HUZUR SAATİM...
HUZUR SAATİM...

OBEZ MİYİZ?

OBEZ MİYİZ?

TÜİK ve TOAD derlemeli ve obez miyiz sorusuna yanıt bulacağımız bir yazıyla süslemek istedim bu haftaki köşemi.

Bilmeyenleri Google karıştırma zahmetine sokmadan, kısaltılmış halleriyle yazdığım TÜİK ve TOAD’ ın açılımlarını hemen yapayım;

TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu
TOAD: Türkiye Obezite Araştırma Derneği.

Türkiye İstatistik Kurumu’ nun verilerine göre iki sene içinde 15 yaş ve üstü vatandaşlarımızın oranı %21.1′ e yükselmiş. Bu oran son iki yıl baz alındığında oldukça yüksek bir rakam.

Hele ki korona virüsle yaptığımız mücadele düşünülürse, obeziteye kendini teslim etmiş bireylerin ölüm risklerinin daha yüksek olduğunu belirtmekte fayda var.

Konunun pandemi dönemiyle ilgili risk açıklamalarını yapan kişi ise Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Yazıcı.

Pandemi haricindeki normal şartlar altında yaşadığımız geçmiş dönemlerde bile obezitenin birey için risk teşkil ettiği ve pek çok hastalığın temelini oluşturduğu düşünülürse, içinde olduğumuz süreçte bu riski 3′ e 5′ e katlamaması olanaksız olurdu zaten.

Yani obezite gerçek bir tehlike!

Ben işin bilimsel kısmına ve ince detaylarına dalmadan, teknik açıklamalarını ise konunun bilirkişisi olan Prof. Dr. Dilek Yazıcı’ ya bırakarak, neden obezitenin son iki yıl içinde ölüm riskini arttıracak düzeye geldiği kısmına değinmek istiyorum.

Sözün özü, obezitenin sosyoekonomik, sosyokültürel ve bunların getirisi olan psikolojik düşüşlerin üzerinde durmak istiyorum ki bedeninde obezite hastalığına ev sahipliği yapmaya başlayan bireylerin bir süre sonra psikolojik olarak yıprandığı da gün gibi ortada.

Konunun buraya gelmesi içinse son iki yılımıza bakmak yeterli olacaktır sanırım! Zira, yaşamlarımızda her ne olduysa son iki yılda oldu! Yani pandeminin başlamasıyla.

Pandemi pek çoğumuzu farkında olmadığımız bir tembelliğe ve hazırcılığa sevk etti! Eve kapandığımız süreçlerin uzaması ile zaten spora meyilli olmayan halkımız büsbütün hareketsiz kalarak obezitenin alt yapısını oluşturmaya başladı.

Bu yetmezmiş gibi, kazançlarımız düştükçe, sanki ona inat edercesine rahatımıza olan düşkünlüğümüzün de artmasıyla birlikte “Kap getir! Al getir! Ye bitir!” tarzında olan ve evimizin önüne kadar getirilen hazır gıda tüketimlerimizin ivme kazanması da obezitenin önünü enikonu açtı.

Ve dürüst olalım! Yediğimiz oranda yağ yakmadık veya insan vücudu için daha sağlıklı olan tencere yemeği yapma eziyetine girmek istemedik!

Böylece şiştikçe şiştik…
Ve üzerimize eklenen her kiloda kendimize tutamayacağımız sözler vermekle yetindik; “Diyete başladım, başlayacağım!” diyerek.

Son iki yıl içinde tembelleşen ruhlarımızla birlikte bedenlerimiz de bundan payını aldı.

Genetik olarak veyahut başka hastalıklar sebebiyle ortaya çıkan obezite haricinde, bizlerin tamamen bilinçsizce tükettiğimiz besinler ve hata dolu yaşam koşullarımız sonucunda oluşan obezite için önlemlerimizi almamız gerektiği düşüncesindeyim.

Henüz yolun başındayken kendimiz için yolun sonunu daha sağlıklı getirebilmek bizim irademizde.

Toplum bazında bu yüzdenin artmasını istemiyorsak tek yapmamız gereken, bireysel olarak sağlıklı beslenme alışkanlıklarımıza geri dönmek, spor aktiviteleri yapmak ve dengeli bir yaşam sürmek. Yapacağımız bu gibi bireysel seçimlerimizle de çevremize örnek olmak hatta bireyleri bu yönde motive etmek.

Nitekim sağlık herşeyden önemli.

Esen kalın.

(Son Güncelleme: 17 Ekim 2021)

Hakkında Hurşit TOPAL

Ayrıca Kontrol Edin

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu'daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular.

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu’daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular.

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu’daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular. Okul yöneticileri, “öğrencilerle birlikte …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir