Köşe Yazıları

Değişim Delege Seçimlerinde Başlamalı

Değişim Delege Seçimlerinde Başlamalı

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini, neden Cumhur ittifakı  kazandı.

–  Çünkü  seçmen, Erdoğan’ın uluslararası alandaki alandaki bağımsız ve dik duruşunu takdir etti.

– Ayrıca seçmen, Devlet Bahçeli’nin makam peşinde olmadığını gördü ve tok gözlü tavrını beğendi.

Peki, seçmen neden Millet ittifakını, tercih etmedi.

– Seçmen,kalabalık ve karmaşık Millet ittifakına,güven duymadı.

-Ortaklık içindeki itiş kakışları onaylamadı.

-Her ortağın, kendi partisi içinde yaşadığı hiziplerden, rahatsız oldu.

Nitekim,seçimler sona erince, Millet ittifakının içinde artçı sarsıntılar başladı.

Seçmen de, doğru  tercih yaptığını anlamış oldu.

Artçı sarsıntıların en etkili olanlarının (CHP) içinde yaşandığını görüyoruz.

Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında, acımasız bir başkanlık yarışına tanık oluyoruz.

TÜSİAD  gurubunun, İmamoğlu tarafına döndüğünü hissediyoruz.

Küreselcilerin de, Kılıçdaroğlu’ndan umudu kestiğini anlıyoruz.

Milletvekili zırhını kaybeden Kılıçdaroğlu, şimdi bütün gücü ile Genel Başkanlık koltuğuna asılacaktır.

Bürokrat  kökenli  siyasetçiler  ‘korumasız ve zırhsız’ sorumluluk almaktan kaçınırlar.

Şu an toplumsal ve siyasal cesareti kırılan, bir Kılıçdaroğlu ile karşı karşıyayız.

Görevde kalmak için direnmesi, hem kendini hemde  (CHP)’yi  yıpratmaktadır.

(CHP) değişimine Anadolu’dan ve kırsal kesimden  başlamalıdır.

İlk adım, Anadolaki delege seçimlerinde atılmalıdır.

 

Günün Sözü,

Okumasını  biliyorsan,

Her insanın,

Bir kitap olduğunu göreceksin.

‘Channing’

Sarı Nokta Hastalığı

Sarı Nokta Hastalığı

Sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu), Türkiye’de ve tüm dünyada 60 yaş üzeri kişilerde görme kaybı sebeplerinin başında gelmektedir. Özellikle tüm dünya baz alındığında, çalışan ana nüfusun yaşadığı görme kaybının en büyük nedenidir.

 

Sarı Nokta Hastalığı
Sarı Nokta Hastalığı

 

Sarı nokta hastalığı için kadınlar da erkekler de eşit derecede risk altındadır. Hastalığın en yaygın görülme sebebi genetik yatkınlıktır. Sigara içmek ve yetersiz beslenmek gibi nedenler de oluşumuna zemin hazırlayabilmektedir.

 

Sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) genellikle erken dönemde hiçbir belirti vermez. Orta seviyeye geldiğinde bir miktar belirti verebilmekteyken ileri seviyede görme kaybı fark edilir hale gelmektedir. Hastalığın tam teşhisi göz hekiminin yapacağı göz muayenesinde ve özellikle retinal bölgenin inceleneceği ileri tetkikler ile konulmaktadır.

Sarı nokta hastalığı kalıcı körlüğe neden olmamakla birlikte kontrol altına alınmadığı sürece ilerleyici tarzda merkezi görmede kayba sebep olmaktadır. Hastalığa yakalanan kişiler okuma, araç kullanma, tv seyretme gibi günlük işleri yaparken zorluk çekmektedirler.

Makula iyi çalışmadığı zaman bakılan alan bulanık ve karanlık gözlenir. Makula dejenerasyonu yani sarı nokta hastalığında, yanlardan (periferal) görme bozulmaz fakat merkezdeki (santral) görme bozulur. Örnek vermek gerekirse, kişi duvarda bir saatin varlığını görebilir, fakat saatin kaçı gösterdiğini bilemez. Makula dejenerasyonu tamamen körlükle sonuçlanmaz. Bu hastalar evde kendi işlerini görebilirler ancak tek başına sokağa pek çıkamaz, okuyamaz, yazamaz, televizyon izleyemez ve araba kullanamazlar. Makula dejenerasyonu ilerleyici bir hastalıktır.

Hastalık kuru (eksudatif olmayan) ve yaş (eksudatif) olarak iki şekilde sınıflandırılır. Tanı konulan olguların %80’i kuru tip sarı nokta hastalığını oluştursa da, yaş tip sarı nokta hastalığı olguları bu hastalıkla ilişkili ciddi görme kayıplarının %80’inden sorumludur.

 

Belirtiler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

Görsel bozulma, örneğin düz çizgilerin eğri gibi gözükmesi.

 

Bir gözde ya da iki gözde birden merkezi görme kaybı

 

Okuma ya da ince detaylı bir iş yaparken daha fazla ışığa ihtiyaç duyulması

 

Loş ortamlara daha zor adapte olma; özellikle az ışıklandırılmış restoran ya da ortamlara girdiklerinde ortama alışamama

 

Basılı kelimeleri okurken artan bulanıklık

 

Düşük renk yoğunluğu ya da parlaklığı

 

Yüzleri tanımada güçlük

 

Sarı nokta hastalarına göz dibi muayenesi retinada bir bozukluk olup olmadığını görmek açısından önemlidir. Bunun haricinde gerek görürsek optik koherens tomografi (retina tomografisi), fundus floresein anjiografi (göz anjiyosu) ve optik koherens tomografi anjiyografi (ilaçsız göz anjiyosu) gibi tetkikler isteyebiliriz.  Bunun haricinde hasta, hastalığının gidişatını takip etmek için kendi kendine Amsler Grid testi (kareli kağıt testi) de uygulayabilir.

 

 

 

Mesut SAV ile keyifli sohbet

Mesut SAV ile keyifli sohbet

Röportor Betül Altınsoy’un Sakaryalı Şair Eğitimci Mesut SAV ile keyifli sohbeti.
Hocam öncelikle bize kıymetli vaktinizi ayırıp röportaj yapma teklifimizi kabul
ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.

 

 

Lütfen okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız?
Sakarya ili Kaynarca ilçesine bağlı Dudu Köyü’nde dünyaya geldim. İlkokulu
Dudu köyünde okudum. Ortaokul ve lise öğrenimi Sakarya Arifiye Öğretmen
Okulu’nda tamamladım.
Ankara Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Sınıf öğretmenliği bölümünden
mezun oldum. Yurdumuzun çeşitli illerinde öğretmenlik görevini sürdürdüm,
halen Ankara’da görev yapmaktayım.
Hatırladığınız ilk şiir anınız nedir?
İstanbul’da bir kitapçıda tesadüfen Yusuf Hayaloğlu ile imza gününde
karşılaşmam şiire olan ilgimi daha da arttırdı.
Şiirlerinizi yazarken belli bir ortam seçer misiniz?
Şiir yazmak için özellikle bir ortam aramıyorum. Ancak şehrin kalabalığından ve
gürültüsünden uzak yerleri tercih ediyorum.
Şiir yazmadaki amacınız nedir? Sanat için mi yoksa toplum için mi yazarsınız?
Türk edebiyatına ve Türk kültürüne katkıda bulunmak için şiir yazıyorum.
Toplumcu şiirlere de eserlerim de yer veriyorum.
Sizce şair mi doğulur yoksa sonradan da şair olunabilir mi?
Bence şair doğulur. Ancak şiir yazmak için belli bir bilgi birikimi olması gerekir.
Şiir okumayı seven ve şiir yazan gençlere neler tavsiye edersiniz?
Çok fazla beklentiye girmeden belirledikleri hedeflere ulaşmak için daha çok
okumalarını ve şiir yazmaya çalışmalarını tavsiye ederim.
İleriye yönelik projeleriniz nelerdir?
İkinci şiir kitabım olan Mevsim Sonbahar’ı 2020 yılında yayınlamıştım. Zaman
zaman yine şiirler yazıyorum. Henüz 3. kitap aşamasına gelmedi ve okudukları
kitapları süzgeçten geçirip kendilerine özgü bir tarz yaratabilirler.
Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben de çok teşekkür ederim…

Ne İdim, Ne Oldum, Ne Olacağım

Ne İdim, Ne Oldum, Ne Olacağım

Seçim süreci ve muhalefet kesiminde yaşanan artçı sarsıntılar nedeniyle, uzun süreden beri siyasi yazılara odaklandık.

Zirveden bataklığa düşen Bursaspor ile, ilgilenemedik.

Bursaspor tam 60 yıl önce, 1963 yılında kurulmuştu.

İlk hazırlık maçını, benimde yer aldığım Merionosspor ile yapmıştı.

İlk maçın fotoğrafına, Bursa valisi ve Merinos Fabrikası Müdürüde  girmişti.

Bursaspor, Süperligin en renkli takımlarından biri olmuştu.

Zaman zaman üç büyükleri İstanbul’da yenmişti.

Milli takıma, çok değerli futbolcular da, vermişti.

2010 yılında ise, Süperlig şampiyonu olarak, anadolu takımları içinde, bir ilki başarmıştı.

Son altı maçını kaybeden Bursaspor, Trabzonspor’u deplasmanda yenerek, son dakikada , Süperligde kalmayı başarmıştı.

20/08/2019 sezonunda kabus başlamıştı.

Bursaspor, 2018/2019 sezonunda, Süperligden 1.Lige düşmüştü.

2021/2022 sezonu ise, çöküş sezonu olmuştu.

Bursaspor, 1.Ligden, 2.Lige düşmüştü.

2022/2023 sezonunda ise, Şanlıurfa sayesinde, Amatör Lige düşmekten kurtuldu.

Bir zamanlar şehrin sembolü olan takım, tam anlamıyla çökmüştü.

Vakıfköy kökenli  gençleri, kadroda tutamıyordu.

Antrenör bulmakta, zorluk çekiyordu.

Bir zamanlar, Bursaspor’da Başkan olmak, bir ayrıcalıktı.

Şimdi ise Başkan adayı bulmakta zorlanıyordu.

İşte, Bursaspor’un 60 yıllık hikayesi böyleydi.

Günün Sözü:

İyi ve muhteşem arasındaki fark,

Sadece biraz daha gayretti…

“Clerence”

Ne Ekersek Onu Biçeriz

Ne Ekersek Onu Biçeriz

Bu dünyada, ne ekersek onu biçeriz.

Yaşarken yaptığımız, her iyi veya kötü eylem, mutlaka bize dönecektir.

Olanlara, gören gözle bakmayı becerebilirsek, aile yaşamında da, siyaset alanında da, bir çok örneklerini görebiliriz.

Siyaset alanından bir örnek vererek, yazımıza devam edelim.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin artçı sarsıntılarının, muhalefet kanadında hala devam ettiğini biliyoruz.

Erdoğan nefreti üzerine kurulan Millet İttifakında, en çok (CHP)’ nin,  zarara uğradığını görüyoruz.

Rahmetli Baykal’ın, bir kasetle devrilmesinden sonra, göreve başlayan (CHP) yönetimi, ekonomik ve sosyal alanda bir proje üretemedi.

Nefret ve yalan politikaları ile, 28 Mayıs akşamına kadar, vaziyeti idare ettiler.

Siyasi alanda sıkıştıkları zaman ,devreye sokulan bir kasetle, bu günlere kadar geldiler.

Muharren İnce örneğinde olduğu gibi, (CHP)deki mevcut yönetime karşı olan herkes, tasfiye edildi.

Kaset kumpasının belkide en acımasızı, Muharrem İnce’ye karşı uygulanmıştır.

Ama ne ekersek onu biçeriz kuralı, hiç şaşmaz kendimizi en güçlü hissettiğimiz anda, yerle bir oluruz.

Kılıçdaroğlu’nun ÜMit Özdağ ile yaptığı “özel protokol”, Kılıçtaroğlu’nu çok sarstı.

Şimdi, Kılıçdaroğlu’nun eski (HDP) yöneticileri ile, kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklardan bahsediliyor.

Sonuç olarak, kasetlerden medef umarak, bir başkasına zarar vermiş isek, zaman içinde aynı zararı, bizde yaşarız.

Günün Sözü:

Kendinizle barışana kadar.

Sahip olduklarınızdan hoşnut olamazsınız.

“D.Matman”

Güneş Kremi Her Mevsim Kullanılmalı

Güneş Kremi Her Mevsim Kullanılmalı

Güneş kremi vücudumuzu UV ışınlarının zararlı etkilerinden, deri yaşlanmasından, deri kanserinden, kansere kadar gidebilecek diğer lezyonlardan koruyan kimyasal ve fiziksel yapısı özel olarak hazırlanmış formüllerdir. Yalnızca yaz mevsiminde değil, kış mevsiminde de kullanılması önerilen güneş kremi ile ilgili  noktaları paylaşacağım.

 

Güneş Kremi Her Mevsim Kullanılmalı
Güneş Kremi Her Mevsim Kullanılmalı

“Bebeklerin İlk 6 Ay Güneş Kremi Kullanmalarını Önermiyoruz”

Çocuklarımızı güneşten korumalıyız. Özellikle bebeklerin ilk 6 ay bu kremleri kullanılmasını çok önermiyoruz, çünkü yan etkileri ve alerjik reaksiyonları olabilir. Bebekleri direkt güneşe maruz bırakmamalıyız, günlük 10 dakika güneşin altında tutmamız D vitamini almaları için yeterlidir.

Güneş Kremlerinin Koruma Süreleri

Güneş kreminin koruma süresinin sürüldükten sonra 2 saat olduğunu, bu nedenle vücudumuzun sudan, terlemeden 2 saat etkilenmediğini, ama 2 saat sonra kremi yenilemediğimiz durumlarda kremin etkisinin kaybolacağını  belirtelim. Güneşten sadece derimiz değil gözlerimiz ve tüm vücudumuz etkileniyor. Bu yüzden mutlaka güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanmalıyız.

“Minimal eritem dozu diye bir tanımlama var. Bu ne demek? ilkbaharın son, yazın ilk aylarında açık bir havada öğlen güneşinde 20 dakika bulunduğumuzda, yüzümüzde ortaya çıkan eriteme ‘minimal eritem dozu’ deniliyor. Minimal eritem dozunu yaratan sürenin yarısı kadar bir süre yani yaklaşık 10 dakika güneşte kalmak, günlük D vitamini sentezi için yeterlidir. D vitamini almak için saatlerce güneş altında durmamıza gerek yok”

“Tatilde Saatlerce Güneşlenmek Yanlış”

“Hayatında bir kez bile aşırı güneş yanığı geçirmiş insanlarda öncelikle deri kanserleri ortaya çıkabiliyor. Kişi bir kez bile aşırı güneş yanığı geçirdiyse mutlaka güneşten çok iyi korunmalı. Güneşten kaynaklı hasarlar 20’li yaşlara kadar ortaya çıkabiliyor. Hayat boyu aldığımız UV ışınlarının yüzde 50’sini 20’li yaşlara kadar dolduruyoruz. O nedenle gençleri korumaya özen göstermeliyiz

 

Değişimi isteyen de Korkan da Biziz

Değişimi isteyen de Korkan da Biziz

Değişim konusunda,ünlü düşünür Shibli’ye sormuşlar.

“Sana değişim yolunu kim gösterdi ‘demişler.

O da,’bir köpek’ demiş.

Nehrin kenarında,susuzluk’ tan ölmek üzere olan, bir köpek gördüm.

Köpek her suya baktığında,yansıyan görüntüyü bir başka köpek zannediyordu  ve korkarak  geri  çekiliyordu.

Sonunda daha fazla tahammül edemedi, korkusunu unutarak suya daldı.

Dalmasıyla birlikte, sudaki yansımada kayboldu.Köpek aradığı şeyle kendi arasındaki engelin ‘kendisi olduğunu’ anlamıştı.

Aslında,toplum hayatında da, siyasi arenada da durum böyledir.

Değişimi arayan insanın karşısına çıkan engel, yine bir başka insandır.

Dikkat edersek,değişim lafları çıktığı dönemlerde,yaşanan ilk duygu korkudur.

(CHP) de yaşandığı gibi,koltuk korkusudur.

Koruma zırhını, kaybetme korkusudur.

Yıllardır aynı safta görünen insanlar,çaptan düştüklerinde değişimden medet umarlar.İstedikleri  yapısal bir değişim değildir.

Partinin yönetim kadrolarında yapılan değişiklikleri, değişim gibi görürler.

Takımları,rakip takıma yenilmiştir.

Yenilen takımda,tepeden tırnağa küklü bir değişim yapmazlar.

Takımın önemli bir bölümünü değiştirirler.

Kendilerinin de değişmesi gerektiğini,bir türlü fark edemezler.

Aslında şu anda, (CHP) de değişim isteyenlerde ve gelenekçilerde, gerçek anlamda bir değişim yapamazlar.

(CHP)’nin, Anadolu insanını ve ‘Milliyetçi okunu’ hatırlaması şarttır.

 

Günün Sözü;

Eğer yürüdüğünüz yolda,bir engel yoksa

O yol sizi hiç bir yere götürmez.

‘B.Show’

Bebeğiniz prematüre ise rop muayenesini mutlaka yaptırın!

Bebeğiniz prematüre ise rop muayenesini mutlaka yaptırın!

Amerika’da ilk kez 1942 yılında tanımlanan hastalık nedeniyle birçok  prematüre bebek kör olmuş. 80’li yılların sonunda ise özellikle gelişmiş ülkelerde çok erken doğan bebeklerin yaşatılması ile ROP salgınları görülmüş. Aslında bir halk sağlığı sorunu olan; zamanından önce doğmuş bebeklerde görülen ve müdahale edilmediğinde körlüğe neden olabilen Prematüre Retinopatisi’nden bahsedelim.

Bebeğiniz prematüre ise rop muayenesini mutlaka yaptırın!Amerika’da ilk kez 1942 yılında tanımlanan hastalık nedeniyle birçok  prematüre bebek kör olmuş. 80’li yılların sonunda ise özellikle gelişmiş ülkelerde çok erken doğan bebeklerin yaşatılması ile ROP salgınları görülmüş. Aslında bir halk sağlığı sorunu olan; zamanından önce doğmuş bebeklerde görülen ve müdahale edilmediğinde körlüğe neden olabilen Prematüre Retinopatisi’nden bahsedelim.  

Gelişmiş ülkelerde çocukluk çağının en önemli körlük nedeni olan ve prematüre doğan bebeklerde görülen göz hastalığıdır. Miadında doğan ve miadında doğup sarılık nedeniyle fototerapi alan bebeklerde oluşmaz. Doğum ağırlığı 1500 gr altında ve 32 haftadan küçük doğan tüm bebekler risk altındadır. Özellikle genel durumu bozuk ve yoğun bakımda oksijen tedavisi alan bebekler daha fazla riske sahiptir. Birlikte beyin kanaması, akciğer hastalığı ve sepsis geçiren bebeklerde risk daha da artar. Gözümüzün en içerisinde bulunan ve görmemizi sağlayan ağ tabaka (retina) damarlarının gelişimi anne karnında doğuma yakın hatta doğumdan sonra 1. ayda tamamlanır. Erken doğmuş, damarsal gelişimi ve olgunlaşmasını tamamlayamamış özellikle yoğun bakım ve oksijen tedavisi alan prematürelerde, bu yüksek oksijen oranı, damar gelişimini uyaran maddeyi (VEGF) aniden azaltır. Damarlar VEGF azalmasına bağlı olarak büzülür ve retina tabakasının beslenmesi bozulur. Bu kez besinsiz kalan damar bölgesinde VEGF aşırı miktarda artar. Bu durum anormal damarlanma ve doku artışına neden olur. Anormal damar ve dokular göz içinde kanamalara ve retina tabakasında ayrışmaya (Dekolman) yol açar. ROP hastalığında görme kaybının nedeni olan ayrışma, bebek yaklaşık 10 haftalıkken oluşur. ROP hastalığı beş evreden oluşur. Evre 1 ve 2’de çok önemli bir risk yoktur. Evre 3 en kritik ve tedavinin yapılması gereken en ideal evredir. Evre 4’te retina tabakasında yırtık başlar. Son dönemde (Evre 5) retina tabakası tamamen yırtılmış ve ayrışmıştır.

ROP hastalığı görülen bebekler ileride herhangi bir göz problemi yaşayabilirler mi?

ROP hastalığı % 80 kendiliğinden geriler. Hastaların %20’sinde tedavi ve takip gerekir. Özellikle Evre 3 hastalar tedavi için çok uygundur. Bu evre geçirilirse hastalık ilerler ve körlükle sonuçlanabilir. Özellikle yüksek riskli bebeklerde uygun takip ve tedavi yapılmazsa görme kaybı çok yüksektir. Rop hastalığı gerilese bile bu hastalarda göz tembelliği, miyop–astigmat gibi göz kusurları, şaşılık ve göz tansiyonu (glokom hastalığı) normal kişilerden çok daha fazla görülür. İleri yaşlarda bile göz yırtıkları oluşabilir. Bu nedenle hastaların hayatının ileri aşamalarında da düzenli göz muayenesi olması şarttır.
Bebeğiniz prematüre ise rop muayenesini mutlaka yaptırın!

Gelişmiş ülkelerde çocukluk çağının en önemli körlük nedeni olan ve prematüre doğan bebeklerde görülen göz hastalığıdır. Miadında doğan ve miadında doğup sarılık nedeniyle fototerapi alan bebeklerde oluşmaz. Doğum ağırlığı 1500 gr altında ve 32 haftadan küçük doğan tüm bebekler risk altındadır. Özellikle genel durumu bozuk ve yoğun bakımda oksijen tedavisi alan bebekler daha fazla riske sahiptir. Birlikte beyin kanaması, akciğer hastalığı ve sepsis geçiren bebeklerde risk daha da artar. Gözümüzün en içerisinde bulunan ve görmemizi sağlayan ağ tabaka (retina) damarlarının gelişimi anne karnında doğuma yakın hatta doğumdan sonra 1. ayda tamamlanır. Erken doğmuş, damarsal gelişimi ve olgunlaşmasını tamamlayamamış özellikle yoğun bakım ve oksijen tedavisi alan prematürelerde, bu yüksek oksijen oranı, damar gelişimini uyaran maddeyi (VEGF) aniden azaltır. Damarlar VEGF azalmasına bağlı olarak büzülür ve retina tabakasının beslenmesi bozulur. Bu kez besinsiz kalan damar bölgesinde VEGF aşırı miktarda artar. Bu durum anormal damarlanma ve doku artışına neden olur. Anormal damar ve dokular göz içinde kanamalara ve retina tabakasında ayrışmaya (Dekolman) yol açar. ROP hastalığında görme kaybının nedeni olan ayrışma, bebek yaklaşık 10 haftalıkken oluşur. ROP hastalığı beş evreden oluşur. Evre 1 ve 2’de çok önemli bir risk yoktur. Evre 3 en kritik ve tedavinin yapılması gereken en ideal evredir. Evre 4’te retina tabakasında yırtık başlar. Son dönemde (Evre 5) retina tabakası tamamen yırtılmış ve ayrışmıştır.

ROP hastalığı görülen bebekler ileride herhangi bir göz problemi yaşayabilirler mi?

ROP hastalığı % 80 kendiliğinden geriler. Hastaların %20’sinde tedavi ve takip gerekir. Özellikle Evre 3 hastalar tedavi için çok uygundur. Bu evre geçirilirse hastalık ilerler ve körlükle sonuçlanabilir. Özellikle yüksek riskli bebeklerde uygun takip ve tedavi yapılmazsa görme kaybı çok yüksektir. Rop hastalığı gerilese bile bu hastalarda göz tembelliği, miyop–astigmat gibi göz kusurları, şaşılık ve göz tansiyonu (glokom hastalığı) normal kişilerden çok daha fazla görülür. İleri yaşlarda bile göz yırtıkları oluşabilir. Bu nedenle hastaların hayatının ileri aşamalarında da düzenli göz muayenesi olması şarttır.

 

Erdoğan Ve Özal Benzerliği Ve Bir Anı

Erdoğan Ve Özal Benzerliği Ve Bir Anı

Bir önceki yönetim, son üç yılında çok büyük krizler yaşamıştı.

Korona salgınına, tutulmuştur.

Savaşan iki komşu ülke, arasında kalmıştı.

Son yılında, asrın depremine maaruz kalmıştı.

Hayat pahalılığı ise, zirveye ulaşmıştı.

Bu sebeblerle, sıkı para politikası uygulayamazdı.

Halkın sokağa dökülmesini önlemek için, çalışana ve emekliye yükseek oranlı zamlar, vermek zorundaydı.

Uyguladığı ekonomik modelin, enflasyonla mücadeleyle zıt olduğunu, o yönetimde çok iyi biliyordu.

Seçimlerden sonra yeni yönetimle birlikte, ekonomik modelde değişti.

Merkez Bankası doviz kurlarını düşürmek için, piyasaya müdahale etmedi.

Faizler arttırıldı, faizler üzerindeki baskı kaldırıldı.

Ve sıkı para politikası uygulaması başladı.

Ardından, 200 iş adamının katıldığı Suudi Arabistan, Katar ve (B.A.E.)turuna çıkıldı.

Bu ülkelerle yatırım ve finansman anlaşmaları yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez çıkarmasını, rahmetli Özal’ın iş seyahatlerine benzettik.

Özal döneminde, malmukabili ticaret yaptığımız bir çok ülke, Devlet Bakanlıklarınca bölüşmüştü.

Bizde, 1988 yılında, Devlet bakanı Kazım Oskay’ın başkanlığındaki bir heyette, Cezayir’e gitmiştik.

Heyetimizde Kamu ve Özel sektörden bir çok temsilci vardı.

O dönemde, Cezayir ile malmukabili ithalat ve ihracat yapıyorduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı yatırım ve finansman çıkarmasının, rahmetli Özal’ın ekonomik çizgisi ile kesiştiğini, görüyoruz.

Günün Sözü:

Eğer paranın değerini, bilmek istiyorsan.

Git bir kimseden borç para ister.

“B.Franklin”

Sığınmacı  Göçleri  Bombalardan  Tehlikeli

Sığınmacı  Göçleri  Bombalardan  Tehlikeli

14  Mayıs  ve  28 Mayıs seçim sürecinde, Avrupa  Birliği ve Amerika  ile soğuk bir dönem yaşayan Cumhurbaşkanı  Erdoğan, Nato toplantılarında havayı  yumuşattı.

Biz  İsveç’in  Nato üyeliğine evet diyelim. Siz de, Avrupa Birliği üyeliğimizin önünü açın diyerek  diyalog  başlattı.

Aslında  küresel  güçler  Amerika ve  Avrupa  Birliği ile Bölgesel güç Türkiye arasında, pek çok ortak çıkar vardır.

Ayrıca hiç bir ülke,bir  diğer ülke ile, her konuda  uzlaşmak  zorunda  değildir.Önemli olan,uzlaşılan konulardaki  karşılıklı çıkarlardır.

Mesela, Küresel güç Amerika, Ortadoğu Kafkasya, Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Karadeniz ve Suriye deki büyük projelerini,Türkiye ile birlikte uygulamak ister.

Türkiye’nin başka ortaklıklar içerisinde görünmesinden hoşlanmaz.

Amerika’nın hedefinde Türkiye hatta  Rusya’dan önce, Avrupa  Birliği vardır.

Nato’nun beyin ölümü gerçekleşti, kendi ordumuzu kuralım diyen, Almanya  ve Fransa  vardır.

Yaptığı ticari antlaşmalarda, çin devletini  güçlendiren,Almanya vardır.

Amerika; Ukrayna savaşında Rusya’yı  kışkırtmıştır.

Rusya’nın tüm dünyada işgalci olarak tanınmasını sağlamış,yaygın ambargo uygulanmasını  koordine etmiştir.

Ama  Rusya’nın enerji  patronu olmasında,önünü açmıştır.

Bu arada, savaşı uzatarak ve yaygınlaştırmaya çalışarak, enerji fakiri Almanya’yı  göç tehtidi altında bırakmayı amaçlamıştır.

Küresel dünyada,kimin kiminle dost veya düşman olduğunu büyük fotoğrafa bakmazsak anlayamayız.

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın dış politika da ve ekonomik alanda bir anda eksen değiştirmesini  doğru buluyoruz.

 

Günün Sözü;

Başa kakılan bir iyilik,

Daima hakaret yerini  tutar.

‘Racime’