Gemlik Haber

1 Mayıs ve  Bir Anı

1 Mayıs ve  Bir Anı

Geniş ailemiz içinde bir de sendika

Başkanımız vardı.

Dayım Recep Tecik 1959-1960 yılları

Arasında Bursa’da Teksif şube başkanlığı yaptı.

Bir önceki başkan Recep Kırım dı.

Daha sonra Demokrat Partiden Bursa

Milletvekili seçilmişti. İyi bir hatip olan

Merhum dayımın da milletvekili olmasını bekliyorduk.

Ama 27 Mayıs darbesi olunca tüm kurumlar darmadağın oldu.

Sendikalar askıya alınmış ve dayım da

Merinos fabrikasındaki işine geri dönmüştü.

O zamanki sendikacılık rahmetli Ecevit’in çabaları ile

Yeni yeni ortaya çıkan işçi haklarının peşindeydi.

Ayrıca sendikalar hükümet ve devletle içi içeydi.

1966 yılında Kütahya Azot fabrikasında çalışırken

Petrol İş sendikası ile birlikteydik.

1960- 1970 li yılarda Petrol İş sendikası her kesimden

Oluşan üyelerini tatmin eden bir yapıdaydı.

İdeolojik tutku yerine emekçi için mücadeleyi

Hedef seçmişti.

Hükümetlerle aynı fotoğrafta görünmese de

Her zaman devletin yanında yer alıyordu.

Yani bu günün sendika anlayışından farklı

Bir yol haritası vardı.  Her konuda hükümetin

Yanında yer alan Hak İş gibi değildi.

Ayrıca her konuda hükümet karşıtı olan

DİSK sendikası gibi de değildi.

Toplum sağlığının ekonomik dengelerin

Ve siyasi hedeflerin çok kırılgan olduğu dönemlerde

Tüm sendikaların birinci hedefi sadece

Emekçi hakları olmalıdır. Sendika yönetimleri

Siyasetin ve iş dünyasının kumpaslarından ve

Telkinlerinden uzak durmayı başarmalıdırlar.

Hükümet karşıtlığı ile devlet karşıtlığı

Arasındaki ince çizgiyi fark etmelidirler.

Aslında emek içi çalışmak hem dinen

Hem de ilmen en kutsal görevdir.

Ama ideolojik sloganlarla ve ideolojik

Saplantılarla hiç bir hedefe varılamaz.

Emekçinin hakalrına zarar verecek her

Türlü eylem ve söylemden uzak durmalıyız.

Birinci önceliğimiz ücret yerine iş güvenliği olmalıdır.

 

Günün Sözü

Yapacağım deme

Yaptım de.

Plautus

 

BORUSAN’DAN #ASKIDAEĞİTİMVAR!

BORUSAN’DAN #ASKIDAEĞİTİMVAR!

Toplumsal dayanışmayı destekleyen Borusan, #AskıdaEğitimVar projesini başlattı. Sosyal girişim Askıda Ne Var ile birlikte gerçekleştirilen proje kapsamında, üniversite öğrencilerine destek veriliyor. Borusan Holding CEO’su Erkan Kafadar da mentorluk yaparak projeye katkıda bulunuyor.

Sosyal faydayı her zaman önde tutan ve Türkiye’nin Covid-19 ile mücadelesinde toplumsal dayanışmayı güçlü bir şekilde destekleyen Borusan, yeni bir projeyi hayata geçirdi. Askıda Ne Var sosyal girişim platformu ile birlikte başlatılan #AskıdaEğitimVar projesi uzaktan eğitime erişimde zorlanan üniversite öğrencilerini desteklemeyi amaçlıyor.

Proje kapsamında, eğitimlerine kesintisiz devam edebilmeleri için üniversite öğrencilerine bilgisayar, internet paketi, online kitap aboneliği, mentorluk ve online eğitim platformlarına erişim desteği sağlanıyor. Borusan Holding CEO’su Erkan Kafadar ve Borusan’ın üst yönetimi de mentorluk yaparak projeye destek olacak.

Eski bir Osmanlı geleneği olan “askıda ekmek” uygulamasından esinlenerek tasarlanan, ülkemizin geleceği olan gençlerin kendilerini mümkün olan en iyi şekilde geliştirebilmelerini hedefleyen Askıda Ne Var? sosyal girişimi ile Borusan Holding işbirliği hakkında açıklama yapan Erkan Kafadar şunları söyledi:

“Borusan’ın topluma fayda sağlayan çalışmalarının önemli bir kısmı eğitim alanında yapılıyor. Borusan’ın, sosyal sorumluluğu sürdürülebilirliğin temel bir parçası olarak gören yaklaşımı, Kurucu ve Onursal Başkanı merhum Asım Kocabıyık’ın kuruma kazandırdığı değerlerin ve kültürün doğrudan bir sonucudur. Bu bağlamda grup olarak çocukların ve gençlerin eğitim imkânlarına erişimini desteklemek için uzun yıllardır faaliyet gösteriyoruz. Bugün üniversitelerde fiziksel olarak yapılamayan eğitim çevrimiçi yapılıyor. Oysa birçok öğrencinin uzaktan eğitime devam edebilmek için temel ihtiyaçlar olan internet ve bilgisayara erişimi bulunmuyor. Projeyi bu nedenle hayata geçirdik. İsteyen herkes bu projeye bireysel olarak destek verebilir. Ben bu projeyi destekleyen tüm birey ve kurumlara teşekkür ediyorum. İnanıyoruz ki bugünleri #BeraberAşacağız.”

Askıda Eğitim Var Projesi Bahçeşehir Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi, Biryudumkitap, Cambly, HP, Microsoft ve Udemy’nin desteği ile gerçekleşiyor. Projeye bireysel olarak destek vermek isteyenler  askidanevar.com  adresini ziyaret ederek ASKIYA BIRAK sekmesine tıkladıktan sonra kaydını yaptırıp gençlerin eğitime eşit şartlarda erişebilmek için ihtiyaç duydukları malzemeleri askıya bırakabilir. Projenin tanıtım videosuna ise bu adresten erişmek mümkün.

Kent Konseyi’nden yardım hamlesi

Kent Konseyi’nden yardım hamlesi

Koronavirüs salgını nedeniyle hızlanan sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetleri, Ramazan ayında artarak devam ediyor. Bu kapsamda Gemlik Kent Konseyi ihtiyaç sahiplerine erzak paketleri ulaştıracak.

Gemlik’te ihtiyaç sahiplerine erzak yardımı yapan kurumlar arasına Kent Konseyi de katıldı. Geçtiğimiz hafta bir araya gelen Gemlik Kent Konseyi üyeleri, Ramazan ayı boyunca çeşitli mahallelerdeki ihtiyaç sahiplerine erzak yapma yardımı kararı alırken ilçenin farklı bölgelerinde de pide ve ekmek ikramı gerçekleştirecek. Gemlik Kent Konseyi daha önce sağlık ocaklarındaki doktorlara yüzlerce cerrahi maske ve siperlik ulaştırmış, devlet hastanesindeki doktorlara ise teşekkür amaçlı kumanya ikramında bulunmuştu.

Çetinkaya: “Muhtarlarımızla birlikte hareket edeceğiz”

İçinde bulunduğumuz dönemde dayanışma ve yardımlaşmanın çok daha önemli hale geldiğini dile getiren Gemlik Kent Konseyi Başkanı Gürhan Çetinkaya, yaşanan birlik ve beraberlik havasına katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

Çetinkaya şöyle konuştu: “İlçemizde başta belediyemiz olmak üzere erzak ve çeşitli yardımlar yapan kuruluşlar var. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Biz de bu dayanışma ağını güçlendirmek adına daha önce gerçekleştirdiğimiz gibi, kendi imkânlarımız ve Kent Konseyi üyelerimizin yaptıkları katkılar ile içinde temel gıda maddeleri ile et, tavuk, pide gibi gıda malzemelerinin olacağı paketler hazırlayacağız. Muhtarlarımız ile görüşerek aileleri tespit edecek ve paketleri kendilerine teslim edeceğiz. Ayrıca her akşam farklı bir mahallede ekmek ve pide dağıtımı yaparak hemşerilerimizin sofralarına katkıda bulunacağız. Ramazana ayının bereketi ve rahmeti ile bu zor günleri de en kısa sürede atlatacağımıza inanıyoruz.”

FİLM GİBİ!

FİLM GİBİ!

Sevgili okurlar, geçen haftadan bu haftaya bıraktığım gibisinizdir umarım.
Tuhaf bir giriş oldu değil mi?
Haklısınız ama son iki ay içinde değişen hayatlarımızda bir süre konuşmadığımız, iletişim kurmadığımız çevremizle ilk temas cümlelerimiz haline geldi bunlar.
Belli aralıklarla telefonlaştığımız kişilerin, telefonu ilk açtığımızdaki ses tonları endişeli ve kaygılı olurken, ancak bir bulaşma riski veya o kişinin yakın çevresinde bir ölüm kalım hali yaşanmadığını öğrendikten sonra rahatlayabiliyor ve normal seyrinde bir görüşme yapabiliyoruz.
Film gibi yani!
Değişim sadece bununla kalsa iyi ama zaten hepimizin bildiği ve yaşadığı durumlar söz konusu olduğu için uzun uzadıya yazmayacağım.
Tabii bir de dilimize pelesenk olmuş maske konusu var ki; evlere şenlik!. Sosyal alanda maske takmak zorunlu fakat alabileceğimiz bir yer yok!
Açıklamalara göre; vatandaşın maske ihtiyacı karşılanıyor olsa da bunun sadece bir açıklamadan ibaret olduğunu milyonlar olarak artık hepimiz biliyoruz. Tam bir komedi yani. Trajedi içinde komedi!
Bu konuya da kalemimin ucuyla değiniyor ve böylece esas konuya gelmek istiyorum.
Yani yazı başlığımdaki “film gibi” kısmına.
Son iki aydır neredeyse adapte olduğumuz dönüşen hayatlarımızda şunun farkına vardık ki kasım 2019′ dan bu yana dünyada bir şeyler değişime uğruyordu zaten.
Ve bizler, geçtiğimiz senenin kasım ayından itibaren basında gördüğümüz ve duyduğumuz Çin’ den gelen haberlerin gözlerimizde ve kulaklarımızda sadece bir kaç dakika kalmasına izin verdik.
Basit bir filmi izlerken bile nasıl hafızamıza kazıyorsak, Çin ile ilgili haberleri senaryosu iyi yazılmış bir film değeri kadar dikkate almadık!
Senaryo demişken, şu an gerçekte yaşanılanların hayal dünyası kuvvetli ve kalemi sağlam bir senaristin elinden çıktığını düşünüyorum bazen. Sanki alt yapısı kusursuz yazılmış bir film gibi her şey!
Yaşamlarımızda ciddi değişimlere yol açan bu salgını şayet bundan bir kaç sene önce değil, sadece bir kaç ay önce biri size demiş olsaydı inanır mıydınız?
Hepimizin adına dürüstçe ben cevap vereyim bu soruya; “hayır inanmazdık”.
Gerçekten bu illeti hiç kimse bilmiyor muydu yoksa dünyada bilen 3-5 kişi var olabilir miydi? Bütün bu olanlar “başlangıç” adına iyi yazılmış bir senaryo mu yoksa? diye sormadan edemiyorum.
Tabii ki bu düşüncelerin içine kendimi durup dururken atmışlığım falan yok ama izlediğim bir film peşi sıra bu soruları getirdi aklıma.
Hangi film ve kurgulanmış hangi senaryo bu kadar yalın ve birebir olarak gerçekleri anlatabilir?
2011 yılında çekilmiş ve izleyiciyle aynı yılda buluşmuş olan SALGIN filminden bahsediyorum. Bir Hollywood yapıtı. Normal şartlarda Hollywood’un bu tarz fantastik-bilim kurgu türdeki filmlerinde abartma ve aşırıya kaçma huyunu bilen bilir. Hatta müptelâları bunun sadece bir film olduğu farkındalığıyla der ki; ” çok abartmışlar bu kadar da olmaz ama adı üstünde bilim kurgu filmi!” diye.
Bu film, işte tam da bu düşünceyle izlenmişti seyirciyle buluştuğu yıl. Hakkında tıpkı benzeri salgın filmleri edasıyla yorumlar yapılmıştı izleyici tarafından; “olası dışı ama güzel…Sahneleri olağanüstü vb. “
Gel gelelim bahsi geçen bu filmin bugün yaşananlarla birebir örtüşmesi tüyler ürpertici! Kelimeyi bir kez daha üzerine basarak yazma ihtiyacı duyuyorum; ” birebir” . Abartısız, yalansız her şey bugün olduğu gibi!
2011 senesinde yayınlandığında gözlere bayram ettiren, gerçek dışı bir film misali izlenen bu film, nedense bugüne olduğu gibi ışık tutuyor!
Bu filmi o tarihte izleyenlerle şimdi bir daha izleyenler, haklı olarak bundan dokuz sene öncesinde “abartılı ve belki de saçma”  yorumunu yaparken, şimdi ise tabiri caizse küçük dilini yutuyor gördüğü tıpkılık karşısında!
Filmi izlemiş biri olarak ben de sorgulamıyor değilim; bugün yaşadıklarımız gerçekten de bazı kesimler tarafından ustaca yazılmış bir senaryonun ürünü mü? diye.
Zira yıllar öncesine ait hiç bir kurgu, gerçek kadar gerçek olamaz!
Eğer böyleyse, değişen hayatlarımızdaki sorunlar devede kulak olarak kalır, yaşanan insan kıyımlarının yanında!
Hangi hedef için olursa olsun bunun böyle olmaması için kendimi ikna etmeye çalıştığım günlerdeyim. Keza, aklım ve yüreğim insanoğlunun bu kadar kötü olabileceği fikrini kabullenmek istemiyor bir türlü.
Daha fazla sözü uzatmadan diyorum ki bu filmi izleyin ve kendi değer yargılarınızı oluşturun.
Unutmayın; Hollywood, 2011 yapımı, SALGIN isimli film.
Sonra mı?
Filmi izledikten sonra bu köşede bir daha buluşalım sizinle.
Hiç birimizin birer kurban olmadığı inancıyla esen kalın.

3 Mayıs 1944 Türkçülerin ızdırabı ile yoğrulmuş bir dönüm günüdür

3 Mayıs 1944 Türkçülerin ızdırabı ile yoğrulmuş bir dönüm günüdür

Gemlik Ülkü ocakları Başkanı İsmail Baydar 3 Mayıs Milliyetciler Günü Dolayısıyla yazılı bir açıklama Yaptı.
Baydar Açıklamasında; Herşeyden Önce Kovit-19 Hastalığı Nedeni İle Vefat eden Hastalarımıza Allahtan Rahmet Tedavi Görenlere İse Acil Şifalar Diliyorum Ayrıca,Gecesini Gündüzüne Katarak Çalışıp Mücadele Eden Sağlık Çalışanlarımıza , Bu kutsal Görevlerinde Muhaffakiyetler diliyor yanlarında olduğumuzu bilmelerini İstiyoruz’
“Türk milliyetçiliğinin yesefe dayanan geçmişinde ,okun gerildiği yer olan ve harekat noktası ,olmaya muktedir bir gün olan 3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nü büyük bir kıvanç ve iftiharla anıyoruz,kutluyoruz. Türk’ün varlığının günümüze kadar ulaşması ve Türklüğün ebed müddet var olması için elzem olan milliyetçiliğin bu muhtevası ve mahiyeti 3 Mayıs 1944’te görmezden gelinmiştir. Cumhuriyetimizin felsefi ve kültürel, milletimizin zihin dünyasının temelini oluşturan Türk milliyetçiliği bu günde yok sayılmak ve mahkum edilmek istenmiştir.
Türk milliyetçiliğinin bu gür sadası karşısında adeta titreyen Türk ve Türklük düşmanları; Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve Nihal Atsız Bey başta olmak üzere birçok çelik iradeli, inanmış dava adamı Türk milliyetçisini yarım metrekarelik tabutluklara hapsettirmiş, vatanperverleri işkencelerden geçirtmiştir.
Mahkum edilen sadece bedenler olmuş, işkenceler Türk milliyetçiliğinin bayraklaşmasına engel olamamış, Türk milliyetçiliği fikri önü alınamaz bir şekilde Türk milletinin bedeninden ve ruhundan ayrılmaz bir parça haline dönüşmüştür.
Tam 76 yıl önce tüm zorluklara karşı adanmışlığın, inanmışlığın ve kararlılığın sembolü haline gelen dava adamları 3 Mayıs’ın anlam ve önemini zihinlere kazınamaz bir şekilde yerleştirmiştir.
Türk milliyetcileri olarak bizim Hedefimiz ise,Türk medeniyetini tekrar dirilterek dünyaya adalet ve nizam getirmektir. Bunu yapacak inanca ve güce sahibiz. Tarih sahnesinde görüldüğü çağlardan beri Türk; cihangir, yüksek karakter sahibi ve teşkilatçı bir millet olarak tanınmıştır. Ancak milletimizin ilim ve sanat yönünün de son derece kuvvetli olduğu asla akıllardan çıkarılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki Türk; Mete, Alparslan, Fatih ve Mustafa Kemal olduğu kadar Uluğ Bey’dir, Ali Kuşçu’dur, Harezmi’dir, Aziz Sancar’dır. Türk, dört yüz çadır ile mücadeleye başlayıp asırlarca dünyaya ışık olmuş bir medeniyetin sahibidir. Dünyamız bugün dijitalleşme alanında büyük adımlar atmaktadır. Dünya tarihi bir milletler mücadelesidir ancak bu mücadele bugün sadece sıcak savaş alanlarında sürmemektedir. Milletlerarası mücadele iktisadi ve teknolojik rekabet olarak devam etmektedir. Varlığımızı ve bağımsızlığımızı korumanın en önemli şartlarından bir tanesi, kendi teknolojimizi oluşturmak ve kullanmaktır. Milli kültürümüze ve milli tarihimize bağlı kalarak köklü hamleler ve büyük sıçramalar yapabilmemizi sağlayacak yegane topluluk Türk milliyetçileridir. Milli şuur ve ülküler etrafında birleşmiş olan gençlerimizi fen ve teknolojiye yönlendirecek, teknolojide dünyanın en ileri memleketlerinden birisi olmak yolunda büyük adımlar atmalıyız. Türk dehasını yeniden gün yüzüne çıkarmalıyız Yüklenmeye talip olduğumuz bu görevin ağırlığının ülkü ocakları olarak farkındayız. Buradaki en büyük güven kaynağımız tükenmez enerjileri, sonsuz cesaretleri, engin ferasetleriyle ile Geleceğimizin Teminatı Gençlerimizdir.
Ülkü ocakları olarak ,Onların bize emanet bıraktığı 3 Mayıs ruhunu ebediyete kadar yaşatacağımıza söz veriyor, Türk milliyetçilerinin 3 Mayıs Milliyetçiler gününü Ve Ramazanı şerifini tekrardan kutluyoruz.
Ahirete İntikal etmiş Dava adamlarımızı Rahmet ve dua ile anıyoruz.
Sözlerimi bitirirken, şunları belirtmek istiyorum, üstün bir adanmışlıkla görev yapan doktorlarımıza, hemşirelerimize ve bütün sağlık personelimize güvenimiz ve desteğimiz tamdır.
Allah bizleri her türlü hastalıktan, beladan, kazadan ve dermansız dertten korusun diyorum.

Unutmayalım ki, henüz aşısı ve kesin tedavisi bulunmayan KOVİD-19 hastalığından korunmanın en gerçekçi yolu bulaşmasına mani olmaktır.

İnsan ve toplum sağlığı için yapılacak fedakârlıklar geleceğimizi de kesinlikle güvenceye alacaktır”dedi.

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ, ÖNEMİ VE ŞİİR’İM”

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ, ÖNEMİ VE ŞİİR’İM”

İnsanların önemli yaşam değerleri milli ve manevi kutsal değerler ve düşüncenin ardından koşmalarıdır. İnsan, şeref ve haysiyeti için muhteşem saydığı, inandığı bir gaye uğruna ölmesini bilendir. 3 Mayıs 1944’te Türk milliyetçileri-Irkçılık- Turancılık suçlamasıyla tabutluklara konuldular, işkenceler gördüler. Fakat bu zulümlere, çilelere rağmen onlar bildikleri, inandıkları, yoldan sapmadılar. 3 Mayıs Türk milliyetçiliğinin varlık iradesini ortaya koyuşunun tarihi vesikaların-dandır. Türklüğün ismine yakışır bir hareket tarzıyla ortaya çıkan bu irade, dönemin siyasi gelişmelerine karşı milli bir dayanışma olması ve bu vatanın hakiki sahiplerinin öz evlatlarının varlık iradesin-indir.

*

Dönemin siyasi iktidarı tarafından zorbaca icra edilen, milli ve manevi değerleri hedef alan tüm çabalar, Türk milleti tarafından derin tepkiler koyarak; Bu tepkiler, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Togan, Muzaffer Eriş, Reha Oğuz Türkan, Osman Yüksel Serdengeçti ve diğer idealist, Türk milliyetçilerin üstün gayretlerini, Türk milleti anlamıştır. 3 Mayıs hadisesinde gösterilen fedakar ve asil başkaldırı, siyasi irade tarafından gayri hukuki müdahale ve tatbikatlarla susturulmaya çalışılmaları ortaya konulan asil kararlılık karşısında, bu zulümler aciz kalmıştır. Bu kutlu mücadele, inançla sahiplenilmiş bir davanın yıllar öncesindeki azmin, kararlılığın her türlü zorluğa üstün geleceğini ispat etmiştir.

*

3 Mayıs 1944, Türk milliyetçiliğinin inanmış ve adanmış gerçek dava adamlarının elinde yarına ışık tutacak bir meş’ale misali, Türklük bilincinin tarihi bir abidesi olarak tarihe mal olmuştur. Türk milliyetçileri, tek parti döneminin totaliter kadrolaşmaya zemini hazırlamasına, milli ve manevi değerlere karşı şiddetli bir tavır takınmasına başkaldırarak çekilen çileler ve ıstıraplar karşısında asla yılgınlığa düşmeyen Türk’e sevdalı yürekler, gür bir sedayla inançlarını dile getirmeye devam etmişler, Türk milliyetçiliğinin sarsılmaz bir inançla bugünlere taşınmasında mihenk taşı olmuşlardır.

*

Türk milliyetçiliğine; bugünde dolaylı yollarla siyasi iktidar, medya ve sözde aydınlar tarafından içten ve dıştan yürütülen, kapalı saldırılara karşı, Başbuğ sevdalısı, ülkücü Hareket dün olduğu gibi bugünde mücadelesini dik duruşuyla devam edecektir. Bu tavır ve dik duruş, Türk milletinin bugününe ve geleceğine içten ve dıştan her türlü tehlikelere karşı tedbiriyle Ülkenin asıl turan hedefine ulaşmasında amacıdır.3 Mayıs ruhunun milliyetçi ve ülkücü yüreklerde bütün heyecanla, samimiyetiyle vücut bulmasını arzu idealidir. Başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş olmak üzere ahirete intikal etmiş vatan ve millet sevdalısı bütün dava erlerine, Ülkücü şehitlere ve tüm şehirlerimize en derin duygularla, Ruhları şad; mekanları cennet kabirleri nurla dolsun gazilerimize sağlık versin. Her zor günler geçer evde kal sağlıklı ol… “3 MAYIS TÜRKÇÜLER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN “

BUGÜN TÜRKÇÜLER GÜNÜ TOYUM VAR BUGÜN

Türkün duygusu, Türk için azizdir candan,

Ülkü ideali için can verdiler bedenlerden,

Amaç, inanç, istiklal, bayrağı, ille’ de vatan,

Bugün Türkçüler günü toyum var bugün.

*

Turan ideali tuğ gölgesine bozkurtlar gelsin,

Tüm Türk soylu boyları, obalar toplansın,

Tanrı, Altay dağlarında yollar şenlensin,

Bugün Türkçüler günü toyum var bugün.

*

 

Darbelerle gönülde yatan ülkü izi silinmez,

Onlar yazdı destanı okunsun kutlu yolunuz,

Diktiler gönüllere bayrağı bir daha inmez,

Bugün Türkçüler günü toyum var bugün.

*

Der Mehmet Türkün duygusu coştu yürekten

Esarete boyun eğmedi geçmişte Kürşat’tan,

Tarih şahittir bu kutlu soyunun adından,

Bugün Türkçüler günü toyum var bugün.

Tarımsal üretim devam ediyor

Tarımsal üretim devam ediyor

Üreticilerimizin sokağa çıkmadan muaf tutulduğu bu günde Vefa Sosyal Destek Grubu; Gençlik ve Spor Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlüğü, İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Tarım Müdürlüğü teknik personelleri ile sahada üretimi takip ederek denetim ziyaretlerinde bulundu.

Üreticilerimize maske dağıtarak Covid-19 tedbirleri hakkında bilgilendirmeler yaptık. Her şey sizler için. #EvdeKalGemlik

Gemlik Körfezi’nde şaşkına çeviren görüntü

Gemlik Körfezi’nde şaşkına çeviren görüntü

Deniz turuncuya boyandı, her Nisan ve Mayıs ayında aynı görüntünün yaşandığı belirtildi

Gemlik Körfezi’nde deniz turuncu renge boyandı. Bazı vatandaşlar şaşkınlığını gizleyemezken, bölge sakinleri aynı görüntünün nisan ve mayıs aylarında tekrarlandığını denizin mevsimsel etkenlerle bu hale dönüştüğünü ifade ettiler.
Gemlik  Kurşunlu ve Kumla Mahallesi’nde sahiller turuncu renkteki bir tabaka ile kaplandı. Bazı vatandaşlar gemilerden bırakılan atık olduğunu düşünse de, bölge sakinleri mevsim değişikliğiyle birlikte deniz suyunun ısınması sonrasında planktonların çoğaldığını belirttiler.
Gemlik ilçesi sakinlerinden Ersan Serpen, bu durumun her sene tekrarlanın bir konu olduğunu belirterek, “Bu normal bir hadise. Deniz bunu her sene tekrarlar. Nisan sonu mayıs ayı başında başlar, mayıs sonunda biter. Denizin kendi yapısından kaynaklanan doğal bir durum. Gerek polenler gerek denizin alt tabakasındaki canlıların hareketinden kaynaklanıyor. Denizin tabi olayı. Dışarıdan gelenler sintine atığı zannediyor. Ama doğal bir durum olduğu kokusundan da belli. Doğal su kokuyor. Bayramdan sonra denize gireriz. Bu durum denizin temizlenmesine vesile oluyor. Havanın ısınmasının da bu doğa olayında katkısı var” dedi.
Öte yandan, uzmanlar da Gemlik sahillerinde görülen planktonların (mikroskopla görülebilen tek hücreli canlı) çoğalmasının, deniz suyunun rengini turuncuya boyadığını, mevsimsel etkenlerle gerçekleşen bu değişimin bir olumsuzluk olarak algılanmaması gerektiğini kaydettiler.

“1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI ÖNEMİ VE ŞİİR’İM”

“1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI ÖNEMİ VE ŞİİR’İM”

Dünyada birçok ülkelerde emeğin birliği ve dayanışma günü kutlanarak, resmi tatil ve bayram olarak ta kutlanır. Bu kutlamalar dünyada 120 yıldır bizde Osmanlıda başlayarak T.C. ti 100 yıldan beri kutlanıyor. 1980 darbesiyle sekteye uğratıldı ve 2000 yılıyla tekrar kutlamalar başladı 2009 yılında B.M.M Meçli-si kararıyla yasalaştırılarak resmi tatil ve işçi emekçi bayramı olarak kutlanıyor. Kanlı ve karanlık Taksim Meydanı 1 Mayıs 1977. ?  O yılları yaşayan, gören ve Emekli Sandığı Büyük Tarab-ya otelinde çalışan, okuyan birisiydim. İşçi kesimi memur kesimi içinde devlet kurumlarında özel sektörün fabrikalarında, orta-öğretim ve yüksek-öğretimde, nasıl olduğunun ortamını bilen birisiyim.  O günlerde benim gibi binlerce genç doğduğu toprağından, kopmuş iş ve aş okuma arzusuyla ülkenin, büyük şehirlerine gelerek hayata tutunması ilerisinde ailesine, yakınına ve ülkesine faydalı bir birey olma arzusunda. Fakat büyük şehirlere Anadolu’dan gelen, dar gelirli genç insanlar üzerinden bazı uşak, art niyetli emperyalist emellere alet etmek için saf gönülleri kendi saflarına katmak, çeşitli algılarla hazırlanmış tuzaklarla ve taraf toplayarak istekleri tıkırında gidiyordu.

 

O yıllarda isimlendirilen gruplar şöyle! Solcular içinde( Devrimciler, İlericiler, Özgürlükçüler,  benzeri adlarla aşırı birçok gruplar oluşumu ve bu grupların bazıları emperyalist ülkelerin kudüm-ünde oldukları açıkta olsa görünende ) Sağcılar denilen gruplar ( Başta Ülkücülerdi bu grup temel düşüncesi doktrinleri görüşleri Türk ve İslam Ülküsü adıyla harekat içinde çeşitli mesleki gruplar halinde, örgütlenmiş amaçları, Vatan, Bayrak, Millet savunma ilkesiyle görüşleri vardı. Bu gruplar içine de zamanla çeşitli emperyalist oyuncular sızarak ülke evlatların birbirine kırdırmak için var güçleriyle çalışmalar vardı. Misal o günün emniyet görevlileri incelemeleri sol taraftan, katledilen bir gencin ölümü ve sağ taraftan öldürülen, gencimiz aynı kurşunla öldürülmüş katiller kurşunuydu. O günlerin birde Akıncı ve İslamcı grup vardı. Birçoğu inancı doğrultusunda hürce yaşamak için söylemleriyle ortada olmak için duran bir grup, fakat bunların içinde İslam ve inanç üzerinden geçinen çok yönlü plan hedefleyen cemaat ve bezer faaliyetlerle her alanda taraf bulan ticaret yapan! Türk devletini benimsemeyen, kendi anlayışlarına ters olan yerine basamak olarak sözde şeriat devleti olmasını isteyen görüş vardı. Bunlar diğer aşırı gruplar gibi ortak noktada birleşiyorlardı tehlikesi daha etkiliydi tıpkı bu günün fetösü, İşidi, benzerleri gibi olanlardır.

Bu üç grubun çoğunluğu % 95nı vatan sevdalısı ortak istekleri her alanda hürriyet içinde insanca kardeşçe, hak, hukuk, adalet içinde demokrasi eşit vatandaşlıkla birlik beraberlik anlayışıyla ülkelerinin gelişmiş müreffeh bir ülke olmasını arzula-yandı. Ne yazık ki bu gruplar içinde % 5 işbirlikçi uşaklar emperyalist efendilerine her yönüyle etkin hizmetlerinde olup ülkenin birçok genci kara toprağa giderek ülkeyi kargaşaya sürükleyen güdümlü gruplardı. Devlette bu bölücü gruplar konusunda ve terörün yönlü faaliyetlerinde de çok fazla teknik bilgileri olmayışı fırsat bilinerek bir mayıslara varıldı. 1980 ihtilal yolunu açarak darbesine davetiyesi oldu yine olan gariban vatansever evlatları yağlı urganlara gitti oyuncular oyunlarını oynayarak değişik kurgularla; bu günlerde aynı oyun, aynı sahne, aynı figüranlarla devam ederek hedefleri “Türkün vatanını yok etmektir.” .Allah’ım bizleri o günleri tekrar yaşatma birliğimizi güçlü kıl. O gün 1 Mayıs şiirimi yazdım. Saygılarımla.

“BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN”

Bu ses emekçinin birliği gününden,

Bugün 1 Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.

Özgür yaşamak hak adalet özleminden,

Bugün 1 Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.

*

Ülkenin dört bir yanından geldiler,

Kol kola omuz omuza yürüdüler,

Amaçlar aynı insanca yaşamak dediler,

Bugün emekçinin bayramı kutlu olsun.

*

Kim demiş birlikte dayanışma boşuna,

Tek istekleri emeğin yolunda saflaşma,

Emek sömürü düzenine dik olma,

Bir Mayıs emekçinin bayramı kutlu olsun.

*

Nasıl unutulsun o kanlı günü,

Ellerde flaması anlında ter kokusu,

Yürüdüler yiğitler neşeyle o günü,

Bir Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.

*

Senaryo yazıldı planlar çizildi hazırdı,

Oyunlar sahnede aktörler yola çıktı,

Maşalar silahlandı yerlere alındı,

Bir Mayısta kanlı katliam taksimde oldu.

*

Efendilerin emri çok canlar yaktı,

Emeğin akan kanı yere serpildi,

Bu katliama faili meçhul denildi,

Bir Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.

Y.T:01/05/1978

EVLERDE ENERJİ TÜKETİMİ YÜZDE 17 ARTTI

EVLERDE ENERJİ TÜKETİMİ YÜZDE 17 ARTTI

Limak Enerji, koronavirüs salgınının şirketin hizmet verdiği bölgedeki enerji tüketimlerine etkisine dair kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Bu sonuçlara göre; mesken enerji tüketiminde geçen yıla oranla yüzde 17’lik artış yaşandı.

5 milyon kişiye hizmet veren sektörünün öncü şirketlerinden Limak Enerji, Türkiye’de 11 Mart itibarı ile ilk koronavirüs vakasının görülmesiyle başlayan süreçte alınan tedbirlerle enerji tüketiminde yaşanan değişime dair kapsamlı bir araştırma yaptı. Araştırmada sosyal hayatta yaşanan farklılaşmalara paralel olarak enerji tüketim ve tüketici ödeme alışkanlıklarında yaşanan değişimlerin detaylarına da yer verildi. Araştırma sonuçlarına göre; yeni tip koronavirüsün etkisiyle vatandaşların ‘evde kalmalarına’ yönelik çağrı karşılık buldu ve 11 Mart – 20 Nisan’ı kapsayan dönemde toplam enerji tüketiminde geçen yıla oranla yüzde 12’lik düşüş gerçekleşirken, mesken enerji tüketiminde ise yüzde 17’lik bir artış gerçekleşti. Konut abonelerinin evde kalma süresinin uzunluğu, beyaz eşya ve diğer elektrikli cihazların daha fazla kullanımı, elektrik tüketiminde hane bazında artışa neden oldu.

Günlük enerji tüketim alışkanlıkları geç saatlere kaydı

İnsanların güne daha geç başlaması, rutin işe gidiş-geliş saatlerinde evde olmaları ve günü geç sonlandırmaları günlük enerji kullanım alışkanlıklarının daha geç saatlere kaymasına neden oldu. İlk vakanın görülmesinin ardından en yoğun tüketim saatleri olan 17.00 ile 21.00 saatleri arasındaki enerji tüketiminde yüzde 14’lük bir artış oldu. Tüketimin yüzdesel olarak en fazla yükseldiği dönem ise 22.00 ve 02.00 saatleri arasındaki dilim oldu. Bu dönemdeki enerji tüketiminde %24’lük bir artış gözlendi. Aynı zamanda pandemi sürecinde güne başlama saatlerinde de değişiklikler meydana geldi. İş yerinden çalışma düzeninde yüksek seviyelerde tüketimlerin görüldüğü sabah 06.00 ve 09.00 saatlerinde önceki dönemlere göre tüketim düşüşü gerçekleşti. Gündüz tüketim yoğunluğunun en yüksek olduğu zaman dilimi 11.00 ve 14.00 saatleri arasını kapsayan dönem olmaya devam etti. 11 Mart’tan 20 Nisan’a kadar en yüksek tüketim ise soğuk havanın da etkisiyle 19 Mart’ta saat 14.00’de gerçekleşti.

 

Koronavirüs süreci sonrası yoğun tüketimin de etkisiyle 1 aylık ortalama bir faturada yaklaşık 20 TL civarında bir artış gözlendi. Aylık ortalama 120 TL’lik elektrik faturası ödeyen bir abonenin faturasının 140 liraya çıkacak olması mevcut durum ve olağanüstü koşullar dikkate alındığında tüketimde günlük 50 – 60 kuruş seviyesinde bir artışa tekabül ediyor. Bu artış da online dizi ve film platformlarının aylık üyelik bedellerine eş değer.

 

“Enerji tüketimi alışkanlıklarımız evlere kaydı”

Araştırmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Limak Enerji Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac, “Geçen yıl ve bu yılın verilerini karşılaştırdığımızda bölgemizdeki elektrik tüketimindeki düşüş, enerji tüketim alışkanlıklarımızın evlere kaydığını gösteriyor. Hizmet verdiğimiz bölgede insanların evde geçirdiği zamanın artması ile beraber mesken enerji tüketimi 322 milyon kWh’a çıkarak, yüzde 17 oranında arttı. Özellikle meskenlerde enerji kullanımının arttığı bu dönemde tüm tüketiciler sayaçları üzerindeki değerlerle oluşturulan fatura tutarlarını Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) sayfasından da kontrol edebilirler.” dedi.

“Küçük önlemlerle, %50’ye yakın tasarruf sağlanabilir”

Enerji tasarrufuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aytac, “Faaliyete geçirdiğimiz pek çok proje ile enerji verimliliği ve tasarrufu üzerinde duruyoruz. Özellikle evlerde çok zaman geçirilen bu dönemde, tasarruf tavsiyelerimizi yinelemek istiyorum. Vatandaşlarımız, basit adımlar atarak özellikle elektrik tüketiminde tasarruf sağlayabilir. A+++ enerji sınıfı buzdolabı ve bulaşık makinası kullanıldığında yüzde 50’ye kadar daha az bir tüketim yapılabiliyor. Aydınlatmada ise LED lamba akkor lambaya göre yüzde 90 verimlilik sağlıyor. Televizyon, bilgisayar gibi elektrikli ev aletlerini uyku konumunda bırakmayıp güç tuşundan kapatmak, tasarruf ettiriyor. Uyku modundaki elektrikli cihazlar, normal tüketimin yüzde 10 ile yüzde 20’si oranında enerji harcamaya devam ediyorlar. Bunu önlemek için vatandaşlarımız anahtarlı priz kullanabilir. Tüketiciler, 3 zamanlı tarifeye geçtikleri takdirde gece enerji tüketimini artırırsa; bu dönemin fiyatının yarı yarıya düşük olması nedeniyle yüzde 50’ye yakın bir tasarruf sağlayabiliyor. Aynı zamanda özellikle bugünlerde koronavirüs salgınıyla gündeme gelen evden çalışma tedbirleri de ciddi oranda enerji tasarrufu sağlıyor. Yapılan araştırmalar, işe gidip gelme sırasında harcanacak enerji ile 8 saatlik hane enerji tüketimi karşılaştırıldığında, evden çalışmanın 1,5 ila 4 kat arasında enerji tasarrufu sağlayabileceğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Evde vakit geçirmenin maliyeti daha ucuz!

Araştırma sonuçlarına göre, bir önceki yılın aynı döneminde hafta sonları evde bulunma durumu ve buna bağlı olarak enerji tüketimi yüzde 20 daha düşüktü. Hafta sonu evde kalmanın maliyeti ise elektrik tüketimi bakımından bu dönemde günlük ortalama 6 TL oldu. Bu da bir sinema biletinden çok daha düşük bir maliyet.

Online abonelik işlemleri yüzde 85 arttı

Koronavirüs salgınına yönelik virüsün yayılmasını azaltıcı uygulamaların yoğunlaşması, hemen hemen tüm süreçlerin dijital ortama kayarak, uzaktan erişim imkanı ile yürütülmesine neden oldu. Ödeme noktalarının çalışma saatlerinin azaltılması, sosyal alanların kalabalıklardan arındırılması gibi önlemler online fatura ödeme kanallarının kullanımında artış sağladı.

Faturalarına ‘Evde Hayat Var’ mesajı ekleyen Limak Enerji’nin araştırmasına göre; abonelerin yüzde 75’i Mart ayında fatura ödemelerini bankalar üzerinden yaptı. Şubat ayında bu rakam yüzde 65 idi.  Nisan ayının üçüncü haftasında ise bu rakam yüzde 83’e ulaştı. Vatandaşların ‘evde kal’ çağrısına uymasıyla ve çalışma saatlerinin azaltılmasıyla birlikte, PTT ve müşteri işlem merkezlerinden yapılan ödemeler düşerken, buralardaki işlem yoğunluğu ve para teması da azalmış oldu. Koronavirüs salgını öncesi döneme göre online abonelik işlemlerinde ise yüzde 85 artış gözlendi.

 

LİMAK ENERJİ HAKKINDA

“Hayatı Aydınlatıyoruz” sloganıyla yola çıkan Limak Enerji; Limak Holding kuruluşudur. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) ilgili mevzuatları çerçevesinde 28.09.2012 tarihinde kurulmuştur. Görevli elektrik tedarik lisansına sahiptir. Aynı zamanda son kaynak tedarikçisidir. Kalite Yönetim Sistemleri ve benimsediği EFQM modeli ile müşterilerine rahat, konforlu ve hızlı hizmet anlayışıyla yatırımlarını sürdürmektedir.

Genel Merkez Binası, Bursa, Balıkesir, Yalova ve Çanakkale’de 9 Bölge Müdürlüğü, 100’ü aşkın Müşteri İşlem Merkezi (MİM) ile abonelik, tahsilat, indirimli elektrik satışı, avantajlı tarifelerden yararlanma gibi birçok hizmet sunulmaktadır. EPDK tarafından belirlenen, yıllık elektrik tüketimi 1400 kWh olan serbest tüketicilere indirimli elektrik satışı yapmaktadır. Serbest tüketiciler için kampanyalar düzenleyerek, avantajlı tarifelerle elektrik satışını tüm Türkiye’de gerçekleştirmektedir.