Gemlik Haber

Yıldız; Acılar Hâlâ Taze.!

Yıldız; Acılar Hâlâ Taze.!

Saadet Partisi Gemlik İlçe Başkanı Ahmet Vakkas Yıldız; 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde basın açıklaması düzenledi. ‘Türkiye, 17 Ağustos depremi sonucunda büyük acılar yaşadı. Depremin üzerinden geçen 21 yıla rağmen hâlâ deprem konusunda ne yeterli önlemler alındı ne de yeterli bilinç oluştu.’ diyerek sözlerine başlayan Yıldız devamında şunları söyledi.
‘17 Ağustos depreminin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen dayanıksız bina, çarpık kentleşme ve kaçak kat sorunu net olarak çözülemedi. Ülke geneline baktığımızda çürük binaların kimisi deprem olmadan dahi çöküyor. Bu
demek oluyor ki, binaların ve bilhassa 2000 yılı öncesinde yapılanlar ya deprem yorgunu ya da kullanım süresi dolmuş binalar. Herkes büyük İstanbul Depremi’ni konuşuyor; fakat bizde, İznik üzerinden gelen bir fay hattının tam üzerinde oturuyoruz. Adına İstanbul Depremi de desek, Gemlik Depremi de desek büyük bir depremde sonuç maalesef üzücü olacaktır. Bugüne kadar bir çok kereler konu ile alakalı olarak hassasiyetimizi dile getirdik ve bir çok kereler basın açıklaması yaptık. Hatta, yerel seçimlerde Saadet Partisi Gemlik İlçe Teşkilatı olarak ‘Kentsel Dönüşüm’ ile alakalı fikir ve çalışmalarımızı kamuoyunda paylaştık. O gün Gemlik Belediyesi’ni kazanmış olsaydık, bu kazancın sadece bizim değil tüm Gemlik halkının kazancı olduğunu göstermiş olacaktır. Dileğimiz ve temennimiz şu an görevde olan başkanımız Sayın M. Uğur Sertaslan’ın ve BBB. Sayın Alinur Aktaş’ın koordineli bir şekilde ve de merkezi hükümetimizin de desteğini alarak konuya gereken ciddiyetle yaklaşmalarıdır.’ Şeklinde sözlerini noktaladı.

Sertaslan, “Kadınlarımızın her daim yanındayız”

Sertaslan, “Kadınlarımızın her daim yanındayız”

Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş, Gemlik Kadın Kolları Gülseren Güler ve yönetimlerini makamında ağırladı.

Kadınların siyasette varlığının daha da artmasının önemini vurgulayan Başkan Sertaslan, CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş’a yeni görevinde başarılar diledi.

Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan kadınların siyasetin içinde olmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu vurgularken, buna yönelik çalışmaların artması gerekliliğine değindi.

Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş’a Halk Market projesinden bahsetti. Halk market projesinde ihtiyaç sahiplerinin her ay kartına yüklenen bakiye miktarı kadar alışveriş yapabileceğini ifade ederken, bu alışveriş kartını evin kadını adına çıkartılacak ve birçok ihtiyacını bu marketten temin edebileceklerini, bu sayede hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini belirtti. Bu sistemde sağ elin verdiğini sol elin görmeyeceğini vurguladı.

Asgari ücret seviyesinde çalışan kadınların bu koşullarda çocuklarını kreşe göndermesinin zorluğundan da bahseden Başkan Sertaslan, “Seçim döneminde Gemlik’e verdiğimiz sözlerimizden birisi kreşti. Belediyemizin yanında bulunan ve yıllarca harabe şekilde kalan bu binayı asgari ücretle çalışan annelerin çocuklarını rahatlıkla emanet edeceği bir kreş haline getirdik. Kreşimiz yaklaşık 70 öğrenci kapasiteli ve organik tarım alanları, uzman eğitmenler eşliğinde satranç, yüzme eğitimiyle beraber birçok aktivite imkânı mevcut.  Biz bu kreşi hiçbir kar amacı gütmeden Gemlikli çocuklarımıza hizmet vermesi için inşa ettik.” Dedi.

CHP Bursa İl Başkanı Aysel Okumuş ise Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan’ın çalışmalarını yakından takip ettiklerini ifade ederken, bu çalışmaları takdirle izlediklerini belirtti ve Sertaslan’a görevinde başarılar diledi.

ARAPSAÇI!

ARAPSAÇI!

 

Pandemiyle birlikte sanki her şey arapsaçına dönmüş gibi!

 

Normal alış veriş yapmayı özledik; bir kaç arkadaşımızla oturup bir cafede kahve içmeyi, sevdiğimiz bir restorana gidip özgürce oturup yemek yemeği, evimizde misafir ağırlamayı, komşu ziyareti yapmayı, denize girmek için en sakin zamanı seçmeden ve en kuytulara gitmeden girip, gönlümüzce yüzmeyi, akraba ziyaretlerini, sosyal etkinliklere katılmayı vs vs.

 

Sözün özü; normal yaşamlarımızda her neyi yapıyorduysak pandemiden önce, bir bütün olarak hepsini de yapmayı özledik.

 

Ha aşı bulundu bulunuyor, ha çıktı çıkıyor derken iyimser ihtimal ve söylemlere kendimizi kaptırmak ve bu yönde kendimizi kandırmak istesek de uzmanların sözleri kulaklarımızı çekiveriyor yine!

 

” Aşı bulunsa dahi güncel hayatta uygulanması iki seneyi bulur” tarzındaki söylemleri mıh gibi çakılıyor aklımıza.

 

Bir de işi bilenlerin ” bu, biyolojik savaş çağının başlangıcıdır. Süreç hemen bitmeyecek” demeçleri daha da vehamet katıyor duruma.

 

Elimizi attığımız her yer yarım yamalak!

 

Korkarak yaşama duygusunu içimizden atmış olsak da “alışma” duygumuz bir türlü gelişmedi. Bu şekilde yaşamaya alışma durumlarımızdan bahsediyorum. Elbette kolay değil, hem de hiç kolay değil…

 

Pandemi öncesi eskiyi arıyor ve özlüyoruz.

 

Bir markete, manava, pazara veya mağazaya gidip elimizle bir ürüne dokunarak satın almayı bile özledik!

 

Kaldı ki bu örnek yaşamdaki en minik ama en gündelik alışkanlıklarımızdan biriydi.

 

İşin eğitim kısmından veya bu tarz daha çaplı konulardan bahsetmiyorum bile! Okullar açıldı, açılacak, eğitim sistemi şöyle ya da böyle olacak derken, doğal olarak o da balon misali elimizde patlayan konular arasına giriverdi!

 

Hangi konuda ne desek, ne etsek? Kimi kime şikayet etsek de şu pandemi illetinden kurtulsak, nafile…

 

Başa gelen çekilir misali, bol bol sabır düşüyor bizlere.

 

Tüm bunlara rağmen, hâlâ olanların ciddiyetini kavramadan ve hiç bir uyarıyı dikkate almadan yaşayan vatandaşlar mı?

 

Artık onlar için söyleyecek ne bir sözüm kaldı ne de bir satırlık yazım!

 

Bu vakte kadar anlamamış olanların bundan sonra anlayacaklarına dair hiçbir ümidim yok. Keza arapsaçına dönen hayatlarımızdaki bu uzamanın biraz da onların bir türlü almamak için direndikleri önlemler yüzünden olduğu ve daha da karmaşık hale geldiği, ülke pandemi gündemine bakınca gün gibi ortaya çıkıyor!

 

Duyarlı insanlara ise bu satırlardan bir kez daha seslenmek istiyorum; aman diyeyim, siz siz olun tedbirli yaşamayı elden bırakmayın. Bırakmayın ki ne bu süreç daha fazla uzasın ne de daha fazla can kaybı olsun.

 

Esen kalın.

 

TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜ 4000 BİN YILLIK TARİHE DAYANIR VE ŞİİR’İM

TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜ 4000 BİN YILLIK TARİHE DAYANIR VE ŞİİR’İM

Orta Asya’dan başlayan, Türk mutfak kültürü, bugüne kadar değişmeyen birçok özellikten birisi de yemek isimleridir. Türkiye’nin ulusal mutfağı. Selçuklu ve Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı hem Balkan ve Orta Doğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz, Güneydoğu, Ege, Akdeniz, Orta Anadolu, Doğu Anadolu mutfağı gibi birçok yöreler kendilerine ait zengin bir yemek haznesine sahiptirler.

*

Türk Mutfak Kültürü, Türk mutfağındaki çeşitliliği, zenginliği birçok etkene bağlıdır. Kısa bir ifadeyle orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileyişi mi vardır. Selçuklu ve Osmanlı gibi İmparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar, mutfak kültürümüzün yeni yapısını kazanmasında rol oynamıştır. Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve vejetaryen mutfağına kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır.

*

Türk Mutfak Kültürünün genel nitelikleri, Türklerin uzun yıllar, baharat yolunu denetim altında tutmasından dolayı Dünya’nın en gelişmiş mutfaklarından biridir. Baharatlar, etin ömrünü uzun kıldığı gibi terbiye edilmesi için de gereklilik arz eder. Tarım için uygun ve verimli arazilere sahip olmuş Türklerde, çiftçilik ve hayvancılıktan dolayı, hem sebze hem de et yemekleri çeşitliliği vardır. Türk mutfak kültürünün niteliklerini, Asya’daki yerleşik düzen ve göçler sırasında göç yolları üzerinde bulunan toplumlarla etkileşimleri ve tarımsal ekonomik yapı, Türk yemeklerini etkilemiştir. Ailelerin sos-yo ekonomik düzeylerine göre yemeklerde genellikle bir farklılaşma görülür. Yemek çeşitleri bakımından başka kültürlerden etkilenme ve onları etkileme söz konusu olmuş ve avcılık, tarımsal yapı ve göç kültürünün etkisi varlığıyla, sosyal bir sorumluluk getirir. Açları doyurun, çıplakları giydirin, yıkılanları yapın, az halkı çok edin gibi kutsal öğütlerle yola çıkan göç kafilelerinin yeni vatandaki görevleri kendilerine böylece bildirilmiştir. İşte, yıllar sonra Anadolu ve Rumeli’de gelişen Osmanlı kültürü ve bu kültürün önemli bir bölümünü oluşturan mutfak ve yemek törelerin, Asya Türklerinin tarihsel birikimiyle birlikte oluştu, gelişti ve ünlenerek günümüz dünyasında dünya mutfakları öncüsü oldu.

*

Türk Mutfağında, belirli zamanlarda hazırlanan özgü yemek, yiyecek – içecek türlerinin; sembolik anlamlarla yüklü hazırlanması gündelik yemeklere göre daha fazla zaman ve emek isteyen bir yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Belirli zamanlara özgü yemekler imece adı verilen yardımlaşmalarla hazırlanır. Nişan, düğün, sünnet, ölü evlerine giden yemekler, dini bayramlar, mevsimlik bayramlar, Ramazan Ayı gibi gündelik yaşamdan daha farklı anlamların yüklendiği günlerde yemek ve yiyeceklerin de farklılaştığı; sofraların daha özenle ve bol çeşitle hazırlandığı görülmektedir. Bu konuda kendine özgü bir yapı gösteren doğum, düğün yemeklerini örnekleyebiliriz ve içecekler olarak hoşaflar, şerbetler çeşitli benzerleri vardır diye biliriz.

*

Düğün yemeklerinde et yemeğinin yanında pilav, mevsime bağlı olarak bir sebze yemeği, kuru fasulye veya nohut, hoşaf bulunur. Çorba olarak şehriye ve yoğurt çorbalarının yer aldığı düğün sofralarında; keşkek, pilav ve et yemeği hemen her bölgede yaygındır. Düğün sofralarında tatlı olarak helva, zerde, sütlaç, tereyağlı kayısı tatlısı veya baklava çeşitleri bulunur. Cenaze evine yörelere göre değişiklik göstermekle beraber, 3 veya 7 günle değişen sürelerle komşu ve tanıdıklar yemek getirir, ölü evinde yemek pişmez. Ölünün evden çıktığı gün un helvasının yapılması dağıtılması; yemek veya yiyecek ikramında bulunulması geleneği devam etmektedir.

*

Geleneksel Türk mutfak kültürümüzde, önde gelen araçlarından birisi olan sofra ve sofra bezleri  odanın ortasına serilir, sofra bezinin etrafında küçük yer minderleri bulunur. Bazen de sofra bezi üzerine 20 – 30 cm yükseklikte özel yapılmış küçük bir tahtadan masaya benzer (Hunca ve Sofra) konulur veya ahşap ayaklar üzerine sini konularak altına sofra bezi sarılarak, O bezi sofraya oturanlar dizlerinin üzerine alarak nizami oturum sağlanarak yemekler yenilirdi. Kiler, evin 7 – 8 aylık zahiresini barındıran bir bölümüdür. Başta pilavlık ve köftelik bulgurlar, çorbalık keşkeklik döğmeler (kendime), mercimek, fasulye ve nohutlar, ağızları beyaz ve nakışlı örtülerle kapalı, kırmızı topraktan yapılmış yerli büyük küpler veya sıra sıra dizili yeşil çiniler, ambarda unlar, pekmezler, ballar, peynirler, salçalar, turşular; kül-eklerde tere yağlar, kavurmalar, kıymalar, tarhanalar; erişte gibi şeyler ise büyük kamış sepetler, salamura ve sirkeler için fıçılar; soğan, sarımsak, sebze ve meyve kuruları için sırık askılar, meyve saklamak için kumluk yine kilerde tavana asılı ekmek teknelerde tandır ekmekleri bulunurdu. Yakın geçmişe kadar mutfak ve kiler iç içe olduğu gibi ayrı ayrı da olurdu. Köy ve kasaba evlerinin çoğunda kiler yok oldu diye biliriz.

*

Geleneksel Türk mutfağında yapılan yemek çeşitleri. Çorbalar, Zeytinyağlı dolmalar, Pilavlar,  Börekler, Hamur işleri,  Kebaplar, Yahniler, Tavalar, Bastılar, Hoşaflar, Sütlü tatlılar, Türk kahvesi vaz geçilmezi olurdu ve Türk mutfağı geçmiş tarihinden geleceğe olan önemli yaşanmış değerlerin gerçek olan bir bütünüdür. Türk toplumunun tarih boyu varlığını ifade eden sözleri kadar mutfağı-da önemini oluşturmuştur. Türkün dünyada eğilmez başı, vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, bir hilal uğruna, Ya Rab, ne güneşler batıyor! (Mehmet Akif Ersoy) Ne mutlu Türküm diyene… – Ülken insanının Sağlığı için, ailen için, kurallara uy ve sağlıklı kal-!!!

SEN NE BULAŞIK KOR-ONASIN

Efendilerin ataşını yaktı,

Ayakları fırsata çevirdi,

Yaktın kavurdun dünyayı,

Sen zalim bir kor-onasın.

*

Maskeli balo kurdun,

Gargarayla boğaz yaktın,

Deli gömleği giydirdin,

Ne zalim bir kor-onasın.

*

Çin’de çıkardılar virüsü,

Vahşi efendiler sürüsü,

Yaşamadan garipler ölüsü,

Canlıları koron- aya deney sürüsü,

*

Korona vizesiz geziyorsun,

Yoksulu çok eziyorsun,

Çok canları yakıyorsun,

Sen ne yapışık kor-onasın

*

Mehmet der kederliyim

Endişe verir geleceğim

Şifayı Mevla’dan dilerim

Sen ne bulaşık kor-onasın.

Y.T: 15.08.2020

Bursa Yeminli Tercüme Bürosu

Bursa Yeminli Tercüme Bürosu

Yeminli çeviri çözümlerine mi ihtiyacınız var?

Bursa Yeminli Tercüme Bürosu olarak en iyi fiyatlarla hızlı yeminli tercüme çözümleri sunuyoruz. Veri gizliliği ve güvenliğini sağlayarak müşteri memnuniyetine odaklanan sıfır hata politikamız sayesinde yüksek kaliteli sertifikalı çeviri hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.

Uluslararası ticaret, siyasi-ekonomik engellerin oluşması, göç ve turizm nedeniyle son zamanlarda yeminli tercümeler çok önemli hale geldi.

Yeminli tercüme genellikle yasal bir belgenin veya doğum belgeleri, akademik sertifikalar veya beyannameler gibi yasal bir durumda kabul edilmesi gereken herhangi bir belgenin resmi olarak kabul edilmiş çevirisi olarak kabul edilir. Yeminli tercümeler, bir tercüme idari amaçlarla veya resmi gereklilikler için kullanılacak olduğunda her zaman gereklidir.

Gereksinimler kullanılacağı ülkeye bağlı olduğundan yeminli tercümelere ilişkin sabit bir düzenleme bulunmamaktadır ve bu nedenle düzenlemeler konuma göre değişebilir. Bu nedenle, hedef ülke için çeviri için kullanılan sürece bağlı olarak, bu tür tercümeyi onaylı, resmi olarak da adlandırabiliriz.

Garantili Kalite

Gelişmiş kalite güvence süreçleri ile dünyanın en iyi tercümanlarını destekliyoruz. Hepsi bu kadar da değil: Memnun kalmazsanız, ücretsiz kapsamlı bir çeviri incelemesi sağlıyoruz.

Zamanında Teslimat

Bursa yeminli tercüme, teslimatların % 100 olarak zamanında garanti eden optimize edilmiş bir iş akışı ile sektördeki en iyi performans seviyelerini sunuyoruz. Ayrıca, beklenmedik bir durumda, son teslim tarihini kaçırırsak, çeviriyi tam maliyetine kadar iade edeceğiz.

Ürününüzü tüketicilere pazarlarken tutarlılığın anahtar olduğunu anlıyoruz. Günümüzde şirketler, markalarını yeni pazarlara taşıyarak pazar payını her zamankinden daha fazla genişletmeye çalışıyor.

Dolayısıyla, bir pazarlama kampanyanız, reklam metniniz, web siteniz, broşürünüz, uygulamanız veya diğer herhangi bir promosyon materyaliniz olduğunda, Bursa Yeminli Tercüme Bürosu bu boşlukları doldurmak için dil ortağınızdır. Mesajınızı dil dünyasında doğru bir şekilde iletmek için çeviri şirketleri ararken, Bursa tercüme bürosu’ndan başkasına bakmayın.

Bursa Tercüme Bürosu’nda hangi hizmetleri sağlıyoruz?

Bursa Tercüme Bürosu, geleneksel bir çeviri bürosundan bekleyebileceğiniz her şeyi ve çok daha fazlasını sunar.

Otomotiv, finans, hukuk ve akademik sektörler dahil olmak üzere her türlü sektördeki geleneksel çeviri hizmetlerinin yanı sıra, tüm dil çiftlerinde kapsamlı telefonla, simültane ve ardıl çeviri çözümleri sunuyoruz.

Deneyimli yazılım, oyun ve e-ticaret sistemi yerelleştirme ekiplerimiz sayesinde hedef kitlenizle iletişim kurabileceğiniz ortak bir dil bulmanıza yardımcı oluyoruz.

Gelecek için en umut verici gelişme olan yapay zekaya dayalı kendi makine çeviri motorlarımızı eğiterek daha kaliteli ve daha uygun fiyatlı çözümler sunmak için önemli çaba sarf ediyoruz.

Tüm dil çiftlerinde tamamlayıcı hizmetler olarak anadili konuşan dilbilimciler tarafından düzenleme, makine çevirisi çıktılarının sonradan düzenlenmesi ve yeniden okuma gibi kalite odaklı çözümler sunarak kusursuz projeler sunuyoruz.

Tercüme ve sözlü çeviri hizmetlerinin yanı sıra, multimedya eğitimi almış deneyimli dilbilimcilerimizle altyazı ve seslendirme çevirisi, transkripsiyon, video içerik yerelleştirme ve daha birçok çözüm sunuyoruz.

Çevirilere ek olarak, çok dilli içerik oluşturma ve uluslararası SEO gibi dijital pazarlama hizmetlerimizle de tüm dünyaya erişmenize yardımcı oluyoruz.

Güvenliği, gizliliği ve sorunsuz proje yönetimini garanti ederek, kurumsal ve bireysel müşterilerimizin en acil endişelerini dinliyor ve sektördeki en güvenilir çözüm ortağı olarak öne çıkıyoruz.

Bugün bizi arayın veya çevrimiçi olarak bizimle iletişime geçin… Bursa Yeminli Tercüme Bürosu olarak Sorularınızı yanıtlamaktan mutluluk duyarız.

 

Bursa’da 65 yaş üstüne kısıtlama geldi

Bursa’da 65 yaş üstüne kısıtlama geldi

Yeni kararla 65 yaş ve üstü vatandaşların 08:00-10:00 ve 16:30-19:30 saat aralığında sokağa çıkmaları kısıtlandı. Bu kişilerin birinci derece yakınlarının dışında düğün, nişan, nikah, sünnet, mevlid vb. etkinliklere katılması da yasaklandı.

ŞÜKREDEN HUZUR BULUR

ŞÜKREDEN HUZUR BULUR

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz bir gece namaz kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı. Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s) şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?”[i]

Aziz Müminler!

Peygamberimizin gözyaşlarında saklı olan şükür, yapılan iyiliğin değerini bilmek ve iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Namazın anlamında var olan şükür, maddi ve manevi bütün nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu idrak etmektir. Kulun dilinde daim olan şükür, Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin!”[ii]

Rabbimiz Vehhâb’dır, Rezzâk’tır, Melik’tir, Kerîm’dir. Küçük-büyük, zengin-fakir, güçlü-zayıf her insan, hayatını ancak O’nun verdiği imkân ve ikram sayesinde sürdürebilir. Bu gerçeğin farkında olmak, kadir kıymet bilmek ve Nimetin Sahibi’ne şükretmek, mümin bir kul olmanın vazgeçilmez gereğidir.

Mümin, Rabbine olan minnettarlığını bütün varlığıyla hisseder, dile getirir ve gösterir. Kalbiyle şükreder; Rabbini daima gönlünde taşıyarak O’na karşı borçlu olduğunu bilir. Diliyle şükreder; Rabbini her an övgüyle anar. Bedeniyle şükreder; elini, dilini, gözünü, kulağını iyi işlerde kullanarak her türlü çirkinlikten uzak tutar.

Mümin bilir ki aklın şükrü iman etmek ve faydalı bilgi üretmek, ilmin şükrü bildiğini öğretmek ve uygulamak, malın şükrü ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, sağlığın şükrü ise hayırlı bir insan olmak için çalışıp çabalamaktır.

Değerli Müminler!

Peygamber Efendimiz buyurur ki, “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”[iii] O halde, mümin, kendisine yapılan hiçbir iyiliği küçük görmez; nankörlük ve kibir göstermez. Anne babası, eşi ve çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü herkese teşekkür etmekle mutlu olur.

Aziz Müslümanlar!

Rabbimiz, Şekûr’dur; yaptığımız faydalı işleri ödüllendirir. Hırslı ve açgözlü davranmayan, aksine kanaatkâr ve nimete razı olan kullarını sever. Hutbemi bu hakikati anlatan bir ayetle bitiriyorum: “Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: ‘Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.

[i] Buhârî, Teheccüd, 6; Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 79; İbn Hibbân, Sahîh, II, 386.

[ii] Bakara, 2/152.

[iii] Tirmizî, Birr, 35.

Gemlik Belediyesi’nden çiftçiye destek

Gemlik Belediyesi’nden çiftçiye destek

Gemlik Belediyesi tarıma destek vermeye devam ediyor. Daha önce Adliye köyünde organik tarım merkezinde ilaçsız tamamen organik olarak yetiştirdiği domateslerden fide elde edip vatandaşlara dağıtmayı hedeflediğini açıklayan Gemlik Belediyesi, şimdi de Umurbey’de 500 metrelik alana sulama hortumu döşeyerek zeytinliklerin sulanmasını sağladı.

Gemlik Belediyesi ve Çiftçi Malları Koruma Heyetiyle planlanan ve kısa sürede hayata geçirilen bu proje sayesinde binlerce metrekare alanın sulanması sağlandı.

Ayrıca Gemlik Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri koordinesinde yürütülen çalışmalarda yaklaşık 40 kilometrelik arazi yollarında düzenleme çalışması yapılarak yaklaşan zeytin hasat zamanı öncesi çiftçilerin arazilerine kolaylıkla ulaşması için çalışmalar gerçekleştirdi.

“Sertaslan, Çiftçimizin yanında olmaya devam edeceğiz”

Çiftçilerin her zaman yanında olmaya devam edeceklerini belirtirken Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, “Gemlik’te göreve geldiğimizden bu yana çiftçilerin hayatlarını kolaylaştırmak için çalışmalar yapıyoruz. Küçük Kumla köyümüzdeki sulama sorununa çözüm olacak havuzun inşaatını tamamladık ve kullanıma açtık. Umurbey mahallemizde ise daha önce yaptığımız bir kilometrelik sulama sisteminin yanında beş yüz metrelik sulama sistemi daha ekleyerek hemşerilerimizin zeytinliğini rahatça sulamasını sağlıyoruz. Adliye köyündeki tarlamızda hiçbir tarım ilacı kullanmadan ve sadece organik gübreyle yetiştirdiğimiz domatesleri bu sene kurutarak tohum haline getireceğiz. Tohumlardan elde ettiğimiz fideleri ise köylümüze dağıtacağız. Biz göreve geldiğimizde çiftçilerimizin zeytinliklerine ulaşmak için kullandığı arazi yollarının bozuk olduğunu fark ettik. Gemlik Belediyemizin Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, arazi yollarında muhtarlarımızın koordinesinde düzenleme çalışmaları yaparak vatandaşlarımızın tarlalarına rahatlıkla ulaşmasını sağladı” dedi.

Saadet’ten Kaymakam’lık Ziyareti

Saadet’ten Kaymakam’lık Ziyareti

Saadet Partisi Gemlik İlçe Başkanı Ahmet Vakkas Yıldız yönetim kurulu üyeleri ile birlikte ilçemize yeni atanan Kaymakam Hasan Göç’ü makamında ziyaret etti. Başkan Yıldız yaptıkları ziyaretin neticesinde şu sözleri söyledi.

‘Sayın kaymakamımızın tatlı dili ve güler yüzünü gördüğümüzde bu güne kadar görev yaptığı yerlerde çok gönüller kazandığına ve ilçemizde de aynı karşılığı bulacağına inandığımı belirtmek isterim. Sayın kaymakamımızın mesleğinde icra ettiği görev süresini de dikkate aldığımızda ilçemize çok şeyler katacağına yaratacağı sinerji ile de halkımızın sevgisini kazanacağına yürekten inanıyorum. Bu vesileyle, bizleri kabul eden kaymakamımız Sayın Hasan Göç Beyefendiye şahsım ve halkımız adına hoş geldiniz diyor görev süresi boyunca kendisine başarılar diliyorum.’ diyerek sözlerini noktaladı.

Yıldız ve yönetim kurulu üyelerini kabul eden kaymakamımız Hasan Göç ise, Saadet Partililerin yaptığı nezaket ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek kendilerine teşekkür etti. Kaymakamımız Hasan Göç’e Saadet Partililer tarafından Prof. Dr. Merhum Necmettin Erbakan’ın ‘DAVAM’ adlı kitabı hediye edildi.

Bir Anket ve Milliyetçilik Yükseliyor

Bir Anket ve Milliyetçilik Yükseliyor

Öncelikle Ada Araştırma Şirketinin 2020 Temmuz ayında yaptığı anketin sonuçlarına bir bakalı. Bu gün seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz sorusuna cevap verenlerin kararsızlar da dağıtıldıktan sonra partilere göre dağılımı şöyle oluşmuş.  AKP 39 CHP 24 MHP 10 İYİ Parti 10 HDP 9 DEVA PArtisi 20,6 Gelecek Partisi 1,9 Saadet Partisi ise yüzde 1,1 şeklinde oluşmuş. Kalan kısım ise dieğr partilere dağıtılmış.  Sayıları hayli fazla olan kararsız seçmenlerin de eklendiği bu tablodan siyaseten şu mesajları alıyoruz. AK Parti 18 yıllık iktidarının ardından uzun süre sonra yüzde 40 ların altına inmiş görünüyor. Buna akrşılık sürekli muhalefette olan CHP nin de geçmişte olduğu gibi yerinde saydığını söyleyebiliriz. MHP nin geçmişte aldığı yüzde18 civarındaki oy oranlarından uzak kalmakla birlikte gerekli sıçramayı henüz yapamadığını, tüm yıpratma ve suçlamalara rağmen İYİ Partinin de 2018 deki oy oranınını koruduğunu gözlemliyoruz. Tabloda milliyetçi olarak tanılanan iki partinin yani MHP ve İYİ Partinin toplamdaki oylarının yüzde 20 leri aştığını ve aslında bölünme olmasa milliyetçi tabanın ülkede ilk defa 1/5 oranını geçtiğini görebiliyoruz.

Gezi parkı olaylarının tırmandığı süreçte CHP li Selin Sayek Böke ile Akşenerin kurduğu yakınlığı biliyoruz. Bu iki bayan siyasetçiyi Amerikan Ankara büyükelçisi ile aynı fotoğrafta görmüş ve yadırgamıştık.  Ak partide ise erdoğan ile parti arasındaki oy oranı arasındaki makasın iyice açıldığını görüyoruz. Salgına ve ekonomik sorunlara yenik düşen seçmenin dış politikada yaşanan gelişmelerden ce cami açılışı gibi dini söylemelrden artık eskisi gibi etkilenmediğini gözlemliyoruz. Laiklik konusunda aşırı hassas davranan CHPnin milliyetçilik konusunda yeterince çaba göstermediğini gözlemliyoruz. Yaşanan süreçte ülkemizde ve dünyada milliyetçilik tavan yapnaktadır. Artık seçmen emeğe ve insan haklarına değer veren ve ülkesini seven iktidarlar istemektedir.  Suudilerin ve arap emirliklerinin politikaları dünyada değer kaybetmiştir. FETÖ ve benzeri yapılanmalar da dindan ve muhafazakar kesimleri ve onların siyasetlerini yıpratmıştır. Modern ve laikçi yapılar dahalktan kopukl yaşamaktadır.  Bu aşamada milliyetçi kesimlere fırsat doğmuştur. İşte böyle bir ortamda Sayın Akşenere yeni bir rol yüklenmektedir.  Sayın AKşener büyük htimalle millet ittifakını bırakacak ve CHP ile HDP yi başbaşa bırakacaktır. ANA htar parti rolünü üstlenecektir. Böyle bir projede Davutoğlu ve Babacan da kepenk kapatmak zorunda kalacaklardır.  HDP önünde bekleyen anneler siyasette kartların yeniden karılmasını sağlamıştır.

 

Günün Sözü

Az anlamak ters anlamaktan iyidir

A France