MEVLİD-İ NEBİ
MEVLİD-İ NEBİ

SABRIN SONU SELAMETTİR

SABRIN SONU SELAMETTİR

Muhterem Müslümanlar!

Dünya hayatında her insan yolcudur. Şu fânî âlemde gelen gider, konan göçer. Her birimizin cennete uzanan yolu, inişlerden ve yokuşlardan, sevinçlerden ve zorluklardan geçer. Umutlar kadar acıları da göze alarak yolculuğa devam ederken, Rabbimiz bize yüreğimizi telaştan, dilimizi şikâyetten ve bedenimizi yanlış davranışlardan koruyan eşsiz bir nimet bahşeder. İşte o nimet, sabırdır.

Aziz Müminler!

Sabır zillet ya da miskinlik değildir. Sabır yılgınlık ya da çaresizlik de değildir. Sabır sebattır; kul olma bilinciyle Allah’a ibadete ve itaate devam etmektir. Sabır dirençtir; dünyanın bin bir türlü imtihanına göğüs germektir. Sabır ferasettir; şeytanın vesvesesine kapılmadan, nefsin arzusuna aldanmadan yaşamaya gayret etmektir. Sabır metanettir; beklenmedik hadiseler karşısında mutedil ve soğukkanlı davranmaktır. Sabır tevekküldür; her türlü tedbiri aldıktan sonra takdir-i ilahiye rıza göstermektir. Ve sabır; imanın gereği, selamet kapısı, cennet hazinesidir.

 

 

Kıymetli Müslümanlar!

İnsan bazen küçük sıkıntılara bile sabretmek istemez. Bazen de büyük felaketler karşısında sabrını kaybeder ve ümitsizlik girdabına düşer. Hastalığının iyileşmeyeceğini, maddi sıkıntısının sona ermeyeceğini, aile sorunlarının çözülemeyeceğini düşünür. Huzurun, başarının, şifanın kendisinden çok uzak olduğu vehmine kapılır. Hâlbuki Kur’an’ın müjdesi apaçıktır: “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”[1] Her zahmette nice rahmet gizlidir. Şer gibi görünen bir işten umulmadık hayırlar çıkabilir. Yeter ki kul gayret, sabır ve sebatı elden bırakmasın! Yeter ki insan, Allah’ın daima sabredenlerle beraber olduğuna inansın!

 

Değerli Müminler!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “Kim sabrederse, Allah da ona dayanma gücü verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.”[2]

Öyleyse, sabır gibi nadide bir nimetin kıymetini bilelim. Allah’ın bizi varlıkla da yoklukla da imtihan ettiğini, her türlü imtihanın emek ve sabırla kazanılacağını hatırlayalım. Hiçbir zaman Rabbimizin yardımından ve merhametinden ümidimizi kesmeyelim.

Hutbemi, Yüce Kitabımızın şu ayetiyle bitiriyorum: “Kim Allah’tan korkar, kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez.”[3]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erkeğin altın yüzük takmasının hükmü nedir?

Erkeklerin genel olarak altın takı kullanmaları, özel olarak da altın yüzük takmaları hakkında Hz. Peygamber’den (s.a.s) farklı hadisler nakledilmiştir. Bunlardan birisinde Hz. Peygamber: “Altın ve ipek ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helaldir” buyurmuştur. (Ebu Davud, “Libâs,” 12; İbn Mace, “Libâs”, 19). Başka bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s), önceleri altın bir yüzük kullanmıştır. Ancak başkalarının da altın yüzük edindiklerini görünce bu yüzüğü atmış ve bunu artık hiç takmayacağını söylemiştir. Sahabe de bunun üzerine yüzüklerini çıkarmışlardır. (Buhari, “Libas”, 46; Ebu Davud, “Hatem”, 3; Tirmizi, “Libas”, 1)

İslam âlimlerinin çoğunluğu, yukarıdaki hadislere ve benzerlerine dayanarak erkeklerin, altından üretilmiş olan yüzükleri kullanmasının caiz olmadığını söylemişlerdir.

