Köşe Yazıları

Kaşıkcı Konusunda Da Bölündük

Kaşıkcı Konusunda Da Bölündük

Pek çok konudada oldugu gibi ,”Cemal  Kaşikcı “katli anındada ikiye bölündük .Kaşıkcı cinayetinde, Türkiye anında ve çok ciddi bir biçimde devreye girmesiydi .Kaşıkcı Türkiye de kayboldu ,suçlaması ile karşı karşıya kalacaktır .

Giriş anındaki fotoğraf anında yayınlanmasaydı ,”girmediki  çıksın” denecekti.

Türkiye bu kanli vahşeti ,çok akıllı ve şefkat yönetmiştir.

Yeride ve zamanında calışmalarla ,cinayetin Suudi Arabistan dan gelen ekip tarafından işlemediğini ,itraf ettirdik .

Üstelik çarşı Tarafa bu cinayetin organize bir çinayetin organize bir cinayet olduğunu da ,kabul ettirdik.

Yaşanan bu sureci ,dizi film izler gibi televizyonlardan izledik .

Üstelik ,bu bilgileri hiç üstüne eklemeden ,tüm dünya  ile, anında paylaştık .

katillerin ucakla gelişlerini de ,baş konsolosun boş dolapları göstermesini de ,tüm dünya ile birlikte izledik .

Kaşıkcı’nın boğulma anını gösteren üç dakikalik kasedi şimdilik gizledik .

Bu kasedi ,en çok merak edenler ,bu iste  sorumluluğu ,olanlardır .

Amerika okadar merak ettiki ,CIA başkanı bile o kasedi  dinlemek için buralara kadar geldi .

Suudi Başsavcının gelişi de kasedin kopyasını ve Kaşikcının  cep telefonunu  almak içindir.

Tikır tıkır işlenen  bu süreçten  sonra ,başkan solosu  ve 15 kişilik cinayet şebekesini   neden kacırdınız diye yönetimi suçlamak yanniştır .

Türkiye uluslar arası kamoyunda  hiç yıpranmadan bu işin içinden tertemiz çikmiştır.

Ölen gazeteci ,aşırı İslamcıdır diyen ve Suudi yönetimini aklamaya çalışan Amerika bu  için tam merkezindedir .

Kılıçtaroğlu nun ,Kaşıkcı konusunda bizim yönetimi eleştirici ve suçlayıcı hamleleri  Amerika ya ve Suudi Arabistan a destek olmaktan başka bir işe yaramaz .

Bu konuda hizmete destek olmasanız bile susmanız bile yeterli olacaktır.

 

Günün Sözü

Sır senin esirindir .

Söylediğin zaman ,

sen onun esiri olursun Hz Ali.

 

Kutlamalardaki İlginç Görüntüler

Kutlamalardaki İlginç Görüntüler

 

29 Ekim  kutlamalarının ,heykel meydanına geldigini yazmıştık .

Yarım azır önce katıldığım etkinliklerde de ,heykel meydanı  en ideal  alandı .Atatürk   heykeli ile iç içe kutlamayı yapıyorduk .

Kapanan  trafik  ve  Ulucami ile setbaşı köprüsü arasındaki ,bitişik celik bariyerler ,halkın  kutlama  coşkusunu ,kısıtladı .

umarız, yeni düzenlenen stadyum  meydanı ile, daha ferah  bir kutlama yaşarız .

29 Ekim  kutlaması ,sadece heykel önünde  yapılan resmi törenle sınırlı kalmadı .

Yıldırım belediyesi  de ,bir etkinlik düzenledi .

600 metrekarelik  bir bayrağı ,tören alanına  getirdi. 1923 kadının 2 ay çalısarak ve 20 milyon ilmek atarak ürettiği bu dev bayrak  ,gecenin rengi oldu.

Mustafa bozbeyde ,Fatih Sultan Mehmet  Bulvarında ,bir yürüyüş düzenledi  ve Nilüfer  halkına karanfiller fırlattı .

200 bin kişinin katıldığı söylenen bu yürüyüş ,Mustafa Bozbey için ,bir referans niteliğindeydi.Gemlikte de ,gündüz  kutlamalar yapıldı .

