geçen ve Gemlik Körfezi’nden Marmara Denizi içerisine uzanan ortalama 40±10 kilometre, üretebileceği depremin büyüklüğü ise 6.6±0.1 dir. Bu iki riskli alandan hangisinin önce çalışacağı konusunda bir şey söylemek mümkün değildir.

 

Marmara Denizi ise; günümüzde depremsellik adına en iyi izlenen denizlerden biridir ve kuvvetli bir sismolojik ağa sahiptir. Türkiye nüfusunun en çok yoğunlaştığı bölge olması ve sanayileşmenin yüksek seviyede olması Marmara Denizi’ni ve Marmara Bölgesi’ni en iyi şekilde gözlemlemeyi gerekli kılmıştır. 1935 Marmara Adası (Ms=6.4) ve 1963 Çınarcık (Ms=6.3) depremleri, Marmara Denizi’nde M ≥ 6 büyüklüğünde depremlerin olabileceğini de açıkça ortaya koymaktadır.

 

Şekil 1’de  KAF (Kuzey Anadolu Fayı)’ın ana kırık parçaları üzerinde yaklaşık 10’ar yıllık periyotlarda ve batıya doğru yarı-sistematik bir şekilde göç eden bir dizi büyük depremin  meydana geldiği görülmektedir. Haritada görüldüğü gibi yıllar geçtikçe doğudaki stres batıya doğru kaymıştır ve en son da 17 Ağustos Gölcük Depremi’nde kendini göstermiştir.

4 TARAFI FAYLARLA ÇEVRİLİ MARMARA BÖLGESİ
4 TARAFI FAYLARLA ÇEVRİLİ MARMARA BÖLGESİ

 

Şekil 1: 1939 Erzincan Depremi’nden Sonra Büyük Depremlerin Batıya Göçü

4  TARAFI   FAYLARLA  ÇEVRİLİ  MARMARA BÖLGESİ
4 TARAFI FAYLARLA ÇEVRİLİ MARMARA BÖLGESİ

Şekil 2 : Marmara Bölgesi’nde son yüzyılda meydana gelmiş büyük depremler (1900-2000 ; M ≥ 6; Kalafat 2000)

 

Şekil 2’de ise; Marmara Bölgesi’nde 100 yıllık süreçte meydana gelen 6’dan büyük depremlerin yerleri gösterilmiştir (Kırmızı yıldızlar).

4  TARAFI   FAYLARLA  ÇEVRİLİ  MARMARA BÖLGESİ
4 TARAFI FAYLARLA ÇEVRİLİ MARMARA BÖLGESİ

 

Şekil 3: Marmara Bölgesi’nde 1999 Depremleri ile kırılan alan ve riskli alanlar

 

Şekil 3; Marmara Bölgesi’nin depremselliğini açıklamaktadır. Marmara’nın kuzeybatısı ve güneydoğusundaki bölgeler riskli alanlardır ve yeraltındaki stresin biriktiği bölgelerdir. Marmara’nın kuzeydoğusu ise 1999 Depremleri ile kırılmaların gerçekleştiği ve stresin boşaldığı alanlardır. Haritadan da görüldüğü gibi Gemlik ve Bursa çevresi kırılmanın olmadığı yani yeraltındaki enerjinin  birikmeye devam ettiği bölgelerdir.

4  TARAFI   FAYLARLA  ÇEVRİLİ  MARMARA BÖLGESİ

Tablo 1: Son 400 yılda Marmara Bölgesi’nde meydana gelen depremler (M ≥ 6.8)

 

 

Deprem istatistiği ve sismolojik veriler ışığında Marmara Bölgesinde büyüklüğü M=5.0 olan depremlerin yinelenme (tekrarlanma) periyodu yılda bir, M=7.0 büyüklüğündeki depremin 2040 yılına kadar olma olasılığı %75, 2070 yılına kadar %91, 2090 yılına kadar %95 olarak verilmiştir (Kalafat 2001). Bu veriler Marmara Bölgesi’nin deprem riskinin yüksek olduğuna işaret eder.

 

1999 Gölcük Depremini izleyen jeolojik, jeofizik ve sismolojik çalışmalar KAF (Kuzey Anadolu Fayı) sisteminin Marmara Denizi içindeki konumu ve deprem üretebilecek aktif parçalarının belirlenmesi üzerine yoğunlaştırılmıştır. Bu araştırmalar neticesinde, Marmara Denizi içinde yer alan KAF (Kuzey Anadolu Fayı)’ın 110 kilometrelik parçasının büyük bir deprem (büyüklüğü 6.5 veya daha yüksek) üretmesi olasılığının yüksek olduğu ortaya çıkarılmıştır.                 Diğer taraftan KAF’ın güneyinde yer alan Gemlik Körfezi’nden Marmara Denizi’ne giren İznik-Gemlik fay segmentinin benzer büyüklüklerde deprem üretme potansiyeli vardır.

 

Sonuç olarak; Bursa’yı ve Gemlik’i yerel ve bölgesel ölçekte tehdit edebilecek Marmara, İznik-Gemlik, Uluabat ve Bursa-Çalı gibi kırık sistemlerinin yaratacağı sismik tehlikenin boyutlarının, depremler oluşmadan önce mikrobölgeleme esaslarına dayalı olarak belirlenmesi son derece önem kazanmalıdır. Özellikle yapılarımızı fay hatlarının üzerine yapmaktan kaçınmalıyız. Temel kazılarına başlamadan önce zemin parametrelerini sağlıklı bir şekilde belirleyip bu yönde zemin iyileştirme yöntemleri uygulamalıyız. Kısacası; deprem olmadan önce önlemler almalıyız ve depreme dayanıklı yapılar tasarlamalıyız. Deprem tehdidi her zaman vardır, fakat depremden sonrası için yıkımları ve can kayıplarını en aza indirgemek bizlerin ellerinde ve elimizden geleni yapalım. Depremlerden ders çıkarmak için depremin olmasını beklemeyelim. Bu durumda en büyük görev kamu kurum ve kuruluşlarına (özellikle belediyeler) düşmektedir. Deprem değil bilinçsizlik öldürür…

 

Not: Bu yazıda değinilen konular yapılan sismolojik çalışmaların, bilim insanlarının bizzat arazide elde ettiği verilerin değrelendirilmesi sonucu oluşturulan makaleler, yüksek lisans tezleri vb. araştırmaların ürünüdür. Amaç; insanların yaşadığı coğrafyanın depremselliğini bilmesini sağlamak ve bu yönde tedbirler alması konusunda yardımcı olmaktır…

 

 

Sahada  Kazandık Masada Kaybettik

Sahada  Kazandık Masada Kaybettik

Bursaspor, tarihinde yaşadığı bir dönemi yaşıyor.

Kadrosunda, ait yapıdan yetişen onbir futbolcu yer alıyor.

Hiç bereberliğimiz yok onbir gol atıp, onbir gol yemişiz.

Böyle bir tabloda, seyircinin istediği gibi bir tablodur. Ama defansımız da bir noksanlık olduğunu , gösterir.

Yaşadığımız bir sıkıntı da, eksi- puan cezası olmuştur.Masada, üç puanımız silinince yedinci sıradan onüçüncü sıraya düştük.

Çünkü, sadece bizim federansyonun, kurallarına bağlı değiliz.

UEFA ‘dan da, lisans alıyoruz ve onunda, kriterlerine uymak zorundayız.

Aldığımız cezanın sebebi, sadece yabancı futbolcuların, kulüpteki ödenmeyen alacakları değildir.

Sportif alt yapımızında, idari alt yapısında ve hukuki alt yapısında da, UEFA  normlarına uyması gerekiyor.

Eksi –üç puan meselesinde, Bursaspor’un idari kanadında da, sorumlulukları da vardır.

Bizim federasyonumuz, bir bakıma noter görevi yapmaktadır.

Türkiye şartlarında, bizim federasyonumuz, Bursaspor’a da, Eskişehirspor’a da kolay, kolay eski puan cezası, vermez.

Marka olmuş bu takımları, masada yenmek istemez.Ama işlin içine (UEFA) girince, en büyük kulüpler bile, yüklü ceza alabiliyorlar.

(UEFA)nın İtalyan Kulübü  Juventus’a bile, puan silme cezası verdiğini hatırlıyoruz.

Barcelona’ya da, transfer yasağı getirdiğini biliyoruz.Sözün kısası, genç Bursaspor’umuz da tam uçuşa geçtiği dönemde, bir (UEFA) darbesi yemiştir.

Ama, sezonun başındayız masada kaybettiğimiz bu puanları, önümüzdeki maçlarda telafi edeceğimizi, umuyoruz.

Artık, yönetim kurumlarımızı, lisan bilen ve hukukçu üyelerle donatmalıyız. Kriterlerden haberi olmayan ve zamanında gerekli  tedbirleri almayan kadroların, Bursaspor’a zarar vermesine engel olmalıyız.

Günün Sözü: Öldükten sonra, yaşamak isterseniz ölmek bir eser bırakmaz,”Hz. Ali “

 

Teskere Geçti Hareket Başladı

Teskere Geçti Hareket Başladı

8 Ekimde, Meclisten Barış Pınarı Teskeresi geçti 9 Ekimde de, harekat başladı.

Teskereye Ak Parti , canı gönülden “evet” dediler.

(CHP), içi yana yana (evet derken (HDP) içi yana yana hayır demişti.

Türkiye, Amerika’nın son saniyelere kadar yapmış olduğu baskı ve şantajlara boyun eğmedi.

Barış Pınarı Harekatı, gelecekte Türkiye’nin Amerika ile olan, stratejik ortaklığına tamamen bitirecektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın , Birleşmiş Milletlerde yaptığı haritalı konuşma, resmen olmasa bile, usülen hareket izni olmamızın, kapısını açmıştır.

Cumhurbaşkanımız, şehit edilen öğretmen, teknisyen ve hemşirelerin resimlerini de gösterseydi, daha  da, etkili olurdu.

Bu harekat ve (HDP) binası önünde eylem yapan anneler, Türkiye’nin gelecekteki siyasetini, yeniden şekillendirecektir.

Artık, sığınmacı Suriye’liler üzerinden yapılan, yıpratıcı siyaset, hükmünü kaybetmiştir.

Ayrıca, (CHP) de geniş yelpazeli siyasi desteğini, kaybetmek tehlikesi ile, karşı karşıyadır.

Bu harekat ve (HDP) önünde bekleyen anneler, hem (CHP)ile  (HDP) ilişkilerini zedeleyecek, hem de (CHP) içinde bir memnuniyetsizliğe sebeb olur.

Kılıçtaroğlu, bir Deniz Baykal ve bir İsmet İnönü gibi, Amerika’ya rest çekemez.

Deniz Baykal’ın, 1 Mart teskeresinin oylanması sırasında gösterdiği cesareti, gösteremez.

Deniz Baykal, Amerika ve Nato’ya karşı çıktığı için, her türlü komploya, kurban edilmiştir.

Teskerenin oylanacağı gün, Kılıçtaroğlu’nun iç siyasete dönük yaptığı açıklamalar, gündemin dışında kalan, açıklamalardır.

Meclisteki oylama ve Fırat’ın Doğusuna yapılan bu harekat, bir süredir sıkıntı geçiren iç siyasetin, yeniden dizayn edilmesine, vesile olacaktır.

Yüce Allahımız, askerimizi korusun ve sonuç, Türkiye için hayırlısı olsun.

Günün Sözü:Zalimlere isyan etmek, Tanrıya itaat etmektir.”Şefferson”

 

Amerika Düşmanlığı Tırmanacak

Amerika Düşmanlığı Tırmanacak

1968 kuşağı, bu günün (Y) kuşağından çok daha ağır sorumluluklar, yaşadı.

1968 yılında, Sosyal Demokrat, Dev-yol, Dev-Sol ve Maoculuk gibi, çok parçalı bir sol İdeoloji, vardı.

Sağ kesimde ise, kalabalık, içe kapalı ve muhafazakar bir kesim ile, az sayıda ama, atak bir milletçi grup vardı.

Sosyal demokratlar, ideolojik olarak orta Avrupa’ya yakındı.

Dev- Yol Dev- Solcular ise, Doğu Blokuna ve özellikle Sovyetler Birliğine daha sempatik bakıyordu.

Maocular ise, Çin Halk Cumhuriyetinin, bir acentesi gibiydi.

Nato ve Amerika, bu bölünmüş tablodan, bir “Türk İslam” projesi çıkardı.

Ve Kominizim tehlikesini ön plana çıkararak, milliyetçi Muhafazakar gençliğin , önünü açtı,

İnönü’nün ortanın solu projesi bile, tehlikeli olarak görüldü.

Ortanın Solu, Moskova’nın Yolu sloganı ile, daha doğmadan öldürüldü.

Bu dönemde, kominizim ile mücadelede, Türkiye’nin yanında görünen Amerika, aynı dönemde de, (P.K.K) ‘yı da hem besledi, hem de büyüttü.

Geçmişte silahları (P.K.K)’ya, helikopterlerle atıyordu.

Bu gün ise, (YPG) ye binlerce tırlarla gönderiyor.

Baktık gördük ki, dost ve ortak olarak görünen Amerika, Türkiye’nin kuyusunu kazmaya çalışıyor.

Yıllar boyu, düşman gördüğümüz Rusya ise, komşuluğun gereğini yapıyor ve Türkiye’ye destek veriyor.

İste şu anda, bu noktadayız.

Artık eski dost ve ortağımız Amerika, en büyük düşmanımız olmuştur.

Eski ve en büyük düşmanımız Rusya’ya ise, bu gün başta enerji olmak üzere, bizi her konuda destekleyen komşumuz olmuştur.

Bu gün, Fırat’ın Doğusuna yapmak zorunda olduğumuz, büyük harekat öncesi içinde bulunduğumuz siyasi ve askeri konjonktör  budur.

Şimdi terörle 40 yıldan beri yaptığımız savaşın, gerçek azmettiricisi Amerika ile, karşı karşıyayız.

Amerika’da, bu konumuna inkar etmeyerek, (YPĞ) yi desteklemeye devam ediyor.

Böyle bir günde, iktidar ve muhalefet olarak, birlikte olmak zorundayız.

Günün Sözü: Az anlamak Ters anlamaktan iyidir.”A.France”

 

Bursa Spor Moralini Bozmamalı

Bursa Spor Moralini Bozmamalı

Bursaspor, deplasmanda başarılı olamıyor.

Türkiye kupasında, Muğla deplasmanından gelip döndük ama, son dakikalarda oyun bir gelip, bir gitmişti.

Altay’a karşı, Menemen’de almış olduğumuz yenilgi, Adana’da ki yenilgimize benziyor.

Adana’da da Menemen’de de, daha oyunun başında, çok goller yedik.

Demek ki, Bursa’daki maçlarda, taraftarın oyunun başında, takımımızı ateşlemesi , çok önemliymiş.

Altay maçında , dokuzuncu ve otuzuncu dakikalarda, çok erken goller yedik aslında, bizde devre biterken bir gül attık ama, oyuna ortak olacak, ikinci golü bulamadık.

Koskoca ikinci yarıda bir türlü oyuna çeviremedik, topa hakim olduk ama maçı galip bitiremedik.

Topla oynama yüzdesinde, 67 ye ulaşmamıza rağmen, galip gelen taraftar Altay oldu.

Artık, yılların futbolcusu Özer’i de, ilk onbir de görüyoruz.

Ama Özer’in, rakip futbolcularla dalaşmasına ve hakemlerle uğraşmasını, istemiyoruz.

7 maç oynadık, 3 maçta yenildik, 4 maçta galip geldik.

Geçen yıl olduğu gibi, beraberliklere, abone değiliz.

Henüz takım oyununu, beceremedik mücadele ediyoruz ama, dönem, dönem çabuk oynamak isterken, telaş yapıyoruz çok gol yiyen bir takım durumundayız.

Savunmamız paylaşmada, eksiklerimiz var. Adam markajında, çok çalışmalıyız.

Yalçın hocada, maça kötü başlıyoruz ve erken gol yiyoruz diyor.

Hatamızı anladıysak, mesele yoktur.

Bu genç takımı, hem fizik olarak, hem de psikolojik olarak, iyi hazırlamalıyız lig ve kupada onlara güveniyoruz.