HUZUR SAATİM...
HUZUR SAATİM...

HATIRLATMA!

HATIRLATMA!

Bugün hatırlama günüm!

Geçmişe dönerek birşeyleri hatırlamanın ya da hatırlatmanın gücüne inanırım. Konusunu, kişisini ayırt etmeksizin hafıza tazelemenin faydalı olduğunu düşünürüm. Çünkü geçmişte yaşanmış tecrübeler yeni günde hata yapmanın engelleyicisi olacaktır.

Özellikle pandeminin var olduğu sıradışı, zorlu ve uzun süreç alan dönemlerde bazı hatırlatmaların daha sık yapılması kanaatindeyim.

Yaşadıklarımızı unutmayalım diye, unutulmasın diye.

Anlaşılan o ki yazın sıcağı yaşadığımız güç pandemili kışı unutturdu bile şimdiden!

O halde pandemi uğruna nelerden vazgeçtigimize, neleri göze aldığımıza ve neleri hayatlarımıza kattığımıza yeniden bir göz atalım;

Pandemi döneminin kış günleri… Hepimiz evlere hapsolduk. İlk zamanlar bu durum bir oyunmuş gibi geldi ama zamanla bizi sıkmaya daraltmaya başladı ve ilk yasaklar bittiği anda kendimizi sokaklara attık. Sanki hayatımızda hiç sokağa çıkmamışcasına ne yaptığımızı ya da ne yapacağımızı bilmeden, çoluk, çocuk… Hastalığı unuttuk.

Peki, neden onca zaman eve kapandık? Hiç sorduk mu kendimize; koştur koştur sokağa çıkarken, yıllardır görüşmediğimiz arkadaşlarımızın kollarına atarken kendimizi…

Pandemiyi unutuverdik hemen. Çünkü arkadaşımızı, eşimizi, dostumuzu özledik, uzak diyarlarda oturan ve yüzünü sadece bayramdan bayrama gördüğümüz akrabamızı özledik…Onlarla bir kahve içip sohbet etmeleri özledik.

Peki, biz bu basit gibi gördüğümüz şeyleri yapmıyor muyduk daha önce?
Hayır… Pek çoğumuz zamanın çarkına ayak uydurup, koştur koştur sürdürdüğümüz hayatlarımızda bize yakın olan insanlardan bile tabiri caizse, kaçıyorduk! Bir kahve içmelik zaman bile ayıramıyorduk, ayırmıyorduk!

Ama nasıl olduysa pandemi dönemi özlemlerimiz depreşti, herkesi görmek istedik!
İş yerinde kavga ettiğimiz arkadaşlarımızdan tutun da şehrin öbür ucunda oturan akrabamıza kadar kollarımızı açtık ve koştuk. Çünkü neden biliyor musunuz? Biz evlere kapandığımız o dönemde şunu fark ettik; kapılarımızı kapatmışız herkese, evde yalnızız, eşler bile birbirleri ile aynı evde uzun saatler birlikte oturup zaman geçirmek zorunda oldukları için, bilmedikleri bir çok yönleri ile karşı karşıya kaldı. Neden mi? Çünkü; eşimizle bile dolu dolu oturup, bir sohbet etmiyorduk. Bir kahve içip saatlerce film izleme şansı yaratamıyorduk, yaratmıyorduk.

Kendi çocuğumuzu bile yeteri kadar tanımıyorduk hatta! Çocuklarımızın farklı becerileri farklı düşünceleri olduğunu öğrendik pandemili kış sürecinde..

Hafta sonu olduğunda bir akrabamız bize gelmek istediğinde “ah canım benim tabi ki seni görmeyi bende çok isterim ama çocuğun kursu var sonra da alışveriş derken akşam nasıl oluyor anlamıyorum, biz haftaya buluşsak” deyip, “bir hafta sonum var onu da evde misafir ağırlayarak geçiremem” diyorduk. Yalan mı?

Hele hafta içi en yakın arkadaşımız bir kahve içmeye gelmek istese “ işten gelmişim akşama kadar yorgun argın bir de bunun dırdırını çekemem” deyip, türlü bahanelerle sevdiklerimizi geri çeviriyorduk. Yalan mı?

Bizler adeta kendimiz için yaşar olmuştuk. Bencil olmuştuk, sevgisiz sanal alemlerde yaşar olmuştuk.

Hani derler ya, “insan görmeye hasret kaldım”, işte pandemi bize tam da bunu öğretti.
Peki ne oldu? O geri çevirdiğimiz arkadaşımızla can ciğer kuzu sarması telefon sohbetlerimiz oldu, sanal ortamda kahveler içip sohbet ettik saatlerce, daha çok hal hatır sorar olduk…

Çünkü biz kapılarımızı kapatmıştık dostlarımıza, eski ev oturmaları, yemekler, sohbetler ve muhabbetler kalmamıştı. Kaçar olmuştuk dostlarımızdan.

Sanki bir tokat yemiş gibi işi gücü bırakıp evde oturmaya başlayınca, bunu çok daha iyi anladık ve ilk fırsatta koştuk arkadaşlarımıza. Hastalığı hiçe sayıp sarıldık.

Ben şimdi, arkadaşlarımla telefonda sohbet etmek yerine maskemi takıp karşılıklı kahve içmek istiyorum. Yüzündeki gülümsemeyi göremesem bile gözlerindeki ışıltı beni hayata bağlıyor. Çocuğumla daha fazla vakit geçirmek, onunla oyunlar oynamak istiyorum. Bir kurstan diğerine koşturmak yerine evde resimler yapmak ve eşimle koltuklarımıza çekilip film izlemek ya da eski yılları yad etmek istiyorum.

Balkon keyfi yapmak istiyorum. Çiçekleri sulayıp onlarla konuşmak…

Değerlerimizi hatırlattın bize pandemi, geleneklerimizi göreneklerimizi. El öpmenin kıymetini hatırlattın. Eve gelen bir misafirin kıymetini hatırlattın.

Umarım tekrardan bu değerlerimizi unutmayız.
Kapılarımızı kapatmayız. Eşimize çocuğumuza ve bizi seven herkese daha fazla zaman ayırmayı alışkanlık haline getiririz, umarım!

Esen kalın.

(Son Güncelleme: 12 Temmuz 2020)

Hakkında Gündem Haber Ajansı

Ayrıca Kontrol Edin

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu'daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular.

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu’daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular.

Özel Leyla Işık Anaokulu öğrencileri Kurşunlu’daki yaşlı konuk evine ziyarette bulundular. Okul yöneticileri, “öğrencilerle birlikte …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir