Acının baskül yok, özleminde tarifi...
Acının baskül yok, özleminde tarifi...

Acının baskül yok, özleminde tarifi…

Acının baskül yok, özleminde tarifi…

 

-” Beni ne zaman yazacaksın?”

-“Sen öyle hemen yazılıp geçiştirilecek biri değilsin ki sana layık bir yazı olmalı”

Yazmayı çok seven ben yazamadım.

Oysa yazdıklarımı okumayı çok severdin…

Onunla İstanbul’da Yıldırım Mayruk defilesinde  tanıştık.

En ön sırada izlediğim defilede beğendiğim kıyafetleri ve mankenleri fotoğraflamak istiyor ama cep telefonumun azizliği nedeniyle Bir türlü istediğim görüntüleri alamıyordum.

O ise hemen yanında oturan eskimeyen mankenlerden….

Sohbet ediyor podyumun en önünden fotoğrafları alıyor herkes ona öncelik veriyor tüm basın tüm medya “Ağbi bizimkiler iyi çıkmıyor, senden rica etsem birkaç poz” diye yanına geliyor herkese gülümseyen yüzüyle “tabii ki veririm” diyor çevresini saran manken kalabalığın içinde tüm pozitif tavırları ile herkesi mutlu ediyordu.

Bense halâ bitmez bir azimle görüntü almaya çalışıyor ama beceremiyordum.

Defile bitti hiç olmazsa bir iki poz kendimizi çekmiş olalım deyip yanına gitmiş  “Affedersiniz, rica etsem ben birkaç poz fotoğraf isteyebilir miyim?” diye telefonumu uzatmıştım.

Gülümsedi, gülümsedim. Elimden telefonu aldı bir poz çekti baktı “Olmaz’ dedi, “benim makinemle çekeceğim.”

“Peki” dedim. Benim Gönül Yazar’ın Yıldırım Mayruk’un ve sevgili arkadaşım Ersin Faikzade’nin birlikte olduğu birkaç poz fotoğrafımızı çekti. Teşekkür ettim. Durdum…

“Fotoğrafları sizden nasıl alabilirim “dedim.

“Bana telefon numaranızı ya da mail adresinizi verirseniz bir iki gün içinde size göndermiş olurum” diye yanıtladı.

Canımmm hiç tanımadığım bir erkeğe telefon numarası verilir mi tabii ki vermedim.

Bir kağıda karaladığım mail adresimi uzattım. Aldı..

2-3 gün sonra e-postamda hiç tanımadığım bir isimden gelen mesajı define de çektiği fotoğrafları Bir de ne zaman çektiğini anlayamadım gözlerimin değişik açılardan çekilmiş görüntüleri ile karşılaştım. Altına iliştirilmiş bir telefon numarası ile. Aradım, teşekkür ettim.

Kısacık ama içten bir sohbet ettik.

Moda fotoğrafçısı olduğunu öğrendim, gazetecilik yaptığını. “Ne zaman isterseniz haberlerinizi yapabilirim” dedi.

Böyle başladı bizim abi-kardeş, dost-sırdaş hikayemiz. Yıllar içinde birbirimizin her sırrını bilen iki dost olduk. Bana “yaz” dedi. “Mesajlaşmalarından güçlü bir yazım dilin olduğu belli mutlaka yazmalısın” ilk kitabımı kaleme alma sebebimdir.

2 aylık hummalı bir çalışmanın ardından pandemi girdi, bu sıralar ise gazetedeki köşe yazarlığım başladı. Kitap bir süre bekleyebilirdi.

Oysa önsözünü bile hazırladığım bir kitapta ona teşekkür ediyordum.

Kitap bir süre daha bekledi. Ardından bitmek bilmeyen pandemi günlerinde televizyon programı yapmaya başladım.

Aman ne keyifliydi, basın kimliği sahibiydim ve kimseler dışarı çıkamazken benim özgürce çıkabilme şansım vardı. Kitap bekledi. Nasıl olsa ön sözünde ondan bahsetmiştim kitap bitince ona ithaf edecektim. Bekleyebilirdi yazılacak son iki konu.

Bekledim, bekledi.

Her gazete yazımı bekledi, her birini bir çırpıda okudu. Takdir etti, eleştirdi ama hep omuz verdi. Yaşam koçluğu ve NLP  eğitimleri aldım, tamamladım. Sayfalarımı yönetti, afişlerimi hazırladı, haberlerimi yaptı. Kitap bekledi, bekledik.

Bursa’ya 90’lar dev kadrosu ile konsere geldi.

“İki kişilik biletin seni bekliyor, gelirsen görüşürüz “dedi. Yolculuktaydım, yetiştim.

Adıma ayrılmış iki kişilik biletimi gişeden aldım, protokolde ayrılmış yerime geçtim yanımda gelen konuğumla.

Kısa bir süre sonra yanıma geldi oturdu. Onun sayesinde sanat dünyası ile tanıştım; bir sürü ünlü ile röportaj yapma şansı yakaladım.

Türkiye’nin güçlü güftecilerinden Nilhan Karagül’le onun sayesinde tanıştım, halâ da çok güzel giden bir arkadaşlık içinde görüşürüz.

Potanın sultanlarının kraliçesi, sevdiğim çılgın kadın Banu Karadağlı onun bana hediyesidir. Deli dolu Banu’m her koşulda destek vermek için yanımdadır.

Türk tiyatrosunun son yıllardaki en başarılı oyuncularından Ebru Çömlekçi onun sayesinde tanıdığım güzel insanlardan biridir. Doğuştan celebral palsi olan Yağız’a destek olmak için annesi Esin’le yola çıkan ve beni de projenin bir yerine dahil eden engelli bir çocuk ve annesi için yaşamın farklı yönlerini görmemi sağlayan o karavan yolculuğunun 24 saatine eşlik etmeme sebep olanımdır. Esin halâ İstanbul seyahatlerimin ev sahibidir. Minicik minicik çakıl taşlarından yaptığı şahane tablolarla kategorisindeki ender isimlerden biridir Ayfer Yelken.

Yüreği kocaman kadın nezaket ve zarafet örneğidir. Bursa’da ki ilk STK başkanlığım döneminde haberlerimi yapan sıcacık dosttur Nedret Hotun. Ulusal basına haberlerimi basandır Funda Akosman. Film setinden tiyatroya güzellik yarışmalarından galalara kadar koşturma sebebimdir bu dev adam bunca yüreği güzel kadınla bir araya gelme sıcak samimi dostluklar kurma nedenimdir.

2022’de tekrar başlayan siyasi yaşamımda beni motive edenimdir.

“Nazo sen Belediye Başkanı ol, yıllar içinde çok iyi işler yaptın, röportajların çok okundu her yerde oldun güzel şeyler yazdın, vizyonun çok gelişti artık bir kadın siyasetçi olarak hizmet vermen gerekiyor belediye başkanlığına hazırlan “diyenimdir.

Tüm bu koşuşturmalar içerisinde şehirden şehire haberden habere koşturan BEN’i doğru işler yapmak için yönlendirenimdir.

En son geçen Kasım ayında gittiğim İstanbul’da hastane odasında kitabı bitiremedim ama sana söz Belediye başkanlığı ve kitap aynı zamanda olacak dediğimde ilk imza günü İstanbul’da ayarlayalım diye plan yapanımdır.

Dün öğlen Şişli Merkez Camii’nde tabutu başında hakim olamadığım gözyaşlarımda hala tamamlayamadığım o kitabın acısı vardı içimde.

-Beni ne zaman yazacaksın?

-Sen öyle hemen yazılıp geçiştirilecek birisi değilsin ki sana layık bir yazı olmalı.

Onun sayesinde tanımış olduğum Nedret Esin Ebru Funda Ayfer tabutu başında birbirimize sarılarak birbirimize dayanmış ağlıyoruz.

Her birimizin içinde onunla ilgili bir kitap oluşturacak kadar birikmiş anılara sığınarak.

Kitap bekledi, tabutu başında bekledim, zaman durdu.

Sen için ne bir köşe yazısı yazabildim, ne o kitabı tamamlayabildim. Yaşam denilen serüvende limandan limana koştururken tabutun başında yapamadıklarıma ağladım.

Dün seni uğurlarken yeni beni ağırladım.

Köşeyi döndüğümde sevdiklerimi hep orada bulacağımı sandım.

Öğrendim…

Kitap bekliyordu ama hayat beklemiyordu.

Mekanın cennet olsun Yaşar Şenyüz.. Toprak incitmesin seni.

Acının baskül yok, özleminde tarifi…

(Son Güncelleme: )

Hakkında Gündem Haber Ajansı

Ayrıca Kontrol Edin

Gemlik’te halk günleri devam ediyor

Gemlik’te halk günleri devam ediyor

Gemlik’te halk günleri devam ediyor Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Halk Gününün ikincisini gerçekleştirdi. Başkan …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir