Gemlik Lisesi 88 mezunlarından 33 .yıl buluşması
Gemlik Lisesi 88 mezunlarından 33 .yıl buluşması
Dışarıdaki Dostları Özenle Seçmeliyiz
Dışarıdaki Dostları Özenle Seçmeliyiz
12 Eylül Askeri Darbe sonrasında, Avrupa Birliği yönetimi ilgimizi çekmişti.
Bu ülkelerdeki, demokrasi, insan hakları ve hukuk uygulamalarını dikkatle izliyorduk.
Bu arada, uzun ve kısa süreli
görevlerle , bir çok Avrupa ülkesine de, gidip geliyorduk.
Bu seyahatlerde, metro ile yapılan yolculuğu, uyumlu imar düzeni ve çevre temizliğini beğeniyorduk.
Darbe konseyi tarafından yönetilmek, (AB) tarafindan çok eleştiriliyordu. Demokrasi ile yakınlığımız, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusundaki kararlarımız, dikkatle izleniyordu.
1954 yılı sonrasında terörle mücadele dönemine girdik.
Ama (AB) ‘nin demokrasi ve insan hakları anlayışı ile, terörle mücadele mecburiyetimiz arasına, sıkışıp kaldık.
Üyeliğe zarar gelmesin diye, 40 yıl bu baskı altında Avrupa birliği kapısında bekletildik.
Sahada savaştığımız teröristlere, Almanya’nın, Fransa’nın, Hollanda’nın ve Yunanistan’nın sahip çıktığını ve destek verdiklerini, üzülerek gördük.
Kendimize şu soruyu sorduk. Avrupa Birliğinin amacı neydi. Bizi üyemi yapacaklardı, yoksa bizi bölmeyi mi planlıyorlardı, bir türlü anlayamamıştık.
Ama Yugoslavya ‘daki iç savaşı görünce (AB)’nin amacını o zaman anladık.
Yugoslavya’daki iç savaşa karışan, bu savaşı büyüten ve ülkenin parçalanmasına destek verenler, (AB) ülkeleriydi.
Yıllar geçtikçe, bizim içinde benzer bir senaryonun, gündemde olduğunu anladık. Türkiye’den kaçan teröristlere, bazı (AB) ülkelerinin ev sahipliği yaptığını görünce, bir bölme projesi ile karşı karşıya kaldığımızı anladık.
Öğretmeni, hemşireyi karayolları ve (DSİ) teknisyenlerini öldüren bir örgütle mücadele ederken, demokrasiye uyun insan haklarını ihlal etmeyin, uyarısı alıyorduk.Sonra üye olamazsınız tehditlerini duyuyorduk.
Biz, iktidarda olsakta, muhalefette olsakta birlik olmaktan vazgeçmeyelim.
Dünyanın en önemli coğrafyasında olmamızın, avantajını kullanalım.
Bu dönemde , bize yardım vadeden dostlarımızı seçerken, özenerek davranalım.
Çünkü bizim bu topraklardan başka bir vatanımız olmadığını, hiç unutmayalım.
GÜNÜN SÖZÜ
Görünüşe göre, karar ver.
“La Fontain”
HAYTAP’tan Gemlik Belediyesi’ne destek
HAYTAP’tan Gemlik Belediyesi’ne destek
GEMLİKSPOR’UN RAKİPLERİ BELLİ OLDU
GEMLİKSPOR’UN RAKİPLERİ BELLİ OLDU
“Eğlence Karavanı’ndan Gemlik Çıkarması”
“Eğlence Karavanı’ndan Gemlik Çıkarması”
Gençlik Meclisi ateş kahramanlarını unutmadı
Gençlik Meclisi ateş kahramanlarını unutmadı
JAPON FELSEFESİ
JAPON FELSEFESİ
Bugünlerde herkesin dilinde mutluluk ve mutsuzluk kavramları dolaşıyor.
Genele baktığımda ise pek çok insanın yaşadığı hayattan, içinde bulundukları koşullardan, sahip olduklarından ya da olamadıklarından dolayı mutsuz olduklarını görüyorum.
Bunun üzerine bahsi geçen konu hakkında kendimi eni konu sorguya çektim! Mutlu muyum yoksa mutsuz bir insan mıyım diye.
Yaptığım sorgulamanın sonucunu sizinle de paylaşmakta bir sakınca görmüyorum. Vardığım kanı şu ki, ben mutlu bir insanım.
Sanırım mutluluk, ne ile yetindiğinizle alakalı. Neyin ya da hangi konuların ruhunuzu beslediğiyle. Makul isteklerinizle…
Çünkü “mutsuzum” diye çığıran insanların hemen hepsinde şunu gözlemledim; mutluluk gibi soyut bir kavramı bir eşyaya, objeye veya başka bir kişiye bağlıyor ve ancak ona sahip olduklarında mutlu olabilecekleri düşüncesiyle kendilerini gerçek mutluluk hissinden yoksun bırakıyorlar.
Yani bu insanlar kendileri için sunulmuş olana değil, hep kendileri dışında olan ve ulaşamayacakları hedeflere odaklandıkları için mutsuzlar.
Ve bu hedef onları var oldukları gerçeklikten öylesine uzaklaştırmış ki, ellerinin altındaki hazineyi bile görmekten aciz kalmışlar. Yani sahip olduklarının kıymetini bilmekten.
Bunlar benim gözlem ve tespitlerim. Benimkiler dışında Japonların meşhur “Mutluluk Felsefesi” diye adlandırdığı 10 maddeye de şöyle bir göz atmak istedim.
Neden başka bir millet değil de Japonlar? Çünkü bana göre Japonlar, ırklar arasında en üretken, en çalışkan ve olaylar – durumlar karşısında en sakin kalabilen insan topluluğudur. Üstelik hiçbir koşul altında sahip oldukları sükuneti bozmadan, gülümseyebilen insanlardır.
Hani şu herkesin, hepimizin hatta son yıllarda pek çok ülke insanının diline pelesenk olan “AN’ da kal!, AN’ ı yaşa!” kelimeleri var ya, işte onların da kökeni Japonların Mutluluk Felsefesi’ ne aittir. Yani Zen Felsefesi.
Gülümseyen insanların ülkesi olan Japonya’ nın Zen Felsefesi maddelerini sizin için sıralıyorum;
1) AN’ ın güzelliğini fark et.
2) Her AN’ ı son AN’ınmış gibi yaşa.
3) İçine dön, duygularını serbest bırak
4) O AN her ne yapıyorsan ona odaklan.
5) Kusur dediğin şeylerin eşsizliğini fark et.
6) Beklentileri bir kenara bırak.
7) Merhametli ol.
8) Kendinle dost olmayı öğren.
9) Şefkat pratikleri yap.
10) Farklı şeyleri denemekten kaçınma.
Sizi bilmem ama, ben bu on maddelik öğretiyi çok sevdim ve belki de bireysel yaşantımda bunları yapıyor olduğum için mutluluğu buldum.
Kıssadan hisse; olanı olduğu gibi kabul ederek yaşamak ve Japonların dediği gibi AN’ ın güzelliğini fark edebilmek mutluluğa açılan kapının anahtarı.
Mutlu olun ve esen kalın.