Köşe Yazıları

Dijital Ekranın Göz Sağlığına Etkisi

Dijital Ekranın Göz Sağlığına Etkisi

Teknoloji ilerlerken artık kitapları bile bilgisayardan okuduğumuz,notlarımızı bilgisayar üzerinde belirlediğimiz bir dönemdeyiz. Asansörde , yemekte elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızın yerini iş yerlerinde ve evlerde bilgisayarlar devralıyor. İşi için sürekli bilgisayar başında olan kişi de, sosyal medyada dolaşan kişi de çeşitli sebeplerle göz problemleri yaşamaktadır. Bu durum günümüzde göz hastalıklarına zemin hazırlar veya zemindeki gizli bir bozukluğun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Dijital Ekranın Göz Sağlığına Etkisi
Dijital Ekranın Göz Sağlığına Etkisi

Yoğun bilgisayar kullanımı ile gözünüzün bozulduğunu söyleyen bir kişide sebebin çoğunlukla alttaki gizli hipermetrop veya astigmatizmadır. Bu hastalarımıza önerilerimiz her zaman olmasa da bilgisayar kullanırken gözlüğünü takabileceği bu sayede göz yorgunluğunun nispeten rahatlayacağıdır. Ayrıca göz kırpma refleksinin azalmasına bağlı göz kuruluğu nedeniyle batma veya yanma rahatsızlığı olabilmektedir. Bu durumda suni gözyaşı damlaları önermekteyiz.  Dijital ekranların çocuklarımız üzerindeki etkileride çok fazla.Yapılan

çalışmalarda akıllı telefon yakın aktivitesi akomodasyon ve konverjans değerinde azalma  ekzoforya (dışa kayma) şiddetinde artışa neden olduğu görülmüştür. Telefon kullanımı açısından günlük hayat yakın aktivitesinin küçük bir kısmını yansıttığı göz önünde bulundurularak , foryanın ( geçici kayma) kalıcı kaymaya dönüşümü gibi olası yan etkileri vardır.

Bilgisayar Kullanımının Göz Sağlığına Etkileri Nelerdir?

Gündelik hayatın vazgeçilmezlerinden olan bilgisayarların sık kullanılmasıyla birlikte bazı göz problemlerinin oluşması da kaçınılmazdır. Uzun süreli bilgisayar kullanımında odaklanmayı sağlayan göz kaslarında yorgunluk oluşur. Göz kırpma sayısı azalır. Bu durum göz kuruluğu ile birleşerek bilgisayar kullanımına bağlı yorgunlukların oluşmasına neden olur.

Bilgisayar Başında Çalışanlar Göz Sağlığına Neden Dikkat Etmelidir?

Bilgisayar başında çalışanların göz sağlığına dikkat etmesi için pek çok sebep var. Bunlardan  en önemlisi, gözlerin hayatımızı verimli bir şekilde sürdürmemizdeki yadsınamaz katkısıdır. Göz sağlığında geri dönülemez noktalara ulaşmadan önce çalışma ortamındaki zararlı durumları ortadan kaldırmak oldukça iyi bir seçimdir. Bu sayede göz sağlığımızı koruyabiliriz.

Göz sağlığı için tavsiyelerden kısaca şu şekilde bahsedilebilir:

 

  • Bilgisayar ekranına üstten bakabileceğiniz şekilde oturun.
  • Düzenli aralıklarla bilgisayardan uzaklaşın ve gözlerinizi dinlendirin.
  • Bilgisayar başındayken bilinçli olarak gözlerinizi kırpın.

 

Op.Dr.Esin İlhan Turan

Orhangazi Atakent Cerrahi Tıp Merkezi

İletişim: 0224 572 46 00

esin_ilhan_dr

Kuraklık Riskimiz Arttı

Kuraklık Riskimiz Arttı

Dünya Su Günü Konferansı, 22 martta Birleşmiş Milletler de başladı.

Hemen aklımıza, bu sene yaşadığımız yağmur kıtlığı geldi.

Bursa’da, 80 günlük suyumuz kaldığını öğrendik.

İstanbul barajlarındaki su seviyesi de, %36,89’a kadar inmişti.

