Doğa Kendini Temizliyor
1989 yılı ağustos ayında petro – kimya
Kurumumuzun daveti üzerine SSCB’ye gitmiştik.
Moskovo’daki bürokratik işlemler tamamlanınca
Odesa’daki amonyak tesislerini gezecektik.
Yetkililer bir gün için Petersburg’a gitmenizi
İstedik dediler. Moskovadan gece treni ile
Petersburg’a ulaştık. Bütüm gece gür
Ormanlar arasında yol almıştık. Petersburgda
Çok ünlü ve kubbesi altın yıldız kaplamalı
Kilise müze karışığı o muhteşem bina
İle karşı karşıya geldik.
Ayrılacağımız günün sabahı meydandan
Gelen gürültü ile uyandık. Meydanın tümü
Tazyikli sular ile yıkanıyordu. Bir kısım turistler ise
Kiliseyi görmek için kuyruğa giriyordu.
Bizler meydanların ve ana caddelerin
Tazyikli sular ile yıkanmasına pek tanık olmamıştık.
Ama koronavirüs salgınından sonra cadde ve
Meydan yıkama çalışmalarını biz de görmeye başladık.
Fomara’da Kent meydanında , İnegöl’de ve Gemlik’te de
Temizlik işini görüyor ve duyuyoruz.
Doğa, koronavirüs sebebi ile bize ihmal ettiğimiz
Görevlerimizi hatırlatmaktadır. Hava kirliliğinde bile
Büyük oranda iyileşme görüyoruz.
Bursa’da %37, Urfa da % 58 ve Erzurumda % 51
Oranında kirliliğin azaldığını okuyoruz.
Denizli’de Pamukkale ‘ deki beyaz travertenlerin
Bile renkleri temizlenmiş.
40 yıldan beri kirli akan Nilüfer çayımızın bile
Temiz aktığını duyuyoruz.
Kısacası doğamız kendi kendini temizlerken
Biz de kayıplara uğruyoruz.
Bu gün bir virüs yüzünden ölüm kalım
Savaşı veriyoruz. Pek yakında belki kuraklık
Tehlikesi yaşayacağız. Her yeri delik deşik ettik.
Yer üstündekileri bırakın yer altı sularını bile
Bitirmek üzereyiz. Susuzluk ve açlık
Tehlikesi korona virüsüne benzemez.
O zaman hepimiz birbirimizi yemeye başlarız
Günün Sözü
Tanrı dolu ellere değil
Temiz elllere bakar
Syrus