SEÇİM Mİ VAR!
SEÇİM Mİ VAR!

PORTUGA ve ZEZE’ den HAYAT GÖNDERMESİ!

PORTUGA ve ZEZE’ den HAYAT GÖNDERMESİ!

“-Neden hiç mutlu değilsin Zeze?

-Neden mutlu olmalıyım?

-Çünkü dünyaya bir kez geliyoruz.

-İyi ki bir defa geliyoruz Portuga!

-Neden?

-İkinci bir hayatı kaldıramazdım.”

 

Bu haftaki köşe yazımı ayırdığım konu bu!

 

Yooo, Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos’un Şeker Portakalı adlı dünyaca ünlü kitabı değil elbette!

 

Aynı adlı kitaptan yaptığım alıntı geçen haftaki bir haftalık Ege seyahatime denk düştüğü için girizgahı Zeze ve Portuga üzerinden yaptım, hepsi bu!

 

Hemen anlatayım;

 

Ben, mutsuz insanlar ülkesi olan İstanbul çocuğuyum! Teşbihte hata olmaz diyerek ülke ve çocuk kelimelerini aynı cümle içinde kullanmakta bir sakınca görmüyorum!

 

Gece gündüz robot misali koşturduğumuzdan mı, hayat şartlarının İstanbul metropolünde daha zor olmasından mı, yoksa insan ilişkilerinin mümkün mertebe minimuma indirilmiş olmasından dolayı mı bilemem ama İstanbul’ da yaşayan insanların genel profillerinin mutsuzluk ve hoşnutsuzluk üzerine kurulduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

 

Mutsuz yüzlü insanlar ülkesidir megakent. Asık ve yorgun yüzler…Solgun benizler, içi geçmiş haller…Bir selama yatkın olmayan yabancılaşmalar, “Az insan çok huzur” dedirten mentalite yumağı…İstanbul köyünün insan profili bu şekilde. “İster istemez!” diye de dip notumu hemen eklemek isterim. Zira burada, bu şehirde yaşam diğer şehirlere göre fazla çetrefilli!

 

Peki ya Ege öyle mi?

Mavi vurmuş kıyılarına kurban olduğum Ege öyle mi?

 

Değil, hem de hiç değil.

 

Zeze ve Portuga arasında geçen diyalog İstanbul’ da zorlama ile yaşayan bireylere ne kadar uyuyorsa, Ege insanından da o kadar uzak işte!

Birinde hasbelkader dünyaya gelmişiz, mecburen bu deveyi güdeceğiz ruhu hakimken, diğerinde, yani Ege insanında “madem geldik bu hayata, hakkını vererek yaşayalım” gülümsemesi ve düşüncesi hakim.

 

Bu sebepten pek severim Ege tarafına yaptığım yolculukları. Kasvet yok, asık suratlar yok, gam yüklü gemiler yok! “Yaşa yaşa bitmiyor bu hayat!” gibilerinden ağıt yakan sözler yok. Koştur koştur sürekli bir yerlere yetiş derdi yok. Selamı kelamı bol…Hatır sormalar yol…

 

Daha ne olsun?

 

Hayatının büyük bir bölümünü İstanbul’ a vakfetmiş bir Egeli olarak, iki bölge insanları arasındaki farkları görmek, görebilmek benim için çok kolay.

 

Yarı İstanbullu olarak bu şehirde kendimi her zaman ağır bir işçiye benzetmişken, Ege’ nin huzur ve sükunet kokan atmosferini özlemiyor değilim. Ancak yine de Zeze ve Portuga kadar karamsar olmayı da İstanbul gibi zor fakat bir o kadar da büyülü bir şehrin hak etmediği düşüncesindeyim.

 

Neticede yaşaması ne kadar zor olsa da, İstanbul İstanbul’ dur. Başka İstanbul yok! derken kalbimi ve ruhumu bir kez daha Ege’ nin gülen yüzünde bırakarak bir seyahatimi daha sonlandırdım.

 

 

Esen kalın.

(Son Güncelleme: )

Hakkında Hurşit TOPAL

Ayrıca Kontrol Edin

Gemlik Emniyet Müdürü Mustafa KILIÇ koltuğunu 23 Nisan’da minik misafirlerine devretti.

Gemlik Emniyet Müdürü Mustafa KILIÇ koltuğunu 23 Nisan’da minik misafirlerine devretti.

Gemlik Emniyet Müdürü Mustafa KILIÇ koltuğunu 23 Nisan’da minik misafirlerine devretti. Temsili olarak Gemlik Emniyet …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir