Bir Yanda Kuraklık – Diğer Yanda Seller
İnsanlık olarak adım adım kuraklığa ilerliyoruz.
Doğanın dengesini bozduk.
Yer üstündeki su kaynaklarını, bilinçsizce kullandık.
Yer altındaki su kaynaklarını ise, tükettik.
Konya’da, ikide birde geniş obruklar açıldığını okuyoruz.
Bu yük şehirlerdeki barajlarda, su seviyeleri tehlikeli sınırlara düştü.
Komşu iran’da da, kuraklık yaşanıyor.
Van gölüne 140 km uzaklıktaki, urmiye gölünün kuruduğunu duyduk.
Bir taraftan kuraklık tehlikesi içindeyken, diğer taraftan sel baskınlarına uğruyoruz.
Doğayı katlettik ve iklimlerin değişmesine neden olduk
Türkiye’de kuraklıık korkusu yaşarken, libya’da son yılların, en büyük sel felaketinin yaşandığını gördük.
İki tane baraj, yıkıldı.
Yollar ve köprüler, sular altında kaldı.
Deniz suyu yıkılan barajların suları ile birleşince, Derne şehri 20 saniyede hayalet şehir haline dönüştü.
Bu aşamada onbirbinüçyüz kişinin öldüğünü ve kayıp sayısının onbin kişiyi geçebileceğini öğrendik.
Doğamız bizim ondan çaldıklarımızı acımasızca geri almaya başladı.
Bizi zorda ve çaresiz bırakmaya başladı.
Bir bölgemizden, aylardır bir damla suyu, esirgedi.
Diğer bölgemize ise, bir kaç aylık yağmuru bir kaç saat içinde, bırakıp gitti.
Bundan sonra yapmamız gereken en önemli ödev, elimizde kalan ormanlarızı ve tarım arazilerimizi, özenle korumaktır.
Eğer bu görev de yerine getiremez isek, açlık tehlikesi ile, karşılaşacağız.
Son şansımızı doğru kullanmalıyız.
Günün Sözü
Çok söz, hamal yüküdür
’Yunus Emre’