Köşe Yazıları

İki Bayram Coşkusu

İki Bayram Coşkusu

2023 yılının 23 Nisan bayramı ile Ramazan bayramının üçüncü günü çakıştı.

Bizde iki anlamlı bayramı aynı günde kutlamış olacağız.

23 Nisan 1920 ilk ve gerçek halk meclisinin açıldığı gündür.

Savaş kararlarını da bu meclis vermiş, Lozan anlaşmasını da bu meclis onaylamıştır.

İşte o meclis bu günlerde arayıp ta bulamadığımız meclistir.

İşte o meclis ve kalıcı Türk devletinin temelini atmıştır.

İşte o meclisin aldığı kararları unutmayalım ve K.Suriye, Doğu Akdeniz ve Ege denizi için uygulanacak politikalarımızda dik duralım.

Bu sene 23 Nisan bayramını da Ramazanı da buruk bir atmosferde kutluyoruz.

Çünkü asrın felaketi niteliğindeki depremler hepimizi derinden sarsmıştı.

Belkide bu iki bayramın çakışması ile hepimize bir mesaj verilmiştir.

Ramazan bayramı ile nefsine hakim ol, yardımlaşmadan ve dayanışmadan kaçınma diyordu.

Son zamanlarda toplumumuzun en önemli sorunu olan fırsatçılığı hoş görmüyordu.

Ayrıca devletine ve toprağına sahip çık diyordu.

Geçmişte yurdumu işgal etmiş olan düşmanlar yine çevrende dolaşıyor, dikkatli ol diye halkımızı uyarıyordu.

Kısacası bu çifte bayram, hem milli duygular bakımından, hem de dini inançlar konusunda hepimize çok önemli mesajlar vermiştir.

Bu günlerde hepimiz vatan sevgisini evlat sevgisinin üzerinde tutan nene Hatunu hatırlamalıyız.

Yüce Tanrımız hepimize sağlıklı, huzurlu ve şuurlu bayramlar nasip etsin.

 

Günün sözü;

Ayna bir şeye tamah etseydi,

Bizim gibi münafık olur,

Her şeyi olduğu gibi göstermezdi.

“Mevlana”

Bayramda Tadımız Kaçmasın

Bayramda Tadımız Kaçmasın

 

Bayram süresince hem çocuklar, hem de büyükler olarak tatlı veya şekeri fazla tüketebiliyoruz. Oysa fazla şeker yüklemesi gözümüze olumsuz etkiler yapabiliyor. Çok fazla şeker tüketirsek , vücudumuzun bu şekeri kullanması ve kanımızdan uzaklaştırabilmesi için çok fazla insülin üretmesi gerekir. Diyabet hastalığında ise vücudumuzun insülin üretimi veya kullanımı yetersizdir. Sonuç olarak kanımızda şeker birikir ve diyabetik retinopati gelişir yani şeker hastalığı gözdibinin hassas kan damarlarında geri dönüşsüz hasara yol açarak görme kaybı yaratır.

Katarakt ve Göz Tansiyonuı hastalığı riski de şeker hastalarında daha fazla

Yüksek kan şeker seviyesi, gözümüzün içindeki lensin şişmesine yol açar ve katarakt (lensin şeffaflığını yitirmesi) riskimiz artar. Ayrıca şeker hastalığı olanların, glokom ( göz tansiyonu) hastalığı geliştirme riski, şeker hastalığı olmayanlara kıyasla 2 kat daha fazla.

Diyabet, kan şekerinin artmasıyla kendini gösterir. Buna bağlı gelişen Diyabetik Retinopati, şeker hastalığına bağlı körlüğün nedenidir. Şeker tüketiminin fazla olduğu zamanlarda kendilerine hakim olamayan diyabetlileri de büyük riskler bekliyor. Bu risklerden biri de Diyabetik Retinopati .. Diyabet, insülin salınımı veya insülin etkisinin yetersizliği sonucu kan şekerinin artmasıyla kendini gösterir ve buna bağlı gelişen Diyabetik Retinopati şeker hastalığına bağlı körlüğün en önemli sebebidir. Uzun süreli kan şekeri yüksekliği özellikle böbrek, kol ve bacaklardaki duyusal sinirleri ve gözü etkiliyor.

Şeker hastalığı retinadaki kılcal damarların çeperinde hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine, ödem dediğimiz retina içi sıvı birikimine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak iskemi dediğimiz beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına yol açıyor. Retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşuyor, retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabiliyor. Sonucunda ciddi görme kayıpları olabiliyor. Önümüzdeki bayram sürecinde tatlı ve şeker tüketimimize dikkat edelim.

Bayramda Tadımız Kaçmasın
Bayramda Tadımız Kaçmasın

Çocuklarda Şeker Tüketimi

Sağlıklı ve yeterli beslenme anne karnından yaşlılığa kadar her dönemde oldukça önemlidir. Çocukların yetişkinlik döneminde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oluşması ve ortaya çıkabilecek kronik hastalıkların önlenmesi için ilk temeller aile desteği ile atılır. Çocuklar bebeklik dönemlerinden sonra anneden bağımsızlaşmaya başlar.

 

Bayramda Tadımız Kaçmasın
Bayramda Tadımız Kaçmasın

Günlük Tüketim 5 Küp Şekeri Geçmemeli

Şekerden gelen enerji günlük alınan enerjinin yüzde 10’unu ve çocuklarda şeker tüketimi günlük 5 küp şekeri geçmemelidir. Yapılan bir araştırmada çocukların 4 yaşından 10 yaşına kadar olan süreçte toplamda 5500 adet küp şeker tükettiği görülmüştür.

 

Op.Dr.Esin İlhan Turan

Orhangazi Atakent Cerrahi Tıp Merkezi

İletişim: 0224 572 46 00

İnstagram: esin_ilhan_dr

 

Aday Listelerine Dair Kritikler

Aday Listelerine Dair Kritikler

AKP, CHP, MHP, İyi Parti, Yeşil Sol Parti, Tip, Türkiye Kominist Partisinin Bursa 1 ve 2. Bölge milletvekili aday listeleri ilan edildi.

AKP Listelerinde Bursa’nın ağabeyi olarak kabul edilen Hakan ÇAVUŞOĞLU’nun 3 dönem kuralına takıldığını, diğer önemli isim Mustafa ESGİN’in ise çeşitli nedenlerle liste dışı bırakıldığını gördük.

Mustafa VARANK ise 2. Bölge 1. Sırada yer aldı.

Adı Bursa ile özdeşleşen isimlerden Faruk ÇELİK’in ise Bursa yerine Artvin’den liste başı yapıldığını gördük.

Salgın döneminde, Kayıhan PALA’yı bir çok televizyon programında izlemistik, Kayıhan PALA’yı  CHP listesinin 1. Bölge 1. Sırasında yer aldığını görünce şaşırmadık.

İyi parti listelerinde İsmail Tatlıoğlu Hocayı görmeyince yadırgadık.

Ama liste başında yer buIan Selçuk Türkoğlu’nu, Sahadan ve meydanlardan iyi tanıyoruz

CHP Listelerinde 1. Bölge 3. Sırada Saadet Partiye,  2. Bölge 2. Sırada gelecek partisine kontenjan verildiğini tespit ettik.

Hazırlanan (CHP) aday Listelerinde Eczacı, Erkan Aydın ve Lale Karabıyık Hoca yer  almamıştır

Ama. (CHP) kontenjanına alınan Saadet Partili ve Gelecek Partili adaylar Seçilecek Sıralara oturtulmuştu.

CHP yönetiminin ittifak ortakları için verdiği kontenjan sıraları, parti tabanın da rahatsızlık, yaratmıştır.

Muharrem İnce’nin „ CHP Listelerine bakınca içim sızlıyor“ şeklindeki tepkisi, bu rahatsızlığı çok net biçimde, yansıtıyor.

 

Günün sözü

Zirh Kuşanıp, kılıç takmak,

Adamı Şövalye yapmaz.

“chaucer

Gözleriniz Sulanıyor Mu ?

Gözleriniz Sulanıyor Mu ?

Her 20 yenidoğandan birinde, gözyaşı kanalı tıkanıklığını görülür. Gözyaşı kanalı tıkalı olan bebeklerde gözde sulanma , sarı yeşil renkli akıntı , çapaklanma, kapakların birbirine yapışması görülebiliyor. Gözlerde sürekli sulanma ve gözyaşı kanalı tıkanıklığını erken çocukluk döneminde sıklıkla görülüyor. Bu sorunlar tabiki doğru tedaviyle düzelebilir ve sulanmanın sık olarak doğumsal gözyaşı kanalı tıkanıklığına bağlı olmakla beraber, alerjiden ya da doğuştan gelen göz tansiyonu hastalığından da kaynaklanabiliyor.

Gözleriniz Sulanıyor Mu ?
Gözleriniz Sulanıyor Mu ?

Göz Sulanmasının Nedeni Glokom da Olabilir

Çocuklarda göz sulanmasının yanı sıra ışıktan rahatsız olma ve gözlerden bir veya her ikisinin normalden büyük olması glokom ( göz tansiyonu) belirtisi olabilir. Korneada yabancı cisim, lezyon, alerji, kirpiklerin içe dönmesi gibi durumlarda gözde sulanmaya neden olabiliyor. Bu nedenle çocuklarda gözlerde sulanma ve gözyaşı kanalı tıkanıklığı görüldüğünde , ebeveynlerin ihmal etmeden göz hekimine başvurmaları gerekmektedir. Hijyenik koşulların tam olarak sağlanmadığı durumlarda da bebeklerde tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı gözde sulanma, çapaklanma görülebiliyor.

Gözyaşı kanal tıkanıklığı , göz yüzeyinde oluşan gözyaşının boşaldığı sistemde olan tıkanıklardır. Gözyaşının aktığı , göz kapaklarının iç kısımlarında bulunan delik şeklindeki açıklıklarından sonra borucuk sistemleri ile buruna açılan bir boşaltım sistemi mevcuttur. Göz yüzeyinde oluşan sıvı bu sistem aracılığı ile buruna akar. Gözyaşı boşaltım sisteminde olan tıkanıklıklarda gözyaşı buruna akamadığı için göz kapaklarının iç kısmından yanaklara doğru dışarı akar.

Kanal tıkanıklığı ile beraber enfeksiyon riski artar. Gözyaşı kesesinin bulunduğu burun kökü hizasında kızarıklık, şişlik, ağrı şikayeti mevcut ise enfeskiyon söz konusudur.

Bu durumda geç kalınmadan ilaç tedavisinin verilmesi gereklidir. Aksi takdirde enfeksiyon göz çukurunun olduğu alana yayılabilir. Hastanın gözünün görmesi riske girebilir.

Gözyaşı kanal tıkanıklığının tedavisi, kanalın tıkanıklık bölgesine göre değişir. Kanalın göz kapaklarındaki giriş kısmındaki tıkanıklıklarda kanalı genişletme için özel olarak hazırlanmış , silikon materyaller takılır. Bu ortası delik tıkaçlar üç ay sonra çıkartılır ve kanalın açıklığı bu şekilde sağlanabilir. Silikon tıkaçlar dışında kanalın giriş kısmındaki gözyaşı kanal tıkanıklıkları ameliyatı ile açılma sağlanabilir.

Gözyaşı kanal tıkanıklığı bebeklerde ilk 1 yıl içerisinde %90 oranında masaj ile ya da kendiliğinden açılabilir. Eğer mevcut olan tıkanıklık hafif düzeyde zar şeklinde bir tıkanıklık ise kendiliğinden açılmaktadır.

Gözyaşı kanalına doğru ve uygun şekilde masaj uygulanmasıyla, doğumsal kanal tıkanıklıklarının %95’inin kendiliğinden açılabilir. Bu nedenle ilk 6 ay sadece masaj uygulaması ve gerektiğinde çapaklanmayı azaltmak için kısa süreli damla kullanılması yeterli olabilir. Ebeveynlerin masaj eğitimini göz hekimlerimizden öğrenmesi ve masaj tedavisini dikkatle yapmaları gerekiyor. Masaj doğru yapıldığında ameliyat gerekmeden sadece bu tedaviyle bile kanalın açılması sağlanabilir. Masaj uygulamasına  rağmen sulanma ve çapaklanmanın devam etmesi halinde sondalama işlemi ya da silikon entübasyon gereklidir. Erişkinlerde gözyaşı kanalının kendiliğinden açılmasını beklemiyoruz. Bazı hastalarda özellikle sinüzal enfeksiyon ve maksiller sinüste enfeksiyon  varsa bu enfeksiyona sekonder başlangıç derecesinde bir tıkanıklık var ise enfeksiyonun tedavi edilmesi tıkanıklığın açılmasını sağlayan bir durumdur.

 

 

İletişim: 0224 572 46 00

Orhangazi Atakent Cerrahi Tıp Merkezi

Orhangazi/Bursa

İnstagram: esin_ilhan_dr

atakentvip.cerrahi

Polis Teşkilatı 178 Yaşında

Polis Teşkilatı 178 Yaşında

Polis teşkilatımız, 10 Nisan 1845 yılında kurulmuştur.

2023 yılında, 178. Yaşını kutluyoruz. Bu dev teşkilatın, sorumlulukları ve görev çeşidi, her yıl daha da artmıştır.

İletişim ve teknolojide ki ilerleme polisimizi yepyeni suçlarla, tanıştırmıştır.

Salgın hastalıklarla ilgili denetim sorumluluğu ve futbol maçları ile ilgili görevler, teşkilatın görev alanını daha da genişletmiştir.

Devlet düşmanlığı ile özgürlükler arasındaki incecik çizgi, görev yapan teşkilat mensuplarını çok yormaktadır.

Bireysel özgürlüklerin ve demokratik hakların ölçüleri kaçtığı zaman, teşkilatın görevi daha da zorlaşmıştır.

Dolandırıcılık ve sahte içki üretimi de polisimizi çok meşgul etmektedir.

Çocukluğumuzdan hatırladığımız bekçi kadınları, yeniden devreye sokulmuştur.

Bekçi kadınlarının, teşkilatın görev yükünü azaltmasını bekliyoruz.

Vatandaş olarak polis teşkilatına verebileceğimiz en büyük destek, kanunlara ve kurallara uymaktır. Polis teşkilatımızın, çok zor ve çok riskli görevler yaptığının farkında olmalıyız.

Teşkilatı yıpratmaktan kaçınmalıyız.

Bu dev teşkilatın işi başından aşmıştır.

Onlara yapılacak en önemli yardım, vatandaş olarak kanunlara ve kurallara uymak olacaktır.

Bu davranışımız, teşkilatın görev yükünü azaltacak.

 

Günün sözü:

“ Bir el öteki eli, iki el de bütün yüzü yıkar.”

‘John Flokid’

 

 

Deprem Gerçeği  Ve Bencillik

Deprem Gerçeği  Ve Bencillik

Marmara depremini 24 yıl önce yaşamıştık.

Yoğun çalışmalara rağmen, K.Maraş merkezli depremin enkazını bile, kaldıramadık.

Deprem kapımıza kadar gelmesine rağmen, oturduğumuz evlerin, depreme dayanıklı oluşunu, bilmiyoruz. Ortak bir takıntımız var.

Nerede bir deprem olsa, bu deprem Marmara denizindeki fay hattını tetikler mi diye, meraklanıyoruz.

Marmara denizindeki fay merakımız, ne kadar bencil olduğumuzu ortaya çıkarmıştır.

Halbuki, ülkemizin neresinde olursa olsun, herkes bizim insanımız.

Sanki, benden uzak dursun da, nerede olursa olsun, der gibiyiz.

Sözlerimiz böyle değil ama ruh yapımız böyle sinyaller veriyor.

Depremi, bizim bölgemizden uzaklaştıran hocaların konuşmalarını, pek seviyoruz.

Acıklı deprem sohbetlerine, doyamıyoruz.

Ama deprem önlemleri konusunda, yerimizde sayıyoruz.

1999 yılında yaşadığımız K.Maraş depreminden, ders çıkaramadık.

K.Maraş depreminde, yeni binaların bile nasıl çöktüğünü dehşetle izledik

Cennet mekan adı verilen milyonluk lüks sitelerin halkımıza mezar olduğunu canlı yayınında izledik. 50 binden fazla kayıp verdiğimiz K.Maraş depremini, siyasete bulaştırmayalım.

Asrın felaketinden, rant elde etmeye çalışmayalım. 10 ilde aynı anda yaşadığımız K.Maraş merluzli deprem, hepimiz için son uyarıdır.

Deprem öncesi, her türlü hazırlıkları yapmalıyız.

Özellikle İstanbul, Bursa, Çanakkale ve Tekirdağ da, kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız.

 

Günün sözü:

“Sorgulanmayan yaşam, yaşanmaya değmez.”  ‘Sokrates’

 

Enflasyon Düştü ve Denetimler Yetersiz

Enflasyon Düştü ve Denetimler Yetersiz

2022 yılı Mart ayı tüketici enflasyonu % 69.97 olmuştu.

2023 yılı Mart ayı tüketici enflasyonu ise %50.51 olarak gerçekleşti.

Son iki yılın aynı ayına ait bu rakamlar mukayese edildiğinde tüketici enflasyonunda 20 puanlık bir gerileme olduğunu görüyoruz.

2023 yılı mart üretici enflasyonu ise %62.45 olarak gerçekleşti.

Bir kaç önce ise üretici enflasyonu %157 seviyelerinde idi.

Üretici enflasyonundaki bu sert düşüş yönetimin yaptığı etkin denetimlerden dolayı değildir.

Halkımızın daha bilinçli alışveriş yapmaya başlaması fırsatçıları zorlamıştır.

Ulaşımda, kadın ve erkek giyiminde önemli fiyat düşmeleri olmuştur.

Yönetim güvenlik ve dış politikada olumlu sonuçlar almışsa da denetimlerde yetersiz kalmıştır.

Tedarik zincirlerinde görülen yüksek fiyat uygulamalarının da da caydırıcı tedbirler alınamamıştır.

Ticaret bakanlığı istatisti ki bilgiler ilan etmekten öte başka bir hizmet üretememiştir.

Kur korumalı mevduat sistemi de bankalardaki döviz hesaplarını çözmeyi başaramamıştır.

Kur korumalı mevduat hesaplamasının karmaşık şartları ve bu şartların sık sık değiştirilmesi halkımızın bu sisteme mesafeli davranmasına sebep olmuştur.

Uygulandığı söylenen Yeni Ekonomi Modeli bir model değildir.

Yüksek faize ve sıkı para uygulamasına karşı bir tavırdır.

Çünkü yüksek enflasyonla yaşarken birde sıkı para politikası uygulansaydı halk sokağa döküldü.

 

Günün sözü;

İyiliği gizli yapanlar, tanrıya inananlardır.

“Balzac”

Seçmen Tercihleri Neden Değişti

Seçmen Tercihleri Neden Değişti

Son iki yılda seçmen tercihini en çok etkileyen parti İYİ Parti olmuştur.

Bu dönemde nefret ve yalan politikasını aşamayan CHP ise bir türlü %22 nin üzerine çıkamıyordu.

Hükümet kanadı ise henüz yüksek asgari ücret zamları ve memur zamları yapmamıştı.

Fırsatçı marketler ve palazlanma esnafta dar gelirli halkın tepesine çökmüştü.

Akşener’in son iki yıl içinde ikide bir de erken seçim istemesinin sebebi buydu.

Ama Akşener CHP’li iki belediye başkanına gösterdiği aşırı ilgiyi kendi tabanına göstermedi.

İşte bu yüzden geçen seçimlerde Ak Parti’nin CHP’den, MHP’den ve göçmen karşıtlarından İYİ partiye akan oylar adres değiştirdi.

İyi partiye akan göçmen karşıtı oylar Ümit Özdağ’ın partisini seçti.

İyi Parti’den çözülen oyların bir bölümü eski adresine dönerken, bir bölümü de Muharrem İnce’ye kaydı.

Bu durumu fark eden Kılıçdaroğlu, İyi partiye karşı tutumunu değiştirdi ve mecbur olduğu HDP’ye döndü.

Zaten Kılıçdaroğlu’nun Amerikalı ve Almanyalı danışmanlarının isteği de böyleydi.

Ama Memleket partisindeki beklenmeyen yükseliş bütün hesapları alt üst etti.

HDP desteğide millet ittifakına yetmeyecekti.

Sözün kısası bir önceki seçimlerde Cumhurbaşkanı olamayan Muharrem İnce’nin önğmğzdeki seçimlerde sonuçları etkileyeceği anlaşıldı.

Son iki yılda çözülen partinin ise İyi parti olduğu görüldü.

Günün sözü;

Hatadan korkan bir insan hiç bir şey yapamaz.

“Lincoln”

ÇOK MU ZOR?

ÇOK MU ZOR?

 

“Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla.

Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta” Şems-i Tebrizi.

 

Şems ile başlamak istedim bu haftaki köşe yazıma. Düşündüm ki benim söyleyemediklerimi, daha doğrusu duyuramadıklarımı, toplumun işitilmeyen, umursanılmayan feryadını Şems söylerse belki de etkili olur diye düşündüm.

 

Zira toplum olarak güzelliklere o kadar açız ki! İyi bir şeyler duymaya, “Oh be…” deyip biraz soluklanmaya öylesine ihtiyacımız var ki.

 

Bu sözlerimle gönderme falan yapmıyorum hiçbir kesime, mesleğe veya gruba.Alenen ve yekten söylüyorum!

 

Güzel birkaç oluşuma, güzel bir şeyler duymaya, yaşamaya, görmeye çölde susuz kalmışlar kadar açız! Mide açlığından bahsetmiyorum, ruhlarımız aç, ruhlarımız…

 

Size söylüyorum ey siyasiler! Hepinize…

 

Hangi parti, hangi mevki, hangi taraftan olursanız olun. İnanın umrumuzda değil!

 

Koltuk kapma yarışınız, perde arkası oyunlarınız, vaatleriniz, locada yer almanız için döktüğünüz servetiniz ve karşılığında ince hesaplar sonucu almayı umduğumuz getirileriniz,…vs…

 

Hiçbiri umrumuzda değil.

 

Kendi gelecekleriniz, hırslarınız, istekleriniz adına her ne yaparsanız yapın, umrumuzda değil ama yeter ki güzellikle yapın, bizleri çimenden ibaret görmeden yapın. Zar zor bulduğumuz huzurlarımızı bozmadan yapın, gölge etmeden her ne yapıyorsanız yapın!

 

Bu ülke insanlarının tek ihtiyacı olan şey biraz huzur, sükunet ve birkaç hoş lakırdı…

 

Paradan puldan da geçmiş değiliz elbette ama olmayanın üzerine konuşmak yerine “Bari biraz huzur” diyen bir millete bir parça huzur vererek yapın kavganızı.

 

Kıymetli büyükler, emin olun sizin seçim kavgalarınızla, yer kapma telaşlarınızla, birbiriniz hakkında yaptığınız eleştiriler ve ithamlarla zerre kadar ilgilenmeyen çok büyük bir kesim var toplumda.

 

Biz gibilere huzur lazım. Şems’ in dediği gibi; “Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun.”

 

Bizi nasıl yöneteceğiniz sizin tercihiniz ama nasıl yönetilmek istediğimiz bizim tercihimiz. Biz huzur içinde olmak ve yönetilmek istiyoruz. Kaygısız, korkusuz…

 

Ha, Şems bir de demiş ki; “Güzel bir şey söylemeyi, yapmayı beceremiyorsan öyleyse güzel bir şeye başla. Çünkü her insan ölecek yaşta!”

 

Nedir bu hırs? diyor ve noktayı koyuyorum.

 

Esen kalın.

Avrupa Kupası Eleme Maçları

Avrupa Kupası Eleme Maçları

Avrupa Kupası eleme maçlarında, Ermenistan’ı yendik.

Göze hoş gelen bir uyum, sergileyemedik.

Ama deplasmanda oynadığımız bu maçı, kazanmayı becerdik.

Bir sonraki rakibimiz olan Hırvatistan ile, Bursa’da oynadık.

Bu maçı maalesef, kaybettik.

Halbuki Hırvatistan maçına, çok hızlı ve tempolu başlamıştık.

Üstelik, ilk 10 dakika içinde, birkaç gol pozisyonu da yakalamıştık.

Ama biraz şansızlıktan, birazda rakip kalecinin başarısından, bu fırsatları gole çevirmeyi, başaramadık. Kenar yönetimimiz, yapılacak hamlelerde gecikmişti.

Ve oyuncu tercihlerinde, yanlış seçim yapmıştı.

Kısacası, oyunun gidişatını, doğru okuyamamıştı.

Rakip defansı delici ve yıpratıcı özelliği olmayan Enes, santrofor mevkiinde yetersiz kalmıştı.

Kısacası, genç ve dinamik Milli Takımımız ilk 20 dakikadan sonra, tecrübeli Hırvatistan takımının, kontrolü altına girmişti.

Çok geniş kadro stokumuz olmasına rağmen, kadro istikrarının olmadığını gördük.

Milli Takımımızın ana iskeletinin, henüz oluşmadığını anladık.

Çok kritik anlarda ve çok kritik bölgelerde, çok önemli pas hataları, yaptık.

En zayıf bölgemizin, defans hattımız olduğunu, gördük.

Defans hattında, yer tutma ve adam paylaşma konusunda, eksikliklerimiz bulunduğuna, tanık olduk. Şimdi, önümüzdeki Galler ve Letonya maçlarına çok daha ciddi bir şekilde hazırlanmalıyız.

 

Günün  Sözü

Namuslu birisini aldatmak kadar kolay bir şey yoktur.

“La Fountania”