Geçen yıl aynı tarihte, İstanbuldaki baraj seviyesinin %89,20 olduğunu hatırlar isek, bu sene nasıl bir sıkıntıda olduğumuzu, daha iyi anlarız.

Tabi iç Anadolu da ve özellikle Konya da ortaya çıkan obruklar yüzünden, çok tedirginiz.

Yer altındaki su kaynakların da, yer üstündeki su kaynaklarını da, kurutmuş  durumdayız.

Peki, nasıl bu duruma düştük.

Aslında , küresel su ihtiyacımızın, %70’ini tarımsal alana harcamamız lazım.

Ama hızlı kentleşme,  suyu tarım kesiminden, kent nüfusuna kaydırdı.

2016 yılında kentli nüfus 0,33 milyonda. 2050 yılında kentli nüfus (1,7) ile (2,4) milyar düzeyine çıkacak.

Bunun anlamı, zaten kıt olan suyu, tarım alanından çalmak zorunda kalacağız.

Uzmanlar, son 22 yılın en kurak Şubat ayını geçirdiğimizi, söylüyorlar.

Mart ayında da, yeterli miktarda yağmur ve kar yağışı alamadık.

Yer altı sularını da, bitirdik. Bunun ispatını, Konya ‘da obruklarda görüyoruz.

Peki ne yapmamız lazım. Suyumuzu, bilinçli kullanmamız lazım.

İlave barajlar yapmamız lazım.

Artık, aşırı yağmur ve kar sonucu biriken suyu da, tatmamız lazım.

Kapakları açıp, taşmayı önleme dönemine, son vermemiz lazım.

 

 

Günün Sözü

Boş zaman yoktur. Boşa geçen zaman vardır.

“Tasore”

Altılı Masanın Yol Haritası

Altılı Masanın Yol Haritası

Altılı masada yaşana kriz muhalefet kanadındaki seçmene güven vermedi.

Daha işin başında masanın iki büyük partisinin yetki konusunda uzlaşmada zorluk çektiğini gördük.

Akşenerin altılı masaya dönüşünde iki belediye başkanının getirdiği teklifin etkili olduğu anlaşıldı.

İmamoğlu ve Yavaş için İcra yetkili cumhurbaşkanı yardımcılığı istenmişti.

Kılıçdaroğlu ise iki cumhurbaşkanı yardımcısını kendi istediği zaman ve istediği kurallar çerçevesinde seçeceğini protokole bağladı.

Bu şekilde Akşener’i de iki belediye başkanını da etkisiz konuma düşürdü.

Akşener ise Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesini sineye çekmek zorunda kaldı.

İkinci kez masadan ayrılma cesaretini gösteremedi.

Akşener’in hedefinde iki CHP’li belediye başkanını kullanarak Kılıçdaroğlu’nu safdışı bırakmak vardı.

Ve ana muhalefet partisi olmayı amaçlamıştı.

Ama kılıçdaroğlu bu krizi iyi yönetti.

Hem iki belediye başkanını kontrolü altına aldı.

Hem de Akşener’inde İyi Partininde hızını kesti.

Akşener ana muhalefet olmayı hedeflerken, seçim barajının yakınına düştü.

Küçük partilerin ise küçük çıkarlar peşinde olduklarını gördük.

%1’in altında oy sahibi olan küçük partilerin stratejik konularda karar ve imza yetkisine sahip olması devletin çalışma sistemini aksatır.

Böyle bir yönetim tarzı bürokrasinin tıkanmasına sebep olur.

Yönetim hantallaşır, sistem çalışamaz hale gelir.

Kılıçdaroğlu sistemi ortaklarla değil, dışarıdan gelecek danışmanlarla yönetmeyi amaçlamaktadır.

Zaten CHP vizyon toplantısında bu uzmanlarla kamuoyunu birbirleri ile tanıştırmıştır.

Böyle bir projeye seçmen izin vermeyecektir.

14 Mayıs akşamı birlikte göreceğiz.

Günün sözü

Göz kendisinden başka her şeyi görür.

“Thomas Fuller”

Devlet Adamı Nasıl Olmalıdır

Devlet Adamı Nasıl Olmalıdır

14 Mayıs seçimlerine çok az bir zaman kaldı.

Milletvekilleri ile birlikte yetkilerini kullanmaktan çekinmeyen bir cumhurbaşkanını da seçeceğiz.

Seçeceğimiz lider aynı zamanda uluslararası arenada saygı görecek bir devlet adamı da olmalıdır.

Devlet adamı olmak ne demektir.

Devlet adamı ayrıştırıcı değil, uzlaştırıcı olmalıdır.

Tahrik altında kalsa bile kavgadan kaçınmalıdır.

Sabırlı olmak zorundadır.

Öfkesinin kendisini yönetmesine izin vermez, çünkü ülkeyi yönetmeye talip olmuştur.

Her zaman sağduyulu ve akıllı önerilerde bulunmalıdır.

Her dönem sevilmese bile her zaman güvenilir bir çizgiyi muhafaza etmelidir.

Gerektiği zaman toplumun tansiyonunu düşürmeyi becermelidir.

Çevresindeki çıkar guruplarının ve yalakaların kendisini kuşatmasına izin vermemelidir.

Haklı olduğu bir konuda bile tahrik edici usluptan kaçınmalıdır.

Rakiplerinin kişilikleri ile değil kendi projeleri ile uğraşmalıdır.

Bu günlerde belkide demokrasi tarihimizin en önemli seçim dönemine girdik.

10 ilimizde asrın en yıkıcı deprem felaketini yaşıyoruz.

Üstelik depremde yıkılan bu illerimizin bazılarınde sel felaketine uğradık.

Devlet adamlığı nasıl olmalı konusunda tarihi bir fırsat yakaladık.

Cumhurbaşkanı adaylarından halka güven açıklamaları duymak istiyoruz.

Tahrik ve provakasyonlardan uzak durmalarını istiyoruz.

Deprem ve sel felaketini siyasete bulaştırmaktan kaçınmalarını bekliyoruz.

Günün sözü;

Halkını tüketen devletlerin,

Kendi de tükenir.

“Eflatun”

 

Gözün Önemi

Gözün Önemi

En temel duyularımızdan biri olan görme, bir bebek dünyaya geldikten 3 ya da 4 ay sonra gelişmeye başlar. Zamanında doğan bebekler annelerinin yüz ifadelerini ilk hafta içinde görmeye başlarken erken doğan bebeklerde bu süre daha uzun olur. Bu sebeple bebeklerin doğum sonrası dönemde özellikle retina tabakasının gelişimi yakından takip edilmeli. Yetişkinlere göre bebeklik ve çocukluk çağında göz problemlerini tespit etmek daha zordur. Bu sebeple göz ile ilgili bebeğinizde gördüğünüz farklılıkların yanı sıra rutin göz muayenesinin de belirli aralıklarla yapılmasını tavsiye ediyorum. Bebeklerde görülen göz hastalıkları şunlardır;

A- Göz Sulanması

Özellikle doğumdan sonraki ilk 3 ayda sıklıkla görülen göz sulanması genel olarak gözyaşı kanalının tıkalı olmasından kaynaklanır.

Gözyaşı kanalları doğum sonrasında kendiliğinden açılır. Hatta yenidoğan bebekler ilk günlerde ağladıklarında gözyaşı akmaz ve bu durum bi süre sonra kendiliğinden düzelir. Ancak gözyaşı kanallarında açılma olmadıysa gözyaşının kendiliğinden akması sorunu kendini gösterir. Bu sulanma devamlı ya da aralıklarla olabilir.

B-Gözyaşı Kanalı Tıkanıklığı

Yenidoğanlarda sıklıkla görülen tablolardan biri de gözyaşı kanalının doğum esnasında tam açılamamasına bağlı gözyaşı kanal tıkanıklığı oluyor. Bebeklerin yüzde 20’sinde görülen bu durum kendini gün boyu gözün yaşarması ile belli ediyor.

C- Şaşılık

Çocuklarda %5 oranında görülen bu hastalığın nedenleri ise kalıtsal yatkınlık, kafaya alınan darbe ya da ateşli hastalıklardır. Eğer kişide şaşılık problemleri varsa beyin sağlıklı gözden gelen görüntüyü seçer ve böylece derinlik algısı yok olur. Bu sebeple tembel olan göz bir süre sonra görme yetisini kaybedebilir.

D- Göz Tembelliği

Tıp dilinde ambliyopi denen bu göz hastalığı herhangi organik bir temele dayanmayan ve genellikle tek gözde görme kaybı olarak ifade edilebilir. Az gören veya bozuk gören gözün beyne ilettiği görüntünün zamanla beyin tarafından algılanmasındaki yavaşlama sonucu oluşur.

Peki ya Bebeklerde Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?

Doğumdan hemen sonra her bebeğe mutlaka göz muayenesi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra bebeğinizle evinize geldikten sonra da sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sebeple bebeğinizde herhangi bir problem olduğunu düşünüyorsanız doktorunuza başvurun. Bunun yanı sıra ailede kalıtsal bir göz problemi olsun olmasın 1 yaşında, 3 yaşında ve okul öncesi dönemde rutin göz kontrolleri yaptırılmasını tavsiye eder sağlıklı günler dilerim.

Op.Dr.Esin İlhan Turan

Orhangazi Atakent Cerrahi Tıp Merkezi

İletişim: 0224 572 46 00

İnstagram: @esin_ilhan_dr

@atakentvip.cerrahi

Z KUŞAĞI GERÇEĞİ!

Z KUŞAĞI GERÇEĞİ!

Son yıllarda dilimizde bir Z kuşağı furyası aldı başını gidiyor.

Daha doğrusu, Z kuşağı diye tanımladığımız 16-25 yaş aralığında olan gençlerden oluşan kesim.

Z kuşağı gençlerini öve öve bitiremeyenler mi ararsınız, yine aynı kuşaktan olan ve neredeyse hayata yeni adım atan fakat hiç de yeni adım atmış gibi davranmayan! yaş grubunu sebepsiz olarak yere göğe koyamayan mı ararsınız? Hatta bir tık daha öteye giderek Z kuşağını bu ülkenin geleceğinin kurtarıcıları olarak görenler mi ararsınız!
“Göreceksin bak, onlar ne işler başaracak!” diyenler mi!…

İşin tuhaf tarafı bu çıkarımları yapanların hayat tecrübesini edinmiş, belli yaş ve statüye gelmiş yetişkin bireylerden oluşuyor olması!

Yani Z kuşağına güvenenler yaşını başını almış, hem bireysel hayatlarında hem de ülke bazında ne badireler atlatmış, nelere tanıklık etmiş sözüm ona yaşını kemale erdirmiş kişiler!

Ve tabii ki bunların pek çoğu da bu yaş aralıklarında çocuğu olan insanlar!

Objektif olabilme yeteneklerini kaybetmiş, gerçeklikten çok uzak ve sırf çocuğu ya da çocukları Z kuşağı grubunda diye bu yaş aralığındakileri yere göğe sığdıramayanlar!

Oysaki gerçek hiç de onların gördükleri gibi değil! Hayal alemlerinden çıkıp biraz realist bakmaya çalışsalar Z kuşağı hakkında görecekleri esas tablo şu olacak;

Z Kuşağını takdimimdir:

-Saygısızlar
-Kibirliler
-Ukalalar
-Tembeller
-İnançsızlar
-İradesizler
-Bilgisizler
-Minnetsizler
-Miskinler
-Hedefsizler
-Sevgisizler
-Şımarıklar
-Kolaycılar


Ve bu hünerlere! sahip oldukları için maalesef pek çoğu psikolojik olarak sorunlular! Gel gör ki aslında sorunlu bireyler olduklarının da farkında bile değiller!

Emin olun Z kuşağına atfederek yaptığım bu listeyi ferman tadında uzatmam mümkün!

Mesela; aile kavramını, toplum kurallarını, örf-adet ve geleneklerimizi hiç bilmiyor olmalarından bahsetmiyorum bile.

Sebep şu ya da bu fark etmeksizin yerlere göklere sığdıramadığınız Z kuşağı gençlerinin karakteristik yapıları ile psikolojik ve mental durumları içler acısı!

Hele ki son üç dört senedir gidişatları daha da vahim, daha endişe verici!

Sözün özü;
Ey anne babalar! Bırakın Z kuşağının bu ülkenin geleceğine hakiki imzalar atacağına dair olan kuru inancınızı, onlar önce kendi geleceklerini inşa etmek adına kararlı, azimli, iradeli, çalışkan,istekli ve hevesli olmayı öğrensinler.

Bu arada yukarıda belirttiğim saptamaların dışında kalan az sayıdaki Z kuşağı kesim için diyecek sözüm yok, onlara helal olsun demekten başka. Benim umudum %10′ luk o kesim.
Sadece %10!

Esen kalın.

18 Mart Ruhuna İhtiyacımız Var

18 Mart Ruhuna İhtiyacımız Var

Birinci dünya savaşından kısa süre önce Almanya Çarlık Rusya’sına savaş ilan etmiş ve kısa süre sonunda, Osmanlı Devleti ile ittifak imzalamıştı.

Ardından Alman ve Osmanlı gemileri Karadenize çıkmış Rus Limanlarını bombalamıştı.

Bu saldırı nedeniyle, Çarlık Rusya’sı da Osmanlı Devletine savaş ilan etmişti.

Artık, savaşın tarafları belli olmuştu.

Bir tarafta İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya’sı vardı.

Diğer tarafta ise, Almanya ve Osmanlı Devleti yer almıştı.

İngiltere 1914 Eylül ayında, Çanakkale ve İstanbul’u işgal planlarını hazırlamıştı.

Nitekim 1915 Şubat ayında saldırılar başlamış, en güçlü saldırı ise, 18 Mart 1915 tarihinde, Çanakkale boğazında yapılmıştı.

Nusrat gemisi bıraktığı mayınlarla, İngiliz donanmasına büyük zarar vermişti.

Deniz savaşında büyük kayıp veren İngilizler, kara savaşını denemişlerdi.

Ama Albay Mustafa Kemal liderliğinde yapılan, Anafarta  ve Cenk bayındırı savunmaları sonucunda, çekip gitmek zorunda kalmışlardı.

Şimdi, o günlerden bu günlere dönersek, aynı düşmanla tekrar karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.

Bu defa,  Amerika takviyeli eski düşmanlar, Türkiye’yi Kuzey Suriye sınırından ve Ege denizinden vurmaya çalışıyorlar.

Kuzey Suriye sınırında, Amerika’ya bağımlı bir devlet, kurmak istiyorlar.

Trakya da ve Ege denizinde, 9 üs kurdular.

Yunanistan’ı kışkırtarak, çatışma çıkarmak istiyorlar. Geçmişte hepsinin haklarından gelmiştik.

Çünkü, hepimiz birlik ve beraberlik içindeydik.

Bu günde, kenetlenmek için geç kalmış sayılmayız.

Bu irademizi, seçim sandığında göstermeliyiz.

 

Günün Sözü

“Yolları ayrı olanlar, birbirine danışmazlar.”

Konfüçyüs

İttifaklara Yeni ortaklar

İttifaklara Yeni ortaklar

14 Mayıs seçimlerinin yapılmasına yaklaşık 2 aylık bir süre kaldı.

Bu ara dönemde Cumhur ve Millet ittifaklarından ortaklıklarını genişletecek hamleler yapılacağını göreceğiz.

Yıllardan beri Cumhur ittifakını destekleyen Büyük Birlik Partisi artık üçüncü ortak haline gelmiştir.

Yeniden Refah partisinin Başkanı Fatih Erbakan Cumhur ittifakı ile birlikte olmaya sıcak bakıyor.

Ak Parti Fatih Erbakan birlikteliği Saadet partisinin oylarını çözecektir.

Kürt Kökenli dindar seçmenin 14 Mayıs seçimlerinde önemli ağırlığı olacağını biliyoruz.

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Erdoğan HÜDAPAR ile temaslarını canlı tutacaktır.

Seçim ikinci tura kaldığı takdirde Perinçek’in Vatan partisi de Cumhur ittifakının yanında olacaktır.

Ayrıca Demokratik Sol Parti ile Anavatan Partisinin de Cumhur İttifakına destek vereceğini duyuyoruz.

Aday seçilen Kılıçdaroğlu masa dışında kalan HDP ile ilişkilerini geliştirecektir.

Çünkü HDP destek vermediği takdirde Millet ittifakı Cumhurbaşkanlığını kazanamaz.

Millet meclisinde çoğunluğu sağlayamaz.

Son yaşanan krizden sonra Kılıçdaroğlu İyi Partinin HDP hassasiyetini dikkate almaz.

Akşener’de gereken dersi almıştır.

Yeni bir kriz çıkarmaya cesaret alamaz.

Muharrem İnce’nin  de ikinci turda Millet İttifakına destek vereceğini tahmin ediyoruz.

İki ay içinde yapılacak transferleri ve yaşanacak pazarlıkları merakla izleyeceğiz..

 

Günün Sözü;

Konuşma, insan aklını kullanma sanatıdır.

“Eflatıun”

 

Göz tansiyonu(glokom) hakkında ne biliyoruz?

Göz tansiyonu(glokom) hakkında ne biliyoruz?

Glokom göz sinirini tahrip eden ve görme kaybına yol açabilen çok önemli bir hastalıktır.

Bireylerde glokom görülme sıklığı;

Kırk yaş üstünde glokom görülme olasılığı %2’dir. Dünyada 70 milyon insanda glokom vardır.  6.5 milyon insan ise glokom yüzünden görmesini kaybetmiştir. Türkiye’de görülme sıklığı ise %2-2.5 ‘tur.   Ülkemizde tanı konmuş glokomlu hasta sayısı 550 bindir. Fakat ülkemizde gerçek glokomlu sayısının bunun 4 katı olduğu düşünülmektedir.

Glokom, genellikle yüksek göz içi basıncı ile birliktedir. Toplumda ortalama göz içi basıncı (GİB) 16 mmHg’dır, 11-21 mmHg aralığı normal sayılır.

Glokomda erken tanı, körlüğü önler. Glokomun erken evrelerinde herhangi bir belirti bulunmuyor. Göz doktoruna düzenli gidilmediği takdirde tanı çok gecikebiliyor, bu da geri dönüşsüz görme kaybı ve görme alanı kaybına yol açıyor. Erken tanı konduğunda ise glokomu kontrol altına almak, yıllık sinir lifi kaybını yavaşlatmak, görme alanını ve görmeyi korumak mümkündür.  herkes ve özellikle glokom riskinin artmış olduğu 40 yaş üstü bireyler, her yıl düzenli göz muayenesi yaptırmalı..

Op.Dr.Esin İlhan Turan

Orhangazi Atakent Cerrahi Tıp Merkezi

İletisim : (0224) 572 46 00

@esin_ilhan_dr

 

 

 

KILIÇTAROĞLU’NUN YOL HARİTASI

KILIÇTAROĞLU’NUN YOL HARİTASI

Birkaç gün içinde, Altılı masanın yol haritası konusunda, hareketli anlar yaşadık.

Kılıçtaroğlu işin başından beri kendisini dışlayan iyi partiye rağmen, cumhurbaşkanı adayı olmayı becerdi.

Meral Akşener ise, yaşanan bu krizden en çok zarar gören siyasetçi oldu.

Seçmen Akşener’in hangi nedenlerden dolayı masadan ayrıldığını, hangi gerekçelerle ikna olduğunu, tam olarak anlayamadı.

En önemli konu ise, Akşener seçmen nezdinde, büyük ölçüde güven kaybına uğradı.

Seçmen, Akşener’in (CHP) sayesinde, mecliste gurup kurduğunu ve bu sayede seçim yardımı aldığını, hatırladı.

Akşener’in bu davranışı siyasi vefasızlık olarak yorumlandı.

Kendini, millet ittifakına ayar veren lider ortak gibi görmeye Akşener, hem kendisini hem de iyi partiyi yıpratmış oldu.

Seçmen, Akşener’in Mansur yavaş ve İmamoğlu ile ilgili, abartılı sahip çıkma hamlesini de, normal karşılamadı.

Kısacası, bu son dakika krizinden en çok zarar gören Akşener oldu.

Kırk yıllık siyasetçiden, bu kadar acemi hamleler beklenmiyordu.

Bu arada, Kılıçtaroğlu’ nun 12 maddelik yol haritasını ‘da öğrenmiş olduk.

Millet ittifakının 5 Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile bürokratik bir iktidar yapısını benimsediğini anladık. İtaatkar bir yapı, bugünkü dünya düzenin de, ne iç politikada ne de dış politikada mesafe alamaz.

GÜNÜN SÖZÜ;

İyi bir vicdan, en iyi yastıktır. “Brentano