Kültür merkezinde Cumhuriyet  konseri düzenlendi .

Yeni  yapılan İstanbul  hava alanının ilk açılışı ,Atatürk ün  çağdaş  uygarlık hedefine ,çok uygun düştü.Bu kutsal bayramın kutkamalarında  bile ,nefret  hakaret  ve itibarsızlaştırma ortamından  kurtulamadık.

Keşke Atatürk ,siyaset yaparken  birbirinizden nefret etmeyiniz ,birbirinizi eleştirirken ,birbirinize hakaret etmeyiniz .

ve Devlet ve millet için yapılan hizmet ve yatırımları ,itibarsızlaştırmayınız da,deseymiş bize ,çalışkandır ,zekidir ve kahramandır ,demişti ama,demekki bu kadarı  bize yetmemiş.

29 Ekimde ,Fomera ya çıkan bulvarda , liseli ülküçü gençlerin yürüyüşlerine de ,tanık olduk.

Hazırlılları “Ne Amerika ,ne Rusya ,ne Çin “pankardı  ilgimizi.Topluca söyledikleri  ,”Bir gece ansızın  gelebiliriz “sloganını  ise malum yerlere  verilen  mesaj ,niteliğindeydi.

 

GÜNÜN SÖZÜ

“Adalet ,mülkün temelidir”.Hz Ömer.

Cumhuriyet Bayramımızın ardından

Cumhuriyet Bayramımızın ardından

Cumhuriyet yönetimi hanedanlik gibi ayricalikli sınıfların ülke yönetimindeki etkinliğine son verdi çünkü kurumları ve kuralları vardır.

Fasist yönetimlerde,sosyalist yönetimlerdede ve hatta İslami yönetimlerde de  Cumhuriyet yönetimini benimsediler.

Cumhuriyet Kraldan ve hanedandan kurtardık ama,bu defa mollaların ,palit büraların ,zengin  kapitalislerin ve bazı askerlerin Cumhuriyet kuşatmalarını , önleyemedik .

Ama zamanla ,insan haklarının ,özgürlüklerin katılımcılığın ,önemini anladık ve Cumhuriyetimizi  demokrasi ile taçlandırdık.

Bize ,insan hakkı ve demokrasi dersi vermeye kalkan Amerikaya ,artık inanmıyoruz .

Amerika  kendisine  itaat eden  generallerin de ,din adamlarınında  ,darbe ülkelerin başına  geçmesini ,engellemez.

Artık  Cumhuriyet, halkın oylarıyla ,halk   iktidarina  izin verdiğini  biliyoruz.

Hepize ,eşit yurtaşlik hakkı  tanıdığını, görüyoruz .

Bağımsız ve tarafsız  bir yargı sistemimizin , koruması altında olduğumuzu biliyoruz .

Yargıda yasamada  ve yönetmede yaşanan bazı aksaklılarında, gelecekte tamamen  ortadan kalkmasına ,inanıyoruz.

Cumhuriyetimizin  sınıf  atlamasının  ,sadece oto  yollarla  ve  büyük yatırımlarla sağlanamacağını ,anladık .

İnsan haklarının ve özgürlüklerin genişletilmesinin de ,şart olduğuna  inandık .

Peki Bu devlet ve millet buluşması  olan Cumhuriyet  bayramımızı kutlamayı,becerebiliyormuyuz.

Heykel meydanında  yapilan  törenlerde,Ulucamiden ,mahfele  kadar olan yol kenarlarının ,sımsıkı bariyerlerle kapatıldığını ,gördük .

Trafiğin kapalı olması nedeniyle ,Fomara ya kadar gelen vatandaşin  Heykel  önüne çikamadığına, tanık olduk .

Yaklaşık bir saat müddetle,bu sıkıcı bürokrasiyi ,yaşadık.

Bundan sonra ,böyle önemli törenlerin ,eski  stadyum  meydanında yapılacağını ,tahmin ediyoruz .

Bu kadar uzun mesafeli ve sımsıkı bariyerlerin ,halkın devletle  buluşmasını  engellediğini de ,belirtmek istiyoruz .

Hepimizin Cumhuriyet bayramını  kutluyorum ,en kaliteli  demokrasiye  terfi etmesini  ,diliyorum .

 

Günün sözü  babanın faziletleri ,çocukları   sevndirir .”A France”

…Tesettür…

…Tesettür…

Rabbimiz (c.c.), insanoğlunun başlangıcını Adem (a.s.) ve Havva annemizle başlatıp günümüze kadar getirmiştir.
“Ey insanlar ! Muhakkak biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık, tanışasınız için sizi kabilelere ayırdık. Muhakkak sizin Allah katında en keremliniz, en üstününüz Allah’tan en çok korkanınızdır.”(Hucûrat/13)
Rabbimiz (c.c.) buluğ çağından sonra erkeği de kadını da sorumlu tutmuştur. Mesela namaz kadına da farz, erkeğe de farz . Oruç ; erkeğe de farz, kadına da farz. Sorumlulukda, ikisi de kadın da erkek de sorumlu lakin uygulamada kadın ve erkek arasında büyük farklılık vardır. Mesela oruç, kadın özel günlerinde Ramazanın farz olan orucunu tutmuyor sonra kaza edecek. Bugünlerde Kur’an okuyamıyor, tutamıyor, hatta ezbere bile olsa Kur’an okuyamıyor. Yine bu özel günlerde camiye giremiyor. Mesela namaz kadın bu özel günlerde dinimizin en büyük emri olan namazı kılmıyor. Bir de sonradan da kılamadığı namazları kaza da etmiyor. Erkekler için böyle bir durum söz konusu değildir. Bakın namaz erkeğe de kadına da farz ama uygulamada büyük farklılıklar var. Bir de namazın şartların bakalım.
İftitah Tekbiri , Erkek tekbir alırken ellerini kulaklarına, kadın omuz hizasına kaldırıyor. Niye ? Erkek ellerini farklı bağlıyor, kadın farklı. Neden ? Erkek bazı namazda sesli okuyor, kadın hep sessiz. Niçin? Erkeğin ruküsü farklı, kadınınki farklı, secdeleri de farklı. Tahiyatı da (oturuşları) farklı. Neden?
Bunlar birçok hikmet içinde barındırmasıyla beraber kadının mahremiyetini ön plana alıp, ondan ona göre ibadet istiyor Rabbimiz (c.c.)
Setr-i Avret , erkeğin avret mahalli kapatması gereken yerler, diz kapağı ile göbeğinin arasıdır. Burayı hiç bir sebepden dolayı açmaması lazım. Kadının avret mahalli de farklıdır. Kadının avret mahalli ; elleri, ayakları, yüzü hariç bütün bedenidir. Ahzab Suresi 59. Ayet-i Kerime’sinde Rabbimiz (c.c.) şöyle buyuruyor ;
“Ey Nebiyi Zişan! Eşlerine, kızlarına, müminlerin kadınlarına söyle ki üzerlerine cilbablarını, çarşaflarını sarkıtsınlar. İşte bu eziyet olunmamalarına daha yakındır. Allah daima Gâfur ve Rahim olmuştur”
Bu Ayet-i Kerime nazil olunca “Medine sokaklarını koca başlı kargalar doldurduğu gibi” olduğunu anlatıyor Ashab-ı İkram. Rabbimiz (c.c.) kadına değer vermiş ve bu çok değerli olan kadının şerefini muhafaza için örtünmesini elem kılmıştır. Kuyumcu dükkanı ile hurdacı dükkanının kilitleri, örtünmesi aynı olmaz. Kıymetli şeyler alâlade ortalıkta olmaz. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem giyinmiş çıplak kadınlardan bahsediyor. Bu nasıl olur ? Öyle bir giyinmiş ki açık yerleri kapalı yerlerinden daha çok veya öyle bir giyinmiş ki herşey ortada, uzuvlar belli. Böyle insanlara cennetin kokusu beşyüz yıllık mesfaden duyulduğu halde bırak bunların cennete girmesini kokusunu bile duyamayacaklardır diye tahsir ediyor Efendimiz. Bir de bu Hadis-i Şerif’de böyle kadınların kafasını devenin hörgücüne benzetiyor. Yani şimdi topuz yapıyorlar ya işte buda bu Hadis ile kesinlikle yasaklanmıştır.
Bu açıklık öyle büyük günahtır ki, mesela başı açık bir kadın çıktı sokağa, sol tarafındaki melek hiç durmadan günah yazıyor. Yazık, acıyalım kendimize. Açık bir kadın imanla ölse dünya kurulalı beri ne kadar zaman geçmişse onun 7 misli cehennemde kalıp sonra cennete gelecektir diye tehtitler vardır.
Rabbim (c.c.) gökyüzüne kaldırdığı hayâyı tekrar yere indirsin (amin)

Selam ve dua ile …

Fi emanillah (Allah’a emanet)…

İşin İçinde Amerika Var

İşin İçinde Amerika Var

Cemal Kaşıkçı cinayeti analiz edilince yine Amerika ile karşılaştığımızı, görüyoruz.
Cinayeti, Prens selman’ın adamlarına işleterek, Suudi Arabistan hanedanını, rehine almıştır.
Cinayeti İstanbul Başkonsolosluğunda planlayarak, Türkiye’yi de bu cinayete bulaştırmayı, tamamladı.
Türkiye’yi bu cinayete bulaştırmayı başaramayınca, kayıp ceset üzerinden hamlelerine başladı.
“Cesareti yerli işbirlikçiye teslim ettik” cümlesi ile, Türkiye’yi de bu cinayete, bir yerinden bulaştırmaya devam ettiğini, gözlüyoruz.
Geçmişte, 250 şehit delikanlı, “kontrollü darbe” diyen Kılıçtaroğlu, Cemal Kaşıkçı olayında da Amerika’yı yalnız bırakmadı.
Türkiye’yi terk eden Suudi Arabistan’lı şüpheliler için, “kaç para aldınız” diyerek, Erdoğan’ı suçladı.
Bu cinayet üzerinden Amerika, uluslararası alanda Suudi Arabistan’ı koruma gösterisine, girişecektir.
Diğer taraftan, yapacağı tehdid ve şantajlarla da Suudi Arabistan’ı soyup soğana çevirecektir.
Hanedanın, yabancı bankalardaki hesaplarına el koyacaktır.
Koruma tehdidi ile, bir trilyon Dolara yakın silah alımlarına, zorlayacaktır.
Amerika Cemal Kaşıkçı olayını geçmişteki 11 Eylül saldırısına, benzetmeyi amaçlamaktadır.
Geçmişte, Suudi Hanedanın Amerikan bankalarındaki 750 milyar Dolarına el koyarken, “Bu parayı, 11 Eylül de hayatını kaybeden vatandaşlarıma ödeyeceğim” demişti.
Bu paranın, nasıl bir akıbete uğradığını, hiç bilmiyoruz.
Kısacası, bu kirli senaryonun kazananı, yine mafya devlet görüntüsündeki, Amerika olacaktır.
Kaybeden ise, Suudi Arabistan olacaktır.
Hem trilyonlarca dolar kaybedecektir.
Hem de, tüm itibarını kaybedecektir.

Günün Sözü
“Bir insanın zekası,vereceği cevaplardan değil,
Asıl soracağı sorulardan anlaşılır.”
“De Levis”

Refik Yılmaz(AS TV) deydi

Refik Yılmaz(AS TV) deydi

Geçtiğimiz Cuma akşamı, Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz, (AS) Televizyonuna konuk oldu.

Toplu konut yapımındaki gelişmeler, yapılan konutların fiatlandırılması ve Gemlik zeytinin tanıtımı dahil, pek çok konu gündeme geldi.

Bence toplantının en çarpıcı haberi “Gemlik Belediyesinin borcu olmayan “belediyelerden birisi olmasıydı.

Yeni dönemde Belediyelere eskiden olduğu kadar para akmayacaktır.

Eski İl Başkanlarından Sedat Yalçın, kendini anlatırken “Finansman Yönetimini” bilirim diyordu.

Cihatlı’da yapılan konutların, gerçek değerlerinden satılması ve elde edilecek gelirin ikinci etap için kullanılması da bir bakıma finansman yönetimidir.

Gemlik’te kendi döneminde yapılan hizmetleri gururla anlatan Refik Yılmaz, sadece ulaşımdan şikayetçi olduğunu, açıkladı.

Ulaşımda yaşanan aksaklıkların faturasını aile fertlerinin ödediğini söyledi.

Ulaşım sırasında aile fertlerinin,ağır eleştiriler yüzünden, yıprandığını ifade etti.

Büyük Kumla ve Gemsaz’da, iki ayrı yat limanı ile hizmet verileceğini açıkladı.

90 aydan beri, Gemlik Belediye Başkanlığını sürdüren Refik Yılmaz, yeniden görev verilirse hazır olduğunu söyledi.

Program sonrasında, “Baia otel” de çay içimi sırasında, İlk öğretim öğrencisi iken, dönemin Belediye Başkanı Nezih Dimili’nin, koltuğuna oturduğunu da öğrenmiş olduk.

Bu arada Milletvekili seçimlerinde olduğu gibi, Belediye Başkanlığı seçimlerinde de, “üç evre” şartının getireleceğini duyduk.

Ak Parti’nin bu kararına, katılıyoruz.

Yeni, projeleri olmayan, cesur kararlar alamayan, başladığı işleri yarım bırakan, ve finansman programından habersiz olan adaylara, şans verilmesinden yana değiliz.

Gemlik Belediye Başkanının, ister Gemlik’te veya daha önemli bir görevde, bir şans bulduğu taktirde, başlangıçtaki enerjisi ile, yine başarılı olacağına inanıyoruz.

Refik Yılmaz’ın (AS) Tv’de yaptığı açıklamaların, Hakimiyet Gazetesinde de, geniş yer aldığını belirtmiş olalım.

 

Günün Sözü

“Korkaklar hiçbir zaman,

Zafer anıtı dökememişlerdir.” Eflatun.

Yeni Milliyetçilik Katmanı

Yeni Milliyetçilik Katmanı

Çok yakın bir gelecekte, seçmenin yeni milliyetçilik katmanında odaklanacağını, göreceğiz.

Çünkü yeni milliyetçi akımı, İslam dinini ihanete kadar götüren kesimi görmüştür.

Çünkü yeni milliyetçi akımı, stratejik ortak görüntüsü ile Amerika’nın Türkiye’ye karşı bölücü planlar içinde olduğunu da anlamıştır.

Artık geçmişteki bir numaralı dostumuz olan Rusya, gelecekte en yakın dostumuz olacaktır.

Sevsekte sevmesekte, aynı apartmanda yaşadığımız İran’da yakın komşumuz olacaktır.

Defansı ve stoperi olmayan Avrupa Birliğine, savunma konusunda “stratejik destek” verebiliriz.

Artık, Amerika yerine Hindistan ile, Brezilya ile, Çin ile ve hatta Güney Afrika ile, ortaklık yapabiliriz.

Amerika’nın baskı ve ikiyüzlülüğünden, ancak bu politikalarla kurtarabiliriz.

Artık, 57 ortaklı kat İslam Birliğine de güvenimiz kalmamıştır.

Suidi Arabistan’ın bir Amerikan uşağı haline gelmesi, İslam birliğini yaralamıştır.

Mısır ve Birleşik Arap Emirliklerinin, Amerika ile olan ilişkileri de İslam Birliğini yıpratmıştır.

Yeni milliyetçilik artık, ortak din ve benzer rejim aramadan, yeni ortaklarını, kabul edecektir.

Son yıllarda, Rusya ve İran ile olan yakınlığımızda, en önemli faktör din ve rejimden çok ortak düşmana karşı olan mücadelede birlikteliktir.

Yeni milliyetçilik anlayışı Amerika’nın Türliye üzerindeki etkisini de azaltacaktır.

Yeni Milliyetçilik anlayışı Türkiye üzerindeki, FETÖ ve Bölücü terör etkisini de ortadan kaldıracaktır.

 

Günün sözü

İsyanınız nefsinize

İtaatiniz rabbinize olsun

‘A.Goyler’

Girişteki Resim Komployu Bozdu

Girişteki Resim Komployu Bozdu

Türkiye’nin çok tehlikeli bir itibarsızlaşma komplosuna, bulaştırılmak istendiğini, görüyoruz.

İdlip’te ve Kuzey Irak’ta, çok önemli mesafeler aldığımız bir dönemde, devreye sokulan Cemal Kaşıkçı olayını, çok itina ile izlemekteyiz.

Bir kere böyle bir çılgınlığı tek başına Suudi Arabistan’ın  yapamayacağını, bilmeliyiz.

Trump’un, gazetecinin nişanlısını Beyaz Saraya davet etmesi, sahip çıkma amacıyla değildir.

Türk asıllı nişanlının, neleri bilip bilmediği konusundaki, merakı içindir.

Ama. Cemal Kaşıkçı’nın Baş Konsolosluğa giriş yaparken verdiği görüntü, Hem Suudi Arabistan’ın, hem de İsrail’in, bütün hesaplarını bozmuştur.

Şimdi, içerideki gazeteci neden çıkmadı diye biz soruyoruz.

Eğer bu resim yayınlanmasaydı, giriş yapmadaki, çıkış yapsın dönecekti.

Amerika’nın her ülkeyi ve her fırsatı kullanarak, bizi diz çöktürmeye zorlayacağını biliyoruz.

İstediği FETÖ örgütünün Türkiye’deki çalışmalarına, devam etmesidir.

Ve. Suriye’nin Kuzey Sınırında, üs gibi kullanacağı bir terör devletidir.

Bu amaçla, FETÖ’yü yargılamaktan kaçtığını ve Kuzey Suriye’ye binlerce TIR silah yardımı yaptığını, görüyoruz.

Amerika artık, Teröristleri himaye eden ve onları azmettiren, bir terör devleti haline gelmiştir.

Amacı Doğu Akdeniz’i ele geçirmektir.

Ortadoğu’daki toprak bütünlüğü Doğu Akdeniz’deki enerji bölgesi konusunda, Amerika’ya karşı direnen tek ülke, Türkiye olmuştur.

Türkiye’nin önceliği,sınır  güvenliği olmuştur.

Yakın gelecekte, Karadeniz’de de, bulunabilecek, yeni enerji kaynaklarının kontrolü konusunda, yine Amerika  ile mücadele edecek ülke, Türkiye olacaktır.

Bu bakımdan, Amerika ve İsrail’den gelebilecek, her türlü komplo ve saldırıya, hazırlıklı olmalıyız.

Ak Parti’ye de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da, karşı olabiliriz.

Bu siyasi karşıtlığımız, Amerika’nın menfaatleri için, olamaz.

Kaşıkçı olayındaki gizli amaç Türkiye’nin uluslararası alanda, yıpratılmasıdır.

 

Günün Sözü

Hakiki aşk,

Istırap çeker ve sessizdir.

“O.Wilde”

Önerilerimiz Siyasi Değil, Tekniktir

Önerilerimiz Siyasi Değil, Tekniktir

Yeni dönemde belediyeler, yatırımsız bir devre geçirecektir.

Yatırımlar için gerekli fizibelite planları yerine, yarım kalmış veya kati kabulleri yapılmamış yatırımların hesap ve kitapları ile, uğraşacaklar.

Yarım kalmış pek çok yatırım, hukukla ve Sayıştay denetçileri ile, tanışacaktır.

Timsah kafası takılamayan yeni stadyumda, tepeden tırnağa denetlenecektir diye düşünüyoruz.

Şu an, terk edilmiş bir şantiye konumunda bulunan, Bursaray Terminal hattıda, elden geçirilecektir.

Enflasyonla mücadelede çok kararlı görünen ekonomi yönetimi, bitmek üzere olan yatırımlar için bile tahsisat çıkarmakta zorlanacaktır.

Deprem konuları konusunda, Gemlik Belediye Başkanının, “etap etap yapım projesi” tam böyle dönemler için, düşünülmüştür.

Başkan Refik Yılmaz’ın hiçbir büyük projesi, ekonominin soğutulacağı döneme, sarkmamıştır.

Biz Bursa’daki büyük yatırımların, yakın zamanda hukuk ile tanışacağını hissettiğimiz için hukuk kökenli Refik Yılmaz’ı önermiştik.

Aslında, Refik Yılmaz ile birbirimizi, medya üzerinden tanıyoruz.

7 yıldan beri başkanlık yaptığı dönemde, baş başa oturup bir çay içmişliğimiz yoktur.

Ama, eski çay bahçelerini cesurca kaldırıp, yeniden dizayn ettiğini, çok yakından biliyoruz.

Meydandaki koca camiyi yıkıp, yeni yerine taşıması sırasında, nasıl bir riske girdiğini hepimiz gördük.

Biz, hep Bursa Büyükşehir adayları İnegöl’den oluyor, bu defada hukukçu bir aday, Gemlik’ten olsun diye onu önerdik.

Ayrıca, yerel seçimler sonuçlanınca, Belediye meclislerinin çok partiye dağılmış olduğunu göreceğiz.

Refik Yılmaz’ın sert muhalefet konusunda, tecrübeli olduğunu da  biliyoruz.Emekli bir kamu görevlisi olarak özellikle Belediye başkanlarının siyasi ağırlıklı değil, teknik ağırlıklı olarak seçilmesini, arzu ediyoruz.

Gemlik kökenli bir Büyükşehir Belediye Başkanı ile tüm Gemlik’lilerinde iftihar edeceğine inanıyorum.

Benzer bir pozisyon, rahmetli Nezih Dimili içinde olsaydı, Liseden arkadaşım hukukçu Dimili içinde, yapardım.

Önerilerim siyasi değil, tekniktir önerilerdir.

 

Günün Sözü

Bilgi, sakalla ölçülmez “Motiere”

 

Ak Partinin Rakibi Kararsızlar

Ak Partinin Rakibi Kararsızlar

Ak partinin 30 Mart yerel seçimlerindeki rakibinin, (%26,8) oy oranıyla, kararsızlar olduğunu görüyoruz.

Kararsızların, dağıtılmadan önceki oy durumu şöyle;

-Ak parti: %33,8

-CHP : %19

-MHP :%8,8

-İYİ P. :4,1

-HDP:%5,9

Eğer kararsızlar, bir dip dalga ile, tek partiye kayarsa  (CHP) ye de, (MHP) ye de başkanlık yolları açılabilir.

Kararsızlar dağıtıldıktan sonraki oy oranları ise, Ak partiye büyük avantaj sağlıyor.

-Ak parti: %46,2

-CHP: %26,1

-MHP: %12,1

-İYİ P. : %5,5

-HDP : %8,1

Bu tabloda, Ak parti ile (CHP)’nin, 24 Haziran seçimlerine göre daha avantajlı olduğunu, görüyoruz.

(MHP) nin ise, durumunu koruduğunu anlıyoruz.

İyi partide ve (HDP) ise, önemli ölçüde bir düşüş olduğuna, tanık oluyoruz.

(MHP)’li bazı ülkücülerin, Meral Akşener’e sataşması, erime sürecinde olan iyi partiye, mağduriyet fırsatı vermiştir.

Nitekim, bu sataşma anlarını kayda alan Akşener, bu fırsatı değerlendirmiştir.

AK partini birinci, rakibi kararsızlar dedik.

Ama, Ak parti’nin ikinci rakibi ise, ekonomik krizdir.

Bu sarsıntının, kriz mi yoksa geçici bir sarsıntımı olduğunu, Ekim enflasyonunda anlayacağız.

Eylül ayındaki enflasyon beklentisi aylık (3,9) iken, (6,3) rakamını görünce şok olduk.

Bu şok artışı ekonomi bürokrasisinin bir intiharı şeklinde, yorumluyoruz.

Enflasyon hesabında, her ne kadar bir sistem varsa da, esas olan bu verileri derleyen, ,nsan faktörüdür.

Ay sonuna denk gelen bazı, artışlar bir sonraki aya, sarkıtılabilirdi.

Ve, Eylül ayı artışı, (6,3) gibi şok bir rakama , ulaşamazdı.

Şunu demek istiyoruz;

Ekonomi ile uğraşan bürokratları dışlamaya, korkutmaya ve aşağılamaya gelmez.

(6,3) lük Eylül enflasyonu, ekonominin en tepesinde olanlara, gerekli dersi vermiştir.

 

Günün Sözü

Akıllı düşman,

Akılsız dosttan hayırlıdır. “Hz.Ali”