Kaynaklarda yer alan bir başka rivayete göre, altın yüzük kullanımını yasaklayan hadislerden birisinin ravisi olan Berâ’ b. ‘Âzib altın yüzük takmıştır. Bunun sebebi kendisine sorulduğunda, söz konusu yüzüğün kendisine Allah Resûlu’nun hediyesi olduğunu, parmağına bizzat Hz. Peygamber’in taktığını ve takarken de “Allah’ın ve Resûlullah’ın sana ihsan ettiği bu yüzüğü kullan” dediğini nakletmiştir. (Ahmed, Müsned, IV, 294). Bir başka rivayete göre Hz. Ömer altın yüzük taktığı için sahabeden Suheyb’i uyarmış o da: “Bunu senden daha hayırlı olan (Resûlullah) gördü de ayıplamadı” karşılığını vermiştir. (Nesâî, “Zînet”, 42). Yine sahabeden Talha b. Ubeydullah, Enes b. Malik, Huzeyfe b. Yemân ve Câbir b. Semure gibi sahabîlerin, (r.a.) altın yüzük kullanmalarını caiz gördükleri rivayet edilmektedir. Sahabeden sonraki dönemde de İkrime, A‘meş ve Ebu’l-Kâsım el-Ezdî gibi âlimler altın yüzük kullanmanın erkekler için caiz olduğu kanaatine varmışlardır. (Tahâvî, Şerhu maâni’l-âsâr, IV, 259; Aynî, Umdetu’l-kârî, XIV, 209).

Bazı çağdaş âlimler; altın yüzük kullanmanın çoğunluk tarafından haram görülse bile bunun mubah olduğunu söyleyenlerin de olmasına dayanarak ve ayrıca övünme kastı olmaksızın altın ve gümüş kapları süs eşyası olarak kullanmanın câiz olduğu; altın kullanımının haram kılınışının sebebinin israf ve övünme olduğu; günümüzde bir evlilik hatırası olarak takılan alyansın ekonomik değerinin israf sayılacak bir durumda olmadığı gibi gerekçelere dayanarak, erkeklerin altından imal edilmiş evlilik ve nişan yüzüklerini takmalarını caiz görmüşlerdir. (bkz. Kâmil Miras, Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Ankara 1985, IV, 287; XII, 108)

Din İşleri Yüksek Kurulu’nın (Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Kurulu), 12.12.1962 tarihli ve 558 sayılı kararında da altın yüzük kullanımının hükmü şöyle ifade edilmiştir: “Erkeklerin nikâh akdinin bir hatırası olarak altından nişan yüzüğü takabileceklerine, bu husustaki bir haberle fukahadan bazılarının içtihatlarına istinaden istidlal olunmuştur.”

Bu görüşe göre, hatıra ve evlilik alameti olarak kabul edilen altından yapılmış nişan veya evlilik yüzüklerinin/alyanslarının kullanımı caizdir. Fakat ihtilaftan ve şüpheden uzak durmak ve ihtiyatla amel etmek ilkeleri gereği aksi davranışın tercihi daha uygundur. Erkeklerin kullandıkları diğer altın ziynetler ise altın takılarla ilgili genel yasak hükümlerine tabidir.

 

 

 

 

Günün Ayeti

…Oruca gücü yetmeyenler bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

 

(Bakara, 2/184)

Günün Hadisi

(Şu) iki haslet bir müminde bulunmaz. Cimrilik ve kötü ahlak.

 

(Al-Tirmidhi, “Birr”, 41)

Günün Duası

… Rabbim! dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin…

 

(A’râf, 7/156)

 

[1] İnşirâh, 94/5-6.

[2] Müslim, Zekât, 124.

[3] Yûsuf, 12/90.

 

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

(Son Güncelleme: 3 Temmuz 2020)

Hakkında Gündem Haber Ajansı

Ayrıca Kontrol Edin

  GTSO Başkanı Hamaoğlu Bursa’yı Büyütenler” dergisine konuştu

  GTSO Başkanı Hamaloğlu Bursa’yı Büyütenler” dergisine konuştu

  GTSO Başkanı Hamaloğlu Bursa’yı Büyütenler” dergisine konuştu Gemlik Ticaret ve Sanayi odası yönetim kurulu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir