Köşe Yazıları

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ VE ŞİİR’İM

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ VE ŞİİR’İM

İnsanların önemli yaşam değerleri milli ve manevi kutsal değerler ve düşüncenin ardından koşmalarıdır. İnsan, şeref ve haysiyeti için muhteşem saydığı, inandığı bir gaye uğruna ölmesini bilendir.
*
3 Mayıs 1944’te Türk milliyetçileri-Irkçılık- Turancılık suçlamasıyla tabutluklara konuldular, işkenceler gördüler. Fakat bu zulümlere, çilelere rağmen onlar bildikleri, inandıkları, yoldan sapmadılar. 3 Mayıs Türk milliyetçiliğinin varlık iradesini ortaya koyuşunun tarihi vesikalarındandır.
*
Türklüğün ismine yakışır bir hareket tarzıyla ortaya çıkan bu irade, dönemin siyasi gelişmelerine karşı milli bir dayanışma olması ve bu vatanın hakiki sahiplerinin öz evlatlarının varlık iradesinindir.
*
Türk Milliyetçiliği ve Ülkücü Hareket, bölünmez Cumhuriyetimizin kuruluş ilkesi, milli devleti ,dayanağı milliyetçilik ve Türk kültürüdür. Türk Milliyetçileri, Selçukluyu ve Osmanlı’yı kuran Oğuz Türklerinin ve Cumhuriyetin kuruluş iradesi olan Türk Medeniyet mefkuresinin teminatıdır. Her daim böyle bilinecektir.
“3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ KUTLU OLSUN “
*
BUGÜN TÜRKÇÜLER GÜNÜ TOYUM VAR BENİM
Türkün duygusu, Türk için azizdir candan,
Ülkü ideali için can verdiler bedenlerden,
Amaç, inanç, istiklal, bayrağı, ille’ de vatan,
Bugün Türkçüler günü toyum var benim.
*
Turan ideali tuğ gölgesine bozkurtlar gelsin,
Tüm Türk soylu boyları, obalar toplansın,
Tanrı, Altay dağlarında yollar şenlensin,
Bugün Türkçüler günü toyum var benim.
*

Darbelerle gönülde yatan ülkü izi silinmez,
Onlar yazdı destanı okunsun kutlu yolunuz,
Diktiler gönüllere bayrağı bir daha inmez,
Bugün Türkçüler günü toyum var benim.
*
Der Mehmet Türkün duygusu coştu yürekten
Esarete boyun eğmedi geçmişte Kürşat’tan,
Tarih şahittir bu kutlu soyunun adından,
Bugün Türkçüler günü toyum var benim.
Y.T:22.04.2020

 

 

” Özmen Levent., Türk Milliyetçiliği ve Ülkücü Hareket Belgeseli 3.Bölüm. /  https://www.youtube.com/watch?v=bQtIAWVrjvs “

KAPİTALİST VİRÜS!

KAPİTALİST VİRÜS!

 

Kapitalizmin maşası olan delinin biri ortaya bir taş attı ve şimdi bütün dünya o taşın etrafında dolanıp duruyor. Pandemi ile ilgili olan biten her şey  kelimenin tam anlamıyla budur.

 

Üzerinden aylar geçti… Yatıyoruz kovid ile kalkıyoruz kovid ile… Kovid 19 virüsünün insanlığa tebelleş olduğu ilk günlerde her ülke kendi başlangıç senaryosunu yazdı! Bizde de sözüm ona mart 2020′ de ortaya çıktığı söylendi; falan filan!

 

Ve ilerleyen zaman diliminde havada uçuşan bir sürü -sözde- işi bilenlerin verdiği demeçler, ucu açık söylemler ve çoğu zaman ülkelerin “Bakın, biz bu süreci iyi götürüyoruz!” dercesine birbirlerine yaptıkları gövde gösterileri!

 

Pek çoğunu duy da inanma!

 

Komedi tarzında alınan kararlar, gülünç bulunan bir sürü uygulamalar, aç- kapalar, otur-kalklar, yeme- içme, elleme- dokunmalar vs. vs.

 

Pandemi adı altında aba altından sopa göstermeler, el altından geçen yasalar ve bütün bunlara inanan ya da inanmak zorunda kalan toplum – lar!

 

Sürecin başından beri Kovid 19′ un doğal yollarla ortaya çıkan bir virüs olduğuna hiç inanmadım. Bana, insan yapımı olduğunu düşündüren çok fazla işaret vardı elde…Ve zaman beni haklı çıkardı.

 

Nasıl mı?

 

Önce, bazı üst düzey ve vicdanı olan bilim insanları ( ki bunların sayısı dünyada bir elin parmaklarını geçemiyor!) gerçeği konuşmaya başladılar, sonra dünyanın kapitalist sistemini elinde tutan belli başlı şirketlerin atraksiyonlarına tanık olmaya başladık! Ve nihayetinde sanırım en komik olanı ile karşılaştık, yani bilimle ters düşen durum hasıl oldu!

 

Aşıdan bahsediyorum efendim! Hani şu üretimi, mayalanması, testi vs.’ i en iyimser ihtimalle iki seneyi bulacağı söylenen aşıdan!

İşte bu derece zahmet içeren ve bir sürü testten geçirilerek, fayda sağlayacağı umulan aşının her nedense bu konuşmaların üzerine pat diye! 3-5 ay sonra bulunarak ve hatta insanlık adına kontrolleri bile yapılarak, bu da yetmezmiş gibi bir de seri üretime geçilip bir anda dünyaya servis edilmesinden bahsediyorum!

 

Ne kadar manidar değil mi?

 

İş bununla da bitmiyor! Bahsi geçen ve şap badanak üretilen milyonlarca aşının yine her nedense %90′ ının 10 dünya ülkesi tarafından pay edilmesinden bahsediyorum.

 

Efendim, durumun vehametinden ötürü sözüm ona dünya bilim insanları birleşerek, tıp literatürünü alt üst eden bir ivediklikle bir kaç ay içinde her şeyi buluveriyorlar! MIŞ , MİŞ! Böyle söyleniyor… Ben söylenenlerin ve verilen demeçlerin yalancısıyım! Bu konuyu yakından bilmek ve içinde olduğumu belirtmek gibi bir iddiam yok. Tam aksine, ben de tüm bu gelişmeleri sizler gibi takip eden sıradan bir vatandaşım. Tabii ki dinlerken 5 duyumla birden dinliyorum; öylesine değil, gelişi güzel hiç değil!

 

Dolayısıyla yapmış olduğum bu çıkarımlar, süreci takip ettiğimde elimde kalanlar oluyor.

 

Tam kapanma sürecine girdiğimiz şu günlerde, kurallara uymanın yanında  ruh sağlıklarınızı da koruyarak hayatta kalmaya bakın! Zira ben öyle yapacağım.

 

Esen kalın.

“BUGÜN BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI VE ŞİİR’İM”

“BUGÜN BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI VE ŞİİR’İM”

Her yıl 1 Mayıs İşçi Bayramı işçi ve emekçiler tarafından sevinçle kutlanıyor. Geçimini çalışarak sağlayan emek veren herkes bu önemli günü hatırlanmak ister. 1 Mayıs unutulmaz zor mücadelesi olan geçmişinde gözyaşları ve 1977de Taksim meydanında 60 ın üstünde emekçinin vefatlarının kutlu yıl dönümüdür.
*
Doğan parlak ilkbahar güneşi gibi evine ekmek götürmek için alın terleri göz nur ile çalışan işçi ve emekçi kardeşlerimizin evlerinde sofralarına ekmeği aşı olsun diye çocuklar geleceğe umutla bakarak ülkesine, milletine faydalı birey olsun diye alın teriyle helal lokma yedirmek, mücadele etmek için 1 Mayıs emekçinin dayanışma günüdür.
*
1 Mayıs çalışanın, emeğinin karşılığını almak için mücadele dilen sonuna kadar davam etmek, özgür ve eşit birey olması geleceğe mücadele vermiş, bedeller ödenmiş, güzel günleri görmek için alın teri kurumadan çalışan emekçinin hakkını günün koşullarına göre verilmesinde, insanca bir yaşam ortamı içinde hak, hukuk adaletin olması, ayrımsız öt eleştirilmeyen birey olması, ülkesine üreten emeğin faydalı olması huzur, güven içinde yaşam için verilen mücadeledir 1 Mayıs.
*
Öncelikli bütün işçi, emekçilerin isteği ülkesinde başı dik, karnı tok, güveni tam birlik içinde hak ettiğinden şüphesi olmayan, adalet, hukukun eşit olmasında tereddüt etmeyen birliğine bağlı devletine sadakatli güçlü Türkiye’nin işçi emekçisi olmanın gururunu arzulamak temel isteğidir 1 Mayıs.

*
1 Mayıs 2021 Emek ve İşçi Bayramı kutlu olsun. Başta Emekçi işçi şehitlerimize ve tüm şehitlerimize, Allah’tan rahmet mekanları cennet olsun. Şu pandamı sürecinde önce sağlık için fedakar olalım, sağlıklı kalalım ve sağlıklı yaşayalım mutlu olalım “YA SABIR”
“BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN”
Bu ses emekçinin birliği gününden,
Bugün 1 Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.
Özgür yaşamak hak adalet özleminden,
Bugün 1 Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.
*
Ülkenin dört bir yanından geldiler,
Kol kola omuz omuza yürüdüler,
Amaçlar aynı insanca yaşamak dediler,
Bugün emekçinin bayramı kutlu olsun.
*
Kim demiş birlikte dayanışma boşuna,
Tek istekleri emeğin yolunda saflaşma,
Emek sömürü düzenine dik olma,
Bir Mayıs emekçinin bayramı kutlu olsun.
*
Nasıl unutulsun o kanlı günü,
Ellerde flaması anlında ter kokusu,
Yürüdüler yiğitler neşeyle o günü,
Bir Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.
*
Senaryo yazıldı planlar çizildi hazırdı,
Oyunlar sahnede aktörler yola çıktı,
Maşalar silahlandı yerlere alındı,
Bir Mayısta kanlı katliam taksimde oldu.
*
Efendilerin emri çok canlar yaktı,
Emeğin akan kanı yere serpildi,
Bu katliama faili meçhul denildi,
Bir Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.
Y.T:01/05/1978

“GEMLİK KÖRFEZİNDE GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ VE ŞİİR’İM”

“GEMLİK KÖRFEZİNDE GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ VE ŞİİR’İM”

Gemlik körfezin ’deki kirlilik seviyesinin görüntüsü giderek arttığı bu günlerde kirliliğe neden olan faktörlere ve çözüm yollarını ilgili yetkililer, Neden geç kalırlar. Kirliliğin göstergelerin 29-30 Nisan da Gemlik Körfezde denize baktığında katı giderler renginde görüntü kirliliği tam muamma söylenecek laf bulamıyorum ve baktıkça çok üzüldüm.

*

Bu deniz suyu üzerinde görünen katı atıklar fabrika atıkları-mı kontrolsüz yük gemi atıkları-mı veya katı giderler atıkları-mı ilgili yetkililer bu konuda, Gemlik Halkına bir açıklaması olmalıdır. Eğer Gemlik körfezine kirlenme nedeni bunlarsa, bu işletmelerin arıtma kapasiteleri nedir? Var mı? Yoksa tespit yapılmışımdır veya kontrolleri yapılıyorsa, Gemlik körfezi bu kadar neden kirli, fabrika veya benzeri iş-yerlerinin arıtmaları teknolojik konuları nedir önemli faktörlerden bir kaçıdır.

*

Eğer acilen fabrikaların ve benzeri işletmelerin arıtma tesislerini etkin çalıştırırsak, gemiler etkin denetlenirse, fabrikalar atıklarını atmazsa zaman içerisinde deniz mutlaka kendini yenileyecektir. Fakat şu anda Gemlik körfezine baktığımızda dipte yaşayan canlıların yaşaması mümkün değil görüntüsü veriyor. Balık ve benzeri var olan canlılar zaman zaman kontrolsüz şekilde tutularak piyasaya sürülürse, halk sağlığı bakımında sıkıntı yaratma olmasıdır. Bunların ciddi bir şekilde Gemlik körfezinde yaşayan insanlar tarafından anlaşılması ve yetkili ilgililer acilen bu sorunu çözmelidirler. Gemlik körfezinin bütününü öldürmemek için adımları hızlı atın Gemlik Denizini kurtarın.

 

GÜZELDİN GEMLİK

Unutuldu senin o doğan güneşin,

Söylenir ay tependen karşıya seyrin,

Geçmişinde o yeşilin, mavin denizin,

O günlerinde duruşun güzeldi Gemlik.

*

Dağın ovan doldu betonla senin,

Sahilinden gelen o yosun kokun,

Martılar, balığı, zeytini, özündü senin,

Havan suyun görüntün yok oldu Gemlik.

*

İçinde yaşayan bir dostun olsaydı,

O geçmişini geleceğe güzel görseydi,

Yok, eder mi aldığın nefes sevdanı,

Gözü yaşlı bahtı kara sen oldun Gemlik.

S.T: 03.04.2017

Amerika Neden Düşmanca Davranıyor

Amerika Neden Düşmanca Davranıyor

Amerika’nın çok yönlü bir yıpratma harekatı ile karşı karşıyayız.

Bir taraftan FETÖ ve PKK’ya destek vererek ülkemizi bölmeyi amaçlıyor.

Diğer taraftan sözde soykırım iddiasını gündemde tutarak, uluslararası arenada ülkemizi yıpratmayı hedefliyor.

İşte bu Amerika  güya bizim Nato’da ortağımız.

Kağıt üzerinde stratejik ortağımız son günlerde ise bu düşmanlığın dozunu artırdığını görüyoruz.

Yunanistan’ın kendisini de adalarını da Amerika’nın üstleriyle donattı.

Sebebi ise Türkiye’nin kendi kararlarını kensisinin vermeye başlamasıdır.

Mesela Azerbaycan ile Ermenistan savaşının ne başında ne ortasında ne de sonuç görüşmelerinde Amerika’nın esamesi yoktur.

Türkiye destekli Azerbaycan zaferi, Amerika’yı hem şaşırtmış, hemde endişelendirmiştir.

Türkiye artık bir bölgesel güç olmuştur.

Bu sadece bizim tespitimiz değildir.

Dostlarımızda, düşmanlarımızda aynı kanaattedir.

Amerika’nın rahatsız olması Doğu Akdeniz, balkanlar ve Karadeniz’de hala bir ağırlık koyamamasındandır.

Bu bölgelerde Amerika’nın ağırlığı olması için Türkiye’nin destek vermesinin şart olduğunu artık iyi anlamıştır.

Türkiye ise AB ve Nato bağının kendi hareket alanlarının farkına varmıştır.

Biz AB tam üyesi olsaydık demokrasi baskıları ile PKK ile savaşta zorlanırdık.

Ege’de Doğu Akdeniz’de ve hatta Karadeniz’de petrol arama ve güvenlik alanlarında bağımsız kararlar alamazdık.

Artık bağımsız karar alma ve tepki verme alışkanlığına ulaştık.

Amerika’yı rahatsız eden Türkiye’nin ulaştığı bu değişimdir.

Günün sözü;

Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa cancağızım.

Bugün yeni şeyler söylemek lazım.

“Mevlana”

Bitcoin İlk Vurgununu Yaptı

Bitcoin İlk Vurgununu Yaptı

Çok kısa bir süre önce sahibi de hukuki sorumluluğu da belli olmayan kripto paraların can yakmaya başlayacağını yazmıştık.

Nitekim kısa yoldan büyük paralar kazanmak isteyen kurnazlar beklemedikleri darbeyi yediler.

28 yaşında bir genç 391 bin ortağını vurdu kaçtı.

31 katlı işyeri ve tanınmış manken tanıtımları, 2 milyar dolarlık vurgunun yemi olmuştu.

Paralarını batıranların listesine baktık.

Çok bilen Z kuşağı (% 51.4)’lük oranla birinci sıradaydı.

391 bin ortağın (% 37.7) si İstanbul’dan dı.

Paraları batıranların (% 5.8)i de Bursalı ortaklardandı.

Bu batık şirket bir ayda 8 ile 13 milyar dolarlık iş hacmine sahipti.

Tanıtım içib ve güven kazanmak için pek çok ünlü insanlar da kullanılmıştı.

Batan Bitcoin şirketinin Mayammar, Azerbaycan ve İngiltere’de ortakları vardı.

Ortaklarını bir kaç gün içinde milyoner yapan bu şirket, ortaklarını bir kaç saat içinde de bitirebiliyordu.

Nitekim sonuçta 391 bin ortak battı.

Bircoin’in sahibi yurtdışına kaçtıktan kısa süre sonrada vebitcoin’in ceo su da gözaltına alındı.

Coinlerle uğraşan bir diğer şirketinde işlemleri durduruldu.

Halkımız bu tür para tuzakları konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip değildir.

Bu tür teknoloji konusunda da tecrübesi yoktur.

Geçmişte Banker Kastelli’nin çöküşünün hem devletimize, hemde milletimize çok zarar verdiğini iyi hatırlıyoruz.

Hukuki alt yapısı olmayan ve bir nevi kumarı andıran bu tür mali girişimlerin sıkı denetim altına alınmasını diliyoruz.

 

Günün sözü;

Budala ile parası,

Uzun süre bir arada duramaz.

“Bernard Show”

 

“HER YIL 24 NİSAN ERMENİ YALANLARI VE ŞİİR’İM”

“HER YIL 24 NİSAN ERMENİ YALANLARI VE ŞİİR’İM”

Ermeni Diasporası her yıl 24 Nisan 1915 olayları adlandırmayla dünyada soy kırım yalanı propagandası yalanını yapalar. Türkiyeyi ve Türk Milletini sözde soykırımı! Kabule zorlayıcı çeşitli oyunlar oynarlar. Bu yalanları başta Ermenistan ve ABD,AB sözde soy kırım konusu iftiraları atarak, doğru olmayan doğru gibi yutturmaya çalışırlar.

*

Birinci Dünya savaşı ( 1914 –1918) de Doğu Anadolu savaş alanı olması nedeniyle, o bölgede olan Ermenileri güvenli bölgelere göç ettirilmesine mi ! soykırımı derler, bu vahşi emperyalistler. Savaşın sürdüğü 1915 yılında, İstanbul da  , bazı ,Ermeni elebaşı olanların evlerinde bazı kiliselerde bir orduyu donatacak silah ve patlayıcıların bulunmasıyla hukuken gerekilen cezalar uygulanmasına mı! Bu emperyalistler soy kırım yapıldı derler. Doğu Anadolu’da, Ermeni çeteleri tarafından yüz binlerce Müslüman Türkü kadın çocuk katliamını yapanları tarih önünde temize çıkarmak için mi!  Soy kırım yapıldı derler.

*

ABD, O yıllarda görevli uzman heyet gönderir, araştırılır ve rapor isimlendirilen “General Harbord Raporu denir” Türkiye’nin elindeki önemli bir belgedir. Türklerin Ermenilere karşı herhangi bir şekilde soykırım hazırlığında bulunmadıklarını açıklamıştır. Türkiye’ye geri dönen Ermenilerin hayatlarının tehlikede olduğunu düşündürecek hiçbir olayla karşılaş­madıklarını belirlemiştir. Buna benzer birçok tarihçi belgelerle doğruları yazarak dünyaya ilan etmeleri, hala her yıl 24 Nisan gelmeden soy kırım suçlamaları yapılmasında ısrarla devam ediliyor.

*

Bu konuda başta ülkemi yöneten siyasi iktidar dünyaya doğruları anlatma konusunda sürekli eldeki ve dış ülkelerdeki tarihi belgelerle tarihçi aydınlarla, Dünyan ülkelerin halklarına değişik konferanslarla video ve fotoğraflarla, anlatılması en doğru olanıdır. Tarihe baksınlar, Türk milleti hiçbir dönem ırkçı olmamış ve yüzlerce örneği vardır. Irkçılık sözde soy kırım diye iftira, yalanları yapan ülkeler tarihlerinde çokça vardır. Türk’ü anlamamak için tarihe bakmak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk’ün vakur kalışı ve duruşudur. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluşudur. Eğer Türkleri tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz ey emperyalistler.

ZALİMLE HAİNLE BARIŞMA EVLADIM

Dinle babanı yolundan şaşma,

İlgisiz işlere karışma yavrum.

Özünden vazgeçme haddini aşma,

Makamı olanlarla yarışma evladım.

*

Boş sözü kendine değdirme,

Cahilin laflarını dert edinme,

Dürüstsen işinde yemezsin sille,

Bedava olana karışma yavrum.

*

Helalden kazanan hakkına sığın,

Rızıkları verende hanene yazan,

Sabreyle sende azma yolundan,

Boyundan aşana bulaşma evladım.

*

Saygıda sevgide kusuru yapma,

Öksüzün yetimin derdinden anla,

Vatanınla ekmeğine hor bakma,

Hırsızla arsızla dalaşma yavrum.

*

Mevkili makamlara gel sende,

Zorluklarda tek başına kalanda,

Bulanık sulardan geçişte solma,

Çukurlu işlere karışma evladım.

*

Gönlünde sofran açıkta olsun,

Açlar gariban sofranda dolsun,

Bahçe bağından sadaka veresin,

Sefille mazlumla uğraşma yavrum.

*

Allah’a kul olduğun bilinsin,

Kötüler semtine uğramaz olsun,

Hakikat adaleti dağıt görünsün,

Zalimle hainle barışma evladım.

Y.T : 21.03.2021

16-26 Nisan Bayram Haftası

16-26 Nisan Bayram Haftası

16 Nisan ile 26 Nisan arasındaki hafta Türkiye tarihi için çok önemli bir haftadır.

Çocuklara armağan edilişi ise sadece kutlamalar ve şenlikler yapmak için planlanmıştır.

Kayıtsız şartsız bir egemenliği içeren bu sistemin yeni nesillere tabandan yerleştirilmesi amaçlanmıştır.

23 Nisan 1920 yılında açılan bu gerçek halk meclisinde farklı illerden ve farklı kültürlerden gelen üyeler yer almıştır.

Bu meclis İnönü ve Sakarya savaşlarının  emrini vermiştir.

Lozan kararını ve İstiklal Marşımızı onaylamıştır.

Aslında ilk meclis bu günlerde arayıpta bulamadığımı bir meclistir.

İlk meclis bu günlerde özlemini çektiğimiz bir meclistir.

Bu günkü meclis oturumlarımızda hükümetlere karşı olmak ile devlete destek olma noktasında henüz olgunlaşamadığımızı görüyoruz.

Dolar operasyonları ile ekonomimizi çökertmek isteyen ve teröristleri silah ile besleyip bölücülüğü destekleyen Amerika ile aynı safta duran siyasetçilerimizi görünce üzülüyoruz.

Halbuki ilk meclisimiz düşman karşısında ortak tavır almayı becerebilmişti.

Geriye dönüp baktığımızda geçmişteki düşmanlarımızla bugünlerde bize düşmanca davrananlar arasında fark olmadığını görüyoruz.

Geçmişte en kötü ekonomik ve siyasal şartlarda biz bu düşmanların hakkından gelmiştik.

En etkili silahımız ise birliğimiz ve beraberliğimiz idi.

Ama malesef bu günlerde aynı konumda değiliz.

Siyasi hırsımız ve vatan millet sevgimizin önüne geçmiştir.

Ülkenin düzene girmesi için yabancı ülkelere ve yabancı kuruluşlara yapılan çağrıları duyunca üzülüyoruz ve ilk meclisimizi hatırlıyoruz.

 

Günün sözü;

Açıkça gösterilen nefret,

İntikam fırsatını yok eder.

“seneca”

KRONİK YORGUNLUK

KRONİK YORGUNLUK

Toplumda oldukça yaygın görülen bir semptom olan yorgunluk en genel haliyle halsiz hissetme, enerji ve mod düşüklüğü, aktiviteden kaçınma, isteksizlik ve performansın azalması olarak tanımlanabilir. Tek başına ayrı bir hastalık ya da problem olarak tanımlanmasa da, yorgunluk hissi bir semptom olarak pek çok hastalığın belirtisi olabiliyor. Yorgunluk denildiğinde akla ilk gelen şey fiziksel yorgunluk olsa da, yapılan araştırmalar, yorgunluğun fiziksel olduğu kadar zihinsel belirtilerinin ve nedenlerinin olduğunu gösteriyor.
Pandemi dolayısı ile zor günler geçirdiğimiz bir dönemdeyiz. Yeni normale adapte olmaya çalışırken şartların sürekli olarak değişmesi ve kısıtlamaların devam etmesi, uzun zamandır belirlediğimiz hedeflerimiz için adım atmamızı hayli zorlaştırdı. Sürekli bir yerlere yetişmeye çalıştığımız, bir şeyleri tamamlayıp rahat bir nefes alacağımız anın hayaliyle yaşadığımız, üst üste biriken sorumluluklarımızı yerine getirmek için ekstra çaba sarf ettiğimiz yaşamlarımıza eklenen yeni normalin yeni kuralları, finansal zorluklar, bizlerin yükünü iki katına çıkardı. Sosyal medya aracılığıyla maruz kaldığımız bilgi kirliliği, ekonomik belirsizliğin yaşam kalitemizde ve alım gücümüzde yarattığı zorluklara rağmen katlanarak çoğalan tüketim çılgınlığı, seçeneklerin sınırsızlığı, telefonlarımıza durmadan yağan bildirimler, gelişmeleri kaçırma korkusuyla diğer insanlarla sürekli iletişimde kalma ihtiyacı gibi pek çok neden kronik bir yorgunluk, tükenmişlik, enerjisizlik haliyle kendini gösterebiliyor.

Fiziksel Boyutta Yorgunluk

Gün içinde enerjik olmanın ve yorgun hissetmemenin en önemli formüllerinden birinin yeterli uyku, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yaparak bedenimizi dinç tutmaktır. Gündüz saatlerinde bedenimizin ihtiyaç duyduğu besin öğelerini almak ve üretkenliğimize katkı sağlayacak alışkanlıkları sürdürmek, akşam ve gece zamanlarında ise metabolizmayı dinlendirme ve rahatlatma moduna geçirerek enerji depolamasını ve yenilenmesini sağlamak yorgun hissetmemenin en önemli gerekliliklerinden.

Zihinsel Boyutta Yorgunluk

Günümüzde seçeneklerin fazla olması da, zihnimizin karar verme yorgunluğu yaşamasına sebep olabiliyor. Eskiden ne bulursa onu yiyen insanoğlu, artık yemek yiyebilmek için menüde yer alan yüzlerce seçenekten birini seçmek, karnını doyurmak için zihinsel olarak ekstra bir çaba sarf etmek durumunda. Satın aldığımız küçücük bir iğneden evlenmek istediğimiz kişiye kadar hayatımızın her anında karar vermek ‘zorundayız’. Sadece karar vermek bile başlı başına bir zihinsel yorgunluk sebebiyken buna stres, korku ve endişe gibi durumların da eklenmesiyle zihinsel yorgunluğumuz katlanarak çoğalıyor.

Nasıl Başa Çıkabiliriz?

  1. Bilinçsiz teknoloji kullanımını azaltmak: Günümüzden her 10 kişiden 8’i uyumadan önce akıllı cihazları ile vakit geçiriyor. Uyumadan önce ekranın yaydığı yapay ışığa maruz kalmak, bedende uyanık olmaya dair fizyolojik tepkiler yaratarak uyku moduna geçilmesini zorlaştırıyor. Doğal ya da yapay tüm ışık kaynakları beyne uyanık ve tetikte olma sinyalleri gönderiyor. Tablet, akıllı telefon, bilgisayar ekranı, televizyon gibi yapay ışık kaynakları da tıpkı gün ışığı gibi bedene uyanık kalması gerektiği mesajı vererek uykuya geçişi zorlaştırabiliyor. Böylece gün içinde yorgun hissediyoruz.
  2. Hayatın akışı ile uyum içinde olmak ve gerçekçi beklentilere sahip olmak: Özellikle iş hayatında fark edilebilmek, yükselebilmek ve yaşamımızı iyi şartlarda idame ettirebilmek amacı ile hayli enerji ve çaba harcıyoruz. Bu süreçte beklentilerimizin ve koyduğumu hedeflerin elimizde olayan sebeplerden dolayı sekteye uğraması motivasyonumuzu düşürdüğü gibi zihinsel olarak da tükenmişlik hissi yaratıyor.
  3. Stres ile doğru şekilde baş etme becerileri geliştirmek: Yorgunluğun ve tükenmişliğin en önemli sebeplerinden biri yoğun stres olduğu için, stresle baş etmenin etkili ve sağlıklı yollarını bilmiyor olmak daha fazla yorgunluk ve tükenmişlik hissini beraberinde getiriyor Kişinin yoğun stresle baş etmek için kısa sürede rahatlamasına yardımcı olan alkol ve sigara gibi maddelere karşı bağımlılık geliştirmesi, kafeinle yorgunluğunu bastırmaya çalışması, sağlıksız ve dengesiz bir beslenme düzeni geliştirmesi, zihnini dağıtmak için çok fazla dizi ve film izlemesi ya da ekran önünde zaman geçirmesi uyku düzeniyle de yakından ilişkili olduğu için enerji düşüklüğüne ve yorgunluğa sebep olabiliyor. (uplifers)

 

 

 

                 

Avrupa Birliği Çaptan Düştü

Avrupa Birliği Çaptan Düştü

Avrupa Birliğinde üye sayısı arttı ama küresel alanda bekleneni veremedi Zaman içinde hantallaştı. Birlik içinde güç savaşı başladı.

İngiltere bu gelişmeleri iyi analiz etti ve birlikten ayrılmaya karar verdi.

Almanya ekonomisi zayıf ülkelere cömert davrandı.

Ama zaman içinde küresel alanda çaptan düştü.

Amerikanın Deutche Bank ve Wolswagenin parasal olarak cezalandırılmasına tepki veremedi.

İtalya ise futbol dışında her alanda geriledi.

İspanya ise küresel alanda küme düştü.

Uluslararası alanda tek sesi çıkan AB üyesi ülke Fransa oldu.

Fransa da her attığı konuda karşısında Türkiye’yi buldu.

Biz şu dönemde AB üyesi olsaydık bu gün bölgesel alanda yakaladığımız etkinliği yakalayamazdık. Rusya ile ve lideri Putin ile bu derece yakınlaşamazdık.

Karadenizde Doğu Akdenizde ve Libyada bu günlerde yaptığımız hamleleri yapamazdık.

Azerbaycana askeri ve manevi desteğimizi veremezdik.

Avrupa Birliğinin kriterleri ve telkinleri dışına çıkamazdık.

Öğretmeni, hemşireyi, teknisyeni ve sivilleri katleden bir örgüte ” özgürlük savaşçıları” diyen AVrupa Birliği ile bir arada olamazdık.

Türk ve İslam düşmanı ırkçı Avrupalı üyelerle aynı ortaklıkta yapamazdık.

Kıbrıs’In birleşik devlete dönüşmesi konusunda yapılacak baskıları kaldıramazdık.

Özgürlük ve demokrasi ambalajına sarılmış birlik kriterleri ile Yugoslavya benzeri bir parçalanma sürecine itilirdik.

Bazı ekonomik ve siyasi çevreler bu tespitlerimizi abartılı görebilir.

Ama Yugoslavyada yaşananlar ortadadır.

 

Günün Sözü

Çok dinle, az konuş

Bigs