Köşe Yazıları

12 Eylül Darbesi ve Yankıları

12 Eylül Darbesi ve Yankıları

12 Eylül 1980 öncesinde hem sağ hem de sol görüşlü öğrenciler aynı odaklar tarafından hem desteklenmiş hem de kışkırtılmıştı.

Nitekim darbeden sonra kenan Evren ; ortamın oluşması için 1 yıl beklediklerini açıklamıştı.

Siyasi tarihimize kötü bir örnek olan bu askeri darbeden sonra neler olmuştu.

– Anayasa ortadan kaldırıldı

– 1 milyon kişi fişlendi

– 650 bin kişi gözaltına alındı

-517 kişiye idam cezası verildi

– 50 kişi idam edildi

– 50 kişiden 11 , solcu, 8 i ülkücü gençlerdendi.

– 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

– 30 bin kişi sakıncalı ilan edildi ve işlerinden çıkarıldı

– 23 bin dernek kapatıldı

– 31 gazeteci cezaevine gönderildi

– 300 gazeteciye saldırıldı, 3 gazeteci öldürüldü.

– Cezaevlerinde 299 kişi çeşitli nedenlerle öldürüldü

– 14 kişi açlık grevinde öldü

– 43 kişinin intihar ettiği açıklandı

12 Eylül darbesi sadece siyasete ve topluma zarar vermekle kalmamış, ekonomiye de büyük  zarar vermiştir.

12 Eylül darbe yönetimi 24 Ocak 1980 tarihinde alınan radikal ekonomik kararların uygulanması için uygun ortam hazırladı. Kararları hazırlayan Turgut ÖZAL ‘ ı  başbakan yardımcısı yaptı.

Çünkü Atatürk ve CHP tarafından oluşturulan devletçi ekonomik model yerine piyasa ekonomisini savunuyorlar ve dış güçlerin etkisi ve ÖZAL’ın vizyonu ile buna geçmeyi istiyorlardı.

Kamu kurumlarında özelleştirme çalışmaları darbeden sonra başlamıştır

Türk parasını koruma kanunu değiştirildi

Bir bakıma Türk ekonomisinin dini değişmişti.

Rekabet ortamını sağlamadan piyasa ekonomisine geçtik.

Çok küçük bir azınlık stratejik devlet fabrikalarına sahip oldu ve fakir halk daha da yoksullaştı.

Türkiye Petrolleri Devletin elinden kaldı.

Ama TÜPRAŞ ve Türkiye Elektrik Kurumu özel sektör tarafından satın alındı

Aslında 12 Eylül 1980 darbesini 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile birlikte ele almak gerekir.

Her ikisi de birlikte siyaseti, toplumu ve ekonomiyi derinden vurmuştur.

Günün  Sözü

YAş da aşk gibidir, saklanamaz

  1. Vekker

Bu Tedbirler Enflasyonu Düşürecek

Bu Tedbirler Enflasyonu Düşürecek

Bir önceki ekonomi  yönetimi, enflosyonla mücadele çalışması yapamadı.

Savaş ve deprem  şartları nedeniyle mal sıkıntısını önlemeyi  amaçladı.

Maliyetlerle ve piyasa fiatları ile yeterince ilgilenemedi.

Denetim  görevini de hiç bir başaramadı.

Ekonomi’yi  kurallara gör değil, talimatlarına göre yönetti.

Şartlar uygun olmadığı halde aylarca faiz indirimlerine gitti.

Yüksek  faizleri, yatırımcılar tercih etmiyordu.

Ama  düşük  faizler  halkı  kredi kullanmaya  zorluyordu.

Kısacası bu sistem halkı sürekli  kredili ve borçlu yaşamaya  itiyordu.

Ayrıca  seçim öncesi olduğu için ücret  zamlarında Cumhurbaşkanımızda çok cömert  davranmak  zorunda  kalmıştı.

İşte bütün bu uygulamalar, enflosyonu azdırmıştı.

Yüksek enflosyona yüksek ücret zammı  enflosyonu daha da köklemişti.

Ama  Mehmet Şimşek  yönetiminde alınan ekonomik  kararlar gerçek enflosyonla mücadeleyi yansıtmaktadır.

Faizlerin arttırılması ve mal taksitlerinin azaltılması, halkımızı tüketici kredisi kullanmaktan vazgeçirecektir.

Yoğun alışverişi  kesince, mal ve hizmet  alımında durgunluk  başlayacaktır.

Marketlerde ve mağazalardaki  fiyatlarda sert düşüşler  yaşanacaktır.

Halkımızın bu uygulaması  fırsat düşkünlerini  zora  sokacaktır.

Satışlar durdu diye feryat başlayacaktır.

Enflasyon ile mücadelede sadece ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler yetmez.

Halkımızın da kredili ve borçlu yaşamaktan uzak durması  gerekir.

Halkımızın yapacağı bilinçli alışveriş, enflosyonun belini kıracaktır.

Günün Sözü

Yurdu savunmanın                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         En ucuz yolu eğilimdir.

“Buchel”

Suçlamalar Bitecek Ortaklık Sürecek

Suçlamalar Bitecek Ortaklık Sürecek

(CHP) Liderliğinde ki Millet ittifakı, seçimleri kaybettikten sonra birbirlerini suçlamaya başladı. Yaptıkları açıklamalara bakınca, hem birlikte olmak istemediklerini anlıyoruz.

Hem de, yalnız seçime girmekten korktuklarını  hissediyoruz.

Belki, birleşerek yapamadık ayrılarak  deneyelim diyorlar.

Kılıçtaroğlu’nun  Amerika  ve Almanya kökenli  küresel  sermaye kılıçtaroğlu’nu, bir proje adamı olarak seçmiştir.

Küresel  sermayenin  amacı, Kılıçtaroğlu liderliğinde Rusya’dan kopuk Doğu  Akdeniz  ve  K.Suriye’de  pasif  bir Türkiye ile işbirliği yapmaktır.

İyi  Parti de, küresel destekli bir proje partisi olarak planlanmıştır.

Amaç Türkiye’de  yükselen Milliyetçi kesimi  parçalamaktır.

İyi Parti, Milliyetçi parti olmaktan ziyade bir merkez parti  görüntüsü  vermiştir.

İyi  Parti, Ak parti ve (CHP)’ye küsen seçmenlerin oyları  ile beslenmiştir.

Ayrıca eski  ülkücülerin bir kısmı  tarafından  desteklenmiştir.

Aslında son seçimler küresel  sermayeye bulaşmamış eski (CHP) için çok  uygun bir fırsattı.

İktidar  yorgunu Ak Parti çok yıpranmıştı. Hayat pahalılığı dayanılmaz hale gelmişti.

Asrın depremi ülkeyi  yıkmış, ekonomiyi  çökertmişti.

İşte böyle olumsuz ortamı (CHP) fırsata çevirememişti.

Ak Parti ise verdiği  yüksek  zamlarda  vatandaşın öfkesini azaltmıştır.

Deprem  bölgesinde yaptığı yoğun çalışmalarla yaşanan felaketi  fırsata çevirmeyi  becermiştir.

Millet ittifakı ortaklarını seçimlere ayrı ayrı girilmesi halinde büyük kayıplara uğrayacaktır.

Bu bakımdan bir süre sonra suçlamalara son verilecek ve ortaklık pazarlıkları başlayacaktır.

 

Günün  Sözü

İyi  yontulmuş taşlar,

Harca gerek kalmadan

Kendiliklerinden  birleşirler.

“Cicero”

İkisini  Birden  Sevemedik

İkisini  Birden  Sevemedik

Nazım Hikmet tüm dünyanın tanıdığı bir şair, Necip Fazıl  Kısakürek  ise Milliyetçi ve muhafazakar kesimin bir üstadıydı.

Her ikisinin ünü de, ülke sınırlarını aşmıştı.

Ama biz bu iki değerli üstadı, kendi uzmanlık alanları ile baş başa bırakmamıştık.

Onları farklı ideolojilerle damgalamıştık.

Sol kalvardakiler, sadece Nazım Hikmet’i sevmek zorundaydı.

Milliyetçi ve muhafazakar kulvardakiler ise sadece Necip Fazıl’dan yana olmak zorundaydı.

Biz o günlerde her ikisini birden sevememiştik.

(1970) ve (1980)’li yılların yönetim anlayışında ” böl ve yönet ” sistemi vardı.

Sadece birini sevmek diğerini düşman olarak görmek mecburiyetindeydik.

Sisteminde sisteme akıl  veren dış odaklarında barışa tahammüllü yoktu.

Halbuki  Nazım Hikmet ve Necip Fazıl birlikte sevebilecek çizgiye gelebilseydik kutuplaşmaya düşmeyecektik.

Hala dış odakların beslemesiyle farklı konularda kutuplaşmalar yaşamaya devam ediyoruz.

Pop müziği sanatçısı Teoman, bir şarkısının sözlerinde Necip Fazıl Kısakürek’e de yer vermiştir.

Bir pop şarkıcısının Milliyetçi ve muhafazkar kesimin liderine yer ve değer vermesi kutuplaşmaların önlenmesi bakımından, örnek bir adımdır.

Her iki kesimdende bu örneklerin çoğaltılmasını bekliyoruz.

Ülkemiz hayat pahalılığı, depremler , su baskınları  ve orman yangınları nedeniyle çok yorulmuş ve kayıplara uğramıştır.

Artık, gereksiz tartışma ve kumpaslara son vermeliyiz.

Günün Sözü

“Birlikte kardeş gibi yaşamayı öğrenmeliyiz.

Yoksa, birlikte aptal gibi öleceğiz”

“M.L. King”

Ağustosta  Zafer  Haftası

Ağustosta  Zafer  Haftası

Ağustos  ayı, tarihi zaferler konusunda , Türk toplumuna çok cömert davranmıştır.

26 Ağustosta başlayan  ve 30 Ağustosta  sonuçlanan  tarihi zafer  haftasında,  Yunanlıları geldiklerine pişman etmiştik.

Girnede’den  Lefke ve Magosa’ya yaptığımız sıçrama harekatıda Ağustos ayında gerçekleşmişti.

Geri  dönüp baktığımzda, Kurtuluş savaşında mücadele ettiğimiz düşmanlarla, bugün düşmanlıklarını gösterenlerin, aynı devletler olduğunu görüyoruz.

Bu saldırgan grubun aynı zamanda sömürgeci olduklarını biliyoruz.

Bu sömürgeci ve ırkçı milletlerin en etkili silahları, el attıkları ülkelerde yakaladıkları işbirlikçi kesimlerdir.

Bu sömürgeci ve ırkçı zihniyet geçmişte kullandıkları Yunanistanı yeniden kullanmayı amaçlamaktadır.

Bu zihniyet kurdukları askeri  üstlerle zaten Yunanistan’ı işgal etmiş  durumdadır.

Amaçları, Türkiye ile Yunanistan’ı  yeniden savaşa  sokmaktır.

Ülkemizi Parçalama amaçlı bu projelerle  cesaret vermekten kaçınmalıyız.

Biz  Ağustos ayında kazandığımız zaferle, yok olmaktan kurtulmuştuk.

Ağustos ayında Girne’den  Magosa ve Letke’ye yaptığımız sıçrama harekati ile, kumpastan sıyrılmıştık.

Ağustos ayalrı Türk halkına cesaret  vermiş ve uğur getirmiştir.

Kıbrıs’ta yol yapımı sırasında Birleşmiş Milletler askerlerinin yarattığı provakasyon bu sömürgeci ve ırkçı zihniyetin hala iş başında olduğunu göstermektedir.

Bu bakımdan her zaman birlik ve beraberlik  içinde olmalıyız.

Günün  Sözü;

Görmek istemeyenler kadar, kör yoktur.

“Swift”

Küresel Isınma,Kuraklıktır,Açlıktır.

Küresel Isınma,Kuraklıktır,Açlıktır.

Küresel ısınmayı, 40 yılından beri konuşuyoruz.

Ama. Somut hiç bir çalışma, yapmadık.

Ayrıca, son yıllarda yaşadığımız yangınlardan ve sellerden, yeteri kadar ders almadık.

Çünkü küresel ısınmayı yeteri kadar, ciddiye alamadık.

Ama 2021 yılında yaşadıklarımız, hepimizi korkutmuştu.

54 ilde, 298 noktada, yaygın biçimde yangınlarla karşı karşıya kalmıştık.

Ege ve Akdenizdeki ormanlarımız yanmıştı.

Başta doğu karadeniz olmak üzere, birçok bölgemizde, sel baskınlarına uğramıştık.

Bu senede, benzer olaylar yaşıyoruz.

Sıcaklık rekoru kırdık.

Eskişehirde , 49,5 dereceye kadar ulaştık.

Bu sene, sel baskınlarını yaşarken, kuraklık tehlikesiyle de karşıkarşıya kalacağız.

Koskoca İstanbul’un, 2 aylık suyu kaldığını duyuyoruz.

Tarım alanlarını acımasızca harcadık.

Her yeri betonlaştırdık.

Çiftçimize, programlı bir biçimde ürün yetiştirmeyi , öğretemedik.

Üretim sorumluluğunu, sadece çiftçinin kararına bıraktık.

Küresel ısınma sadece havaların ısınması değildir.

Aynı zamanda kuraklıktır açlıktır.

Orman yangınlarıdır.

Sel baskınlarıdır sebze ve meyvede kıtlıktır.

Ve, Evimizde susuz kalmaktır.

İşte bu sebeblerle, küresel ısınmayı ciddiye almalıyız.

 

Günün Sözü:

Bencilliği gözü perdelidir…

 

İyi Partinin Geleceği

İyi Partinin Geleceği

Seçimlerde, hem oy hemde prestij kaybeden Akşener, son günlerde bir çıkış yaptı.

26 Ağustosta önemli bir başlangıç yapacağını ilan etti.

Bu çıkışa, Devlet Bahçeli duyarsız kalmadı.

Akşener’e siyasi komşuluk teklif etti.

İyi Partili yetkiler ise Türkiye sevdalılarını, İyi Partide buluşmaya davet ettiler.

Aslında, tüm dünyada Milliyetçi dalganın yükseldiği bir dönemde, İyi  Parti’nin (MHP) eden kopmasını  yadırgamıştık.

İyi Parti’nin Milliyetçi çizgiyle bağdaşmayan ortaklıklar içine girmesine şaşırmıştık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kazanmasının en önemli nedeni  “Milli ve Yerli” duruş göstermesi olmuştur.

Ülke bağımsızlığımız ve sınır güvenliğimiz konusunda tavır koyması olmuştur.

İşsizlik savaş ve sığınmacı göçleri ev sahibi ülkelerde,  Milliyetçi dalgaların en üst seviyeye yükselmesine sebep olmuştur.

İyi Partinin ülkemiz hayrına yapacağı en önemli eylem, Milliyetçi çizgiye geri dönmesidir.

Türkiye’nin Merkez  Partisi olma veya ana muhalefet partisi olma hedefi, boş bir hayalden ibarettir. Tek başına seçimlere girdiği takdirde gerçek gücünü görecektir.

(CHP) bir bakıma, (HDP) ile kaynaşmıştır. Bu iki parti birbirinden vazgeçemez.

Yerel seçimler öncesinde bu tabloyu çok daha net olarak göreceğiz.

Bu bakımdan Akşener’in  Milliyetçi çizgiye dönmesi, en akılcı yol olacaktır.

 

Günün Sözü

Dev gibi eser bırakmak için,

Karıncalar gibi çalışmak lazım.

“N.F Kısa Kürek”

Ekonomide Durum Tespiti

Ekonomide Durum Tespiti

Enflasyonla mücadele amacıyla alınan ekonomik tedbirler, halkımızın canını yaktı.

Hayat pahalılığına rağmen, bağımsızlık ve ülke güvenliği için oy veren seçmen, zor durumda kaldı.

Şimdi, muhalif seçmen, iktidara oy veren seçmeni suçlamaya başladı.

Çarşı pazar ve marketlerdeki yüksek zamlara, devletin vergilere yaptığı zamlarda eklendi.

Yönetim, denetim mekanizmasını çalıştırmakta yetersiz kalınca vatandaş daha çok bunaldı.

Yönetimin, zeytinyağı ihracatını 3 ay yasaklama konusundaki kararını, doğru buluyoruz.

Bu yıl aşırı sıcaklardan sel baskınlarına ve hastalıklardan dolayı mantar, nohut ve kayısı üretiminde düşüş olduğunu biliyoruz.

Yaşadığımız şartlarda tahıl sebze ve meyve ihracatında rekor kırmak gerekmez.

Halka nefes aldırmak için zeytin yaprağında olduğu gibi, gıda maddesi ihracatına da, yasak koymak şarttır.

Tahıl ürünlerini sebze ve meyveyi iç piyasaya sunmak gerekir.

Haksızlık ve hukuksuzluk yapan, tedarik zinciri unsurlarına uygulanan para cezalarının, yetersiz olduğunu gördük.

Haksız rekabet peşinde koşan firmalara, kısa süreli kapatma cezası uygulamak şarttır.

Yerel seçimleri kazanmak için, sadece “Milli ve yerli olmayı savunmak”, yetmeyecektir.

Yönetim denetim konusundaki radikal tedbirler olmaz ise, yerel seçimlerde büyük kayıplara uğrayacaktır.

Günün Sözü:

Ekmeğinizi bölüşün ama

Aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın…

“Halil Cibran”

Değişim için Proje Gerekir

Değişim için Proje Gerekir

(CHP) hem dış konjonktör, hem de iç konjonktör nedeniyle bir devlet partisi olarak kurulmuştu.Ülkemizde tek partili  sistem devredeydi.

(1950) yılına ulaşmadan,bir seçim denemesi geçirmişti ama açık oy gizli tasnif medotuyla rakip engeli aşmıştı.

14 Mayıs 1950 tarihinde ise ‘yeter söz milletindir’ diyen Demokrat parti karşısında çok ağır bir yenilgi almıştı.

Hükümet, Demokrat partinin emrinde olmasına rağmen çekirdek devlet kadroları (CHP)’nin etkisi altına girdi.

Bu ikili yapı, ülkeyi 1960 darbesine götürmüştü.

Darbe sonrasında bir başbakan ve iki bakan idam edilmişti.

Avrupanın 1968 kuşağının sol rüzgarı, Türkiye’yi de etkilemişti.

İnönü bu durumu fark etmiş ve ‘ortanın solu’ projesini tartışmaya açmıştı.

Bu projenin hedefi, devletçi ekonomi ile özel sektör arasında bir orta yol bulmaktadır.

(1970)’li yılların ortalarında ise rahmetli Ecevit, demokrasi ve sosyal haklar konusundaki eksiklerimizi  fark etmişti.

Ve rahmetli Ecevit “sosyal demokrat” sloganını ortaya atmıştı.

Bu dönemde (CHP) halka ulaşmak için “altı ok”un yetmediğini görmüştü.

Laiklikte ki hassasiyetin  Anadolu seçmenine ve kırsal kesime ulaşmak için yetmediğini anlamıştı. Rahmetli Ecevit “Köy Kent” projesini  gündeme getirmişti.

Rahmetli Baykal ise ”Anadolu  Solu” projesi  ile Anadolu seçmenini ve kırsal kesimi, yanına almak istemişti.

Bugün ki (CHP) ise parti meclisini 60 üyeden 100 üyeye çıkarmayı bir değişim projesi gibi görüyor. Böyle değişim olmaz, seçmen heyecanlanmaz.

Günün Sözü;

Adalet olmadan, düzen olmaz.

“Albert Camus”

 

‘Panik Enflasyonun’ Kıskacındayız

‘Panik Enflasyonun’ Kıskacındayız

2023 yılı Temmuz ayı yıllık tüketici enflasyonu, (% 47,83)’e yükseldi.

Temmuz ayı üretici enflasyonu ise, (% 44,50)oldu.

2023 yılı Temmuz ayı tüketici enflasyonu, tüm zamanların rekorunu kırdı.

% (9,49)’a yükselen Temmuz enflasyonu, hesapların yeniden yapılmasına, sebep oldu.

Aslında temmuz ayları,sebze ve meyve bereketi  nedeniyle, enflasyonun en düşük olduğu aylardır.

Geçmiş yıllarda, bazı temmuz aylarında eksi enflasyon değerleri bile  yaşamıştık.

Bu temmuz ayı ise bir çok vergilerle birlikte geldi.

Bu temmuz ayında,çalışanlara ve emeklilere yüksek  zamlar yapıldı.

Bu biki sebep, hem ürün hatlarını tırmandırdı.

Hem de vatandaşın alışveriş cılgınlığına neden oldu.

Enflasyonun,maliyetlerin yükselmesinden ve mal ve hizmete olan talebin artmasından kaynaklandığını  biliyoruz.

Biz toplum olarak ‘panik enflosyon’ modelini yaşıyoruz.

Bu günlerde, bir salgın hastalık süreci yaşamıyoruz.

Bir başka ülke ile, savaş hareketinde’de değiliz.

Buna rağmen, olağanüstü bir alışveriş tutkumuz var.

Un, yağ ve makarna gibi ürünleri stoklamnak için, birbirimizle yarışıyoruz.

Ürün fiyatlarının düşmesini aşırı alışveriş yapmakla önliyemeyiz.

Aşırı alışveriş alışkanlığımız, ‘panik enflosyonu’ daha da yükselecektir.

Günün  Sözü;

Küçük balıklar, kıyıya yakın durmalıdır.

‘FranKlin’