Köşe Yazıları

Seçim Öncesi Partilerin Durumu

Seçim Öncesi Partilerin Durumu

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde 30 Büyükşehir, 51 il, 922 ilçe ve 390 belde belediye başkanını seçeceğiz.

Tabi her seçmen kendi şehrinde ilan edilecek Belediye Başkan adaylarını merak ediyor.

Ayrıca İstanbul ve Ankara için ilan edilecek başkan adayları da tüm seçmenlerin ortak merakıdır.

Bu arada Ak Partinin Bursa Büyükşehir Belediyesi adaylığı da Alinur Aktaş’a nasip olmuştur.

Bursa’daki Başkanlık mücadelesi Ak parti, (CHP) ve İyi Parti arasında olacaktır.

İyi Parti adayı olan Selçuk Türkoğlu’nun Sivil Toplum örgütlerindeki çalışmalarından tanıyoruz.

Sokaklarda ve meydanlarda etkili olacağını biliyoruz.

Kendisi başkan olamasa bile Alinur Aktaş’ın başkan olmasını kolaylaştıracaktır.

İyi Parti ile yollarını ayıran (CHP) ye , (DEM) partisinden desteği yetmeyecektir.

Ak Parti de geçmişte yakaladığı oy oranlarını bulamayacaktır.

Bu seçimlerde düşük oranlı ve çok partiye dağılmış seçim istatistikleri ile karşılayacağız.

Seçmen henüz istediği bulamadı.

Parti mi daha önemli aday mı daha önemli sorusunun cevabını Bursa’da bulacağız.

Seçmen tek başına seçimlere katılma cesareti gösteren Fatih Erbakan’a ilgi duydu.

Dünya’da milliyetçiliğin yükseldiği bir dönemde “benzer hamleyi” (MHP)den de bekliyoruz.

Günün Sözü:

İyiliği gizli yapanlar, Tanrıya inananlardır.

“Balzac”

Fırsatçılar Zamları Eritiyor

Fırsatçılar Zamları Eritiyor

2023 yılının enflasyon oranı %64.77) oldu

Geçen yıl Temmuz ve Ağustos aylarında yaşanan yüksek enflasyon rakamları canavarı bu noktaya taşıdı.

Çalışanlara ve emeklilere verilen yüksek orandaki zamlarda bu yüzden eriyip gitmiştir.

Ticaret bakanımız yüksek fiyat artışı yapanlara takır takır ceza kesiyoruz dedi.

Ama bu fırsatçı halka hızla genişledi.

Tedarik zincirlerini de esnaf kesimini de kapsama alanı içine aldı.

Peki giderek genişleyen bu fırsatçı ordusunu nasıl durduracağız.

Öncelikle yaygın basında ve televizyon kanallarında bu fırsatçıların isimlerini yayınlamalıyız.

Fırsatçılığı tekrarladıkları takdirde geçici kapatma cezaları uygulamalıyız.

Kasa fiyatı ile etiket fiyatları farklı diye teşhir etmeliyiz.

Tedarik zincirlerinin hangi halkasında fırsatçılık yaptıklarını tüketicilere duyurmalıyız.

Bu kesimi sadece ceza kesmekle durduramayız.

Hangi nedenle ceza verdiğimizi kamuoyu ile paylaşmalıyız.

Kısacası fırsatçıları teşhir etmeliyiz.

Bu fırsatçı kesim devlete ödediği ceza miktarlarını tüketicilere yansıtmaktan çekinmez.

Bu kesimi çalışana ve emekliye zam vermekle durduramayız.

Tam tersine daha da azgınlaşmalarına sebep oluruz.

Vicdandan yoksun kalmış olanlarla mücadele etmek çok zordur.

 

Günün sözü;

Bir yengece doğru yürümeyi  asla öğretmezsiniz.

“Aristo”

 

 

Süper Kupa Krizi

Süper Kupa Krizi

Bana göre Süper Kupa final maçı için iki aday stadyum vardı. Birincisi, Ankara’da yeni yapılan Eryaman Stadyumu idi.

Böyle bir final maçı başkente çok yakışacaktı.

İkincisi ise, yeni Samsun Stadyumu idi.

Çünkü Kurtuluş Savaşının ilk adımı Samsun’da atılmıştı.

Bütün bunlara rağmen, Futbol Federasyonu Başkanı ile Fenerbahçe ve Galatasaray Kulübü Başkanları final maçını Riyad’ta oynanmasını kabul etmişti.

Bu arada, Suudi Arabistan tarafından önerilen 4 milyon Doların 3,2 milyon Doları da, iki kulübün hesabına Ağustos ayında geçti.

Kalan 800 bin Dolar ise galip takıma verilecekti.

7 Ekimde ilk toplantı yapıldı. İstiklal Marşı okunması ve Türk Bayrakları açılması protokole bağlandı.

29 Aralıktan 10 gün önce Riyad’a gidildi ve son kontroller yapıldı.

Bu ana kadar taraftarlardan hiçbir olumsuzluk gündeme gelmedi.

Maç günü ise Fenerbahçe “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” pankartı ile çıkmak istediğini söyledi.

Ayrıca maç öncesi ısınma sırasında Atatürk resimli eşofman giyilmesini istedi.

Galatasaray ise, “Ne Mutlu Türküm Diyene” pankartı açmak istedi.

Suudiler bu son dakika taleplerini kabul etmediler.

Son dakika talepleri yapılan protokole ve UEFA Kurallarına uymuyor dediler.

Sonuç olarak Riyad’daki süper Kupa krizine bizim taraftan gelen son dakika talepleri sebep olduğunu anlıyoruz.

Bu kriz ülke yönetimine mal etmek haksızlıktır.

Günün Sözü:

İlk hata saflığın, sonrakiler suçun mahsulüdür.

“Gold Smith”

2024  Yılından Huzur Bekliyoruz

2024  Yılından Huzur Bekliyoruz

Hani bir deyim var,” Gelen gideni aratırmış” diye.

Gerçekten de öyleymiş.

2020 ve 2021 yıllarında, tüm dünya olarak, korona ile savaşmıştık, çok can kaybı vermiştik.

2022’de Koronanın son günlerinde, Rusya ve Ukrayna arasında ki  savaşla tanıştık.

2023 yılında ise bir yandan domuz gribi ile uğraşırken, Ukrayna savaşına, İsrail ile Filistin savaşı da eklendi.

2024 yılına katliama dönüşen bir savaşla birlikte giriyoruz.

Şimdiye kadar hastanelerin, camilerin ve klişelerin bombalandığı, bebeklerin, çocukların, kadınların ve yaşlıların katledildiği bir savaş görmemiştik.

Tüm dünya ülkeleri Amerikanın desteklendiği İsraili durduramıyor.

Ateşkes yerine, birkaç saatlik mola ile yetiniliyor.

Kısacası,2024 yılına biri Karadeniz de diğeri Doğu Akdenizdeki iki kanlı savaş ile birlikte giriyoruz.

Ayrıca tüm dikkatlerimizi Kuzey Suriye üzerinde yoğunlaştırdığımız dönemde,Kuzey Irak’tan 12 şehit haberini, aldık.

Bu haber hepimizi derinden yaraladı.

Sözün kısası 2023 yılının son günleri de çok acılı geçti.

Aslında 2024 yılındanda umutlu değiliz.

Amerika’dan İsrail ve Ukrayna’ya yardımlar devam ettikçe, bu savaşların uzayacağından ve genişleyeceğinden çekiniyoruz.

Ama yine de 2024 yılından sağlık ve huzur dolu haberler bekliyoruz.

 

Günün Sözü

Birlikte kardeş gibi, yaşamayı öğrenmeliyiz,                                                                                                                                                        Yoksa hep birlikte, aptal gibi öleceğiz.

“M.L.King”

Bursaspor sahipsiz kaldı

Bursaspor sahipsiz kaldı

Bursaspor 2010 yılında süperlig şampiyonu olmuştu.

Şehir girişlerinden şampiyon takımın şehrine hoş geldiniz levhaları yer almıştı.

Ardından birinci lige daha sonra da ikinci lige düştü.

Geçen sene ise üçüncü lige düşmekten Şanlıurfa sayesinde kurtuldu.

Bu sene ise çok kötü bir ilk yarı geçirdi.

Mağlubiyetler, cezalar ve provokasyonlar ile dolu olan ilk yarı istatistikleri şöyle;

-18 maçta 11 puan

-3 galibiyet

-10 mağlubiyet

-5 beraberlik

-attığı gol 13

-yediği gol 32

-averaj (-9)

Bursaspor’un çilesi bu kadar kötü karnesi olmakla bitmemiştir.

Olaylı Diyarbekir spor maçından sonra, Bursaspor kulübüne de olaylara karışan futbolcularımıza da cezalar yağdı.

Saha olaylarından ve kötü tezahürattan dolayı, Bursaspor kulübüne 2 maç seyircisiz oynama ve para cezaları verildi.

Ayrıca futbolculardan ;

-Çağatay’a 6 maç men

-Canberk’e 5 maç men

-Eren’e 5 maç men

-Talha’ya 5 maç men

-Ozan İsmail’e 2 maç men

-Bilal’e 2 maç men

-Ertuğrul’a 1 maç men

Cezaları verildi.

Bu yüzden Bursaspor, Van spor maçına en alt yaş grubu futbolcularının desteği ile çıktı.

Sahaya çıkaracak 11 bulmakta zorlanan Bursaspor Vanspor maçında kazandığı bir penaltı vuruşundan da faydalanamadı.

Buırsaspor’un esas sorunu sahipsiz kalmasıdır.

Geçmiş yıllarda Bursaspor başkanı olmak bir ayrıcalıktı.

Şimdi ise Bursasporlu patronlar Bursaspor’da görev almaktan kaçınıyorlar.

İlçe takımı olan Karacabey spor, belediye sahip çıktığı için her geçen sene yükselmektedir.

Bursaspor içinde tek çare Bursa Büyükşehir Belediyesinin sahiplenmesidir.

Günün sözü;

Başarıyı en kötü kullanmak,

Onunla övünmektir.

“maupassant”

 

 

DEPREM HOCASINDAN GEMLİK UYARISI

DEPREM HOCASINDAN GEMLİK UYARISI

Geçtiğimiz günlerde Yalova’nın Çınarcık ilçesinde 4.1 şiddetinde deprem meydana gelmişti.

Depremin ardından Prof.Dr.Naci Görür Gemlik’le ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

Fay hattının tam üzerinde bir şehir var.

Adı da Gemlik

Kuzey Anadolu fayının tam üzerinde.

Oturduğu yer kumul, aliviyon ve deniz kumu dolgusu.

Güney kol üzerinde deprem olması halinde kurtulma şansı yok.

Evler tek katlı olsaydı belki kurtulurdu.

Deprem hocası Gemlik hiç kalmaz dedikten sonra şu önerilerde bulundu.

Kenti ya Armutlu yarımadasına, yada Güneydeki yüksek yerlere taşımak lazım diye teklifte bulundu.

Bu arada 1999 Gölcük depreminin körfezin Çınarcık çukuruna açıldığı yerde durduğunu da öğrenmiş olduk.

Son depremin 8-10 tane demet halindeki faylar tarafından üretildiğini söyledi.

Çınarcık’ta ki adalar fayının üzerinde önemle duruldu.

Sözün kısası ya taşınacağız, yada evlerimizi güçlendireceğiz.

Kumul ve alivyon zeminlerde çok katlı bina yapmaktan kaçınacağız.

Çağdaş inşaat tekniklerini uygulayacağız.

Çünkü depremden kaçamayız.

Vakti saati geldiğinde karşımıza çıkacağına göre bizim her türlü önlemleri almamız gerekiyor.

Günün sözü;

Hayatın güzel olması için,

Eksiksiz olması şart değildi.

“Funicella”

 

Özal ve Akşener Farkı

Özal ve Akşener Farkı

Seçmenimiz siyasetteki kamplaşmadan ve tıkanmadan hiç hoşlanmıyor.

Dönem dönem üçüncü yol arayışına giriyor.

Yaklaşık yarım asır önce (CHP) ve Doğru Yol çekişmesinden bıkan seçmen rahmetli Turgut Özal’a şans vermişti.

Çünkü Özal, 4 eğilimi bir araya getirmeyi becermişti.

Sosyal demokrat Işın Çelebi’yi Ülkücü Mustafa Taşar’ı Muhafazakar Dindar Mehmet Keçeciler’i ve Liberal Mesut Yılmaz’ı aynı kabinede toplamayı başarmıştı.

Ama Özal aynı başarıya sağlığını koruma konusunda gösterememişti.

Özal’ın sağlığı bozulunca, 4 eğilimde iç çatışmalar başlamıştı.

İlk rauntta, sosyal demokratik Işın Çelebi dışlanmıştı.

Ardından Ülkücü kanat le muhafazakar kanat arasında parti içi iktidar mücadelesi başlamıştı.

Kısacası (2000)’li yılların başlarında bir zamanlar iktidar partisi olan (ANAP), tabela partisi haline dönüşmüştür.

Arayış içinde olan seçmen 2002 yılında Ak partiyi bulmuştu.

Son yıllarda Ak parti ile (CHP) arasındaki kamplaşmadan bıkan seçmen, İyi Partiye ve Meral Akşener’e bir şans tanıdı.

14 Mayıs seçimleri Akşener için tam bir meydan okuma seçimleriydi.

Ama Meral Akşener kutuplaşmadan bıkan yüksek orandaki kararsız seçmeni İyi Parti taşımayı beceremedi.

Rahmetli Özal’ın 4 eğilimi merkeze taşınmasındaki başarıyı tekrarlayamadı.

Sayın Akşener Liderlik vasfını kullanamadı.

Rakip partililere meydan okumak bir yana karmaşık ittifaklar içinde partisini ve kendisini yok etti.

Üçüncü yol arayan kararsız seçmenleri, hayal kırıklığına uğrattı.

Günün Sözü:

Tanrının değirmeni ağır işler.

Ama iyi öğütür.

“George Herbert”

Projelerden Çok Krizler Konuşulacak.

Projelerden Çok Krizler Konuşulacak.

Yerel seçim sürecinde siyaset hareketlenmeye başladı.

Erdoğan ve Bahçeli ittifakının, problemsiz olarak kaldığı yerden devam ettiğini görünüyoruz.

Belediyelerin paylaşımında Bahçeli’nin uyumlu ve tokgözlü davranışını takdir ediyoruz.

(CHP)’ de ise davulun Özgür Özel ‘in boynunda tokmağın ise İmamoğlu’nun elinde olduğunu anlıyoruz.

İmamoğlu, İstanbul seçimlerini odak noktasına yerleştirerek, (CHP) de karar verici konumuna gelmiştir.

İmamoğlu’nun diğer elinde İyi Partinin içindedir.

Seçimlere ortaklarla girmek mecburiyetinde olan İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki İyi Partili Meclis üyelerini etkilemiştir.

Nitekim, İyi Partili Meclis Başkan Vekili İbrahim Özkan istifa etmiştir.

İyi Parti yönetimin müstakil seçim kararını tanımayan İbrahim Özkan, İyi Partiden istifa etmiştir.

İyi Parti yönetiminin müstakil seçim kararı, tabanı (CHP) ye kaydıracaktır.

Meral Akşener “Lider konumundan” sıradan bir Genel Başkan konumuna düşmüştür.

İmamoğlu’nun esas hedefi önce (CHP) Genel Başkanlığı, ardından da Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır.

Kılıçdaroğlu’ndan İmamoğlu’na gelecek hamleler ise İstanbul sermayesi tarafından önlenecektir.

Aslında, bu seçim sürecinde partilerin projelerinden çok yaşadıkları iç krizler konuşulacaktır.

Ama en yoğun kriz İyi Partide yaşanacaktır.

İyi Partide yönetimine isyan eden bir taban tepkisini göreceğiz.

Günün Sözü:

Herkes yanlış yapar,

Ancak ahmaklar yanlışlarında direnirler.

“Çiçero”

İyi Parti Ve (CHP)’nine Geleceği Oylanacak

İyi Parti Ve (CHP)’nine Geleceği Oylanacak

İyi Parti, Ak Parti ve (CHP) çekişmesinden bıkan seçmen için, yeni bir umut olarak, siyaset meydanına çıkmıştı.

14 Mayıs seçimleri de, İyi Parti için tarihi bir fırsattı.

Ama Meral Akşener bu tarihi fırsatı kullanamadı.

14 Mayıs seçimleri İyi Parti için bir “meydan okuma” seçimleriydi.

Altılı masalarda yıpranmadan, tek aşına seçimlere girerek, siyaset sahnesindeki ağırlığını göstermesi gerekiyordu.

Ama Meral Akşener’de parti yönetiminde seçmenin kendilerine gösterdiği ilginin karşılığını veremedi.

İyi parti için artık, meydan okuma vakti geçti.

Çünkü parti yönetimi de, parti tabanı da, ranta ve çıkara alıştı.

Hele seçimlere ortak olarak mı girelim yoksa müstakil olarak mı girelim oylaması partiyi resmen böldü kurulun 35 üyesi tek başına 14 üyesi de ortaklarla girelim dedi.

Bu karar İyi Parti tabanının ranta alıştığını ve küresel sermayenin baskısı altında olduğunu göstermiştir.

Akşener, ne kadar “müstakil” desede, taban kendi menfaati istikametinde, oy verecektir.

Yani tabanın gözü Akşenerde, kulağı ise İmamoğlu’nda olacaktır.

(CHP) de ise günlük rutin işlerde Başkan Özgür Özel’i göreceğiz.

Ama Belediye Başkanlarının belirlenmesinde ve ortalık hamlelerinde, İmamoğlu’nun adını duyacağız.

Yerel seçimler bir bakıma (CHP) ve İyi Partinin geleceğini de belirleyecektir.

Günün Sözü:

Akıllı düşman,

Akılsız dosttan hayırlıdır.

“Hz. Ali”

Mevlana Haftasındayız

Mevlana Haftasındayız

Her yıl, Mevlana’yı anmamıza rağmen ötekileştirme ve kutuplaştırma huyumuzdan bir türlü vazgeçemedik.

Halbuki tam yedi buçuk asır önce, Mevlana bu hastalığımıza çare bulmuştu.

“Ne olursan ol gel, tövbeni bozsan bile yine gel”, demişti.

Değişime ve yenilenmeye karşı olan direncimizin reçetesini de, Mevlana’nın şu sözlerinde, buluyoruz.

Mevlana, “Dün, dünle birlikte gitti cancağızım, bugün başka şeyler söylemek lazım” diyerek değişimin önünü açmıştır.

Mevlana felsefesinde iki yüzlülüğe de yer yoktur.

“Ya göründüğün gibi ol, yada olduğun gibi görün” diyerek insanlığı şeffaflığa itmişti.

Kalp temizliği de, Mevlana’nın öncelikleri arasındadır.

Mevlana,” Kalbini yıkayıp arıtmamışsan, habire abdest almaktan fayda bekleme” diyerek, temiz kalbin ibadet kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Mevlana felsefesi yaşadığımız ortam için bir ihtiyaçtır.

Bozulmaya başlamış toplumlar için bir sosyal ilaçtır.

Fırsatçıların kol gezdiği, insani değerlerin çürüdüğü bir ortamda çare Mevlana felsefesine baş vurmaktır.

Bu çürümeyi büyük camiler yaparak durduramayız.

Her ortamda hukukun üstünlüğünü şeffaflığın ve liyakatin önemini en az ibadet kadar ön plana çıkarmalıyız.

Barış  ve yardımlaşma önceliğimiz olmalıdır.

İnançta, korku yerine sevgi ve saygıyı ön plana çıkarmalıyız.

Günün Sözü:

Ayna bir şeye tamah etseydi,

Bizim gibi münafık olurdu.

Her şeyi olduğu gibi göstermezdi.

“MEVLANA“