Köşe Yazıları

GÜÇ DANIŞMANLARDA ve DERNEKLERDE YÜK BÜROKRASİDE OLACAK

GÜÇ DANIŞMANLARDA ve DERNEKLERDE YÜK BÜROKRASİDE OLACAK

Güçlendirilmiş parlamenter sistem, nasıl bir sistem olacak, gücünü kimden alacak, henüz tam açıklanmadı.

Bize göre güçlendirilmiş  parlamenter sistem esas gücünü, dışarıdan getirilen yabancı danışanlarından alacaktır.

En önemli kararlar, bu danışmanlar tarafından verilecektir.

3u danışanların talepleri ile yıllarca beklemede olan yasa teklifleri, birkaç gün içinde, yasalaşacaktır. İşin yükü ise, bürokrasinin sırtında olacaktır.

Bir başka güç ise, altılı ortakları desteklemeyen, iş adamları olacaktır.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme, geçmişte ön plana çıkmış, pek çok sivil toplum örgütleri ve dernekler de, güç verecektir.

Ve altılı masayı destekleyen medya grubu da, Millet ittifakı adına, kamuoyu oluşturacaktır. Kılıçtaroğlu, dünyaca kabul görmüş, kurallara ve kurumlara bağlı kalacağız dedi.

Hemen aklımıza Kemal derviş geldi.

Kemal dervişte danışman olarak gelmişti ama, bir anda bakan yapıldı ve hükümette yer aldı.

(IMF) ile anlaşma yapıldı.

Ekonomide, sıkı para politikası uygulanmaya, başladı.

Kanal İstanbul’un çok daha küçük çapta, yatırımlar iptal edilmişti.

Ekonomi yönetimi, (IMF) ye bırakılmıştı.

Yabancı danışmanların sadece ekonomik konularda değil, hukuki sosyal ve savunma konularında da devreye gireceklerini, göreceğiz.

Mesela, Avrupa insan hakları mahkemelerince alınan kararların uygulanması, istenecektir.

Belki, sınırdışı operasyonların durdurulması ve savunma bütçesinin daraltılması, tavsiye edilecektir.

Kavala , Demirtaş ve benzerlerinin, tutuksuz yargılanması, talep edilecektir.

Terör örgütleri ile ilişkili oldukları iddia edilerek, (KHK) larla kamu görevlerinden alınan zanlıların, adli işlemleri tamamlandıktan sonra, yeniden görevlerine iade edilmesi, istenecektir.

Sözün kısası, bu tabloya baktığımızda, millet ittifakı iktidarını, danışmanların, derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin yönettiğini, göreceğiz.

Altılı masa ise, seçmen gibi, olanı biteni izleyecektir.

GÜNÜN SÖZÜ

Cömertlik fazla vermekten ziyade. Yerinde ve zamanında vermek demektir. “ La Bruyere”

DÜNYA KUPASINDA SONA DOĞRU

DÜNYA KUPASINDA SONA DOĞRU

Katar’da oynanan 2022 Dünya Kupası maçlarında, büyük sürprizlere tanık olduk.

Bu turnuvada, Güney Amerika ve Avrupa takımların gerilemesini, gördük.

Kupanın eski şampiyonlarından Uruguay, çeyrek finallere çıkamadı.

Kaleci Muslera, yedekte kaldı. 20 seneden beri kupaya hasret kalan Brezilya, çeyrek finallerde elendi. Kupanın en güçlü takımı, panzer Almanya ise, eleme grubunu bile, aşamadı.

Yarı finallere kadar çıkan Fas takımı, Afrika da bir ilki başardı.

92 yıllık Dünya Kupası tarihinde yarı finale çıkan ilk Afrika ülkesi, oldu.

Grup maçlarında, Belçika’yı yenen ve grup birincisi olan Fas takımı İspanya ve Portekiz’i de eleyerek, tarih yazdı.

Yaptığı maçta,  1 gol yiyen Fas takımı, defansit futbolun ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Suudi Arabistan’da bu anlayışla, Arjantin’i yenmişti.

Bu turnuvada, teknik futbolun ve çok pas yapmanın, galibiyet için yeterli olmadığını gördük.

Finalist olacak diye gördüğümüz İngiltere, penaltıyı kaçırdı.

Ve Fransa’ya karşı, elenmekten kurtulamadı.

İyi mücadele eden ve son saniyeye kadar maçı bırakmayan takımların, kazançlı çıktıklarını gördük.

Hızlı ve dikine oynayan Kore ve Japonya, rakiplerinin oyunlarını bozdu ve seyirci tarafından ilgi ile izlendi.

Ağır oynayan ve çok yan ve geri pas yapan Brezilya futbolunu, beğenmedik.

Peki, bu turnuvada biz de olsaydık diye sorduk, kendimize.

Bu kupada, iyi defans yapan ve hızlı oynayan dayanıklı takımlar, kazandı.

Biz ise mücadele etme konusunda yeterli değiliz ve çok gol yiyen bir defansa sahibiz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Kendinizle barışana kadar sahip olduklarınızdan hoşnut olamazsınız.

“D.mutman”

(11-17) ARALIK MEVLANA HAFTASI

(11-17) ARALIK MEVLANA HAFTASI

Her yıl, (11—17) aralık günleri arasında, Mevlana haftasını kutluyoruz.

“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” diyen Mevlana’nın, iki yüzlü davranışlara karşı olduğunu, biliyoruz.

“Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa cancağızım, bu gün yeni şeyler söylemek lazım” diyen Mevlana’nın, değişimden yana olduğunu, hatırlıyoruz.

Mevla’nın bu söylediklerinin, günümüzde tam oturduğuna, tanık oluyoruz.

Mevlana felsefesine baktığımızda, sevgi, hoşgörü ve şeffaflık olduğunu, görüyoruz.

Dışlamak ve ötekileştirmek olmadığını, anlıyoruz.

Ölenin de Allahu Ekber, öldürenin de Allahu Ekber dediği bir anlayış, Mevlana felsefesinde yer bulamaz.

İbadete gösterdiğimiz özeni, barışı koruma konusunda da, göstermeliyiz.

Adı barış olan islam dininde, iki islam ülkesi arasında, kanlı savaşlar düşünülemez.

Mevlana felsefesinde, dinde de korku yerine, sevgi, saygı ve hoşgörünün ön plana çıktığını, görüyoruz.

Yardımlaşma ve dayanışma için kurulan, tarikat ve cemaatlerin amacından saptığını, görüyoruz. İslama ve insanlığa uymayan uygulamaların, islam dinine zarar verdiğine, tanık oluyoruz.

Kuran-ı Kerimdeki emirleri ile, peygamberinizin veda hutbesindeki önerilerin, her Müslüman için yeterli olduğunu, düşünüyoruz.

Mevlana felsefesi ise, hayat okulumuz için, bir yardımcı kitap gibi görüyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

Gönlünü yıkayıp arıtmamışsan, habire abdest alıp, namaz kılmaktan fayda bekleme.

Mevlana

Millet İttifakı İktidarı Bürokrasiye Devredecek

Millet İttifakı İktidarı Bürokrasiye Devredecek

CHP’nin vizyon toplantısından, ülkemizdeki bürokratik kadroların, yönetime geleceğini anladık. Kılıçdaroğlu kurumlara ve kurullara bağlı kalacağız deyince, akılımıza IMF, Dünya Bankası, (DECD) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geldi.

Aslında New York doğumlu Selin Sayek Böke, bu yabancı kurumlarda görev yapmıştı. Parti sözcüsü Faik Öztırak ise, geçmişte Hazine müsteşarıyken (IMF) heyetlerinin en önemli üyesiydi.

Davos toplantılarının en önemli katılımcısı olan Ali Babacan’da şimdi millet ittifakında yer almıştır. Sözün kısası içimizdeki (IMF)’cilerede dışarıdaki (IMF) heyeti, göreve hazırdı. Yan, Türkiye yeniden, (1960 ile 2000) yılları arasındaki, bürokratik Cumhuriyet dönemine dönecektir.

1960’lı yıllarda, yönetime asker kesim ile üniversite hocaları hâkim olmuştu. Bu bürokratik kadrolar, bir iktidarı devirmiş, bir başbakan ile iki bakanı da, idam etmişti. 1970’li yıllarda ise, ideolojik cinayetlerde geçmişti. 1980’li yıllarda, bürokrasinin ekonomik kadroları görevdeydi. (IMF) iş başındaydı.

Rüştü Saraçoğlu, Ekrem Pakdemirli ve İlhan Kesici başrollerdeydi. Tabi direksiyonda, piyasa ekonomisini ülkeye getiren rahmetli Özal vardı. 1190’lı yıllarda ise bürokrasinin yargı kanadı, iş başına geçmişti. Başrollerde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Üzden ile Yargıtay Baş Savcısı Vural Savaş vardı.

Vural Savaş tek başına, Milli Selamet ve Fazilet Partilerini, kapatmıştı. 2002 yılında, Ak Parti yönetimine geldi. Uzun süre, bürokrasinin asker ve Yargı konutları ile uğraştı. İtalen uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, bu yüzden gündeme geldi.

CHP’nin vizyon toplantısından, destekli bürokratik kadroların yeniden gündeme getirileceğini hissettik. Yani görüntüde siyasetçiler olacaktır. Kararlarda ise, bürokrasinin ve danışmanların dediği olacaktır. İşte Millet İttifakının, dış destekli iktidarı, böyle çalışacaktır.

—Günün Sözü—

Adaletin bulunmadığı yerde, herkes suçludur.

“Puverger”

 

 

ROTA!

ROTA!

Gram heyecan yok içimde!

Ne bir yılın bitiyor olmasından ne de yeni bir yılın geliyor olmasından.Nötrüm bu konuda.

2022 yılının elle tutulur birşeyler vermemesinden mi yoksa yaşın kemale eriyor olmasından mı bilemedim.

Yeni seneye dair tek bildiğim şu ki,yani hani yıllardır kafamıza vura vura dikte ettirilen meşhur 2023′ e dair hissettiğim şu ki; doğacak olan yeni yıla karşı en ufak bir heyecan, umut,neşe vs yok yüreğimde.

Gelsin bakalım gelecek olan yıl! Hele bi gelsin de hangi umutların peşinden koşturtacaksa koşturtsun bakalım!Koşturtsun da görelim! Yoook, bu kez öyle peşin peşin yeni yılın getireceği hayaller denizinde boş boş kulaç atmak, 3-5 çöpsüz ümide sarılmak yok! Hele bi ışık görelim, sonrasında nasılsa veririz hakkını, helalini, övgüsünü, teşekkürünü…Bu kez gelecek olan yıla peşin peşin ödeme yapmak falan yok!

Hele ki yine kaos, yine salgın, yine kavga gürültü, savaş, ziyan, huzursuzluk ve yine tatsızlık,hastalık,hayal kırıklığı getirecekse 2022 gibi hiç gelmesin derim ben.

Zira bunlara dair yeterince payımıza düşeni aldık geçmiş seneden, bir de yenilerini eklemeyelim gelecek olan günlerden.

Doğru dürüst içten gülen tek bir yüz, kahkaha dolu tek bir ortam görmedim gidecek olan seneden.Dokunduğum herkesin bin yarası vardı, her biri birbirinin içinde gizlenen onlarca derdi vardı.

Ulu orta yarım ağız gülmelerden bile çekinilen bir sene oldu 2022. Acısı bol, tatlısı az… Sessizliği çok, muhabbeti yok.

Herkesin psikolojisi bozuktu.Psikolojisi düzgün olanların da en sonunda psikolojileri bozuldu.

Hemen herkesin dilinde “2022′ den ne fayda gördük ki yenisinden görelim” mırıldanmaları başladı bile şimdiden. Bu konuda herkes haklı.Kimseyi suçlamıyorum.Kimseyi yargılamıyorum, kimseyi sorgulamıyor ve eleştirmiyorum. Çünkü başa gelen çekilir, bunu biliyorum!

Ne hayallerle sarıldığımız 2022 patlayınca ellerimizde, 2023’e temkinli yaklaşmak farz oldu zihnimizde.

Ve ilk defa yeni bir seneye karşı gardımı alarak giriyorum; tedbirli, ölçülü, dikkatli ve beklentisiz…

Birşey var ki hiçbir senenin benden alamayacağı; o da kendime olan güvenim, cesaretim,asla bozmadığım ve kimsenin de bozmasına izin vermediğim ve vermeyeceğim özbenliğim.

Yeni sene kimlere ne getirecek olursa olsun, özbenliğinize sahip çıktığınız sürece yol da sizsiniz, yolcu da sizsiniz. Dümen ellerinizde ve rotayı çizecek olan kendinizsiniz. Dümeni nereye kırarsanız hayat rotanız o olacaktır!

Esen kalın.

Dünya Kupasında … Sürprizler

Dünya Kupasında … Sürprizler

2022 Dünya Kupasında, çok ilginç maçlar izledik.

Arap kökenli ülkelerin futbolunda, ilerleme olduğunu gördük.

Kupaya veda etmesine rağmen Suudi Arabistan Arjantin’i yendi Yine kupaya veda etmesine rağmen Tunus’ta Fransa’yı yendi.

Japonya, Almanya ve İspanya’yı yendi. Ölüm gurubundan lider olarak çıkmayı başardı.

Bu dünya kupasına damgasını vuran futbolcu ise, Portekiz’li Ronaldo oldu.

5 adet dünya kupasında oynamış oldu.

5 adet dünya kupasında gol atan, tek futbolcu unvanını aldı.

İstatistiklerden Ronaldo gibi, 5 adet dünya kupasına katılan, başka futbolcular olduğunu da gördük ama Ronaldo gibi hepsinde gol atan başka bir futbolcuya rastlamadık.

Maçları izledikçe, takımların güçlerini de değerlendiriyoruz.

Bana göre 2022 Dünya Kupasını İngiltere alacaktır.

Arjantin ve Brezilya’da, kupaya ağırlığını koyacak, bir futbolcu göremedik.

Arjantin Milli Takımı kaptanı Messi’nin, eski Kaptan Maradona gibi, takımını şampiyonluğa götüreceğini umuyoruz.

Dünya kupalarının panzer tankı Almanya’nın, bu dünya kupasında etkili olmadığını gördük. Brezilya’da, daha önceki kupalardaki kadar, karizmatik değildi.

Belçika Milli Takımı, tüm futbol severleri hayal kırıklığına uğrattı.

Birkaç yıl öncesine kadar, Belçika Milli takımına, geleceğin takımı unvanı verilmişti.

Otoriterler, Belçika takımına, “artık paslandı” yakıştırması yaptılar.

 

—Günün Sözü—

Minnet ağır bir yüktür. Kimse bu ağır yükü taşımak istemez.

“Diderot”

 

Savaşın Kazananları ve Kaybedenleri

Savaşın Kazananları ve Kaybedenleri

Ukrayna Rusya savaşı, her yüzyılda bir yapılan güç dengelenmesini, yeniden gündeme getirdi.

Bu dönmede, yeni kazanımlar yaşayanlar oldu.

Zirvedeyken çöküşe geçenlerde vardı. Amerika, bir taşla birkaç kuş vurarak, kazananların başında yer aldı.

Amerikan Doları savaş öncesinde değer yönünden, sorgulanmaya başlanmıştı.

Avucunun içindeki NATO’ya ise, “Beyin ölümü gerçekleşti” diyordu.

Savaş çıkınca tam tersi oldu. Dolar, paçayı kurtardı.

NATO, İsveç ve Finlandiya’yı da içine alarak, daha da genişledi.

Rusya’nın işgalci damgası yemesi Amerika’nın lehine oldu.

Amerika, yaptığı ticaret anlaşmaları ile, Çin’e güç kazandıran Almanya’dan da, hıncını almış oldu. Almanya’yı Rusya’ya karşı uygulanan ambargonun içine etti.

Hem dünya kamuoyunda, Rusya’yı yıprattı hem de enerjide Rusya bağımlısı olan Almanya’nın enerjisiz kalmasını sağladı.

Amerika savaş ortamında, Çin’e sataşmayı da ihmal etmedi.

İşte bu tablo, Amerika’yı en çok kazanan ülke ilan etti.

İngiltere ise, her zaman olduğu gibi, çıkarlarını düşündü.

Avrupa Birliğinin güç kaybettiğini görerek, birlikten ayrıldı ve Amerika’nın, dümen sayana girdi. Savaştan en çok zarar gören ülke ise, yakılan ve yıkılan Ukrayna oldu.

Savaşın çıkmasını ve yayılmasını isteyen ülkeler, Ukrayna’nın genç liderini kışkırtmalarla ve yardım vaatleri ile ateşin içine ittiler.

Türkiye çok başarılı bir denge politikası uyguladı.

Her fırsatta Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, dile getirdik.

Ayrıca Rusya’ya uygulanan yaygın ambargonun, içinde yer almadık.

Tahıl koridorunda yer alarak, tüm dünyanın takdirini kazandık.

—Günün Sözü—

Az ye, Az söyle, Az incit.

“Mevlana”

Fırsatçılar İş Başında

Fırsatçılar İş Başında

 

Yılbaşına az bir zaman kaldı.

Memur ve emekliye yapılacak zamlar konuşulmaya başlandı.

Yeni yılda yeni asgari ücret tahminlerini de basından takip ediyoruz.

Fırsatçılar ve stokçular da bu haberleri dikkatle izliyorlar.

Bir bölümü daha şimdiden fiyatlarını ayarlamaya başladı.

Bu kesim ne Allah’tan ne de kanunlardan korkmaz Sürekli etiketlerindeki fiyatlarla oynarlar sattıkları malların gramajlarına dokunurlar.

Bu fırsatçı grubunu kanunlarla da dini kurallarla da durduramayız.

Bu gruplar ödedikleri cezaların fazlasını fiyatlarını yansıtırlar.

Pandemi döneminde başta temizlik malzemeleri olmak üzere büyük vurgun yaptılar.

Ukrayna Rusya savaşı gündeme gelince buğdayda yağda da gübrede bir vurgun daha yaptılar.

Hastalık ortamını da, savaş ortamını da kaçırmadılar.

Haktan ve hukuktan yoksun bu fırsatçı gruplar ibadeti bir alışkanlık sosyalleşme ve reklam aracı haline getirmiştir.

Bu fırsatçıları salgın hastalık ve savaş ortamlarında kolay kolay durduramayız.

Dinin merkezine vicdanı koymalıyız, Hutbelerde hak hukuk ve vicdanı ön plana çıkarmalıyız.

Denetimler ve uygulanan cezaların yeterli olmadığını görüyoruz işyeri kapatma cezası dahil en ağır cezaların Uygulanmasını bekliyoruz.

Bu fırsatçı grupların toplumun yapısını bozmasından korkuyoruz.

 

 

—Günün Sözü—

Hayal gücü, ruhun gözüdür.

“Joubert”

 

 

 

Ortaklarımızla Yüzleşme Zamanı Geldi

Ortaklarımızla Yüzleşme Zamanı Geldi

Ukrayna Rusya savaşı, dünyada ki tüm güç dengelerini bozdu.

İsveç ve Finlandiya 70 yıldan beri, tarafsızlık politikaları ile dikkat çekmişti.

NATO’nun da, Doğu Blokunun da dışında kalmışlardı ama Rusya korkusu nedeniyle, bir anda kendilerini NATO’nun içeresinde buldular.

Geçmiş de, biz de “Bu kış kominizim gelecek” sloganıyla korkutulmuştuk.

Hem kış, hem de kominizim korkusuyla, NATO üyesi olmuştuk ama NATO üyesi olduktan sonra, hiçbir dönem eşit ortak olamadık.

Hiçbir konuda, kendi kararımızı kendimiz veremedik.

NATO’nun bazen de tehditleri ile idare edilir hale gelmiştik.

Kendi başımıza bir barış harekâtı yaptık. Uluslararası ambargoya maruz kaldık.

Amerikan Başkanı’nın gönderdiği mektuplarla, ikaz edildik. Tehdit edildik.

Yönetim olarak direnç gösterdiğimizde ise askeri darbelere maruz kaldık.

Başta Amerika olmak üzere, bazı ortaklarımızın bölücü projelerine tanık olduk ama artık yol ayrımına geldik.

NATO üyeliği aşamasında olan İsveç’e, PKK konusunda gösterdiğimiz tepkiyi, Amerika, Almanya, Yunanistan ve Fransa’ya da göstermeliyiz.

Kısacası, NATO ortaklarımızla, NATO’nun içinde, çatışmaya hazır olmalıyız.

—Günün Sözü—

Başkalarını sık sık affedin ama kendinizi asla…

“Syrus”

 

 

Dünya Kuralları ve Anılar

Dünya Kuralları ve Anılar

Dünya Kupa’sı heyecanını ilk kez 1954, Dünya Kupa’sı elemelerinde yaşamıştım. İspanya ile oynadığımız eleme maçını kulaklarımızı eskitip radyolara dayayarak, dinlemiştik.

Maç Fenerbahçe’li Canavar Burhan’ın attığı gol ile beraber bitmişti. Kural gereği kura çekimi yapılmış, bir İspanyol çocuğunun çektiği kurayı, biz kazanarak 1954 Dünya Kupa’sına katılma hakkı kazanmıştık.

Almanya o dönemim en güçlü takımı olan Puskas’lı, Koçis’li ve Czibor’lu Macaristan’ı yenerek, Dünya Kupasını kazanmıştık.

Bizde eleme maçlarında, Kore’yi (7-0) yenmiştik. Yıllar sonra, Kore ile bu kez Güney Kore olarak, yeniden karşı karşıya geldik. Bu defa, Güney Kore’yi evinde eleyerek, çeyrek finallere yükseldik ve dünya üçüncüsü olmaya hak kazandık.

Bu şampiyonada, Teknik Direktörümüz Şenol Güneş’ti. Futbolcularımız, hem performansları ile hem de saç şekilleri ile dikkat çekiyorlardı.

Hasan Şaş, Brezilya’ya attığı gol ile ve ustura traşı ile kupaya renk katmıştı. İlhan Mansız, şampiyonanın en sempatik ismi olmuştu. Attığı kritik gol ve at kuyruğu saçı ile Güney Kore seyircisinin çok ilgisini, çekmişti.

Ümit Davala, Viking saçı ile hepimizi şaşırtmıştı. Çeyrek final kapısını açan golü ile hepimizi sevince boğmuştu. Artık 50 yılda bir değil, her 4 yılda bir Dünya kupası fotoğraflarında yer almak istiyoruz.

Süper Lig’de uygulanan, 4 yerli ve yabancı futbolcu kuralının, Türk futboluna da, Türk Milli Takımına da zarar verdiğini düşünüyoruz.

 

— Günün Sözü—

Namuslu kişiler, ne aydınlıktan ne de karanlıktan korkarlar.

“T. Fuller”