KRONİK YORGUNLUK
KRONİK YORGUNLUK

BİR TUHAF MESELE  “BİZ’Cİ ANNELER”

BİR TUHAF MESELE  “BİZ’Cİ ANNELER”

 

Anne olmak…

Dünyaya yeni bir nefes, yeni bir hayat getirmek…

Var olanı değiştirecek, olmayanı kuracak bir güç geliyor insana diyor anne olanlar. Kadınlığın şefkatine annelik şefkati ekleniyor. Yaşanan duygusal yoğunluk tahmin bile edilemez düzeye ulaşıyor. Hissedilen heyecan, mutluluk, evlat sevgisinin yanında iyi bir anne olmaya dair duyulan kaygı, yeterli olabilecek miyim, onu dünyadaki tüm kötülüklerden koruyabilecek miyim endişesi de yer alıyor.

Her ebeveyn çocuğunu en iyi şekilde yetiştirebilmeyi hedefler. Fakat bu hedefe giderken anne babaların tutumlarına baktığımızda çok farklı ebeveyn tutumları ile karşılaşabiliyoruz. Bunlar; otoriter, ilgisiz, aşırı izin verici, tutarsız, aşırı koruyucu, mükemmeliyetçi ve demokratik ebeveyn tutumlarıdır. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda her tutumdan örnek görebiliriz. Fakat son yıllarda yeni bir konuşma tarzı dikkat çekiyor. “Biz’ci ” anneler…

Özellikle annelerin daha çok kullandığını fark ettiğim bu tarz konuşmayı sizler de mutlaka duymuş ya da kullanmışsınızdır. Çocukları hakkında bir durumdan bahsederken “biz” diyerek konuşuyor bazı anneler. Bu durum bebeklikten başlayarak ilkokul dönemine kadar devam ediyor. Çocuğunu doktor kontrolüne götüren anne “Tüm gece öksürdük, ateşimiz de var.” Diyor. Aynı doktora kendi çocuğunu getiren diğer anne de “      Bizde çok hastayız, diş çıkarıyoruz o yüzden çok huysuzuz.” Diyor. Öyle ki çocuğun babasından, kendi eşinden bahseden anne artık “Babamız bizi almaya geldi.” Diyor. Çok rahatsız etmeyen basit bir konuşma tarzı gibi gözükse de aslında sorun teşkil eden bir durumdur bu. Niçin anne çocuğuyla kendisini aynı konuma getirir? Neden kendi eşi için artık babamız kelimesini kullanmaya başlar?  Niçin çoğul anneliği tercih eder?

Görüyoruz bu tutumda olan bir anne bir süre sonra artık çocuğun dili olmaya başlar. Sorulan sorulara onun yerine cevap verir, çocuğun yapması beklenen seçimleri çocuk yerine anne yapar, kıyafetlere, gidilecek yerlere anne karar verir. Çocuğun özgürleşmesini kısıtlar, adım atmasını, belki atacağı bu adımda takılıp düşecek olsa bile bunu deneyimlemesini engeller. Sonra ortaya annesi olmadan karar veremeyen, seçim yapmakta zorlanan bağımlı çocuk çıkar.

Baktığımızda bazı annelerin kendilerine bağımlı çocuklar yetiştirmeyi isteyerek tercih ettiğini görüyoruz. Kendi hayatında yeteri kadar söz sahibi olamamış, kendi hedeflerine tam anlamıyla ulaşamamış olan anne, bunu çocuğu üstünden sağlamaya çalışır. Çocuğunun ona bağımlı yetişmesini içten içe destekler ve eğer çocuk kanatlanıp uçarsa, ona ihtiyacı kalmazsa yaşayacağı hayal kırıklığı ile kendi gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalacağını bilir. Değerli bir meslektaşım bu konuda şöyle diyor; “Kendisine muhtaç bir çocuk anne için en önemli uğraş, en önemli projedir hayata tutunmak için.”

Her çocuğun kendi kimliği vardır. Her biri farklı yeteneklere sahip, rengarenk hayalleri olan birer bireydir. Onlar adına konuşmak, yapamadıklarımızı onlara yaptırmaya çalışmak, kanatlarını kırmak ne büyük haksızlık olur… Üstelik bütün bu sorumlulukları tek başına yüklenmek bir anne için çok yorucu ve yıpratıcıdır.

Bırakın uçmayı, zaman zaman düşmeyi, her düştüklerinde ayağa kalkmayı öğrensinler. Bir çocuk için yapılabilecek en güzel şey tüm bunları yaşarken yanında olduğunuzu hissettirmektir.

(Son Güncelleme: )

Hakkında Hurşit TOPAL

Ayrıca Kontrol Edin

Ata Mahallesinde ev yangını

Ata Mahallesinde ev yangını

Ata Mahallesinde ev yangını Gemlik Ata mahallesinde meydana gelen ev yangınında bir binanın çatısı alevlere …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir