TÜRKLERDE YILBAŞI TARİH İÇİNDE KÜLTÜREL GELENEĞİ ve ŞİİRİM
TÜRKLERDE YILBAŞI TARİH İÇİNDE KÜLTÜREL GELENEĞİ ve ŞİİRİM

KENDİMDEN KISA HİKAYE ÖMÜR, ÇİLE VE ŞİİRİM

KENDİMDEN KISA HİKAYE ÖMÜR, ÇİLE VE ŞİİRİM

Erzurum- Tortum- Karlı Köyünden çocuk yaşta, İstanbul’a uzanan çileli hayat yolu veya “gurbet” diyerek içimde bir ok gibi saplandığı hissi varlığını anılarımla hala yaşar gibiyim.  İnsanın doğup büyüdüğü, aile ocağının bulunduğu yerden uzak yerde olması 1972 yıllarda kendine yabancı bir şehirde çile içinde yaşam savaşı vererek hayata kalma mücadelesi veren sanırım sözlük anlamında gurbette çileliyi anlatmak en doğru ifadededir.

*

Ülkemizin yaşayan insanların yüzde altmış beşi bu yaşam içinde yaşıyor ve şartların getirdiği ülke gerçeğidir. Köylerin ya da daha doğru tabirle kırsalın, yerinde yerleşik olan nüfusunun en az beş katı kadarı kentlerde yerleşik durumdadır. İşte buradan yola çıkarak, gurbette çile sözcüğü daha bir anlam kazanmaktadır. Gurbette çilenin anlam kazanmış olduğu, birçok şiirler ve şarkı sözü ve makale vs. görmek mümkündür. Şahsımda yazdığım şiirlerimde, bir an kendimi içinde buldum diyebilirim.

*

Çileli gurbet yaşanmışlığın gerçeği, bazen her şey  yabancı, hayat öyle an olur ki acı içimde korkulu rüya gibi, çaldığın kapılar bazen kapalı ve yıllar geçer gider ve dersin, bu ne bitmez çileymiş, içimize bir ok gibi saplanmış, bu şehirde her şey, herkese yabancı olmuş diyerek bu hayatı bizim anımızda, acıları da acımız olmuş. Dertlenirsin, hayat mücadelesinden kimsenin sevmeye bile takati kalmamış, insanlar yabancı ve yapayalnız kalmışlar. Bakarsın çalacağın kapıların arkasında, buruk ve acılı hikâyeler karşımıza dikiliverir.

*

Çileli hayatın etkisi o kadar içimize işlemiş ki, doğduğumuz yerlere o kadar hasret kalmışız, bir şiirimde yazdığım, Yılar geçse de unutamam doğduğum köyümü, işin gerçeği çekilen çilelerin bitmeyişini düşünmek, vakti dolmadan ve nereye kadar uzanacağını bilmeden yaşamak bile ayrı bir çilede diyebilirim. Lafın özü, nereden bakarsak bakalım, ne yaparsak yapalım, nasıl yaşarsak yaşayalım, gurbet çilesi, bir özlemden başka bir şey değildir. Hiç düşündük mü acaba ömür dediğimiz nedir? En anlamlı tanımı vardır. “Ömür kundakla kefen arasına sıkışmış zamandır” olsa gerek.

*

Ömür Dediğimiz çekeceği düşünmüyorum. İnsan doğar ,büyür, anne ,baba olur ve yaşlanarak, bazen tatlı, bazen çileli yaşam öyküleri anlatılır. Bu anlatılanlar bir ömürsün çiçeklerden çevreye yayılan mis koku veya bal kadar değer taşır. Bu anlatılanlar kültürümüz, tarih, coğrafyamızın ana temelidir. Hepsi yaşanmış gerçek hikayelerimizdir. Ömürlerini yaşam hayatına ve ülkesine adamış, insanlar yorulmuşlar elden ayaktan düşünce Birçoğu hayatin yaşam içinde yakınlarını ve hayat arkadaşını kaybetmiş, çocukları yuvadan uçmuş, kanadı kırık kuşlar gibi çaresiz, yalnızdırlar. Gözleri görmez, kulakları duymaz, elleri ayakları tutmaz, Paraları, malları kadar bakılır, bittiğinde kaderleriyle baş başa bırakılarak. Kendilerince sözleri “Ah şu ömrüm ah derler.”

*

Hani bir söz vardır. Dünya etme bulma dünyası ve ne ekersek onu biçersin. Her canlı olduğu gibi kalmıyor. Biz de yaşlanacağız. Bizim çocuklarımız, bizim ne yaptıklarımızı bilmiyor, görmüyor mu sanıyoruz? Bir zamanlar yaşlılarımız, onlar bizim anamız babamızdı. Ulu bir çınar gibi onların gölgesinde barındık. Bizlere hayat tecrübelerini aktardılar, öğüt verdiler, bunalımdan çıkış yollarını gösterdiler, maddi manevi güç, cesaret, yaşama sevinci verdiler. Hiç bir şey olmasa hayır dualarını esirgemediler derler. Her ömür tükenecek, anlayana. Anlamayana diyecek laf yok ve sağlık, esenlik, saygı, sevgi, hoş görü içinde birlik gerek, kalıcı olan bu değerlerdir.

 

ÖMÜR EBEDİYETE GÖÇTÜĞÜN YERDİR

Doğarsın uyanırsın birde göçersin

Arasında geçen zamanı bilmezsin

Giydiğin kundak gibi kefenin

Ömür dediğin döğdüğün yerdir.

*

Bir anadan çıplak doğarsın

Etrafına toplanan sevinçli yakınların

Gün gelir yürüyerek emeklersin

Ömür dediğin yaşadığın yerdir.

*

Dünyada eziyet, çileliyi çekersin

Hayatı inişli, çıkışlı yürürsün

Bazen yaşlı, gençte göçersin

Ömür dediğin bittiği yerdir.

*

Azrail yakana yapışır gününde

Sarmalarlar on metrelik bezle

Ağlaşmalar yapılır fani bedenine

Ömür ebediyete göçtüğün yerdir.

*

Geldik ağladık, gittik ağlattık

İki beyaz arasında sıkışacaktık

Kabrin kazıldı kucağında toprak

Ömür ebediyete göçtüğün yerdir.

Y.T: 14.10.2022

Şair- Yazar- Karlı Dadaşı

Mehmet KANTAR.

(Son Güncelleme: )

Hakkında Hurşit TOPAL

Ayrıca Kontrol Edin

23 Nisan Etkinliklerine Coşkulu Başlangıç

23 Nisan Etkinliklerine Coşkulu Başlangıç

23 Nisan Etkinliklerine Coşkulu Başlangıç 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Gemlik …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir